POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Yassah Hemşerim!.. Önce bir soru bizim "liboş tayfa"ya? "AKP sizin için demokrasinin ve özgürlüklerin hâlâ simgesi midir?" Gerdan kıvırmadan yanıt vermeliler bu soruma! Ankaralı genç meslektaşlarımızın bazıları Başbakan Tayyip Bey'in hışmına uğradı... Başbakanlık'la ilişkileri kesildi! Başbakanlık Basın Sözcüsü Akif Beki bakın ne diyor bu konuda: "Siz doğru haber yapmıyorsunuz ve bu yüzden de Başbakanlık'a giremeyeceksiniz!" Güler misiniz ağlar mısınız?.. Vatan gazetesi Başbakanlık'a yanıt verdi, zaten doğru olanı da buydu: "Biz Başbakan'ın buyruğuyla muhabir değiştiremeyiz!" Ben "akreditasyon" denilen uygulamanın ne olduğunu anlamış değilim! Gazeteci görevini rahatlıkla yapabilmeli. Çünkü gazeteci kamuyu aydınlatma ve bilgilendirme görevi yapıyor. Anladığım kadarıyla Tayyip Bey, gazeteci değil yandaş arıyor; havadan sudan haber yapan ya da kendisini öven başbakanlık muhabiri arıyor. Genelkurmay'ın ayrımcı "akreditasyon" uygulamasına karşı çıkan "liboş tayfa", Başbakanlık'ın yedi gazetecinin başbakanlığa girmesine "yassah hemşerim!" demesine nedense ses çıkarmıyor!.. "Akreditasyon"un, çalışma izni olmadığını herkes bilir!.. Gazetecinin haber alma özgürlüğü ise kısıtlanamaz!.. Bunun adına da "basın özgürlüğü" denir!.. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü de bu konuda karar almıştır, şöyle: "Akreditasyon gazeteciler için çalışma izni değil, çalışmalarını kolaylaştırmaktır. Hükümetler bunu çalışma izni olarak görmemelidir." İşte bu nedenle soruyorum "liboş tayfa"sına yazımın başındaki soruyu. Başbakanlık gazetecilerin haberlerini izliyor, tarikat şeyhlerini korumak için Milliyet, Hürriyet, Akşam ve Evrensel gazetelerinin muhabirlerine "yassah hemşerim" yöntemini getiriyor! *** Asker medya kuruluşlarının bazılarına "yassah hemşerim" uygulaması yaparken yeri göğü inleten "liboş tayfa", Tayyip Bey'in uygulaması karşısında -bir ikisi dışında- süt dökmüş kedi durumunda... Hani bunlar demokrattı, özgürlükçüydü? AKP'nin ve yandaşlarının, Fethullahçı müritlerin kendilerine göre demokrasi ve özgürlük anlayışı olduğunu kaç kez yazdım, anımsamıyorum. Türkiye imza attığı anlaşmaları (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü) çiğniyor; Fethullah Gülen'e bağlı bir derneğin yöneticisiyle görüşmesini haber yapan Milliyet muhabiri Abdullah Karakuş'un Başbakanlık'a girişine yasak konuluyor. Ben hem Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hem de AKP iktidarının ayrımcı "akreditasyon" uygulamalarına karşıyım... Onlarla çatışmama karşın Zaman ve Akit gazetelerinin temsilcilerinin TSK toplantılarına alınmamasını yadırgıyorum öteden beri. Ayrımcılık neyi çözer? Hiçbir şeyi! AKP iktidarı ayrımcılığın daniskasını yapıyor, farklı düşünen gazetecileri ve yazarları dışlıyor, kendine yakın olanlar Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın uçağına binebiliyor! Sanki o uçaklar babalarının malı! Demokrasinin bir yaşam biçimi olduğunu bilmeyenler bu ülkeyi ne çağdaşlığa ne de uygarlığa taşır! Engin Çeber işkenceyle öldürüldü Metris Cezaevi'nde... Bakalım tutuklu gardiyanlar ne zaman salıverilip tutuksuz yargılanacak? Hrant Dink cinayetinde yeni bulgular ortaya çıktı, acaba Başbakan sorumluları için ne yapacak? Hrant Dink'in öldürüleceğini jandarma ve polis biliyor... Bildiği halde caydırıcı önlem almıyor, katilleri önceden yakalamıyor... *** Akreditasyon filan derken nerelere geldim! Türkiye'de yaşananlar insanın canını sıkıyor, hüzünlendiriyor... Acaba Hrant Dink cinayeti, Malatya'da "Zirve Yayınevi" katliamının üstü örtülecek mi? Hrant Dink cinayetiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunun kimi bölümlerini geçen hafta yazmıştım. Hrant'ın öldürüleceğini bir yıl önceden sivil ve askeri istihbarat birimleri biliyordu! Bu cinayetin bilinmesi, Başbakanlık'ta görev yapan kimi genç meslektaşlarımızın işlerinin engellenmesi kadar önemli değil miydi? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.