Fransa'da bir şeyler oluyor:
Laikliğin en katı uygulamasına sahne olan Fransa'da, Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olmasından bu yana, din - devlet ilişkilerinde yeni bir açılım arayışı devreye girdi. Sarkozy, "Dine daha pozitif bakma" ve laik ahlakın kâfi gelmediği durumlarda ahlakın dinî kökenlerine başvurulmasını öngören bir çıkış yaptı. Sarkozy, Papa'yı ziyaret için Vatikan'a gitti, orada Papa ile son derece hürmetkâr görüntüler Verdi ve yakın zamanda DA Papa'yı Fransa'da ağırladı.
İngiltere'de bir şeyler oluyor:
İngiltere'de Müslümanların yoğun olarak yaşadığı aralarında başkent Londra'nın DA bulunduğu 5 büyük kentte İslam mahkemeleri oluşturuldu. Sunday Times'ın konuyla ilgili haberinde, İslami yasaların İngiltere'de uygulanmaya başladığı duyurulurken, mahkemelerin sadece hükûmet tarafından onaylanan şeriat yargıçlarınca kurulabileceğine ve kararlarının DA bölge mahkemeleri ile Yüksek Mahkeme'nin onayıyla yürürlüğe girebileceğine dikkat çekildi.
Buna göre; başkent Londra başta olmak üzere, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Birmingham, Bradford, Manchester, Warwickshire'da bölge mahkemelerinin bünyesinde hizmet verecek olan İslami mahkemeler, boşanma, aile içi şiddet, Mali anlaşmazlıklar gibi sosyal konularda söz söyleme hakkına sahip olacak.
Sunday Times, İslami mahkemelerin sisteme resmen konulmasının ardında, Müslüman toplumlar arasında daha önce de yapılan uygulamanın resmî denetime tabi tutulması arzusunun bulunduğunu yazdı.
İslami mahkemelerin kararlarının uygulanması için Müslüman davalı ve davacının her ikisinin de rızasının gerektiği kaydedildi.
Gazetenin haberine göre gelecek dönemde Glasgow ve Edinburgh'da iki İslami mahkemenin daha kurulması düşünülüyor.
Uygulamanın başlatılmasıyla ilgili ilk öneri bundan 7 ay önce Anglikan Kilisesi lideri Canterbury Başpsikoposu Rowan Williams tarafından ortaya atıldı.
Başpiskopos Williams, İslam hukukunun bazı yanlarının adapte edilmesinin "kaçınılmaz" olduğunu, bunun sosyal uyumun sağlanmasına DA katkı sağlayacağını söyledi.
Williams, Müslümanların mesela evlilik konularında ve Mali meselelerde İslam mahkemesine başvurabileceklerini ifade etti.
Bazı kişilerin bu önerisine tepki gösterebileceklerini söyleyen Williams, ancak böyle bir adım atılmadığı takdirde inançları ile laik hukuk devleti arasında kalan Müslümanların toplumdan yabancılaşabileceğini ileri sürdü.
İngiliz yasaları, davalı ve davacı tarafların uzlaşması hâlinde anlaşmazlıkların üçüncü bir tarafın gözetimi altında kendi diledikleri yöntem çerçevesinde çözülmesine izin veriyor.
Müslüman İslami mahkemeleri ve Yahudi Bet Din bu kapsam altında görülüyor.
Bu görüşe ilk destek verenlerden biri de İngiltere'de Adalet Bakanlığı müsteşarı yetkileriyle donatılmış olan Lord Phillips oldu. Phillips, İslami hükümlerin medeni hukukla ilgili konularda ve Mali anlaşmazlıkların çözümünde kullanılmasının mümkün olduğunu belirtmişti.
Bu arada hükûmet, İngiltere'de aralarında muhalefetin de bulunduğu bazı çevrelerin İslami mahkemelerin kurulmasının ülkede hukuk sistemine parallel ikinci bir hukuk sisteminin doğmasına sebep olabileceğine dair endişelerine itibar etmedi.
Amerika'da:
Benzeri gelişmelere, zaten geniş bir inanç özgürlüğü atmosferinin yaşandığı Amerika'da DA rastlamak mümkün. Mesela yakın zamanda Delta Hava Yolları şirketi, sonradan Müslümanlığı Kabul Eden bir hostesinin "başını örtme" talebinden yola çıkarak, hostesler için özel bir tesettür kıyafeti dizayn ettirdi.
Ve Türkiye'de hâlâ bir şeyler olmuyor:
Türkiye, laik modelini Fransa'dan aldı. Ama Fransa'da Devlet ve Kilisenin birbirinden tamamen ayrılması modeli yerine, "Dinin devletleştirilmesi" biçiminde bir laiklik uygulamasına yöneldi. Öyle ki, devlete göre bir "İslam tanımı" yapılması iradesi sergilendi. Bunun adı "Dinde Reform" girişimi oldu. Başarılı olunamadı, o yüzden de Türkiye'de İslam - toplum - Devlet ilişkileri bir türlü istikrara kavuşmadı.
Şu anda İngiltere'de yeni bir uygulama devreye konuyor. Fransa, katı laikliği esnetiyor ve ülkesinin Hıristiyan - Katolik kökenleriyle irtibatlar geliştirmeye çalışıyor.
Türkiye nereye doğru seyredecek?
Şu anda laikliğin sorun niteliği, halktan yüzde 47 oy Alan, kimi kamuoyu yoklamalarında mahalli seçimlerde oy oranının yüzde 62'ye çıkacağı öngörülen AK Parti hakkında "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma" suçlaması ile bir mahkûmiyet kararı verilmiş olmasıyla en net biçimde ortaya çıkmış oldu.
Dışişleri Bakanı, birçok eleştiriyi göze alarak, devletin resmî ağzıyla, "Türkiye'de Müslüman çoğunluğun bile inanç özgürlüğü problemi var" dedi
İngiltere, Müslüman halkın İngiltere'ye aidiyetinde kırılma olmaması için, bazı alanlarda İslam hukukuna göre çözümler yapılabileceğini, bunun için özel mahkemeler tesis edilebileceğini Kabul etti. Gerekçe aidiyet bilincinin zedelenmemesi. Bu oldukça ilginç bir gerekçe. Böyle bir sorun varsa ve bu sorunun çözümü böyle bir düzenlemeyi gerektiriyorsa, İngiltere bunu uygulamakta tereddüt etmiyor. Bu noktada gelecek "çok hukukluluk" itirazlarını göğüslüyor.
Türkiye'de, dinî nikâh bile sorun oldu. Yıllarca dinî nikâhla evlenenlerin çocukları sanki zina sonucu doğmuş çocuk gibi muamele gördü.
Medeni kanunun İsviçre'den tercüme yoluyla ithalinde mahzur görülmedi.
Ülkenin Müslüman nüfusu ile devlet arasında sorunların çıkması önemsenmedi. Devlet buyurur, halk ona uyar diye düşünüldü.
Ama bu yüzden de Türkiye'de gerilimler bitmedi.
Sistem ve siyaset adına yaşanan gerilimlerin hemen tamamının temelinde İslam ve Müslüman ile ilişkinin sağlıklı düzenlenmemesinden kaynaklanan sorunlar vardı.
Laiklik konusunda, Batı dünyası ile Türkiye arasındaki zihniyet farkı, taa Lozan'a kadar uzanmaktaydı.
Orada, Türk Temsilci Heyeti ile İtilaf Devletleri temsilcileri arasında, özellikleAzınlıklar konusunun tartışıldığı oturumlarda geniş tartışmalar yaşandı.
İtilaf Devletleri temsilcileri, gayrimüslim azınlıklar için hak talep ettiğinde Türk temsilci heyeti, ısrarla "Türkiye'de laik bir sistem kurulacağını, bu sistem içinde müslim - gayrimüslim fark etmeksizin herkesin her türlü inanç özgürlüğünden istifade edeceğini" söylemekteydi.
Buna karşılık İtilaf Devletleri temsilcileri, bir Hıristiyan'ın uyması gereken dinî görevleri sayarak, "Hem Müslüman'ı hem Hıristiyan'ı hem Yahudi'yi, hem Hıristiyanlık içi farklı mezhep mensuplarını aynı zamanda memnun edecek bir formül nedir ki?" diyerek, hayret ve biraz da alaycı tavır sergiliyorlardı.
İşin sonunda, Hıristiyan azınlıklarla ilgili bazı hükümler Anlaşma metnine girdi ve bunların ihlali durumunda konunun, uluslararası mahkemelere intikal ettirilmesi hükme bağlandı.
Müslümanların durumu ise, devletin tasarrufuna kaldı.
Devletin tasarrufu da, tüm toplumu yukardan aşağıya yeniden biçimlendirme politikası istikametinde, "İslam'ı ve Müslüman'ı tanımlama" istikametine yöneldi. Bu, gerilimleri ve bedeli bugünlere kadar uzanan bir sancı demekti.
Şimdilerde Türkiye'nin jakoben laikleri, Batı'daki Müslümanlara yönelik inanç özgürlüğü açılımlarına bile öfke duyan bir tavrın içindeler. Oysa dünya değişiyor ve Türkiye de, birim insana daha çok saygı duyan bir zihniyete doğru zorlanıyor.
-----
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
Laikliğin en katı uygulamasına sahne olan Fransa'da, Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olmasından bu yana, din - devlet ilişkilerinde yeni bir açılım arayışı devreye girdi. Sarkozy, "Dine daha pozitif bakma" ve laik ahlakın kâfi gelmediği durumlarda ahlakın dinî kökenlerine başvurulmasını öngören bir çıkış yaptı. Sarkozy, Papa'yı ziyaret için Vatikan'a gitti, orada Papa ile son derece hürmetkâr görüntüler Verdi ve yakın zamanda DA Papa'yı Fransa'da ağırladı.
İngiltere'de bir şeyler oluyor:
İngiltere'de Müslümanların yoğun olarak yaşadığı aralarında başkent Londra'nın DA bulunduğu 5 büyük kentte İslam mahkemeleri oluşturuldu. Sunday Times'ın konuyla ilgili haberinde, İslami yasaların İngiltere'de uygulanmaya başladığı duyurulurken, mahkemelerin sadece hükûmet tarafından onaylanan şeriat yargıçlarınca kurulabileceğine ve kararlarının DA bölge mahkemeleri ile Yüksek Mahkeme'nin onayıyla yürürlüğe girebileceğine dikkat çekildi.
Buna göre; başkent Londra başta olmak üzere, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Birmingham, Bradford, Manchester, Warwickshire'da bölge mahkemelerinin bünyesinde hizmet verecek olan İslami mahkemeler, boşanma, aile içi şiddet, Mali anlaşmazlıklar gibi sosyal konularda söz söyleme hakkına sahip olacak.
Sunday Times, İslami mahkemelerin sisteme resmen konulmasının ardında, Müslüman toplumlar arasında daha önce de yapılan uygulamanın resmî denetime tabi tutulması arzusunun bulunduğunu yazdı.
İslami mahkemelerin kararlarının uygulanması için Müslüman davalı ve davacının her ikisinin de rızasının gerektiği kaydedildi.
Gazetenin haberine göre gelecek dönemde Glasgow ve Edinburgh'da iki İslami mahkemenin daha kurulması düşünülüyor.
Uygulamanın başlatılmasıyla ilgili ilk öneri bundan 7 ay önce Anglikan Kilisesi lideri Canterbury Başpsikoposu Rowan Williams tarafından ortaya atıldı.
Başpiskopos Williams, İslam hukukunun bazı yanlarının adapte edilmesinin "kaçınılmaz" olduğunu, bunun sosyal uyumun sağlanmasına DA katkı sağlayacağını söyledi.
Williams, Müslümanların mesela evlilik konularında ve Mali meselelerde İslam mahkemesine başvurabileceklerini ifade etti.
Bazı kişilerin bu önerisine tepki gösterebileceklerini söyleyen Williams, ancak böyle bir adım atılmadığı takdirde inançları ile laik hukuk devleti arasında kalan Müslümanların toplumdan yabancılaşabileceğini ileri sürdü.
İngiliz yasaları, davalı ve davacı tarafların uzlaşması hâlinde anlaşmazlıkların üçüncü bir tarafın gözetimi altında kendi diledikleri yöntem çerçevesinde çözülmesine izin veriyor.
Müslüman İslami mahkemeleri ve Yahudi Bet Din bu kapsam altında görülüyor.
Bu görüşe ilk destek verenlerden biri de İngiltere'de Adalet Bakanlığı müsteşarı yetkileriyle donatılmış olan Lord Phillips oldu. Phillips, İslami hükümlerin medeni hukukla ilgili konularda ve Mali anlaşmazlıkların çözümünde kullanılmasının mümkün olduğunu belirtmişti.
Bu arada hükûmet, İngiltere'de aralarında muhalefetin de bulunduğu bazı çevrelerin İslami mahkemelerin kurulmasının ülkede hukuk sistemine parallel ikinci bir hukuk sisteminin doğmasına sebep olabileceğine dair endişelerine itibar etmedi.
Amerika'da:
Benzeri gelişmelere, zaten geniş bir inanç özgürlüğü atmosferinin yaşandığı Amerika'da DA rastlamak mümkün. Mesela yakın zamanda Delta Hava Yolları şirketi, sonradan Müslümanlığı Kabul Eden bir hostesinin "başını örtme" talebinden yola çıkarak, hostesler için özel bir tesettür kıyafeti dizayn ettirdi.
Ve Türkiye'de hâlâ bir şeyler olmuyor:
Türkiye, laik modelini Fransa'dan aldı. Ama Fransa'da Devlet ve Kilisenin birbirinden tamamen ayrılması modeli yerine, "Dinin devletleştirilmesi" biçiminde bir laiklik uygulamasına yöneldi. Öyle ki, devlete göre bir "İslam tanımı" yapılması iradesi sergilendi. Bunun adı "Dinde Reform" girişimi oldu. Başarılı olunamadı, o yüzden de Türkiye'de İslam - toplum - Devlet ilişkileri bir türlü istikrara kavuşmadı.
Şu anda İngiltere'de yeni bir uygulama devreye konuyor. Fransa, katı laikliği esnetiyor ve ülkesinin Hıristiyan - Katolik kökenleriyle irtibatlar geliştirmeye çalışıyor.
Türkiye nereye doğru seyredecek?
Şu anda laikliğin sorun niteliği, halktan yüzde 47 oy Alan, kimi kamuoyu yoklamalarında mahalli seçimlerde oy oranının yüzde 62'ye çıkacağı öngörülen AK Parti hakkında "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma" suçlaması ile bir mahkûmiyet kararı verilmiş olmasıyla en net biçimde ortaya çıkmış oldu.
Dışişleri Bakanı, birçok eleştiriyi göze alarak, devletin resmî ağzıyla, "Türkiye'de Müslüman çoğunluğun bile inanç özgürlüğü problemi var" dedi
İngiltere, Müslüman halkın İngiltere'ye aidiyetinde kırılma olmaması için, bazı alanlarda İslam hukukuna göre çözümler yapılabileceğini, bunun için özel mahkemeler tesis edilebileceğini Kabul etti. Gerekçe aidiyet bilincinin zedelenmemesi. Bu oldukça ilginç bir gerekçe. Böyle bir sorun varsa ve bu sorunun çözümü böyle bir düzenlemeyi gerektiriyorsa, İngiltere bunu uygulamakta tereddüt etmiyor. Bu noktada gelecek "çok hukukluluk" itirazlarını göğüslüyor.
Türkiye'de, dinî nikâh bile sorun oldu. Yıllarca dinî nikâhla evlenenlerin çocukları sanki zina sonucu doğmuş çocuk gibi muamele gördü.
Medeni kanunun İsviçre'den tercüme yoluyla ithalinde mahzur görülmedi.
Ülkenin Müslüman nüfusu ile devlet arasında sorunların çıkması önemsenmedi. Devlet buyurur, halk ona uyar diye düşünüldü.
Ama bu yüzden de Türkiye'de gerilimler bitmedi.
Sistem ve siyaset adına yaşanan gerilimlerin hemen tamamının temelinde İslam ve Müslüman ile ilişkinin sağlıklı düzenlenmemesinden kaynaklanan sorunlar vardı.
Laiklik konusunda, Batı dünyası ile Türkiye arasındaki zihniyet farkı, taa Lozan'a kadar uzanmaktaydı.
Orada, Türk Temsilci Heyeti ile İtilaf Devletleri temsilcileri arasında, özellikleAzınlıklar konusunun tartışıldığı oturumlarda geniş tartışmalar yaşandı.
İtilaf Devletleri temsilcileri, gayrimüslim azınlıklar için hak talep ettiğinde Türk temsilci heyeti, ısrarla "Türkiye'de laik bir sistem kurulacağını, bu sistem içinde müslim - gayrimüslim fark etmeksizin herkesin her türlü inanç özgürlüğünden istifade edeceğini" söylemekteydi.
Buna karşılık İtilaf Devletleri temsilcileri, bir Hıristiyan'ın uyması gereken dinî görevleri sayarak, "Hem Müslüman'ı hem Hıristiyan'ı hem Yahudi'yi, hem Hıristiyanlık içi farklı mezhep mensuplarını aynı zamanda memnun edecek bir formül nedir ki?" diyerek, hayret ve biraz da alaycı tavır sergiliyorlardı.
İşin sonunda, Hıristiyan azınlıklarla ilgili bazı hükümler Anlaşma metnine girdi ve bunların ihlali durumunda konunun, uluslararası mahkemelere intikal ettirilmesi hükme bağlandı.
Müslümanların durumu ise, devletin tasarrufuna kaldı.
Devletin tasarrufu da, tüm toplumu yukardan aşağıya yeniden biçimlendirme politikası istikametinde, "İslam'ı ve Müslüman'ı tanımlama" istikametine yöneldi. Bu, gerilimleri ve bedeli bugünlere kadar uzanan bir sancı demekti.
Şimdilerde Türkiye'nin jakoben laikleri, Batı'daki Müslümanlara yönelik inanç özgürlüğü açılımlarına bile öfke duyan bir tavrın içindeler. Oysa dünya değişiyor ve Türkiye de, birim insana daha çok saygı duyan bir zihniyete doğru zorlanıyor.
-----
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.