16 Ekim 2008

Ahmet Altan'in Sorusu: Cevap Vermeden Mi Devam Edeceksiniz?

TPE.org.tr guncellendi!!
Ahmet Altan'in Sorusu: Cevap Vermeden Mi Devam Edeceksiniz?

thotholo@yahoo.co.uk

Avusturyalı Marxist aydınlar, Nazizm’in 1930’lardaki yükselişine cephe almaktan sakınan kolektif bir irade felcini deneyimlediler. Bu mefluç irade deneyimi, Nazizm’in kapitalizmden Sosyalizm’e, belki de ‘tarihsel kaçınılmazlık’a doğru evirilen sürecin zorunlu bir aşaması olduğu öngörüsünde mevzilendi, Marx’ın hiçbir kehaneti bu imayı taşımamış olsa bile. Bu irade felci deneyinden bir yan-anlam çıkarsanabilir: ‘Tarihsel kaçınılmazlık’ın gerek Hegelyen gerekse Marxian incarnationlar’ı, tarihin şöyle ya da böyle olacağı kehanetinden çok şöyle ya da böyle olması gerektiği-ya da olmasının zorunlu olduğu- isteğinde kesişir. Berlin’in deyişiyle, Hegel de Marx da, insanlığın tarihin kendi telosuna evirilen zorunlu devinimine karşı çıkacak ya da bu tekâmülü tıkayacak kadar ahmak olduğu gerekçesiyle, tarihsel ‘teleoloji’nin kendilerine ait sürümleri adına insanlığın deneyimleyeceği trajik yıkımları akladılar. Bu, tarihe nefret ettiklerinden öç alacak şekilde bakan ‘hiddetli peygamber’in tutumudur. Ve bu tutum, 20 yüzyılın şanosuna milyonlarca insandan öç almak için çıkan sözde muarız rejimlerin özü itibariyle totaliteryenizmin ikizleri olduğu varsayımını doğruladı sadece.Bu, Ahmet Altan’ın yineleye yineleye yönelttiği soruyu yanıtlama denemesinde apaçık bir ipucu bırakır geriye. Soru: “Susurluk’a karşı çıkanlar neden Ergenekon’a karşı değiller? ”. Ya da eşdeyişle, Ergenekon’a karşıduruş, Susurluk’a karşıduruşun kendini türettiği makul ahlaki gerekçelerin hangisinden ya da hangilerinden yoksun? ”. Altan’ın sorusu -nasıl formüle edilirse edilsin- bir etninin, ırkın, milliyetin ya da bir kutsalın, dinin, mezhebin, sectin, cemaatin ya da bir cinsiyetin değil; bu kimliklere yüklenen manaların dilinden zamana salgılanan ve telkin edilen Hegelian/Marxian türden bir tedhişin -Ergenekon’un- varolmadığını ima eden ya da -olsa bile- onu meşrulaştırmaya koşullanmış entelektüel ikonların Susurluk karşısındaki iffetini sorgular.Soru, Susurluk-Ergenekon özdeşliğini bir veri olarak ele alır, ki birincisinin karşısında duranların mantıksal olarak -altını çiziyorum mantıksal olarak- ikincisine karşı çıkanların aynı olması gerekir [iken değiller]. İkisi de, tıpkı totaliteryenizmin insanlıktan öç alan ikizleri gibi, ontolojik meşruluğunun ve hayatının anlamının devlet gibi holistik bir dehşete borçlu olduğunu olurlamayan bireylerden öç almak için çıktılar tarihin şanosuna. Kurban aynı: İnsan[lık]. İkisi de, ‘nizam-ı âlem için kardeş katli… vaciptir’ geleneğinde kendi varoluşunu gerçekleştiren/gerekçelendiren -ve gerçekleştiregelen/gerekçelendiregelen- bir siyasal entitenin namına ve hesabına tarihsel sürecin her kesitine (ya da kesitinde) cinayetler işleyegeldi. İkisi de, devletin ontolojik konumunu ‘saldırganlığın cisimleşmesi’ metaforuyla özetleyen anarşist Tucker’ı haklı çıkardı. Peki, acaba bir varmış bir yokmuş Susurluk devlet tedhişine karşı çıkan ikonların, mantıksal olarak Ergenekon devlet tedhişi karşındaki iffetlerini korumaları gerekmez mi şimdi?Yanıt evet olmalıdır; ne ki, sadece ve sadece mantıksal olarak… Sadece ama sadece mantıksal olarak, Susurluk’ta kendini ifşa eden siyasi cinayetler soyağacındaki yüzlerin günışığına çıkarılmasını isteyenlerin, Ergenekon temsilinde de aynı kişiler olduğu söylenebilir. Ama mantık bir yalanı asla yalanlayamaz – çok iyi uydurulmuş bir yalanı. Doğrusu, Ergenekon’un bir yalan olduğunu söyleyenlerin Susurluk’un karşısında durdukları bir yalandı[r]. Mantıksal ya da makul olarak değil de, ahlaki olarak böyle. Nasıl ki Avusturyalı Marxist aydının iffeti Faşizmi, kapitalizmden komünizme çıkan patikanın bir evresi diye gördüğü noktada, telin etmekten rücu ettiyse, Ergenokoncu aydının iffeti deSusurluk’u telin etmekten rücu etmiştir. Kendi iradesini inatla Susurluk’un ruhgöçünde -Ergenekon’da-keşfederek. Ve unutulmamalıdır ki bu iffet makabline şamildir, aleyhte olsa da. Haliyle, Ahmet Altan’ın sorusu yeniden-formüle edilmelidir: ‘Ergenekon’a yandaş olanların, Susurluk’a karşı oldukları bir yalan mıydı? ’**Yazar-çevirmen
Yazar

Yorum yaz!
Devamini oku...

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."

*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.