Öncelikle iskaladiginiz ve ters tarafinda baktiginiz bir hayli konu var, ama ben sizin gibi yok ayip etmissiniz, yok yaziklar olsun gibi, bireysel kompleks tatmin edici olan ancak karsisindakini gereksiz inciten sözcükler kullanmayacagim. Anlamamak yada anlayamamak baska birseydir, yazilanlari baska mecralara cekip, üretilmis cevaplar ise yine baska birsey.
Bazi degerlendirmelerinize katilamadigim gibi, sizin adinizada sasiriyorum. Özellikle PKK hakkindaki degerlendirmeniz cok ilginc. Siz bana tüm dünyada Terörü ve Terör örgütlerini, sadece askeri yöntemlerle alteden/yokeden bir ülke gösterebilirmisiniz..Yokki gösteresiniz.!
Dilerim bundan sonraki yazismalar, olaya kisilik analizleri karistirilmadan konunun özüne yönelik olur ve arzu edenler icin katki saglayabilir.
Olaylarin özüne gelelim:
Ülkemizde adi konulmamis olsada, TC ordusuna karsi yürütülen acik bir yipratma harekati, degisik kaynaklar kullanilarak yürütülmektedir. Eger bu noktada bir itiraziniz varsa, ilerlemek icin bu noktayi tartisip sonuca bagladiktan sonra daha saglikli bicimde devam edebiliriz.
Bir konuyu acikca belirtmekte yarar var, Ihtilal yada Darbe olarak adlandirilan müdahalelere, en az sizin kadar karsi oldugumu ve onaylamadigimi belirtmeliyim.
Bir ülkede DEVLET'i ilgilendirmeyen, yada bir sekilde illiyet bagi olmayan hicbir olay olamaz. Hersey Devlet denilen mekanizmanin, bir sekilde icerisinde yer aldigi bir sürecte gerceklesir. Bu bag kisinin dogumundan-ölümüne kadarda devam eder. Insan dogar, Nüfusa kaydedilir, bu bir belirtectir ve öldügünde varislerinin belirlenmesine kadar fonksiyon icra eder.
Konyadaki olayla ne ilgisi var Devlet memurlarinin demistiniz, gördünüz mü ilgisini..Eger devlet memurlari görevlerini bilhakkin yapmis olsalardi, sözkonusu binaya KURS acma izni kesinlikle verilmezdi. (Bir kurs yada dersane acmak icin gerekenleri- bende actigim icin biliyorum). Yani siz yada baskasi, devletin bir memurunun yaptigi icin baska, digerinin yaptigi icin baska standartlar uygulayip yorum yapmamali. Yaparsa ne olur derseniz, gercekleri kamufle etmek icin, birilerine saldirilir. Suclanir.
Orduyu suclamak icin kullanilan argümanlari, sivil bürokraside fazlasiyla, hatta binlerce kat fazlasiyla bulabileceginiz halde, onlara iliskin tek satir yazmayip, olay ordunun bilincli yada bilincsizce yipratilmasina geldiginde Aslan kesilmek, bu yaklasimin objektif ve insancil olmadigini düsünüyorum.
Gelelim elinde birkac kalasnikofcuk olan Pkk teröristlerinin degerlendirmesine. Teröristlerle mücadele etmeyi, yazdiginiz kadar kolay zanneden insanlar, bu olaylarin cok uzaginda olanlar ve konuya iliskin, okuyup yazmayanlardir. Öncelikle bu tür bir gayri nizami harp yöntemi gerektiren mücadelelerde, düzenli ordular her zaman dezavantajlidir. Bir teröriste karsilik 6-8 kayip vermeleri dünyaca kabul edilen bir standarttir. Oysa Türk ordusu dünyadaki bu satandartlarin cok üzerinde bir basari grafigi cizmistir. Devlet olarak Fabrika yapacagina, kacakcilara destek verirsen, bölgeden daga cikanlar eksik olmayacagi gibi, gariban köylülere b.. yediren soysuzlarda eksik olmayacaktir. Bunlar meselenin özü degil, sadece türev gelismelerdir. Ne kadar Devekusu rolü oynarsak oynayalim, gercek-gercektir.
Siz siyasetciler olarak, ülkenizin cikarlarini yeterince korumayacaksiniz, terör örgütü her türlü techizati SILAHI-MAYINI-ILERI HABERALMA SISTEMLERI vs yi, sizin müttefiklerinizden alacak, hatta parasini bile dost ve müttefik..??? ülkelerden tedarik edecekler, siz'de bunlara karsilik hicbirsey yapmayacak/yapamayacaksiniz
ama tüm bu Aymazliklariniz yetmezmis gibi, iceri gelip orduyu suclayacak, suclattiracak, ihaleyi onlarin üzerine birakacaksiniz. Buna kargalar bile güler, ama ne yazikki benim ülkemde, buna inanan ve bu tezgahin piyonu olan insanlarimiz ne yazikki var.
Terör bir bataklik, terörist ise o ortamda üreyen sivrisinekler gibidirler. Üreme ortamlarini kurutmazsaniz, mücadeleniz asla bitmez. Öldürerek bitiremezsiniz, ölenlerin yerine yenileri yetisir ve kaninizi emmeye gelir. Dolayisiyla Terörü bitirecek olan siyasi irade ve atacagi adimlardir. Hükümetler kendi görevlerini niye baska kurumlara birakirlar, siz kendi yetkinizi ve insiyatifinizi (sorumluluktan kacmak uyaknikligiyla) baskalarina birakirsaniz, olasi sonuclardan esasen siz sorumlusunuzdur.
Türkiye bugün basiretsiz siyasetcilerin elinde, disiplinsiz, kuralsiz, ahlaki degerlerden hergün daha fazla uzaklasan ve suc isleme özgürlügü acisindanda, dünya sampiyonu olabilecek bir ülke görüntüsü vermektedir. Ülkede rüsvet almak-vermek cok dogal hale gelmis. Yolsuzluk yaptigi belirlenmis siyasetciler Piskin, utanmalari-arlanmalari kalmamis. Haysiyet vs gibi kavramlara mesafeliler.Mütedeyyin insanlarin hayir paralarini bile utanmadan yiyebiliyor, partilerinin propagandasini yapsin diye TV kanali kurabiliyorlar. Evet avrupa'dan bakildiginda görünen gercek manzara aynen budur.
Deniz Feneri yolsuzlugu eger Almanlar tarafindan yapilmis olsaydi; Ortaya cikan gercekler isiginda, öncelikle Hükümet, sorumlu tüm bürokratlar istifa eder-ettirilir, olaya karisanlar yargilanir ve sorumlularin tümü, ister siyasetci, ister bürokrat ne olursa olsunlar kesinlikle cezalandirilirlardi. Ya Türkiyede, daha dosyaya iliskin talep yazisi gelemedi Almanyaya. Bu pisliklere bulasanlarmi temizleyecekler ordu icerisindeki kirli alanlari. Hangi SAF inanir dersiniz. Herkes önce aynaya bakip kendi gercegini görmeli.
Türkiyede ordunun siyasete neden fazla karistigi sorusu hep kafalari karistirir durur. Temel nedenlerden birisi ve bence en önemlisi Siyaset erbabinin (DP-CHP-AP-ANAP-MHP-AKP)bir kisminin yetersizliginden ve vatanperver olmamasindan(bu agir bir ithamdir, ancak onlarca yildir süren gelismelere objektif bakinca maalesef görüntü böyle) kaynaklanmakta oldugu görülecektir.
Siz siyasi Parti olarak Demokrasiyi icsellestirip geregini yapabilirseniz, emrinizde olmasi gereken tüm kurumlar, emrinize girer. Ancak sizin amaciniz demokrasiyi arac olarak kullanip, bir yandan dünyevi mal hirsiyla yolsuzluklara gömülür, diger yandanda kendi partinizde bile Fasist bir sistem kurarsaniz, kimse sizin demokrat söylemlerinize itibar etmez, saygi duymaz ve sonuc itibariyle, kendini güclü hisseden ve gücü olan iktidari almaya ugrasir. Sebep-sonuc iliskisidir bu. Cözüm burdada siyasetcidedir.
Kuskusuz bu konuda asker sucsuz ve günahsizdir demek mümkün degil, fakat sorumluluk ve sucluluk oranlamasi yapilirsa, siyaset ehli % 90 oraninda suclu ve sorumludur.
Sadece son alti yila bakiniz, iktidara gelen siyasi Parti, devletin tüm kademelerine caycilar dahil , sadece kendinden(yandas-militan) olan kadrolari yerlestirmek bir yandanda calip cirpmakla mesgul.
Gecmiste farklimiydi derseniz, hayir pekte farkli degildi. Ancak kötü bize örnek teskil etmemeli. Bu sürecteki en önemli fark, ülkenin temel degerlerine yönelik, yozlastirma ve saldirilar fazlaca artis göstermis, daha öncekilerin Rejim degistirmek gibi bir amaclari görünmezken, bu sürecte böyle bir yaklasim acik ve net olarak gözlenmektedir.
Oysa dünya hizla degisiyor, ilerliyor. Geriye dogru giden maalesef bizim ülkemiz, 6 yilda neredeyse 85 yillik birikimlerinizi (köpük paralara) yandaslariniza ve piyasaya peskes cekmissiniz. Üretim kabiliyetiniz her gecen gün azalmakta (75 milyonluk bir ülke icin yok denecek kadar az), lojistik merkezine dönüyorsunuz. 1 Euro'luk mal satabilmeniz icin, enaz 85-90 Centlik ithalat yapar hale gelmissiniz. 1970 lerde kendi kendine yeten bir ülke iken (disaridan katki almadan insanlarini besleyebilen) bugün bir ay ithalat yapmadiginizda, insanlariniz acliktan ölecek noktaya gelecek halde.
Bütün bunlardan cok daha önemlisi ise halkinizi bilincli olarak cahil birakmissiniz. 21 yüzyilda utanilacak bir tablo bu...2008 itibariyle TC de okuma yazma bilmeyenlerin miktari, 4,5 milyonu kadin olmak üzere toplam 5 milyondur.(Devletin resmi rakamidir). Nüfusunun % 40 ini cocuk ve egitim asamasindaki genclerin olusturdugu bu ülkede, böyle bir oran yüz karasidir. Halk yalakaligi yapmak prim getirir belki, ama ülkeyide felakete götürür.
Sadece Almanyada Lise seviyesindeki ögrencilerin en az % 65-70 meslek sahibi olmak(ausbildung yapmak) ve sürece üretici olarak katilmak durumunda. Bizde, dersane kapisinda, kahvehanede ve sokaklarda.Sonrasi, daglar-daglar, olunca sasirmamali.
Bu konulara neden girdim derseniz, ülkeyi bir harabeye ceviren siyasi iradenin, neleri nasil yaptigina isaret etmek icindir. Bir ülkenin seviyesi ne ise, onu olusturan kesimlerin seviyeleride, üc asagi-bes yukari odur. Siyasetcisi'de, memuru'da, askeri'de, akademisyeni'de bu kategorinin icerisindedir. Sade vatandas'ta bu suc'ta en etkin ortaklardan birisidir, zira bizim vatandasimizin bir kismi; namussuza, soyguncuya, ückagitci siyasetciye, kömürle oy toplayana, inanc sömürücülerine karsi degildir.. Karsi oldugu sey maalesef kendisine az pay verilmemesi, yada verilmemesidir. Yoksa bir ton kömüre, bir torba yiyecege, kendisinin namusu sayilan oyunu satar mi. Satmamali, aci ama gercek durum bu.
Eger bu özet aciklamalar yettiyse, sadede gelelim. Bu ülkede bir ahlaki temizlik sarttir, bunu yapabilmek icin , insanin önceliklede yapacak siyasetcilerin ve partilerinin temiz olmasi geregi vardir. Iktidardaki siyasi kadro ve yandaslari, girtlaklarina kadar yalan-dolan-riya-takiyye-rüsvet ve sahtekarlik pisligine gömülmüsler, dolayisiyla yapabilecekleri ABD ve SIYONIST'lerle isbirligi icerisinde kukla rolü oynamaktir, ki yaptiklarininda bu minvalde oldugu, vicdan ehli insanlarca rahatlikla görülebilmektedir.
Anilan tüm bu nedenlerledir ki, bulundugu cografya itibariyle, güclü bir ordu ile kendini korumak zorunda olan TC, öncelikle siyasetcilerden baslamak üzere, kendini temizlemek zorundadir. Orduyu yipratmak sadece ülkeyi dahada istikrarsizlastiracak, ic catisma ve kardes kavgasina sebebiyet verecektir. Basbakaninin ve bakanlarinin binlerce yolsuzluk dosyasi, dokunulmazlik zirhi nedeniyle kenarda beklerken, hakli haksiz ele gecen her firsati, orduyu yipratmak icin kullanmak, daha öncede belirttigim gibi bu asamada,
Gaflet ve delalettir.
Sonsöz: ORDU icin PEYBAMBER ocagi denir, PEYGAMBER ocagina yapilanlari gördükce ne diyecegimi bilemiyorum. Allah (c.c.) sonumuzu hayr'etsin.
Saygilarimla,
Von: berka10 <berka10@mynet.com>
An: anadoluhaber@googlegroups.com
Gesendet: Sonntag, den 12. Oktober 2008, 23:46:47 Uhr
Betreff: [ANADOLU HABER] Re: AW: [ANADOLU HABER] Fwd: HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR....
Sayın Azmi Berberoğlu,
Komutanlar da Devlet memurudur doğru, ama ikide bir siyasetle ilgilenmeleri neyin nesidir ? Kendilerine verilen görev, verilen silah ve memleket evlatları siyaseti denetlemeleri, devlete el koymaları için değil; Devletin dış güvenliğini sağlamaları içindir.
Sizin Kur'an Kursu öğrencilerini böyle bir hadise ile irtibatlandırmanız doğrusu enteresan. Sizin kafa yapınızı göstermesi bakımından enteresan. Bir binanın (Yurdumuzdaki %80 binalar gibi) çürük olmasının, bu mesele ile ne ilgisi var, hükümetle devletle ne ilgisi var. Resmi Kur'an Kursu, hepsi kayıtlı resmi öğrenci, bina yıkılmış siz devlet idarecilerine saldırıyorsunuz. Siz yıkılan şehit ailelerinin kalplerini, evlerini, eş ve çocuklarını bırakıp siyasi anlayışınız alet ediyorsunuz ki, çok ayıp ediyorsunuz.
25 yıldır süren fakat koskaca bir ordunun, anlı-şanlı, yaldızlı-yıldızlı, harp akademisi mezunu komutanların, en son techizatla, topla, tüfekle, uçakla, radarla donatılmış görevi devletin güvenliğini korumak olan bir ordunun ve komutanların; mesleği askerlik olmayan, harp okullarından, Harp akademilerinden, ABD ve NATO eğitimlerinden geçmemiş; elinde Kaleşnikof'tan başka silah olmayan (Şimdilerde Iraktan aldıkları havan topları vs var), silah ve mühimmatlarını mutlaka sizin hakim olduğunuz bölgeden geçirmek zorunda olan, Hiçbir zaman hava gücü olmamış bulunan eskiden Çete, (şimdilerde Terörist dediğimiz) bu köy çocuklarını alt edememeleri, en sonunda da konu siyasidir, siyasetle halledilmesi gerekir deyip işin içinden çıkmak istemeleri sizce doğru mudur.
"Bu gruplara ileti aktaranlar, yada yorum yapanlar, 30 yila yaklasan bu terör olgusunun, ASKERI yönemlerle sadece tahribatinin azaltilacagini, esas cözümün ise SIYASI oldugunu nasi bilmez/bilemez."
Demeniz ne kadar gerçeği yansıtıyor. OHAL ne çabuk unutuyorsunuz, köylüye insan dışkısı yediren subayları niçin unutuyor sunuz ?
Şimdi mi aklınıza geldi "Çözüm siyasidir" demek. Ordu bugüne kadar buna niçin yanaşmadı.buna yanaşmadı. Ana dille gazeteye, okula, şarkıya vs karşı çıktı. OHAL ile şiddetle, kimliği bastırarak halletme yolunu seçti. 25 yıldır bunu söylese idi mesele halledilmişti. Kenan Evren kalkmış şimdi yanlış yaptıklarını dile getiriyor. Siz ona da yanaşmıyorsunuz, Kur'an Kursu idarecilerine kadar suçu gönderiyorsunuz . Yazıklar olsun.
Bu konudaki yazımı: http://muzafferdeligoz.blogcu.com/page3 sitesinde okuyabilirsiniz.
Hv.K.K: meselesine gelince ben "siliozerdim" den değişik düşünüyorum. BU konudaki görüşüm şöyle.
Konunun vakıa ve haberlerini sıralayalım.
1. Çatışmalar 3.Ekim.2008 Cuma günü saat 12.00 de başlamış, 7 saat sürmüş ve 19.00 de bitmiş.
2. Hakkari'de Yatsı Namazı vakti 19.00 olduğuna göre; öğleden Yatsı'ya kadar süren bir çatışma olmuş.
3. Daha önce istihbarat geldiği için Karakola takviye güçler gönderildiğinden çatışma sırasında karakolda 200 asker varmış. Saldıran teröristlerin ise 400 kişi imiş.
4. Saldırıdan haberdar olan Başbakan, Ortaasya gezisini yarıda keserek Cumartesi günü öğle vakitlerinde Türkiye'ye dönmüş.
5. Genel Kurmay Başkanlığı Cumartesi günü Web sitesinde çatışma haberini ve bilgilerini vermiş.
6. 5.Ekim.2008 Pazar günü Genelkurmay 2. Başkanı akredite basına yaptığı açıklamada, çatışma ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, 5 yıldır bulunduğu yerden kaldırılması için çalışma yapılan 5 karakolun tahsisat yokluğu sebebiyle kaldırılamadığını açıklamış..
7. Hava Kuvvetleri Komutanının olaydan 30 saat haberi olmadığı basına yansıyınca, Genel Kurmay konuyu şu şekilde açıklamış: "Hava Kuvvetleri Komutan'ımızın Antalya'da bulunduğu sırada, 4 Ekim 2008 Cumartesi günü akşam saatlerine kadar olan sürede, Bayraktepe bölgesinde meydana gelen çatışma sonucunda verilen şehitler hakkında bir bilgisi olmamıştır. Gerçeğin böyle olmasına rağmen konunun teyit edilmeden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma amaçlı olarak kullanılması üzücü ve düşündürücüdür. Kamuoyuna saygı ile duyurulur."
8. Bölgede görev yapmış olan Emekli Albay Mithat Işık olayı şöyle değerlendirmiş: "Gündüz gözüyle karakol basılıyorsa artık çok şeyi konuşmamız lazım. Onlarca helikopterimiz var. Neden buraları özel birliklerle takviye edilmiyor. Bu birlikleri niçin yetiştiriyoruz? Takviyeli bir karakola saldıran yüzlerce terörist sadece 23 kişi zayiat vererek geri dönüyorsa daha ne diyelim. Gündüz saldırabilirler, ama gelenlerin çoğu ölmeliydi. O zaman anlardım. Bu bir pusu değildir. Bu bir baskındır. Savunulan bir karakolun gündüz gözüyle baskınıdır'
Bütün bu bilgiler ışığında Hava Kuvvetleri Komutanının durumunu düşünelim:
· Hava Kuvvetleri Komutanı, Ordumuzun en önemli gücünü emrinde bulunduran ve Komuta kademesinin en üst kısmında yer alan bir General. Hepimiz biliyoruz ki, Ordumuzun disiplin ve geleneklere dayalı bir idare şekli mevcut. Ne olursa olsun bu kaidelere riayet edilir.
· Kendilerinin açıklamalarından da anlaşıldığına göre, Genel Kurmay Başkanından izin alarak dinlenmek üzere Karargahından ayrılmış ve Antalya'ya gitmişlerdir. Antalya'da golf oynaması veya başka bir meşguliyeti kimseyi ilgilendirmez. Yeter ki yaptığı iş askeri kimliğine aykırı bir durum doğurmasın.. İzin sırasında istediğini yapabilir. Golf oynama konusu magazinleştirilmektedir. Basket oynasa, yüzse de aynı tepki gelecek mi idi ?
· Yine bildiğimize göre, Komutanların Emir Subayları, Özel Kalem yetkilileri tatilde iken de beraberlerinde bulunurlar. Ayrıca, bulundukları bölgenin en yüksek rütbeli komutanı ile bulundukların Kampın Komutanı, Kuvvet Komutanının her istek ve arzusu için hazır bekler.
· Komutanın karargahtan ayrılması ile Hava Kuvvetlerinde görev aksaması diye de bir konu olamaz. Zira, kendileri dönünceye kadar Komutayı Kurmay Başkanı veya bir başka komutan zaten devralmış durumdadır. Kuvvet Komutanının yapması gereken bütün işlemleri vekil de gereğince yapabilir. Burada Hava Kuvvetleri Komutanının izinde olması sebebiyle gecikmiş veya yapılmamış bir hizmetten de bahseden yok. Ordunun, karakoldaki askerlerin veya bir başka birimin Komutanın yokluğu sebebiyle zarar görmüş olması da mümkün değil. Bir diğer husus, olayda bulunan zafiyetler doğrudan Hava Kuvvetleri Komutanını da ilgilendirmiyor. Hava gücünün geç intikali mevzubahis ise, o zaman o bölgenin sorumlu Komutanını bulmak gerekir.
Durum bu iken;
1. Kuvvet Komutanının 30 saat boyunca Tv. seyretmemesi, gazete okumaması mümkün değil,
2. Bulunduğu mahaldeki askeri komutanların, emir subayının, özel kalemin, kendisine bütün Türkiye'yi ayağa kaldıran bu olayı haber vermemeleri mümkün değil,
3. Hv.K.K. görevini yerine getirmek üzere görevlendirilen Kurmay Başkanının veya bir başka komutanın Kuvvet Komutanını uyarmaması, hatta haberlerin alevlenmesi üzerine Komutana ulaşamamaları mümkün değil.
4. Hepsi olmadı, Genel Kurmay Başkanı ve 2. Başkanının Kuvvet Komutanını aramaması bence muhal.
5. Genel Kurmay'ın Kuvvet Komutanını koruyacağı zannı ile yayınladığı açıklama da bütün bu saydıklarımızın olduğunu, bizim muhal kabul ettiğimiz hususun gerçek olduğunu ayan beyan ortaya koymaktadır: TC. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI bütün ülkeyi ayağa kaldıran, onlarca şehit verilen olaydan 30 saat içinde haberdar olmamıştır. Burada şimdi Genel Kurmaya bir başka görev düşmektedir.
· Komutanı bu çok önemli olaydan haberdar etmeyen Antalya bölgesinin en yüksek rütbeli komutanı, Emir Subayı, Özel kalem hizmetlileri, Hv.K.K. Vekili, Karargah sorumluları sorgulanmalı ve cezalandırılmalıdır.
· Genel Kurmay veya Hv.K.K. bunu yapmaz ise; Komutanın haberdar edilmemesinden Genel Kurmay Başkanı ve Hv.K.K. kendisi sorumludur.
· Bu sorumluluğu kaldırabilecek çok önemli sebepler olabilir. Bu sebepler dolayısıyla Genel Kurmay ve Kuvvet Komutanı ilgili ve görevlilere " Komutanı ne olursa olsun rahatsız etmeyin" emrini vermişlerdir. Komutan da bu süre içinde Tv.-Gazete-Cep Telefonu dahil bütün iletişim vasıtaları ile ilişkisini kesmiş, beraberinde bulunduğunu sandığımız (Hiçbir haberde bu ayrıntı verilmedi) eşi ve aile efradı ile baş başa kalmıştır. Bu durumda ailesi de bütün Dünya ile ilişkilerini kesmiş olmalıdırlar. Bunlar zor olduğuna göre; Bu durumun meydana gelmesi için çok önemli başka sebeplerin mevcudiyeti ise şarttır:
1. Orgeneral, çok şiddetli bir rahatsızlık geçirmektedir ki, rahatsızlığın verdiği sıkıntı ve azap başka konuları düşünmesine ve ilgilenmesine engeldir.
2. Komutan, Yurt içinde büyük bir tıbbi müdahale (ameliyat gibi) geçirdiğinden, olay saatleri kendisinin koma/yoğun bakım halindeki durumuna rastlamıştır ki kendisi ile görüşülememiştir. (Golf haberi bunu kamufle için düzenlenmiştir)
3. Veya Komutan Antalya'da değil, ne sebeple olursa olsun başka bir ülkededir. Olayı duymuş olsa bile gelme şansı yoktur. Bir diğer husus bulunduğu ülkede kendisine ulaşılamamaktadır. Antalya'da bulunduğu zannını vermek için Golf haberi servis edilmiştir.
4. Genel Kurmay açıklaması da sebebini belirtmeden kendisinin olaydan haberdar olamadığını bildirmektedir. Yani "olayı duysa idi gereken şekilde davranırdı, ama ne yazık ki olayı duymamıştır" denilmektedir. Fakat en güzeli Genel Kurmayın Sayın Komutanın niçin 30 saat içinde olayı duyamadığının sebebini de şeffaflık ilkesine uyarak açıklamasıdır.
Genel Kurmay Başkanlığının artık Dünyada ve Ülkemizde hiçbir şeyin gizli kalamayacağını hesap ederek, başkaları açıklamadan Komutanın durumunu (Sağlık olsa bile) açıklaması gerekir diye düşünüyorum. Eğer makul sebeplerle Komutan olayı duymamış ise (ki bence böyledir) basının artık Komutanın yakasını bırakması zaruridir, zira Ordumuz yıpranıyor..
Muzaffer Deligöz Gazeteci-Yazar www.muzafferdeligoz.com
From: anadoluhaber@googlegroups.com [mailto:anadoluhaber@googlegroups.com] On Behalf Of azmi berberogluSent: Sunday, October 12, 2008 3:30 PM
Ancak siz, bugüne kadar hicbir üstdüzey devlet memurunu , gerceklestirdigi görevi ihmal-suistimal vs gibi nedenlerle bir kez bile suclayip elestirmemisseniz, yaptiginiz sey sadece BEL ALTI vurmak, yada ordu'yu yipratmaya calismak olur.
Bu gruplara ileti aktaranlar, yada yorum yapanlar, 30 yila yaklasan bu terör olgusunun, ASKERI yönemlerle sadece tahribatinin azaltilacagini, esas cözümün ise SIYASI oldugunu nasi bilmez/bilemez.
Sorumlu araniyorsa, aranacak yer ORDU'nun icerisinde degil, siyasetin icerisindedir.Konya'daki tarikat kursunda 18 KIZ cocugumuzun ölümüne ses cikarmayanlar, is Orduyu yipratacak bir firsatin kullanilmasina geldiginde, aslan kesiliveriyorlar.
Bu yapilanlar simdilik, Gaflet ve Delalettir.. ----- Ursprüngliche Mail ----
Von: Sili Ozerdim <siliozerdim@gmail.com>
An: tuzer l� <atuzerlimnili@yahoo.com.tr>
Gesendet: Samstag, den 11. Oktober 2008, 21:39:28 Uhr
Betreff: [ANADOLU HABER] Fwd: HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR.... Orgeneralin orduya ettiğine bakın… Kaç gündür Hava Kuvvetleri Komutanı olan orgeneralin tutum ve davranışları ile GOLF merakı basında medyada irdelenip duruyor. Aslında Aktütün olayı olmasa ve ŞEHİT düşen 17 evladımız gündeme oturması havacı orgeneralin bu durumu ortaya çıkmayacak, golf merakı bilinmeyecek, tavır ve davranışıda anlaşılamayacaktı.Üzücü bir olay. Yazanlara çizenlere ise sn. orgeneral ve General gibi düşünenler oldukça kızgınlar.Yazanlar ya dinci bezirgan oluyorlar.Ya Atatürk düşmanı.Ya ordu düşmanı.Niye? Bu atatürk ve orduyu sevmek sadece orada görev yapanların hakkı mı?Ben askerlik yaptım.Benim gibi eleştirenlerin çoğu yaptı.Ailemde subay var.Ailemde şehit var.Ailemde gazi var.Ne anlatıyorsunuz siz?Atatürk'ün kemikleri sızlıyor.Atatürk hiçbir cephede askerini yalnız bırakmadı.Askeri öne sürüp kendi kebap yapmadı.Zevk ve sefa içinde yaşamadı.Ve ordamuz içinde halen Atatürk'ün izinde, anlayışında, karakterinde olanlarda var. İnkar edersek gözümüze dizimize durur.Ama Havacı orgeneral gibileride var. Ne yapalım şimdi?Evlatlarımız orda ölüyor.Çatışma 9,5 saat sürüyor ve havacı Orgenaralin haberi olmuyor.Genel kurmayda bunu onaylıyor ve haberi yoktu açıklaması yapıyor.Kardeşim bana anlatamazsınız.Kamuya anlatamazsınız. Bakın akşam TV de aktütündeki köy okulunun kapalı olduğunu, öğretmen olmadığını, aktaran habere, haberciye milli eğitim bakanı olmak üzere, kaymakam, öğretmen, milli eğitim müdürü anında müdahele edip haberi ve haberciyşi yalancı çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ne demek istiyorum?Bir olay oluyor, bu tv ye taşınıyor, dakika geçmeden kaymakam, oraya gitmeyen öğretmen, milli eğitim müdürü ve tepedeki bakana bilgi verip hemen koşuyorlar oraya, olayı örtbas etmeye çalışıyorlar.Yani…Yanisi şu.Sivil sektör olan, siyasi sektör olan Milli Eğitimde bu olay böyle cereyan ediyor da, asker OTORİTE DE Mİ CEREYAN ETMEYECEK? Yani?Yanisi şu…Koskocaman ORDU….Koskocaman Genel kurmay…Koskocaman Hava Kuvvetleri komutanı…Nasıl haberi olmaz? Kuvvet komutanı olan Orgeneralin emir subayı, postacısı, yaveri, şöförü, her neyse, yok mu?Bulunduğu yerde TV, radyo yok mu? Bulunduğu yerde kaldığı orduevi müdürü, komutanı yok mu?Orada, bir tane Allahın kulu asker yok mu, bu olayı duyan ve Generale ileten? Yapmayın Allah aşkına….Neyi kimden saklıyor, gizliyorsunuz?Devir 50 sene önceki devir değil.Hatta, 1980 bile değil. Öyle vırttırı, zırttırı, postal geldi, ihtilal oldu, koduk mu oturturuz anlayışı yok.Kimseyi korkutamaz, tırsıtamazsınız.Herkes görevini görevinin bilinci ve şuuru içinde yapmalı. Koskocaman bir komutan, çocuklarımız şehit düşerken golf oynamamalı, oynuyorsa yarıda kesmeli, derhal elbiselerini giyip görevinin başına makamına gitmeli, gerekirse olay yerine gitmeli.Türk ordusuna, genelkurmayına bu yakışır.Yapılandan sonra tutup onu korumak, kollamak, yanlışa sahip çıkmak değil.Bunları yazıyoruz diye bizleri vatan haini ilan etmek de değil.Ne yapaydım yani, ben oraya mı gideydim… Bak sen…Gerekirse gideceksin orgeneralim…Gidenler nasıl gitti…Geçmişe dön Doğan Güreşi, Hasan Kondakçı'yı gözünün önüne bir getir… Gittiler orda askerin içinde çorba içip dağlara çıktılar.Böyle komik bir cevap, davranış ve tutum olmaz…Birde kalkmışlar sn. Generale PAŞAM, PAŞAM, diye hitap ediyorlar…Ya kardeşler, PAŞA kime denir?Kimdir Paşa?Bilen açıklasın.Allah rızası için açıklasın, paşa kime denir, kimdir paşa? Herkes paşa olabilir mi?Her Kurmay, paşa'mıdır?Her General paşa'mıdır?Allah aşkına, lillah aşkına, devletini milletini seven varsa, şu PAŞALIĞI bize açıklasın…Kimdir paşa, kime denir? Bırakın bu, haketmeyene unvan vermeyi…Adam albay, paşam derler…Adam Tuğ, Tüm, Kor, Or general, paşam derler…Ya ne paşası kardeşim…Biri izah etsin, belki ben bilmiyorum.Bilmediğim için de özür dilerim.Kimdir paşa, kime denir? Yapmayın ya…İçlerinde bir ASKER KORKUSU var ya, tıppışlamaya devam.Paşam, paşam…Ne paşası be…Ne ise rütbesi o…Tuğ, Tüm, Kor, Or general ise işte o….Albay ise albay…Ne paşası…Böyle gereksizlik olmaz. Üç dört gündür yazıyorum. Ve en az 2 milyon insana elektronik posta ile gidiyor, gönderiliyor. O kadar çok HAKLISIN DİYENE rastladım ki, şaşırdım kaldım. Ama biride çıkmış, bana " sizi Hava kuvvetleri komutanı yapalım" diyor. Beni gırgıra alıp, kendince kendisi çok bilgili, emekli subay olunca da kendinde orduyu korumak, hava kuvvetleri generaline sahip çıkma hakkını görüyor ve ince eleştiriyor. Olabilir. Onada saygı duyarız.Bizim ne hava kuvvetleri nede başka kuvvetlere komutan olmaya niyetimiz yok.Ama Hava kuvvetleri komutanında hakkında bu kadar bilgi, haber, yorum yapılmasına rağmen çıkıp tüm kamuoyundan bir özür dilememeside düşündürücüdür. Üstelik bu yanlışa Genel kurmayında sahip çıkması düşündürücüdür.Ayıptır. Ben çocuğumu askere göndereceğim, aşağılık bir örgütün mermisi ile canını yitirecek.Bir değil, beş değil, yüz değil, bin değil…Yıllardır böyle… Ayıp ya. Üstelik Ordu, bir bütündür.Kuvvet komutanları ile bütündür. İzinde imiş..Ne izni kardeşim.İzinde ise kesecek izni işinin başına gelecek. Bu özveri, bu iyi niyet, bu duygusallık olmadan nasıl benim çocuğuma komutanlık edecek? Benim çocuğum ona nasıl saygı duyacak, güven duyacak ve emrini dinleyecek? Ya, biz hangi yıldayız ve kaçıncı asırdayız? Yetişen gençlik, bilgi çağında, bilgisayar, cep telefonu, uydusu her bir bilimsel aleti ile yetişiyor. Yer mi bunu? Kim yedi bunu?Siz yutturduğunuzu sanın. Havacı orgeneralin yaptığı yanlıştır.Ayıptır…Ve bunun savunması olmaz.Koskocaman Komutan ya.Kuvvet komutanı. İzne giderken yerine vekil bırakmadı mı?O bıraktığı vekil duymadı mı?Duyup da komutanına niçin bilgi vermemiş?Komutan izinde, onu bağlamaz, biz işimize bakalım mı demiş?Öyle demiş ise o da ayıp etmiş… Allah allah…. Şu işe, mantığa bakın.Aklıma yatmadı.Üzüntü ve endişe verici bir durum. Bence GOLFÇÜ GENERAL istifa etmeli.Hemde hemen.Askere olan sevgi, saygı azalmadan, orduya olan güven nedeniyle Orgeneral istifa etmeli. MUSTAFA GÖKTAŞ ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER) GENEL BAŞKANI İKTİSATÇI SARI BASIN KARTI SAHİBİ GAZETECİ-YAZAR
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.