30 Ocak 2009

(anadoluhaber) AKP yalakası yazı

AKP yalakası yazı

Obama, seçim kampanyası esnasında çok önemli bir kaç kelime sarf etti. "Fear politics is over" dedi. "Amerika'da korku siyasetini bitiriyorum" dedi. Obama'nın en önemli misyonu budur. Obama'nın sağlamasını bu cümle üzerinden yapmak gerekiyor. Obama'nın hakiki imtihanı budur. Obama'dan bundan daha fazlasını beklemek 'saflık' olur. Daha azına razı olmak da, tabir caizse hıyarlığın daniskası.

Bu cümle tarihî bir cümledir. Tıpkı aşağı yukarı aynı zamanlarda Tayyip Erdoğan'ın sarf ettiği "Türkiye artık dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke değildir" cümlesi gibi. Dev devrimci ruhlar böyle şeylere önem vermeyebilir, ama benim gibi cüce dilenci ruhlar için böyle çıkışlar çok önemlidir.

Obama'nın kullandığı kelime 'fear politics' di. Yani, 'korku siyaseti'. Bu kelimeler bizim sıradan insanımız için nasıl bir perde yüksekten bir anlatımsa, Amerikan halkı için de öyledir. Bu, Amerikan halkına yönelik bir popüler siyaset cümlesi değildi. Obama bu mesajı aslında bütün dünya politikacılarına veriyordu. Anlayana... Neocon'lara elveda diyordu.

Amerika'da 'korku siyaseti' ve neocon'luk siyasi iletişim düzleminde bir ve aynı şeydir. Korku siyasetinin Amerika'daki mimarları neocon'lardır. Bunun için uzun yıllar çalışmışlardır. Türkiye'deki 'korku siyaseti'nin mimarı Ergenekon gibi, onların da bir karanlık, bir de merkezî, itibarlı yüzü vardır. Onların tek farkı, korku siyasetini artık uzun süredir 'mecburen' yalnızca dış politikayla sınırlamalarıdır.

Maşallah Türkiye'de, korku siyasetini yalnızca dış politikada değil, aynı zamanda, içeride, sağda, solda, aşağıda, yukarıda, her yerde büyük bir azimle yürüten merkez medyamız var. Korku siyasetini yalnızca dış politikada yürütselerdi, onlara da, neocon, yani 'yeni muhafazakârlar' diyip 'medeni' bir tanımlamayla geçiştirebilirdik. Ki ben bile, böyle iyi niyetli bir girişimde bulundum. (Modern muhafazakârlar diye bir yazı yazdım)

Ama korkuyu mümkün olan bütün bir espasa zehir gibi yaydıkları için onlara 'Yeni Gericiler', 'Yeni İrticacılar', 'Laik İrticacılar' demek daha doğru.

Bu Yeni İrticacılar'ın Ergenekon'la organik bağları ne kadar kuvvetlidir bilemem, ama, Ergenekon'a kesintisiz yaptıkları ideolojik servisin leş kokusu o kadar ortaya çıktı ki, artık onların 'ifadesine' olsun başvurmadan Ergenekon ideolojisinin karanlık sırlarına nasıl tam olarak vakıf olunabilir, benim aklım almıyor.

Merkez medyamız dış politikayla ilgili her konuda Ergenekon'la aynı pozisyonu aldı. Ermenistan'dan Irak'a, Kıbrıs'tan Avrupa Birliği'ne Ergenekon'un korku siyasetini desteklediler. İçeride de, kapatma davasından, İran korkusu'na, Kürt meselesine, her yana yalnızca su katılmamış 'made in Ergenekon' 'korku' saçtılar. Deniz Feneri dışında içine korkunun daniskası katılmamış hiçbir muhalefet yapmadılar. Korku basmanın yanında antre olarak cuntacı tehditkârlığı, şantajı da ihmal etmediler.

Ama basiretsiz merkezî ekibimiz, Özköklerimiz, neocon'ların 11 Eylül'le tepe yapan Müslüman korkusunu fırsat bilip Türkiye'ye çift kaşarlı Müslümanlık korkusu salarken, Batı'nın kıvraklığını unuttu. Bir arkalarına dönüp baktılar ki, Amerikan Başkanı'nın adı Hüseyin. Bir baktılar ki, Amerika neocon'luğu tasfiye etmeye başlamış. Bir baktılar ki, artık işler korku siyasetiyle yürümeyecek. Bir baktılar ki, ağızlarından şehvetli tükürükler saçarak 'tam ortaklık' talep ettikleri vahşi neocon Ortadoğu siyaseti meğerse son günlerini yaşıyormuş.

Onlara kalsaydı, Ermenistan hep Kaf dağının arkasındaydı. KKTC'nin geleceği orada yaşayanların değil, şanlı Türk Ordusu'nun tasarrufundaydı. Musul, Kerkük 'Amerika'nın elinden alınıp Türk topraklarına katılmıştı. Barzani'nin kellesi çoktan Türkiye'ye gelmişti. Bunların hepsi ve daha nicesi merkez medyamızın kayıtlarında mevcuttur.

Ve fakat, bu kesif korku siyaseti altında AKP ve başbakan ne yaptı? Dış politikada korku siyasetine son verdi.

Şimdi ne Irak Kürtlerinden korkuyoruz, ne Ermenistan'la geriliyoruz. Ne de Kıbrıs mevzuu karşı tarafla denkleşmemeye yeminli taşlar tarafından yönetiliyor. Dikkat, bu yıkılanlar, kırk yıllık tabulardır.

Şimdi yetmiyor, Tayyip Erdoğan'ın İsrail siyasetiyle uğraşıyorlar. Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e karşı aldığı tavır, gurur duyulacak bir tavırdır. Meclisimiz Irak işgalinde hasbelkader aldığı tavırla nasıl Avrupa'yı mahcup ettiyse, Erdoğan'ın İsrail konusunda aldığı tavır da Avrupa'yı öyle mahcup etmiştir. İsrail meselesinde Avrupa'nın ne kokar ne bulaşırlığını Avrupa kamuoyu vicdanı çoktandır taşıyamamaktadır. Son İsrail saldırısında Avrupa değerlerini Avrupa'dan daha iyi taşıyan kişi Tayyip Erdoğan'dır. Türkiye bu tavrını, AB'nin içinde, daha temiz bir sicille gerçekleştirebilseydi, AB kamuoyunu İsrail konusunda harekete geçirebilirdi. Avrupa'nın Ortadoğu 'yüzsüzlüğü' epey sarsılırdı.

Türkiye'nin Avrupa için, Avrupa'nın da Türkiye için ehemmiyeti zaten budur. Yoksa Müslüman bir ülke AB'ye girmiş girmemiş ne fark eder.

Soğuk savaşın bitişi Berlin duvarının yıkılmasıyla başlamış olabilir. Ama soğuk savaşın bitişinin 'resmi', resmî yüzü, dünyada Obama, Ortadoğu'da ve Avrupa'nın kenarında Tayyip Erdoğan'dır. Soğuk savaşın tam bitişi ise korku siyasetinin kökünün tamamıyla kurutulmasıyla gerçekleşecektir. O da bize, insanlara, insanlığa kalmış.

Türkiye'nin dış politikası 'nuh der peygamber demez' dışişleri 'monşerlerinin' elinden kurtarılmıştır. Ve AKP bunu, iç siyasette sırat köprüsü üzerinde yürürken gerçekleştirmiştir.

En sıkışmış gününde bu tarihî virajı almayı başaran AKP'ye, başbakana ve nedense AKP dış politikasının 'şuuru' olduğuna inandığım Ahmet Davutoğlu'na huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ve bunun bir AKP yalakalığı olarak da kayıtlara geçmesini şiddetle arzu ediyorum.

Dün Bekir Coşkun, Obama'yla Erdoğan arasında paralellik kuranlara AKP yalakası demiş. Düşündüm, AKP yalakalığı bana ve benim gibilere bol keseden atfedilse bile, sicilimde yok. Tam aksine, en ağır yazıları yakaladığım anda AKP'ye karşı yazmışım. Sicilim eksikmiş, diye düşündüm. Tamamlıyorum.

İster istemez asker doğmuş ben, asker doğmasını da asker ölmesini de istemediğim oğluma, bir gün bu 'yalakalığı' gurur içinde anlatacağım. Benim bu işten 'çıkarım' budur. Ve evet kabul ediyorum. Bu çıkar, çok, ama çok büyük bir çıkardır.

Son olarak da şunu ilave edeyim. Tayyip Erdoğan'ın İsrail konusundaki tavrı, tam da Obama Amerikası'nın Türkiye'den beklediği tavırdır. Obama'nın İsrail'e açık açık söylemediği yeni gerçekleri artık Türkiye söyleyecektir. Bunu da bilin ki, Erdoğan'a, ya da canınız isterse bana, Amerikan uşağı deme fırsatını elinizden kaçırmayın.

Bir de küçük bir uyarı, bütün bir dış politikamızı değişmez efendi devlet-uşak devlet ilişkileri üzerinden açıklayan soğuk savaş modeli siyasi analizciler yakında işsiz kalacak. Türkiye artık yavaş yavaş Batı siyasetinin bir parçası haline geliyor. Artık analizler devletler üzerinden değil, 'siyasetler' üzerinden yürüyecek. Uyarıyorum, çünkü, sonra işsiz kalınca, Türkiye'yi yeni gerici korkulara gark etmeyin. Onun yerine, terapi niyetine, oturun satranç falan oynayın...



( Gökhan Özgün ) - 29.01.2009


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.