7 Ağustos 2008 sabahı, N(J)ewYork’un (“Yahudi Şehri” demektir) şımarık çocuğu, Wall Street beslemesi ve tabiî ki bir Gürcü Yahudi’si olan Mihail Saakaşvili, bir Türk atasözü olan “Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış” sözüne denk gelecek şekilde, Güney Osetya’ya saldırdığında, acaba bölgedekitaşların böylesine yerinden oynayacağınıhiç tahmin etmiş miydi?
Bize sorarsanız “hayır!” deriz.
Zaten kendiside, “Rusların Tiflis’e kadar gireceğini hiç hesaba katmamıştım” diyor.New York’lu şımarık Wall Street çocuğuSaakaşvili, efendisi ve “ParanınSimyası”yla hareket eden Yahudi Soros’unyeşil dolarlarına çok güvenmişti.Saakaşvili, NATO’nun ve AB’nin,kendini Rusya’ya yem etmeyeceğinidüşünerekten, birkaç saat içerisinde 2bin Oset’i katletti. Bu arada da sınırdaBarış Gücü olarak görev yapan onlarcaRus askerinin de öldürdü. Düşündü ki,kendisi nasıl kâğıt dolarla Gürcistan’dabir turuncu darbe gerçekleştirdiyse,kendisini oraya getiren ABD-İsrail veAB’nin askerî gücü NATO Rusya’yakarşı kendini korurdu. Ama bir şeyiunuttu. Dünya kendisine Hollywoodpropagandasıyla belletildiği gibi “YeniDünya Düzeni’nin hâkim olduğu ‘TekKutuplu’ dünya” değildi. Karşısında,büyük mütefekkir Roger Garaudy’ninta 1996’da yazdığı “Çöküşün ÖncüsüABD” isimli esrinde belirttiği gibi liberalçapulculuğun pespâye hizmetçisisoytarı Yeltsin yoktu. Garaudy’nin ifadeettiği üzere, bu kadar büyük aşağılanmakarşısında derinlerinden çıkaracağı/çıkardığı milliyetçi bir Rus liderve kadrosuyla tanışmak zorunda kaldı.Liberal kapitalist işgalin putu ABD’nin Irak ve Afganistan’a çekildiği tuzakta nasıl çöllere gömüldüğünübir türlü görmek istemedi. Hattâ yalakalıkolsun diye, 3 bin seçme askerinide, Irak’ın işgâlinde ABD’ye destekolarak gönderdi... Şimdi, “vatanımişgâl edildi” diye bas bas bağıran YahudiÇocuğu Saakaşvili, Hıristiyan-Yahudi emperyalizminin emrine verdiği3 bin özel kuvvet desteğiyle, müslümanvatanı Irak’ı işgâl edip, işkence vezulümler yaparken, hiç bu tarafa esmiyordu.Yine, Batum başta olmak üzerekan kusturduğu ve Hıristiyan misyonerlerinin safına terk ettiği (Batum)Acaristan müslümanlarının hâlini desöz konusu etmiyordu tabiî... Neticede“deli kuyuya bir taş attı, bu taş, Türkiye’nin başına patladı”. Türkiye, hiç ummadığı bir ânda, en büyük ticarî ortağı Rusya’yla birçok sahada karşı karşıya geldi.
Bunlar;
Rusya ile Olan Sıkıntılar:
Boğazlardan geçişi düzenleyen“Montrö Antlaşması” ki Türkiye’ninABD gemilerine verdiği geçiş izni oldukçatartışmalı. Üstelik ABD, NATO’ya dâhil ettiği Bulgaristan ve Romanya ile Karadeniz’i bir NATO gölü yapmak arzusunda. Pek tabiî olarak,kabak Türkiye’nin başına patlıyor.Gürcistan’ın NATO’ya duhulü meselesi.Osetya ve Abhazya’nın tanınmasınınKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ileilişkilendirilmesi.Türk tırlarının gümrüklerde bekletilerek,ihracata büyük darbe vurulması.
Hükûmet sözcüsü “Ruslara misilleme yok!” derken, Dış Ticaretten SorumluBakan Kürşat Tüzmen “var” diyor.Hükûmet içi çatışmanın çapını gösteren bir hadise...Doğal gaz vanasının kapatılması riski… (Böyle bir şey kışın vukuu bulursa,Türkiye
a- Soğuktan donar,
b-elektrik santralleri paydos eder,
c- Fabrikalar üretimi durdurur.
Çünkü hepsi,Rusya’dan gelen doğalgaza bağımlı!)
NABUCCO projesiyle, daha çokBatı yararına olacak şekilde, Rusya’nınenerji tekelini kırmaya çalışması... NABUCCO,Kazakistan ve Türkmenistan gibi büyük doğalgaz tedarikçisi ülkelerin,Rus tesirinden kurtulup, doğrudan,Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye üzerinden Batı’ya taşınmasının projelendirildiği bir boru hattıdır. Proje, gerekAB’nin kendi iç çatışmaları ve gerekse ve Türkiye ile olan çekişmesi ve Rusya-Türkiye ilişkileri sebebiyle bir türlü tamamlanamamıştır.
ABD ile Olan Sıkıntılar:
Montrö ABD’nin elini kolunu bağlıyor.Üstelik Montrö’ye taraf bile değil.Çünkü Lozan Barış Antlaşması’nı85 yıldır hâlâ tanımış değil, ABD. (Buda çok ilginç… Sizi resmen tanımayanbir devletle, kurulan siyasî, iktisadî veaskerî her türden münasebet, anayasadanasıl izâh ediliyor acaba?)Rusları memnun etmek için,ABD’den izinsiz, “Kafkas Paktı” fikrininortaya atılması. Daha sonra Putin’inuyarısıyla “Kafkas Platformu”dendi. Üstelik bu platforma, Azerbaycan,kendisinin haberi bile olmadandâhil edildi.Gürcistan’ın NATO’ya duhulüne net bir cevap verilememesi…Türkiye’nin, Azerbaycan baskısı sebebiyle, Ermenistan’la ilişkileri yumuşatmakta yavaş davranması...Azerbaycan,Ermenistan ve Gürcistan’la Olan Sıkıntıları:Rus yönlendirmesiyle, Ermenistan ve Azerbaycan’ı (ki haberleri bile yoktu)ortaya attığı Kafkas Paktı (sonradan“platform”a çevirdiler) aynı potayakoyması... Devlet sözcüsü konumundakiAzerî gazeteleri resmen, “Türkiye’ye güvenmeyin, bizi bir kez dahasatabilir” dediler... Azerîler, KafkasPlatformu için, “Türkiye üzerindekiRus tesiri”; Ermenistan’la diyalog girişimleriiçin de, “Türkiye üzerindekiABD yönlendirmesi” diyorlar. Bununüzerine bir de, “eğer Türkiye bize böylebir ihanette bulunursa, her türlü enerji hattını keseriz” diyor. Böyle bir ihanet,Azerbaycan’ı, Ermenistan ve İran kıskacına sokar...Gül, Erivan’ı ziyaret ederse, bu aynı zamanda, “Ermeni Soykırımı” iddialarının resmen kabulü olduğu gibi, arkasından toprak tazminatı talebini dekabul etmek demek olacaktır. Tabiî, işgalaltındaki Karabağ’ın da, Ermenistan toprağı olarak kabul edilmesi demektir.
Kosova’yı tanıyan Türkiye, Osetya ve Abhazya’yı tanımazsa, büyük bir çelişkiye düşecek, tanırsa yine büyük bir çıkmazı yaşayacaktır. Çünkü, bölgenin ateşini Kosova’ya verilen bağımsızlık yakmıştır. Osetya ve Abhazya,bir bütün halinde iken, Gürcü kökenli Stalin tarafından Gürcistan’a bağlanmıştır.Bu sebeple Osetya, ikiye parçalanmış bir topluluk halinde yaşamak zorunda kalmıştır. Gürcistan’ın cani ve katil devlet başkanı Saakaşvili, Kosova’ya bağımsızlık tanıyan efendilerinin ceremesini çekiyor. Rusya’nın Osetyave Abhazya’yı tanımasına karşı, Çeçenistan’ı öne sürenler ise, aslında insan îbir yaklaşımdan dolayı değil, Rusya’ya karşı, Batı hesabına fayda çıkarmanın derdindeler. Çeçen mücahidler, Ruslara karşı, Gürcüleri desteklerken, işbirlikçi Kadirov yönetimi ise, Gürcülere karşı Rusların yanında savaştı.Cebine koyduğu “Yeşil Dolar”la“Turuncu Darbe” yapan Saakaşvili,kendisine, liberal paraperest Wall Street’te belletildiği gibi, her şeyin parayla çözülemeyeceğini kafayı taşa vurarak anladı. O, iddia edildiği gibi bir halk hareketi-devrim gerçekleştirmemişti.Sadece parayla satın alınan medya ve işbirlikçi bürokratların mevcut hükümete karşı düzenlediği darbeye karşı darbe düzenlemişti. Adına “TuruncuDevrim” denilen bu darbelerin, İslâm topraklarında tutmamasının sebebi, parayla satın alınabilecek bir topluluk bulunamamasıydı.Özellikle Doğu topraklarındave özellikle de İslâm topraklarında para çok az meseleyi halledebilir,hattâ buralarda çok paralı olmak adamın başını belaya sokar. Bu topraklarda,“Yeni Dünya Düzeni” denen Hollywood sanal âleminin çözümleri yürümez. Bunu Irak’ta, Afganistan’da,Somali’de, Filistin’de anlamayanlar,Gori’de, Tiflis’te anladı...
Bir Deli Kuyuya TaşAttı ve NeticedeŞunlar Yaşandı:
Soğuk Savaş, daha soğuk ve hem deyanında sürmekte olan sıcak savaşıbesleyecek şekilde yeniden başladı.Rusya, NATO’yu tehdit etti, “Gürcistan’ayapılacak askerî bir müdahale,savaş sebebidir!” diye.Rusya, Karadeniz’deki NATO gemilerini1 saatte batırmakla tehdit etti.Rusya, Suriye’nin Akdeniz kıyısındabüyük bir deniz üssü inşâsına başladı.Bu da İsrail’i paniklettiği gibi, birABD plânı olan ve Tayyip Erdoğan’ınuygulamaya çalıştığı Golan Tepeleriüzerinden “Suriye-İsrail” görüşmelerinide baltalamaya başladı. Tabiî, Rusİsraililişkileri de bozuldu...Türkiye’de hükûmet, resmen,ABD-AB ve Rusya arasında preslendi.Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan,“ABD’nin boğazlardan gemi geçişi için bir talebi yok” dedikten 2 saat sonra,ABD, “geçiş için talepte bulunduk”dedi. ABD gemilerinin Boğazlardangeçişine, hükûmetin değil, Genel Kurmay’ınizin verdiği ve hükûmetin sonradanhaberi olduğu iddia edildi.Malûm, Montrö bir askerî geçiş düzenlemesidir.Bu da hükûmetin Rus tesirinde olduğunu gösterirken, ABD’nin,Genel Kurmay içindeki işbirlikçi “Turuncu balkabaklarına” yine büyük birdestek vereceği anlaşılıyor.Rusya’nın, Gürcistan’ı işgâlindekullandığı propaganda malzemesi, ABD’nin Irak’taki işgâlini meşrûlaştırmak için kullandığı “özgürlük ve demokrasi getirme” edebiyatı... Rus Gen.Kurmay Başkanı’na “Gürcistan’da orantısız güç kullanmıyor musunuz?”sorusunu soran ve karşılığında, “siz nediyorsunuz? İki askeri kaçırıldı diye,bütün Lübnan’ı yerle bir eden İsrail orantılı güç mü kullanıyordu?” sorusu karşısında apışıp kalan Batı’nın gözünde,müslümanlar, ezilip geçilecek, yakılıp yıkılacak bir ucube olarak görülmektedir.
Rusya, Batı’nın karşısına,ABD’nin Irak’taki işgâlini söz konusuederek çıkmaktadır. “Eğer benim yaptığımişgâlse, sizin Irak’ta yaptığınız ne?” diye sormaktadır. Tabiî, Rusya ileaynı din ve medeniyeti paylaşan Batı,kendi içinden böyle bir tepki gelmesineşaşırıp kalmaktadır. Nasıl olur da, birHıristiyan devlet, başka Hıristiyan devletlerin katlettiği müslümanları vesilekılarak, kendi politikasını oluşturabilir?ABD için “zalim Saddam” propagandası neyse, Rusya için “zalim ve katil Saakaşvili” gerçeği de odur!
AB-D ve Rusya kapıştı, AB kışındonmamak için Rusya’ya bağımlı...AB içinde, İngiltere’nin onca baskısıve Fransa C. Başkanı Yahudi Sarkozy’ninısrarına rağmen Almanya veFransa derin devleti, Rusya ile ilişkilerisıcak tutma kararında... Yani AB gittikçe parçalanıyor...Türkiye’deki emperyalist “YeniDünya Düzeni” borazanı liberal çapulcular,son 1 ayda, bir gün önce yazdıklarını,bir gün sonra yutuyorlar... Çünkü anladılar artık efendileri ABD’nin“Yeni Dünya Düzeni” denen emperyalist projeyi kotaramayacağını... Eee, nedemişler, “bugün yediğin hurmalar, yarınseni tırmalar!”.Daha düne kadar “Tek KutupluDünya” diye yeri göğü inleten bu liberalçapulcular, Rusya’nın 3 günlük saldırısıneticesi ne diyeceklerini şaşırdı.Hele hele, Pentagon’un propagandagazetesi “Taraf”, Rusya’nın her şeyi altüst etmesinden o kadar hayıflandı ki,Ergenekon Operasyonu ile biriktirdiğibütün keyfi kaçtı.Bir milletin başı olan bir Cumhurbaşkanı,daima mensubu olduğu milletindilini konuşur, emperyalist bir kültüründilini değil. Kendisi “devlet başkanı”sıfatına haiz olduğu hâlde, İngilizcekonuşmak, Saakaşvili gibi Yahudiçocuğuna, Talabanî gibi çapulcuyave Türkiye’de benzerlerini çok gördüğümüzBatı yalakası idarecilere mahsustur.Bunlar, temsil ettikleri milletinbaşı değil, hizmet ettikleri ülkelerin sömürgevalisi pozisyonundadırlar...Netice olarak, Türkiye, -daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi dünyanın neresinde bir hareketlenme olursa, bundan en çok etkilenen bir ülkekonumunda... Kendi başına ve bağımsızolarak sorumluluk almaktan nekadar çok kaçınırsa, belâlar da o nisbette yakınına geliyor.
Bu kâh DoğuTürkistan-Uygur meselesi olsun, kâh Keşmir meselesi olsun, kâh Filistin,kâh Bosna, kâh Somali meselesi olsun farketmiyor. Daha düne kadar, 86 yıldır hatırlanmayan Batum, şimdi Türkiye’nin kulağının dibinde patlamaya hazır bir bomba! Bütün hadiseler, Türkiye’ye,Sultan 2. Abdulhamid Hân’daifâdesini bulan “dünyayı yöneten devlet”mânâsını hatırlatıyor. Türkiye, ya dizginleri ele alıp dünyaya yön verecek veya şu ân olduğu gibi, yok Batı’nın,yok Çin-Rusya ve Hindistan’ın peşinde sürüklenip gidecek.Türkiye, ya bağımsızlaşacak ya da bağıra çağıra parçalanacak!
Bütün meselebu!
kaynak:BARAN DERGİSİ/Ahmed BİRGİVÎ
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.