Prof. Dr. Numan Kurtulmuş` tan Milli Görüş hareketi Türkiye`nin sosyolojik bir siyasi hareketi olarak hep varlığını koruyagelmiştir ve en önemli belirleyici, tanzim edici bir siyasi hareket olarak çizgisini bugüne kadar getirmiştir. Bu davanın bugünlere gelmesinde tabii ki en başta muhterem hocamız, Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ın çok büyük katkıları olmuştur. Yaklaşık kırk sene evvel hatta ondan evvel odalar birliği çalışmasını da katarsak kırk beş senelik bir siyasi tecrübeyle tek başına başladığı, tırnakalarıyla kazarak getirdiği bu büyük mücadele, bu büyük dava Türkiye`de en zor şartlardan birinci parti olma noktasına kadar çıkartılmıştır. Bu anlamda muhterem hocamızın kırkbeş yıllık emeği ve halen devam eden Türkiye'yi yeniden müreffeh güçlü bir ülke yapma mücadelesi ve kararlılığı bir kere her şeyden önce bütün sözcüklerin gerisinde kaldığı zorluk çektiği bir büyük başarıdır, bir büyük mücadeledir ve büyük bir birikimdir. Bu büyük mücadeleyi bugüne kadar gerçekten sürdüren başta Hocamız olmak üzere bütün dava arkadaşlarıma partimiz adına, milletimiz adına, aziz milletimiz adına yürekten teşekkür ediyoruz, şükranlarımızı arz ediyoruz. Ayrıca Muhterem Recai Kutan beyfendi, Türk siyasi hayatına da büyük bir siyasi lider olarak damgasını vurmuştur. Sadece siyaset döneminde değil devlet adamlığı vasıfları itibariyle, karış karış bu memleketin her tarafını dolaşarak, çok ciddi bir şekilde bu ülkenin en zor dönemlerde kalkınmasına katkıda bulunmuş, devlet adamlığı vasfıyla herkes tarafından; muhalifleri ve muvaffıkları tarafından takdir ve sevgi görmüş bir siyasi şahsiyettir. Yine bu anlamda sayın ın en çok öne çıkan özelliğinden birisi bir büyük Türkiye sevdalısı olarak herkes tarafından takdir edilmiş olmasıdır. Zaman zaman siyasetin büyük yüksek gerilimler üzerinden prim yaptığı zannedildiği dönemlerde Recai Kutan ismi Türk siyasetinin bir denge unsuru olarak ve Türk siyasetinin bir gülen yüzü olarak Türkiye'de siyasette parlamıştır. Hepimiz bu on yıllık, hatta on yılı aşan sürede kendisiyle beraber çalıştık. Hepimiz yakinen şahidiz ki, Türkiye siyasetinin özellikle Milli görüş hareketi bakımından en zor zamanında büyük bir vefa, büyük bir kararlılık, büyük bir azim göstererek hepimize örnek olmuştur, hepimize bir büyük siyasi kimlik olarak önümüzde rehber olmuştur. Belki burada çok azının temsilen bulunduğu; kırk yıllık Milli görüş davasını köy köy, kasaba kasaba, kent kent, en zor şartlar altında, yokluklar ve yoksulluklar içerisinde, horlanmalar ve aşağılanmalar içerisinde bugüne kadar getirmiş olan isimsiz kahramanları, bu davaya omuz veren bütün kardeşlerimizi, bütün büyüklerimizi, bütün arkadaşlarımızı bir kere daha tebrik etmek herhalde vazifemizdir. Özellikle son 5-6 yıllık süre içerisinde, rüzgarın tamamen karşımızdan estiği, şartların tamamen aleyhimizde göründüğü bir dönemde sabır içerisinde; inat ve büyük bir iddia ve irade ile "Ben burdayım, ve ben varsam yeniden büyük Türkiye kurulacaktır" diyen bütün milli görüşçüleri tebrik etmeliyim. bunun büyük bir vazife olduğunu ifade ediyorum. Şimdi, Saadet vaktidir... Ve inşaallah şimdi Saadet, Türkiye'nin mazlum insanları için, şimdi Saadet bütün dünyanın mazlum insanları için, Şimdi Saadet, bütün özgürlük taraftarları için... Şimdi Saadet, bütün adalet taraftarları için... Şimdi Saadet, İnsanca bir dünya isteyen herkes için, Türkiye için, İslam alemi için, bütün coğrafyamız için ve bütün insanlık için şimdi Saadet. Bu dönem inşallah bu kararlılıkla milli Görüş hareketini, muktedir bir siyasal yapı haline dönüştürmek, yeniden bütün gücümüzü toparlayarak, bütün birikimimizi biraraya getirerek yeniden yapılanarak Türkiye'de iktidar olma, dünyaya rehberlik yapma vaktidir. Bütün kadrolarımız, bütün teşkilatlarımız hem bu kararlılığa, hem bu dinamizme sahiptir, hem de inşaallah Türkiye'nin ve Dünya'nın şartları bize böyle bir imkanı vermektedir. Şimdi 26 Ekim tarihinde Ankara'da yapılacak olan kongremizde önümüzdeki döneme ilişkin dört tane temel hedefi hedeflemiş bulunuyoruz. Bunlardan birincisi: Bu kongre Saadet Partisi'nin önünde yeni bir atılım ve açılım devrinin açılmasına müsade edecektir, bunun başlangıcı olacaktır. Yine ikinci olarak: Saadet Partisi'nin bu kongresi, Milli görüşü, siyasetin cazibe merkezi haline getirecek, sadece felanca yada falanca partiye alternatif değil; Türkiye'deki ve Dünya'daki statükoya karşı küresel bir alternatifin merkezi haline getirecektir. Dördüncü olarak, demin Muhterem ın da ifade ettiği gibi, Saadet Partisi bir konjonktur partisi değildir. Saadet Partisi günlük heveslerin hesabında hareket eden bir siyasi parti değildir. Saadet Partisi bir büyük siyasi geleneğin temsilcisi olan, bir büyük medeniyet siyasetinin merkezi olan partidir. Ve dolayısıyla Saadet Partisi, bir büyük siyasi geleneğe ve tecrübeye de sahip olan siyasi bir harekettir. Bu alanda 26 Ekim kongremiz bu büyük siyasi tecrübe ve geleneğimizle, geleceği temsil edecek olan dinamizmin bütünleştiği, birleştiği ve geneleneğin geleceğe taşınmak üzere yola çıkıldığı bir kongre olacaktır. Ve burada tekrar bütün basın mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, bütün katılan misafirlerimize teşekkür ediyorum ve bu anlamda da inşaallah önümüzdeki dönemde el birliğiyle, yürek birliğiyle, fikir birliğiyle yeniden büyük Türkiye'yi kurmak, adil ve yeni bir dünyanın kurulması için, mücadele etmek için, hepimiz bütün benliğimizle söz veriyoruz, ve inşaallah bu bayrağı Türkiye'de en yükseklere dikeceğimize, çıkaracağımıza inanıyoruz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Önümüzdeki dönemde ya dünyanın tepesinde oturan ve bütün gücü elinde bulunduran bu finans kapitalinin kompradorları ya gerçekten paylaşımcı bir dünyanın kurulmasına müsaade edecekler, böyle bir dünyanın kurulması için kendi hayırlarına olan bir yola girecekler ya da maalesef bütün güç elimde diyerek baskılarına ve kullandıkları hakimiyet araçlarını kullanmaya devam edecekler. Bu daha fazla karışıklık ve kavga demektir. Savaş demektir. Ama bu şekilde mevcut krizden kolay çıkılacağı görülmüyor. Hatta ben dahasını söyleyeyim önümüzdeki dönemde Mortgage kriziyle başlayan süreçte yeni krizler çıkacak. Su, gıda, enerji krizleri çıkacak. Ta ki dünyadaki kırılan ve dağılan çerçevenin yerine yeni ve adil bir çerçevenin kurulmasına başlanıldığı döneme kadar. Zor bir sürecin dünyayı beklediğini hem gelişmiş, hem de gelişmemiş ülkeleri Türkiye'yi bekliyor. Ümit ediyorum ki, Türkiye'ye en az etkisi olur. Ama Türkiye 2000 yılından itibaren tamamen küresel bir sistemin içinde entegre olmuştur. Bu kadar çok küresel sisteme entegre olmuş bir ekonomi küresel sistemin krizlerinden kurtulması mümkün değildir, onlar hapşırdıkça Türkiye grip olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." Kaynak : http://www.saadetsimdi.com/Haber/Numan-Kurtulmustan/20102008/Prof-Dr-Numan-Kurtulmus-tan.php
|
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı şu gruba üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları "Saadet!
Şimdi" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın :
saadet_simdi@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com.tr/group/saadet_simdi?hl=tr adresinde bu grubu
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.