(anadoluhaber) GLADİO SÖYLEŞİ 2. BÖLÜM

2. Bölüm

 

Ergenekon, 'Gladyo'dur

 

Genç Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Araştırmacı-Yazar Ali Kaçar'la; çıkarmaya hazırlandığı ve merakla beklenen "Gladio, Kontrgerilla ve Çetecilik" isimli kitabı öncesinde dün yayınlanan söyleşiye bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz...

 

Aslan Değirmenci'nin röportajı

 

İLK KITLESEL EYLEM 6-7 EYLÜL 1955'TE

• Özel Harp Dairesi ya da kontrgerilla ilk olarak ne zaman gündeme geldi?

Türkiye'de Özel Harp Dairesi tarafından yapılan ilk kitlesel eylem 6-7 Eylül 1955 olaylarıdır. Bunu, Tempo dergisinde (9 Haziran 1991) gazeteci Fatih Güllapoğlu'nun Özel Harpçi Sabri Yirmibeşoğlu ile yaptığı röportajdan öğreniyoruz. Yirmibeşoğlu, bu röportajında; "6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı" demişti. 6-7 Eylül olayları (o zamanki ismi Seferberlik Tetkik Kurulu) ÖHD'nin ilk kanlı kitlesel eylemidir. 12 Mart 1971 darbesinden tutuklanan Talat Turhan, Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk gibi isimler ünlü Ziverbey Köşkü'nde sorgulanırlarken ilk kez 'burada yasa, Anayasa yoktur. Sizler kontrgerillanın elindesiniz' sözlerini hiyerarşik yapı içerisinde birbirlerine 'komutanım' diye hitap eden sorguculardan duymuşlardır.

O dönem Ziverbey Köşkü'nün komutanı olan Memduh Ünlütürk'ün Erol Mütercimler'e, "Ben de Ergenekon'un üyesiyim.

Ergenekon Türkiye'de bütün kurumların üstündedir; Özel Harp Dairesi Genelkurmay'dan da, hükümetten de üstündür" sözü, bu örgütün gücünü, konumunu ve varlığını göstermektedir.

KAMUOYUNA İLK ECEVİT AÇIKLADI

• Türkiye kamuoyunun gündemine ne zaman geldi?

Gündeme Bülent Ecevit'in 1990 yılının Kasım ayında bir gazetede çıkan açıklamasıyla girmiştir.

Bülent Ecevit'in, bu açıklamasında bakanlık, parti başkanlığı ve başbakanlık yapmasına rağmen devlet şeması içinde bu örgütün ismine rastlamadığını, ilk olarak Semih Sancar'ın kendisini bilgilendirmesi neticesinde bu örgütten haberdar olduğunu söylemesi ise, gerçekten çok ilginçtir...

• Gerçekten çok ilginç... Kimse bilmiyor muymuş bu örgütün varlığını?..

Hayır. Ecevit'in bu açıklamasından, bakanların, başbakanların bile bilmediği, haberdar edilmediği bir örgütlenmenin var olduğu anlaşılmaktadır. Kontrgerilla olayını sadece Ecevit gündeme getirmemiştir. Konuyla ilgili ilginç açıklamalardan birini de Uğur Mumcu'nun öldürülmesi ile ilgili olarak, kapatılan Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan yapmıştır. Erbakan, Mumcu cinayetinde şüphelerin, böyle profesyonel bir olay dolayısıyla kontrgerillanın üzerinde toplandığını, Belçika ve İtalya'da açığa çıkarılan kontrgerillanın Türkiye'de Özel Harp Dairesi adı altında faaliyette bulunduğunu, hükümetten Özel Harp Dairesi'nin faaliyetlerini yasaklamasını istemişti.

"ÖZAL SUİKASTI DA KONTRGERİLLA İŞİ"

• Benzer örnekler var mı?

Elbette!.. Bir başka ilginç olay da Turgut Özal suikastı dolayısıyla gündeme getirilmişti. Turgut Özal'a yapılan suikastı inceleyen komisyon üyesi olan Yargıtay eski üyesi Uğur Tönük Kartal Demirağ'ın kontrgerilla üyesi olduğunu belirlediklerini, ancak MİT'ten olduğunu tahmin ettiği üç kişinin bu tahkikatı durdurmasını ve kendisinin komisyondan ayrılmasının istendiğini, bu üç kişiyi gönderen komutanın da dönemin MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu olduğunu bizzat Turgut Özal'a söylemiştir. Turgut Özal bu suikastın arkasında bir örgütün olduğunu, bu örgütün üzerine gitmesi halinde içeride önlenemeyecek birtakım karışıklıkların çıkacağını, bu nedenle de üzerine gidemediğini kardeşi Korkut Özal ve ANAP'ın eski milletvekili olan Faik Tarımcıoğlu'na açıklamıştır.

• Bu yapılanma, bu kadar kapsamlı ve baş edilemez bir örgüt müdür?

Bu örgütü gizemli ve tehlikeli hale getiren, 'vatanseverlerden' oluşan yer altı unsurlarıdır. Bu unsurların faaliyetleri de, kimlikleri de gizlidir. Bu unsurların ömür boyu görevli olmaları ve kullanmaları için Türkiye'nin çeşitli yerlerinde saklı silahlarının bulunması olayın vahametini daha da artırmaktadır. İşte bugün ve yıllardır, çözülemeyen faili meçhul cinayetler, siyasi suikastlar, toplu katliamların nedeni bu unsurlar ve bu unsurları kullananlardır. Bunlar bilinmediği için tasfiye edilmeleri de bir hayli zordur.

• Yani güvenlik güçlerinin işi hiç de kolay değil?

Böyle bir örgütü ortadan kaldırmak, onu çökertmek sanıldığı kadar kolay değildir. Elbette son zamanlarda bu örgütlere yönelik olarak yapılan operasyonlar anlamlıdır. Ama bilinmelidir ki, artık işe yaramayan, hatta örgüt için taşınmaz bir yük haline gelen ve kontrol dışına çıkmış bu tür örgütlere yönelik yapılan bu operasyonların Gladyo'nun başında bulunanlar için -muhtemelen- bir kazanç olarak değerlendirileceği kanaatindeyim. Veli Küçük'e emir veren iç ve dış karanlık güçlerin üzerine gidilmediği, Genelkurmay Başkanının yargılanamadığı, Özel Harp Dairesi ya da şimdiki adıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı arşivlerine girilmediği sürece, bu örgütün çökertilmesi mümkün değildir.

"GLADYO GÜNDEMDE KALIR VE ÇIKMAZ!"

• Org. Eruygur ve Org. Tolon'un tutuklanmasından sonra 'Ergenekon ile Gladyo'nun ayrı örgütler' olduğunu iddia edenler var ama…

Jandarma eski Genel Komutanı Em. Org. Şener Eruygur, Ege ve 1. Ordu eski Komutanı Em. Org. Hurşit Tolon ile muvazzaf subayların da bulunduğu Ergenekon yapılanmasını, Gladyo'dan ayrı, bağımsız bir yapılanma olarak değerlendirmek, Gladyo/Kontrgerilla yapılanmasını anlamamak anlamına gelir. Geçmişte olduğu gibi, Ergenekon yapılanması dolayısıyla ortaya çıkarılan bu illegal örgütün tetikçileri cezalandırılmak suretiyle, asıl merkez örgüt olan CIA/ABD güdümlü Gladyo'nun üzeri örtülecektir. Daha sonraki dönemlerde, Gladyo değişik isim ve tetikçilerle, asıl fonksiyonunu icra etmek üzere yeniden Türkiye'nin gündemine yerleşecektir. Tıpkı 9 Mart cuntası dolayısıyla yargılanan Cemal Madanoğlu gibi isimlerin bırakıldığı gibi, aynı şekilde Org. Eruygur ve Org. Tolon gibiler tahliye edilebilirler...

"ÖRGÜTÜN ÇÖKMESİ İÇİN SİYONİZM VE ABD İLE MÜCADELE GÖZE ALINMALI"

• Bazı uzmanların illegal olan bu örgütle mücadelede "önce ABD ile mücadele göze alınmalıdır" tespitine katılıyor musunuz?

Elbette. ABD üslerinin, başta Jusmaat olmak üzere bütün üslerin bu ülkede sökülüp atılmadığı sürece de bu örgüt çökertilmez. Zamanında başbakanın, cumhurbaşkanının, bu örgütün kim ya da kimlerden oluştuğunu bildiği halde üzerine gidemediği bu yapının sıradan bir güç olmadığı bilinmelidir. O halde teslim mi olalım, hayır! Asla!

Böyle bir şey demek mümkün değildir. Demek istediğim, karşı karşıya olduğumuz bu karanlık ve eli kanlı örgüt, yıllardır bu ülkede kök salmış ve arkasında dış emperyalist ve Siyonist güçlerin olduğu bir örgüttür.

Mücadele edeceğimiz örgütü çok iyi tanımamız gerekmektedir. Çünkü geçmişteki olayların failleri ile Ergenekon yapılanmasının arkasındaki failler aynıdır.

"GLADYO-PKK İLİŞKİSİ DEVLET ELİYLE DEVAM ETTİRİLİYOR"

• Ergenekon ya da meşhur ismiyle kontrgerillanın, PKK ile olan ilişkisi ne boyuttadır?

Bu konuda çok şey yazıldı çizildi. Abdullah Öcalan, Mahir Sayın ile yaptığı röportajda MİT'in kendisini kullanmak istediğini, ama kendisinin MİT'i kullandığını söylemiştir. MİT'çi Ali Yıldırım da Abdullah Öcalan'ı kontrol altında tutmak için kızı Kesire ile Abdullah Öcalan'ı evlendirdiğini ifade etmiştir. Gazeteci Avni Özgürel, Abdullah Öcalan'ın MİT'e ait bir büroda çalıştığını belirtmiştir. Bütün bunlar Abdullah Öcalan ile MİT'in, henüz PKK ortada yokken ilişkiye geçtiğini ortaya çıkarmaktadır. Abdullah Öcalan her ne kadar MİT'i kullanmaya çalıştığını söylese de, MİT ya da kontrgerilla PKK ilişkilerine bakıldığı zaman görülecek olan, Abdullah Öcalan'ın ve dolayısıyla PKK'nın kullanıldığıdır. PKK kurulurken Abdullah Öcalan'ın yanında Ağrılı Kürt pilot Necati de bulunmaktaydı. Öcalan, pilot Necati'ye güvenmekteydi ki, en gizli toplantılarını pilot Necati'nin tuttuğu evlerde yaptığını kendisi söylemiştir. 12 Mart darbe döneminde askeri savcı olan Baki Tuğ; 'Pilot Necati ile Yüzbaşı İlyas Aydın'ın aynı kişiler olduğunu, hem 'Mahir Çayan'ı hem de Öcalan'ı finanse ettiğini, bu kişinin 12 Mart'ta İlyas Aydın, 1970'li yılların sonunda ise Pilot Necati Kaya olarak tanındığını, Mahir Çayan'a finans desteği sağlayıp, silahlı eylemler yapmaya yönlendiren eski yüzbaşı pilot İlyas Aydın'ın, daha sonra Pilot Necati Kaya takma adıyla Öcalan'ın da örgüt kurmasına ve silahlı eylemler yapmasına destek sağladığını ve uzun müddet beraber çalıştığını' iddia etmiştir. Bu iddia doğru olmasa, yani pilot Necati ile Yüzbaşı İlyas Aydın ayrı ayrı kişiler olsalar bile, pilot Necati'nin Özel Harp Dairesi'nde ya da MİT'te görevli olduğu kesindir...

 

KAYNAK: VAKİT GAZETESİ (25. 12. 2008)

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.