DEĞİŞECEKLER!

Türker Akın Sağlık
Akıp giden zaman kuytu ve karanlıkta kalan gerçekleri gün yüzüne çıkartmaya yetiyor.
Doğrulardan korkmamak lazımdır.
Toplumun büyük ekseriyetinin ‘Demokratik sistem dâhilinde kalarak’ siyaset mekanizmasından beklediği çözümleri gündeme getirerek, siyaset organlarının parlamento çatısı altında bu talepleri yasalaştırması ve çözüm üretmesine takoz olan CHP, DEĞİŞEN ÜLKE ŞARTLARINI VE ARTAN SORUNLARA KARŞI PROJE ÜRETMEK NOKTASINDA KISIR KALMIŞTIR.
Toplumu bir bütün halinde kucaklayamayan, farklı görüş ve inançları aynı paralelde değerlendiremeyen ve tek nokta da kalıplaşarak ‘Sertlik Yanlısı’ demeçlerle ‘Tek Kutuplu Cenah’ oluşturmanın adımlarını atanların % 10 barajını aşması bile zordur.
Yasaklar talepleri arttırır.
12/Eylül şartlarında oluşturulan yasaklarla, kapatılan siyasal partilerle, siyasal liderlere konulan 10 yıllık siyaset tahditleriyle nereye ulaştılar ki?
Bu yasaların kaldırılması yönünde toplumsal talepler neticesi ‘Yasakların kalkmasına hayır oyu verin’ kampanyasına girişen unsurlar başarısızlığa mahkûm edilmedi mi?
Kapatılan partilerin oy kitlesi yok edilebildi mi?
Mümkün değil.
Sadece isimleri değişti ve emanetçi genel başkanlarla yola devam edildi.
Günü geldi emanetçiler görevini tamamlayarak liderlere görevlerini kongreleriyle iade etti.
12/Eylül’de yasaklanan partiler yeniden eski isimlerine sahip olarak, bu ülke de iktidara geldi.
Hatta Çankaya’ya çıkan parti genel başkanı oldu.
28/Şubat sürecinde tasfiye edilen Refah Partisi yerine kurulan partiler meclis çatısı altına daha güçlü ve sayısal egemenlikle geldi.
28/Şubat sürecine destek veren partiler kısa süreli iktidar avantajıyla hareket ettiler ve daha sonraki seçimlerde eridiler.
Darbelerden medet uman ve bu yörünge de dernekleşenler, tabela partisi oluşturanlar kategorisinden öteye gidemedi.
45 milyon seçmenin yerel seçimlerde oy kullanacağı bir ülkedeyiz.
Sokaklara çıkarak mitingler yapan ve dar çerçevede kalarak toplumun inanç dünyasına zıt sloganlarla ve pankartlarla yürümeye çalışanların seçim günü hüsrana uğradığı an itibariyle parti genel merkezi önünde toplanan kalabalığa sert üsluplarla saldırması CHP genel merkezini düşünmeye sevk etmelidir.
Genç bir nüfusa sahip ülkedeyiz.
70 yaşın üzerine çıkmış siyasetçisiyle, seçmene yeterli mesajı vermeyen ve cep telefonunu dahi kullanmayı bilmeyen yöneticisiyle hareket eden bir siyasal partinin, teknoloji çağında yetişen gençliğe ne mesajı vereceği merak konusudur.
1977 senesinden itibaren seçmenden yeterli desteği alamayan ve sürekli muhalefette kalan CHP, SADECE ARA REJİM DÖNEMLERİNDE YÖNETİME ORTAK EDİLMİŞ VE İLK SEÇİMLERDE MUHALEFET SIRALARINDA OTURMAYA SÜRÜKLENMİŞTİR.
1950 seçimleri sonrası siyasal alanda etkisi yok edilmiş bir CHP vardır.
Toplumsal yapı 1950 yılında kalmadı.
Bu süreçte yetişen yeni seçmen kitlesine verdiği mesajlarla destek alamayan ve günün şartlarına göre toplumla uzlaşamayan,beklentilere net ve olumlu yanıt veremeyenlerin başarılı olması hayaldir.
Tek partili dönemler geride kaldı.
O şartlarda açık oy ve gizli tasnifle seçimleri alabilirdiniz.
Gayet normal.
Çok partili demokrasilerde gizli oy ve açık, denetimlerin yasalarla yapıldığı, hile karıştırılmayacak şartların oluştuğu seçimlerde halkın tercihleri farklı yansır ve neticesine kızmayacak, halkı horlamayacaksınız.
Pratik gerçekler ve teorik hayaller farklıdır.
Köylü ve emekçi devrimi sloganları arkasında koşanlar 2008 Çin Olimpiyatları sebebiyle bu ülkenin Pekin sokaklarında gezerken şoka girmişti.
Hayalleri Okyanus diplerine gitti.
Tek tip insan modeli çerçevesinde baskıcı yöntemlerle her alana müdahale eden, ibadethaneleri kapatan ve şeklini bozmaya çalışarak ‘Ateizm Müzesi Kuran’ Enver Hojanın ülkesinde yeller esiyor.
Ateizm müzesi çürüdü.
Ne Cami, ne de Kilise’ye gidenler engellenebildi.
İnançlar üzerinde pergel ve metreyle hesap yapanlar, çıkış yolu bulamadı.
Türbe ziyaretleriyle oy peşinde koşanlar güneş gözlüğü ile gezer oldu.
Su doğal akışında gider.
İstediğiniz kadar bent, baraj ve setler yapın.
Sel suları ne bent, ne de baraj tanımıyor.
Önüne geleni akışıyla götürüyor.

İlkeli ve gerçekçi bakış açısıyla değerlendirme yapamayan oluşumlar sadece köşe yazarlarıyla umut buluyor.
Kendi bakış açılarını 1940 -1950 arası devre dâhilinde donduranların yüzyılımızın gerçeklerini objektif mana da ele alması ve günün koşullarına göre çözümler üretecek kapasiteyle buluşmaları zor.
Bütün yaşamları boyunca irtica paranoyası yaşayarak penceresinden bakanlar, kendileri gibi düşünmeyenlerin karşısında etki alanları dar olarak kaldı.
Ne uzadılar, ne de büyüme kaydedebildiler.
Sokaktaki vatandaşın giyim-kuşamını eleştirerek ihbarcılıkla vakit geçiren, kendileri gibi giyinmeyenleri gericilikle itham edenlerin bu ülkeye diktikleri bir ağaç yoktur.
Kişisel giyinme ve inanma özgürlüğüne müdahale etmeyi demokrasinin nimeti zannederek hakaret etme alışkanlığını sürdürenlerin marjinal olma durumuna düşmeleri başarısızlığın tescilidir.
Ülkemizin başarısızlıklara tahammülü yoktur.
70 milyon insanın farklı düşünmesinin anormal karşılanması normal olmayan yaklaşımdır.
Farklı mezheplere sahip olan vatandaşlar arasında ayırım yapan anlayışlar toplumsal gelişmeyi tıkamak vazifesi yapar ve barikatlarla örülü demokrasi ikram eder.
Bu demokrasinin topluma değil, refah seviyesi yüksek, kutuplaşmalardan doğan iktisadi krizlerden aşırı derecede istifade etmeyi alışkanlık haline getirmiş tefeci zümrelere katkısı olduğu gibi, ara rejim umuduyla kıyıda bekleyen ve kendilerine makam sunulması hayalleri gören bazı unsurlara yaradığı unutulmamalıdır.
Topluma sadece oy makinesi olarak bakan ve her seçim dönemi öncesi bazı kesimlere şirin gözükmek adına katı kurallarını değiştirdikleri imajı veren ve seçimler sonrası aldıkları oy merkezlerinin taleplerini rafa kaldıran anlayışlarla bir yere varamadınız.
Birileri yasaklarla mayalandı. Yasakları sömürerek destek alanlar yasakları aşamadı.
Birileri Hacıbektaş’a giderek vaat ve temennilerde yılladır bulunur.
Oylarını ‘Çantada Hazır’ zanneder.
Sorunlarını unutur.
Birileri Ankara’da miting yapar ve amacından sapar ve adeta bölücülüğü talep olarak sunar.
Ellerinde Marksist putlarla çağ öncesi görüntüyü sergilerler ve haklı talepleri baltalarlar.
Artık birileri inanç ve talep sömürüsüyle oy alma döneminin kapanması gerektiğini bilmelidir.
Ortak zeminler bulunarak çözümler ortaya konulmalı ve icraat sayfası açılmalıdır.
Fırsatlar her zaman ortaya çıkmaz.
Toplumun rahatlaması için anjiyo gereklidir.
Tıkanmışlık açılmalıdır.
Kendi haline bırakılan sorunlar yığın haline gelir ve yıllarca aynı daire de tartışılır.
Toplum inançlarını kaybetmez.
Siyasetçi görevini yerine getirmezse güvenilirliğini kaybeder.
Güvenini kaybeden başarısızdır.
Zihinsel bölünmeler kuşağına sürüklenen bir toplumda yaşamaktayız.
Bunu kabul edin.
Başörtüsüyle yaşamını sürdürme ve inançlarıyla yaşama iradesi gösteren milyonlarca insanımızı yok farz edemezsiniz.
Değişeceksiniz.
Gerçeklerle yüzleşeceksiniz ki yaşamın gerçeklerini daha iyi mütalaa etme kapasitesi oluşsun.
Başörtülü veya çarşaflı bayanları CHP bünyesine üye yaptığınızı medya önünde ilan ettiğinizi toplum gözleriyle gördü.
Bu toplum başörtüsü yasaklarını alenen savunan CHP vitrinini de gördü.
Hangi adımları gerçekçi ve doğru?
Bunu toplumla açık yüreklilikle paylaşmaları gerekir.
Değişim mi, oy avcılığı mı?
Toplum cevabını bekler!

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.