8 Aralık 2008

AKP hükümeti, Doğu Akdeniz’in doğal kaynaklarındaki haklarımızdan vaz mı geçti?

Sabahattin İsmail

Volkan gazetesi Başyazarı


Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarını gasp etme girişimlerini ve buna karşı Türkiye’nin gösterdiği tepkileri günlerdir manşetlerimizde yansıttık…Bu köşede konuyla ilgili olarak sadece son bir haftada 3 değerlendirmem çıktı… Dünya, Türkiye, KKTC ve Rum kamuoyu, Türk savaş gemilerinin 13 ve 24 Kasım’da, sözde “Rum münhasır ekonomik bölgesi” içinde petrol araştırmaları yapan Panama bandıralı Norveç oşinografi gemisini engellediğini VOLKAN’dan öğrendi…

Böylece, Türkiye, petrol bölgelerini kendi egemenlik sahasına katmaya kalkan Rum yönetiminin emrivakilerini tanımayacağı, Türkiye ve KKTC’nin haklarının gasp edilmesine seyirci kalmayacağı ve bu konuda her türlü önlemi alacağı yönünde defalarca yapmış olduğu uyarılarda ne denli ciddi olduğunu, asla blöf yapmadığını fiilen herkese göstermiş oldu.. “Doğu Akdeniz’de egemen olduğunu, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını” söyleyerek efelenmeye kalkan Rum yönetimi ise Türk Savaş gemilerinin müdahalesi karşısında BM’ye, AB’a, ABD, İngiltere ve Rusya’ya şikayetlerde bulundu…

Konuyu değerlendirdiğim 25, 29, 30 Kasım tarihli yazılarımda özetle şöyle demiştim:

Hristofyas’a, göre petrol ve doğal gaz konusunda komşuları ve yabancı şirketlerle uluslararası anlaşmalar yapmak Rum devletinin “egemenlik hakkıdır”, Türkiye ve KKTC’nin bu konuda konuşma hakkı yoktur..Onların isteği, tüm adanın, toprağının, denizlerinin, havasının tek meşru egemen devleti olduğu iddiasını Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk Halkına kabul ettirmek ve AB-ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmektir.. Türkiye’yi, kendileri ile ikili anlaşma yapmaya zorlamaktır....Türkiye ve KKTC, eğer bu emrivaki karşısında sessiz kalsaydı, Rum devletinin bu iddiasını kabul ettikleri ve denizlerle havadaki egemenlik iddialarını tanıdıkları anlamı çıkacaktı...İlaveten, Türk Halkının ve Türkiye’nin hakkı olan meşru çıkarlarından da Rum devleti lehine vazgeçtikleri anlamı doğacaktı... Bu durumda ise müzakere masasında görüşülecek birşey kalmayacaktı… Anavatan Türkiye, ilk günden beri koyduğu kararlı tavırla ve nihayet, 13 ve 24 Kasım’da, Türk Savaş gemilerinin fiili müdahalede bulunarak Rum yönetiminin araştırma gemilerini engellemesiyle, KKTC’ye ve meşru hak ve çıkarlarımıza kararlılıkla sahip çıkacaklarını bir kez daha Rum’a ve destekçilerine göstermiştir... Türkiye’nin yanımızda olmaması halinde, AB-ABD desteğindeki Rum yönetiminin karada, denizlerde ve havada bize hiçbir hak tanımayacağını, yaşama hakkımızı dahi yok edeceğini ve Talat’ın da dediği gibi “nefes almamızı dahi engelleyerek bizi boğmak için” ne gerekirse yapmaya devam edeceğini herkes çok iyi anlamalıdır... Türkiye ve KKTC, şimdiye kadar gösterdikleri kararlılığı aynen devam ettirmeli ve BM ile AB’ın baskıları karşısında asla gerilememelidir…Bu aşamadan sonra gerilenmesi, cüce Rum devleti karşısında sadece meşru hak ve çıkarlarımızı kaybetmemize neden olmayacak, milli onurumuza da büyük bir darbe vuracak, şerefimiz iki paralık olacaktır…Rum yönetimi, denizlerdeki petrolü istiyorsa, bu petrol üzerinde hakkı olan KKTC ile anlaşmalı ve Türkiye’nin de meşru hak ve çıkarlarına saygılı olmayı öğrenmelidir…”


RUM GEMİSİ ARAŞTIRMALARINA DEVAM EDİYOR

Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Politis gazetesi, "Norveçliler Araştırmalarına Devam Ediyor... Türk Savaş Gemileri İzliyor. Fakat 24 Kasım′dan Bu Yana Müdahale Etmiyor" başlıklarıyla yayımladığı haberinde, Güney Kıbrıs hesabına Rum kesiminin sözde "münhasır ekonomik bölgesinde" petrol yatakları ve doğal gaz arama çalışmaları yapan Norveç gemisinin, araştırmalarına olağan bir şekilde devam ettiğini bildirmiştir.
Rum Hükümetinin; "PGS Geophysical AS" isimli Norveç şirketinin; gemisinin Türk savaş gemileri tarafından "engellenmesi" dolayısıyla sözde "münhasır ekonomik bölgesindeki" araştırmalarını kestiğine dair bilgileri yalanladığını yazan gazete, Rum yetkililerin konuyla ilgili açıklamalarına yer vermiştir.

Gazete, Yunanistan başkenti Atina′ya giden Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, konuyla ilgili Atina′da yaptığı açıklamada, Norveç şirketinin araştırmalarına olağan bir şekilde devam ettiğini söylediğini yazmıştır.
Rum Enerji Dairesi Müdürü Solonas Kasinis′in de, Norveç şirketinin araştırmalarına olağan bir şekilde devam ettiğini söylediğini kaydeden gazete, "Güvenilir bir kaynağa" dayanarak; Panama bandıralı Norveç araştırma gemisinin Türk savaş gemisinin "takibi altında" araştırmalarına devam ettiğini bildirmiş ve 13-24 Kasım tarihlerindeki müdahalelerin ardından Türk tarafınca başka müdahalede bulunulmadığını yazmıştır.
Gazete, Güney Kıbrıs′ın sözde "münhasır ekonomik bölgesinde" 12 no’lu parsel içerisinde yakın zamanlarda petrol çıkarma çalışmalarına başlanacağını; bu amaçla Amerikan "Nobel Energy" şirketiyle Rum kesimi arasında bir ilke anlaşmasına varıldığını da duyurmuştur…


TÜRKİYE VE KKTC’DEN AÇIKLAMA YOK

Ne ilginçtir ki Hristofyas ve Rum basınının bu iddialarına karşı AKP hükümeti ve Talat-CTP-ÖRP hükümetlerinden hiçbir yalanlama gelmemiştir…

Rum tarafının iddia ettiği gibi gerçekten Rum araştırma gemisi çalışıyor ve Türk savaş gemileri bu kez sadece onu seyrediyor mu?

Gerçekten 13 ve 24 Kasım’dan sonra başka hiçbir müdahalede bulunulmadı mı? AKP hükümetinin bu konuda siyasi bir kararı mı vardır? Bir gerileme, bir kabullenme, bir siyaset değişikliği söz konusu mu?

Bunun nedeni AB ve ABD’den gelen baskılar mı?

Türk Ulusunun bu konudaki gelişmeleri bilme hakkı vardır…

Eğer gerçekten Rum tarafının iddia ettiği gibi Rum gemisi çalışmalarına devam ediyor ve Türk savaş gemileri seyrediyorsa, bu utanç verici, onur kırıcı bir gerilemedir, kararlılığımızın kırılmasıdır, ulusal çıkarları ve hakkımız olan 400 milyar dolarlık hidrokarbon yataklarını Rum’a terk etmektir…Cüce Rum devleti karşısında rezil olmaktır…Onurumuzun ve şerefimizin ayaklar altına alınmasıdır…Bundan sonra Rum karşısında hiçbir milli dava savunulamayacak ve Türkiye hiçbir konuda ciddiye alınmayacaktır…

Bu nedenle AKP hükümeti ile Talat-CTP-ÖRP hükümetinden şu sorulara yanıt vermelerini talep ediyoruz:

  1. Rum araştırma gemisi 24 Kasım’daki müdahaleden sonra bölgede araştırmalarına devam etti mi? Türk gemileri bunu sadece seyretmekle mi yetindi?

  2. Bunun anlamı Rum’un gasp ettiği “sözde münhasır ekonomik” bölgeyi tanımak ve bölgedeki meşru hak ve taleplerimizden vazgeçmek değil mi?

  3. Petrol sondajları başlayınca Türkiye ve KKTC’nin tavrı ne olacaktır? ABD ve AB ile çatışmamak adına buna seyirci mi kalınacaktır?

  4. Türk Ulusunun meşru hak ve çıkarlarından vazgeçme hakkını kimi nereden bulmuştur…

Türkiye’de CHP, MHP, DSP, BBP ve KKTC’de ise UBP, bu konuyu TBMM ve KKTC Meclislerine taşıyarak AKP ve Talat-CTP-ÖRP hükümetlerinden açıklama ve bilgi talep etmelidir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.