26 Kasım 2008

DERİN DENİZLER!

DERİN DENİZLER!

Türker Akın Sağlık


Tilki kaçar ve kovalayacak tazılar her zaman bulunur.
60 yıldır tartışırsınız.
Gelen gideni aratsın istersiniz.
Toplumu oyalayacak, gündemi her gün değiştirecek konu boldur.
Emeklisi bol, çalışanı miting meydanına koşar.
Derin denizlerdeki hırçın yaşamı, avlananların biçare halini ve güçlü olanların avladıklarıyla gözden kaybolduğunu çoğunuz görmezsiniz.
Her kesimin talepleri farklıdır.
Öfkeli kalabalıkları kışkırtanlar, sıcak sokak aralarında elinde taş dükkân camları kırarak kullanıldıklarını hesap edemeyen yığınların üzerinden kazanç sağlamanın hesabını yapmış.
Kirli oyunlarla birileri geleceğini kurtarmanın kısır ve bencil hesaplarıyla, ülkenin fukara insanlarının ekmeğini yok etmiştir.
Sokaklara fırlayarak ‘:Kurtar bizi baba!’ nakaratına kapılanların balaları rahat bir yaşama kavuşurken, kurtarılmayı bekleyenlerin ümitleri yarınlara sarkmış.
Yarınlar bitmez.
Bitmedi zaten!
Türkülere ve şarkılara konu oldu.
Her kesim yarınları urganla çekti.
Gün geldi urganlar koptu.
Amerikan urganına tutunanların ‘Aşk Gemisi’ sulara gömüldü.
Gömülen gemilerin içerisinden canını kurtaran Yassıada mahkemelerinden çıkan kararla Kayseri cezaevlerinde geçmişlerini sorguladı.
Kimisi darağacına yolcu oldu.
Derin denizlerde gemiler bitmez.
Denizaltısı, firkateyni, uçak gemileri denizlerde koşudadır.
Bazen sahillere yanaşırlar.
Yorgun Amerikan askerleri dansöz seyretmek için sahillere koşar.
Bir sonraki liman gezisine kadar..
Hatta Ankaralı İşadamı Sinan Bey bu gemileri gezer.
Gezdikten sonra beyanatları da değişir.
Bu gemilerin havası değişik demek ki?
Bu cendereye girenin konuşmaları, tarzları hemen değişebiliyor.
İlk durak TV kanalları!
Var güçleriyle muhalefet eden,eline bayrak alarak demir çelik tesislerinin özelleştirilmesini Oyakbank dalgasına yönlendirenler,daha sonraki aşamada yabancı sermayeye geçen tesislere bakarak gayretlerinin sonucunun hangi denizlere aktığını görebilmeli.
Görmüyorlar.
Menzil uzun.
Gece görüş mesafeli dürbünlerde iktifa etmiyor.
Soluğu Ümraniye soruşturması dalgasına katıldıkları istasyonda aldıkları ve tahliye oldukları süreç sonrası susma haklarını kullanarak nefes almaya çalıştıkları yenidünyalarına bakarak ‘Yeni Yollarına’ devamdadırlar.
Bu Amerika tuhaf!
‘Küçük Amerika Olacağız’ sloganlarıyla hareket eden yoldaşlarını bile yarı yolda bıraktı.
Amerika karşıtı olarak sokaklara dökülenlerin önderleri çocuklarına Amerikan eğitim bursu aldı.
Doğu Perinçek bunlardan biri.
Birçoğu tövbekâr oldu ve yeni yaşamlarını Liberal fırkalarda yer alarak sürdürdü.
Her darbe sonrasında da tövbekârlar saf tutuyor.
Geçmişlerinde uzaklaşmayı ve bindikleri gemilerin kaptanlarını eleştirerek yeni yollarına koşmaktadırlar.
12/Eylül sonrası böyle oldu.
Fazla derinlere ve derin denizlere dalmanın faturası ağır olduğundan.
Faturaları ödeme zorluğu çekenlerin bünyesi böylesi darbeleri kaldıramadı.
Özallı parti hazırdı.
4 eğilim martavalıyla kendilerine yer buldular.
Prensler, azizler, okuyanlar, okuyucular, günerler, kavak yelleri, papatyaların işadamı eşleri mayınları temizlenmiş arazilerde koştular.
Yalçın nereye koşuyor? Tarzında kitaplar bile yazıldı.
Yalçınlar iyi koşmuştu.
Yastık altından, dededen kalma çıkından fışkıran paracıklarını Yalçınlara, cevherlere teslim edenler yüksek faizli gelir bekledi.
Çalışıp ne yapacaklardı?
Faizden gelecek paralar rüyalarını süsledi.
Rüyadan uyandıkları zaman Yalçınlar ve Cevherler ortadan kaybolacak ve saçını, başını yolan tayfalar çaresizliklerine yenik düşecekti. Kadıköy iskelesini batıran lodos misali!
Derin denizler kimleri yutmadı ki?
‘:Bana dokunamazlar!’ diyenleri bile yuttu.
Dokundular.
Zıplayanlar uykudan uyandı.
Başkasına çuvaldız batıranlar, kendilerine iğne ucu değdiğinde yüksek atlama finaline koştu.
Her biri usta yüzücü olmadığından boğulma tehlikesi geçirdi.
Cankurtaranlar olmasa halleri ne olurdu?


Tılsımlı demokrasideyiz.
Bir baston değmesiyle nağmeler dinliyoruz.
Bu baston başka!
Pakistan ve az gelişmişlik seviyesinde tutulan,dışarıdan dolar ithalatına bağımlı demokrasilerde bu baston hazırda bekler.
Bir bakmışsınız ve sabah radyo yayınıyla güdümlü demokrasi rafa kalkmış.
Sokağa adım atamazsınız.
Cımbızla ayıklananlar bitene kadar.
Sonrası rehabilitasyon.
Elek işler.
Küçükler elekten aşağıya.
Elek deliklerinden geçmeyenler duvarların arasında zamanı öğütmeye.
Git ve gel..
Voltalı yaşam.
Derin denizler başka.
Dalgaları sert.
Dibi karanlık.
Ne demiştiniz?
Alışamadık!
Alışırsınız.
Öyle demişti Turgut Bey!
Değirmen çalışıyor.
Bedene göre ceket.
Astara göre renk!
Olmadı hastaneye rapor almaya!
Banyoda düşüp bir yerinizi yaralamayın.
Arap sabunuyla merdivenleri yıkamaya kalkmayın.
İyi durulanmaz ve yaşlılar için tehlike arz eder.
Derin denizlerde balık avlamaya benzemez.
Sonra balık olma durumuna düşersiniz.
Sorunlarla uğraşacak ve kurtarıcı pozisyonda olacak yaş geçtiyse yem olursunuz.
Dinlemezler sizi.
Dinlemedikleri gibi es geçerler.
Kırılırsınız.
Gücenirsiniz.
Siteminizi mektup yoluyla yazarlara beyan edersiniz.
Sitemle olmaz.
Doğru rapor almaya.
Başka yolu yok.
Yazlıklarınızda mangal yapmak varken, ara sıra masa üzerinde yemin eden emekli arkadaşlarınızla mazi hakkında sohbetlere devam etmek varken, ne oldu şimdi?
Anılarını yazanlar dinleniyor.
Ne de olsa anı oldu artık!
Şimdilerde derin denizlere Somalili korsanlar el atmış.
Gemiler korsanların elinde.
Derin denizler karanlıktır.
Bir mum alarak yakmakla aydınlanmıyor.
Tencere ve tavaları birbirine vurup, gürültü yaparak ta ışık sızıntısı deniz yüzeyinin alt tarafına inmiyor.
Derinleri çözdüklerini iddia edenler olacaktır.
Zor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.