3 Ekim 2008

Geniş Açı Hikmet Bila

HİKMET BİLA Kasaba Düşmanlığı Yenmek Zorunda Altınova, Balıkesir'in yazlık beldesi. Her yıl yerli, yabancı sayısız turistin geldiği, temiz havasını soluyarak tatil yaptığı bir yer. İnsanlar, mayolarını giyip plajları doldurduğu zaman, ırk, din, dil, mezhep, yöre farkının ortadan kalktığı bir yer… Ama böyle bir yerde bile, köken farklılıkları kışkırtılıp insanlar birbirine düşürülebiliyor. Terörü rant ve siyaset kapısı olarak görenler, bu cennet tatil beldesini bile cehenneme çevirebiliyor. İki genç arasında başlayan sıradan bir tartışma, sayısı binleri bulan kitlelerin çatışmasına döndürülebiliyor. Demek ki konu bu kadar hassas ve bu kadar kışkırtmaya uygun. Gözler o kadar dönüyor ki, bir grup, bir kamyoneti kalabalığın üstüne hızla sürebiliyor, iki kişiyi öldürüp, birçoğunu yaralayabiliyor. Üstelik bir bayram gününde… Benzer olaylar, daha önce başka yerlerde de olmuştu. İnsanları kökenlerine göre ayırıp birbirine düşürmek isteyenler, anlaşılıyor ki, daha başka yerlerde de denemelere girişecekler. Çünkü onların siyaset felsefesi bu. Onların ruhları sadece çatışmayla, kanla, ölümle besleniyor. İnsanların denizlerde, plajlarda, eğlence yerlerinde kaynaştığı bir yerde bile buna cesaret edebildiklerine göre başka yerleri varın siz düşünün. Etnik çatışmanın tezgâhlandığı her yerde, olayın üzerine gidilmelidir. 'Bu önemsiz olay, bu münferit olay' demeden, 'oldubitti, unutalım' diye geçiştirmeden önlem alınmalıdır. Nesiller boyu birlikte yaşayan insanları, birbirine düşman etmek isteyenlere fırsat verilmemelidir. Elbette ilk görev hükümete düşüyor. İl, ilçe, belde yönetimlerine kadar her resmi kurum bilinçli olmak zorunda. Ve en küçük yerel birimine kadar siyasal partilerin yöneticileri, yangına körükle gitmek isteyenleri durdurmak için çalışmak zorunda. Altınova Belediye Başkanı Alaattin Süberoğlu'nun şu sözlerinin altını çizmekte yarar var: "Birileri zaten yeterince bölücülük yapıyor. Tersine fevri davranışlarla buna hizmet etmemek lazım. Kasaba, düşmanlığı yenmek zorunda." *** KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) Avrupa'ya bozulmuş. AKPM raporunda Rum tezlerine destek çıkılmasının, Türk isteklerinin reddedilmesinden 'derin hayal kırıklığı' duyduğunu söylemiş. "Eğer Türkiye de diğer ülkelerin yaptığı gibi direkt uçuşları yasaklasaydı, ben şimdi burada olamaz, Kuzey Kıbrıs'ta mahsur kalırdım" demiş. Ne demeli? 'Günaydın' mı demeli, 'Akşam şerifleriniz hayırlı olsun' mu demeli? 'Yes be annem' diye Annan Planı'nı onaylarken, işlerin buraya geleceğini Talat'ın bilmediğine kim inanır? Talat'ın ağlamaklı konuşmaları kafanızı karıştırmasın. Her şey onun beklediği gibi gelişiyor.
hikmet.bila@ntv.com.tr




--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.