Baran Dergisi 104. Sayı Çıktı!.. Tüm Bayilerde!

BARAN DERGİSİ

104. Sayı Çıktı!.. Tüm Bayilerde!

-"aglamak günü degil

mutong katliamına

yas tutmak hiç degil

bacolod grande ye

aglamak

yas

tutmak

günü

degil

ticalo kenti katliamına

güs günü bugün

er günü dögüs günü "

BARAN'dan
Kâim ve Dâim
-104-

Tarihî Misyonumuzu Kazanıyoruz!

Dergimiz BARAN bu sayısıyla 2. yılını doldurmuş bulunmakta…

BARAN yayınına Yahudi tezgâhıyla Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Şehid edilmesi vesilesiyle başlamıştı. Bebek katili, soykırımcı yahudinin Gazze'yi kuşatması da 2. yılını doldurmasına denk geldi.

İsrail'in Gazze'ye yaptığı bu saldırı güçlü olduğundan değil de, gücünü kaybetmeye başlamasından kaynaklanmakta… Amerika'nın, Afganistan ve Irak saldırılarında olduğu gibi…

Güç toplamak için ilk önce Afganistan'a, daha sonra da Irak'a saldıran Amerikan imparatorluğu, bugün çöküşün eşiğine gelmiştir.

İsrail'in saldırmasındaki başka bir sebep ise Obama'nın "Irak'tan çekileceğiz" açıklamasının getirdiği panik…

Yahudinin silahlı gücü konumundaki Amerikan ordusu, bölgeden çekip gittiğinde herkes biliyor ki, süreç İsrail'in aleyhine olarak işleyecek.

Amerikan askeri gücünün bölgeden çekilmemesi için İsrail, başka saldırılar daha yapabilir, hatta bölgeyi ateşe vermekten çekinmeyebilir de…

İktisaden de çökmüş olan Amerika'nın hiç olmazsa geriye kalan askerî gücünü kendini koruma-kollama gayesiyle kullanma isteğinde…

Amerika başta olmak üzere bütün dünya kendi derdiyle dertlenmeye çalıştığından dolayı İsrail'in Gazze'ye yaptığı bu saldırıya hiç kimsenin doğru dürüst söyleyecek bir sözü yok!..

Zahiren de olsa bölgede ve dünyada herkesin takip ettiği üzere, İsrail'e karşı en aktif politika izleyen ülke Tayip Erdoğan'ın şahsında Türkiye…

Tayyip Erdoğan'ın Meclis'te yaptığı konuşmasında "zalimin yanında yer almayacağız" gibi kullandığı benzeri ifadeler Yahudinin ve işbirlikçilerinin kulağına ne kadar kar suyu kaçırmış olsa da, bu ifadelerin pratik karşılığı daha pek gözükmemekte…

Tayip Erdoğan'ın İsrail'e karşı aldığı bu tavrı, şu açıdan baktığımızda samimi gördüğümüzü ifade edelim:

Bebek katili Yahudinin Gazze'de giriştiği Müslüman-Arap soykırımı bütün dünyada infiale yol açtı. En başta da Türkiye'de… Dünyadaki en büyük gösteriler Türkiye'de oldu ve hâlen de olmakta. İşbirlikçi hükümetlere nazaran halkı Müslüman olan Türkiye ve Mısır'daki gibi iktidarlar, Müslümanlardaki bu infialin rejim krizine sebebiyet verebileceğini hissetmekteler. Gazze işgali derinleşerek ve genişleyerek devam ettikçe, İslâm Dünyası'ndaki Batıcı rejimler, kendilerini rahatta ve güvende hissedemeyecekler.

İşte Tayip Erdoğan'ın İsrail'e karşı çıkışının bizce en büyük sebebi, İstanbul başta olmak üzere, Anadolu'da İsrail'e karşı duyulan kin ve nefretin, Batıcı düzene yönelmesini engellemeye yöneliktir. Yoksa herkes biliyor ki, "Bugün İsrail'in ağabeyi Amerika ve Amerika'nın beşiğinde de Türkiye…" Bu durumda olan bir Türkiye'nin devlet seviyesinde İsrail'e karşı durabilmesi ihtimal dışı. Hele hele yasadışı terör yapılanması İsrail'i ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlarsak, İsrail'e karşı tavır almanın hangi şartları gerektirdiğini daha iyi anlarız…

Bütün bunlara rağmen en azından İslâm Coğrafyası'nda yaşayan İslâm milletine ümit verebileceğini düşünerek, Tayip Erdoğan'ın çıkışlarını müsbet karşıladığımızı ifade edelim.

Pratik hiçbir karşılığı olmayan bu çıkışların, şu ân için samimi olmadığının en önemli göstergesi de Meclis konuşmasında İsrail'e atıp-tuttuktan sonra Tayip Erdoğan, Hahambaşı İshak Haleva'nın hazırladığı bildiriyi bizzat Meclis kürsüsünden okumak zorunda kaldı.

Yahudi kendisine karşı atıp-tutan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na, atıp-tuttuğu kürsüden kendisinin hazırladığı bildiriyi okutturdu!..

T. Erdoğan, "çocukların ahı yerde kalmayacak" diyor.

Nasıl?

Çocukların ahının yerde kalmaması için ne yapacaksın?

Onun yapıp ettikleri veya yapıp etmedikleri bir tarafa, biz hemen öncelikli olarak yapılması gerekenleri söyleyelim:

-Gösterilerde sık sık atılan "Mehmetçik Gazze'ye!" sloganının muhtevasının tahakkuk edebilmesi için, Mehmetçiğin unuttuğu ve kaybettiği "MÜCAHİD" vasfını yeniden hatırlaması ve kazanması gerekir. Bunun için de, kendi bünyesindeki "analarından Yahudi dostu olarak doğan" Çevik Bir gibi turuncu kafalıların hemen temizlenmesi şart!..

-Filistin'e yapılan maddî yardımlar, ülke içinde yapılan kömür ve gıda yardımları gibi devlet eliyle ve İsrail'in iznine tâbi olmaksızın örgütlenmeli. Ne pahasına olursa olsun, İsrail engeli aşılarak Gazze'ye ulaştırılmalı.

-İsrail'in uzantısı ve işbirlikçisi, Irak'ın kuzeyindeki vatan haini yapılanma ile tüm kirli ilişkiler kesilip, Amerikan işgaline karşı direnen Irak'ın gerçek hükümeti ile bir ân önce ilişkiye girilmeli.

-Bilinen-bilinmeyen, açık-gizli İsrail'le yapılan savunma, ticarî, turizm vesaire… Tüm anlaşmalar bir daha yapılmamak üzere yırtılıp atılmalı.

-Konya semalarındaki İsrail askerî varlığına son verilmeli.

-Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi hemen geri çağrılmalı, bebek katilinin buradaki elçisi bir uçağa gönderilip hemen gönderilmeli.

-Suriye ile özellikle İsrail saldırganlığına karşı yapıcı ve savunma işbirliği anlaşmaları imzalanmalı.

-Türkiye, Irak direnişi ve Suriye arasında bir konsensüse gidilerek, İsrail işgaline karşı dış politikada tek sesliliğe gidilmeli.

-Filistin'in seçilmiş ve meşrû temsilcisi HAMAS MÜCAHİD SİLAHLI KUVVETLERİ her platformda muhatap kabul edilerek, ikili anlaşmalar imzalanmalı.

-"İsrail devleti" denilen korsan yapılanma bütünüyle reddedilerek yasadışı kabul edilmeli.

Bu saydıklarımızdan her hangi birinin yapılması için atılacak, herhangi bir adım İsrail'in vahşetine karşı söylenilen sözlerin samimiyetinin de nişanesi olacaktır.

Batıcı düzeni devam ettiren İsrail dostu iktidarlara karşı ise, yapılması gereken şey belli:

Yukarıda saydıklarımızı ve onlara bağlı saymadığımız bir çok hususu hayata geçirebilmek için, bu iktidarları yaşattıkları düzenleriyle beraber alaşağı etmek…

Biz "adam olduğumuz" zaman yani "tarihî misyonumuz"u hatırlayıp, onu tekrar kazandığımızda Ankara da kurtulacak, Bağdat da kurtulacak, İstanbul da kurtulacak, Kudüs de kurtulacak, Diyarbakır da kurtulacak, Kâbil de kurtulacak!..

Yahudi ve işbirlikçileri için tehdit ve tehlike unsuru olduğumuzda, onların da bunu bütün hücrelerinde algıladıklarında Gazze için bir şeyler yapıyoruz demektir.

Gazze'nin ve tüm İslâm Dünyası'nın kurtuluşuna giden yolda en büyük engel insanımızdaki Amerika ve yahudiye karşı mevcut olan kin, öfke ve intikâm duygularını yumuşatmaya çalışan her yerde rahatlıkla görebileceğimiz işbirlikçi provokatörlerdir.

İsrail'e karşı düzenlenen gösterilerde "onu yapmayın, bunu yapmayın" diyenler, yhudi işbirlikçisi provokatörlerin tâ kendileridir!

Bulunduğumuz her yerde, yahudi ve yahudi kokan her şey bizi tehdit ve tehlike unsuru olarak görmek zorunda!

Tayyip, "İsrail, bize saygısızlık yaptı" diyor.

Binbaşı Cengiz Toytunç El-Halil'de İsrail tarafından katledildiği zaman Yahudi ne yapmıştı! Uluslar arası geçici kuvvete mensub Binbaşı Toytunç'u İsrail katletmiş, suçu da Filistinlilerin üzerine atmıştı. Binbaşının katili olarak da Politeknik Üniversitesi öğrencisi Yusuf Mahmud'u şehid etmişti. İsrail'in yaptığı bu "saygısızlık"a ne o gün, ne de bugün devlet adına her hangi bir kurumdan hiçbir tepki gelmedi. Daha sonra Binbaşı'yı katledenin İsrail askerleri olduğu da anlaşılmıştı.

Yaşadığımız bu süreci bir düzen değişimiyle nihayetlendirip, iktidarı ele geçirmedikçe Gazze için, Bağdat için, Kâbil için, Kudüs için daha çok ağlarız!..

GENEL YAYI







"YA MUNTAKÎM ALLAH!
BİZİ İNTİKAMINA MEMUR ET!"


Yahudi'nin Filistin-GAZZE'de başlattığı soykırım üzerine tüm dünyada çeşitli gösteriler düzenlenirken, Müslüman Anadolu Halkı, yaptığı illegal ve legal gösterilerle Bebek Katili-Yahudi İsrail'e karşı kininin şuuruna vararak bütün İslâm Âlemi'ne örnek oldu…
Müslüman ve tabiî ki Yahudi Düşmanı olan Anadolu halkı, Yahudi olan ve Yahudi kokan her şeyden nefret ederek "Allah için buğz-öfke"sini İsrail'e kusarken, "Allah için muhabbet"in gereğini de HAMAS'a desteğini getirerek yerine getiriyor.
İstanbul'dan Diyarbakır'a, Yozgat'tan Ağrı'ya, Denizli'den Kars'a bütün Anadolu il ve ilçelerinde Yahudi'ye karşı harekete geçen Mücahid Anadolu'nun bu refleksini, Birlik ve Bölünmez Bütünlük tesisi iddiasında olan herkesin iyi tahlil etmesi gerekmekte…
Anadolu "nerede" ve "nasıl" birlik ve bütünlüğün kurulabileceğinin ihtarını yapmıştır: II Abdulhamîd Han'ın Remz Şahsiyet hüviyetinde; Hilâfet misyonunda…
Anadolu, işgal edildiği hakikatini bilerek ve "Anadolu Kurtulursa Bütün İslâm Âlemi Kurtulacak" şuuruyla hareket etmektedir. Bunun içindir ki, Yahudi-Haçlı Deccal Komitesi'nin yanında "İşbirilkçi Hainler Hesap Verecek!" sloganları bütün gösterilerde atılmaktadır…
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...






BARAN 104'den Başlıklar

Abdülhamîd ve Yahudi(*)


Abdülhamîd'i küçültmek, çürütmek, baltalamak ve engellemek isteyen her cereyanın ön planında kim bulunursa bulunsun arka planında daima «Yahudi»yi aramak lazımdır. Abdülhamîd'in en büyük düşmanı ne Ermeni, ne Moskof, ne İngiliz ne de kök alakasını kaybetmeye başlayan yarı aydın Türkler zümresiydi. Onun gizli planda baş düşmanı sadece Yahudi...
Yahudi'nin Abdülhamîd'den alıp veremediği ve ona ne yüzden düşman kesildiği üzerinde düşünmek ve sebep aramak yersizdir. Bu sualin cevabını bizzat Yahudi, Yahudi'nin tipi ve seciyesi verir. Yahudi'nin ne olduğunu bilen, onun Abdülhamîd'e niçin düşman olduğunu da bilir.
Yahudi, tek bir cümleyle; dünyada dinî, millî ve fikrî birlik adına ne varsa onu lif lif çözmeye , bozmaya, harabetmeye me'mur, bozguncu ve fesatçı tipidir. Kısacası, Yahudi belli başlı bir ruh saiki yüzünden müstakil bir devlet teşkil edememiş ve bütün dünya milletleri içine yayılmış olan kavminin fert fert menfaatini koruma, bunun için de bu menfaate karşı gelecek her çeşit bütünlüğü parçalama rolündedir.
Yahudi'nin izah ve tespiti mevzuumuzun dışında bir keyfiyet olsa da, davamızın şûmulü, o şumûl içinde Yahudi'nin rolü bize bu vazifeyi yüklemekte ve doğrudan doğruya Yahudi kurbanı olan Abdülhamîd Hân gibi bir hükümdarın siyasî, içtimaî, ferdî ve tarihî problemini çözmekte en mühim unsuru teşkil etmektedir.
(*) Necip Fazıl Kısakürek, "Ulu Hakan II. Abdülhamîd Han" Adlı Eserinden
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Analarından Yahudi Dostu Doğanlar
Cumali DALKILIÇ


Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu…

Sabit gündemimiz İsrail ve İsrail'le olan kirli ilişkiler.


Kıvrıkoğlu ise, Mücahit Mehmetçik'in Çanakkale'deki katili yahudinin/İsrail'in "modern tankları" Filistinli insanımızı vururken, "atış kuvvetinin tesirini" GERÇEK TÜRK'ün, gerçek Kürt'ün, gerçek Arab'ın topraklarında görmek isteyenlerden.

Yahudiler sadık adamlarını anadan doğma bulmuş, ihaleler tertipletiyordu.

Hâlâ öyle!

Kıvrıkoğlu, kendisine bu kirli ilişkiler sorulmadan cevap verir:

"Yüzde bir milyon doğrudur… Tabii bundan rahatsız olanlar var. Kim? Analarından Yahudi düşmanı doğanlar…"

Cevabı veren, yüzde bir milyon İsrailcidir.

Bu cevap, şu mânâda anlaşılmalıdır: Ben yüzde bir milyon Yahudi dostu, anadan doğma Yahudici, Anadan doğma Müslüman düşmanıyım.

İşte size Mücahid Mehmetçik Misyonu'nun önüne, Potansiyel Mücahid Mehmetçik'in tepesine dikilmiş bir sahte Türk!

Bu sahte Türk, "Türk Silahlı Kuvvetleri" adı altında ve emir komuta zinciri dahilinde bulunan Anadolu çocuklarının tarihî misyonunu hatırlayıp harekete geçmesine engel "turuncu zihniyet"tendir.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Mesele Türkiye
Bâkî AYTEMİZ


Samimiyet…
Delaili hâl, hâlin delil olması…
Acaba gerçekten İsrail'in Filistin'de yaptığı katliamlar karşısında gösterdiğimiz tepkilerde samimi miyiz?
Yahudi'den cesaret madalyası alış, işbirliği anlaşmalarının altına imza atmış, daha yeni silah ihalesi vermiş, Konya'da katil sürülerini eğiten RTE, o katil sürülerinin ahlarının tutacağını söylerken samimi mi?
Gazeteciler samimi mi?
Meydanları dolduran milyonlar samimi mi?
Bu işte samimiyet ölçüsü nedir, ne olmalıdır?

Hedef Vasıta İlişkisi…
Sen, İsrail'in katliamlarına karşı çıkıyor görünüyorsun ama başvurduğun vasıtalar hiç de İsrail'e tesir edecek, o kanı durdurmaya yetecek cinsden değil. Altındaki kırık kağnıyla aya gitmekten bahseden garibanın durumundan daha vahim bir psikolojik bozukluk arzediyor durumun…
Gerçek samimiyet, o ızdırabı şuurlaştırmakla ve bir daha bu türden bir facianın önünü kesecek kesin çözüm bulmaya çalışmakla gösterir kendini.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Bütün "Gargat"lara Ölüm!
Ünsal ZOR
...
Ahirzaman peygamberi buyuruyor: "Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kıyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onları yenip öldürecekler. Öyle ki, Yahudiler ağaç ve taşların arkasına saklanacaklar, o ağaç ve taşlar konuşarak, "Ey Müslüman, ey Allah'ın kulu, arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür," diyecek. Sadece Garkad ağacı haber vermeyecek, çünkü bu ağaç, onların ağacıdır." (Ennihaye, cilt 1, shf. 87, 103, 104, 117, İbni Mace, cild: 2, shf: 1363; Müslim, cild: 4 Shf: 2239)"
Hadiste adı geçen garkad ağacı, lûgatta "Sincan Dikeni" veya "Yahudi ağacı" olarak belirtilir. Anadolu'nun muhtelif bölgelerinde ise Karaçalı, Karadiken, Kunar, Çalıtohumu, Çalıdikeni, Çeşmizen ve Hz. İsa Dikeni gibi çeşitli isimler altında tanınır. Boyu 2-3 m. olan bu ağacın Lâtince ismi "PALIURUS SPINA CHRISTI"dir. Tehlikeli dikenlere sahip olan bu ağaç, Filistin havalisinde Yahudiler tarafından hâlen çok yaygın bir şekilde dikilmektedir...
Bu "Gargat"lar başka kimdir?
Yahudi-siyonist kuruluşlarından "cesaret" ödülü alan BOP Eşbaşkanı ve onun saz arkadaşları...
İsrail'i İslâm ümmetinin başına belâ eden İngiltere kraliçesi elinden "şövalye" madalyasını alan ve kendisine "Cumhur'un Reisi" dedirten A.G ve hempası...
Bir bayram arefesinde, Irak'ın Ebedi Devlet Başkanı Gönüldaş Saddam Hüseyin'i kahpece ve haince şehid eden işbirlikçi Şiî ve hain Kürt yapılanması...
Yani kısaca, emirleri ve direktifleri Waşington-Telaviv-Bürüksel'den alan ve merkezi şu anda Ankara'da bulunan "Domuz Topu" koalisyonu...
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

HAMAS ve Devrim Şuuru
Fazıl DUYGUN


"Press TV'nin bildirdiğine göre, Zahar al Aksa televizyonunda yaptığı konuşmada, "Zafer geliyor" diyerek Filistinliler'in dış yardıma ihtiyacı olmadığını ancak zafere ulaşmak için Allah'ın (c.c.) yardımına ihtiyaç duyduklarını söyledi."
İslâm topraklarını 90 yıldır Haçlı-Siyonist emperyalizmin yardımıyla işgal altında tutan İsrail'in, 27 Aralık ve 2 Ocak tarihlerinde başlattığı Gazze saldırısı ve işgalî, dünyadaki devrimcilerin şuur seviyesinde bir sıçramaya sebep oldu. Bu sıçramanın halk kesiminde en çok hissedildiği ülke ise Türkiye oldu.
Hamas'ın şahsında direnen bütün Filistinli anti-emperyalist örgütler insanlara şunu gösterdi: "2 yıldır ambargonun getirdiği 1,5 milyon insanın açlığa ve her taraftan kuşatılmışlığa rağmen, dünyanın en organize ve teknolojik silahlarına sahip bir işgal ordusunu, yenebileceklerini, bu işgalci orduya, kendi hareket temeli olan "düşmanı kısa sürede felce uğrat" anlayışını aynen tatbik edebileceklerini gösterdi." Türkiye'deki güya İslâmcı, her türlü devrimci aksiyonun önünü kesmek için gözyaşı, ağlama-zırlama edebiyatı yapan medyanın (geçmişte başta başörtüsü eylemlerindeki tavırlarını hatırlayınız); Hamas, FHKC, İslâmî Cihad vs. topyekûn Filistin direnirken yayınladıkları haberler, birer zavallılık numunesidir.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Kahrolsun İsrail, Ama Nasıl?
Sezai DİLBİLEN


Yüz binlerce samimi Müslüman canı yanmışçasına, evladına kıyılmışçasına, gözleri yaşlı, yumrukları sıkılı, düşmüş sokaklara, boğazı yırtılırcasına haykırıyor; 'KAHROLSUN İSRAİL'. Evet, hakikaten tüm kalbiyle istiyor İsrail'in kahrolmasını, ancak bunun nasılına dair önlerine alternatifler sunulmadığından, kahrolduğunu göremiyor, aksine daha da şımardığına şahit oluyor. Ya da biliyor bilmesine İsrail'in nasıl kahrolacağını ve yine nasıl kahredileceğini, ama birileri dikiliyor önlerine kesiyor hakikate giden güzergâhları ve tüketmeye başlıyor şuurlanma evresinde milletin enerjisini, sakinleştirmeye dindirmeye çalışıyor öfkesini. Buna rağmen derinden sesler sloganlarda açığa çıkıyor ve muradı dile getiriyor; MEHMETÇİK İSRAİL'e. Çay İçmeye değil tabi, adaletsizlik etmeye de değil elbet. Tıpkı Selaheddin Eyyubi gibi, tıpkı Yavuz Sultan Selim gibi Filistin'i ve o bölgenin insanını yahudi zulmünden, yahudi işkencecilerinin şerrinden korumak ve Yahudi'yi bir daha başını kaldıramayacak hale getirmek için gitmeli MEHMETÇİK İSRAİL'e. Ve Batıya meydan okuyarak, Birleşmiş Milletler Domuzlar Diktatoryasını reddederek, Filistin'i, Gazze'yi ve her nerede batı zulmüne uğramış mazlum varsa sahiplenerek gitmeli İsrail'e. İşte Selahaddin'in torunları geldi, işte Yavuz'un torunları geldi sözleri yankılanmalı Kudüs'ün sokaklarında ve O gün bayram günü gibi geçmeli.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

BETATRON
Dr. Hakkı AÇIKALIN


Betatron diyoruz. Özellikle de Salih Mirzabeyoğlu'na uygulanan TELEGRAM işkencesiyle birlikte gündeme bir ateş topu gibi düştü. Bu konuyu makâleye indirgemek bana uymuyor. Kitabını yazıyorum artık ve içinde yok yok. Her yazdığım bölümü de makâlat hâlinde sunacağım. Sonunda, bu iş Betatron'da Tıbb'a, oradan ideolojik savaşlara oradan da K'ın şu ânda üzerinde çalışmakta olduğu şâh-eser'e kadar varacak. İnsanoğlunun işi nerelere vardırdığnı ve bunda şeytâniyet'in gücünü teşhîr etmek ayrı bir heyecân.
Betatron nedir? Betatron bir siklotron'dur (cyclotron). Anlaşılacağı gibi kelime aslında yunanî: Kiklos: Döngü, çevrim ve Elektron: 1.602 × 10-19 coulomb'luk negatif elektrik yüküne sahib 9.109 × 10-31 kilogram kütlesi olan ve proton'un 1/1836 lik ebâtına uyan elementer parçacık. Kiklo-elektron'dan yola çıkarak ve kısaltarak Kiklotron.
Kiklotron (Siklotron) bir parçacık (partikül) ivmelendiricisidir. Kiklotronlar yüklü parçacıkları ivmelendirirler ve bunu yaparken de yüksek frekanslı alternatif voltaj kullanırlar. Bu yüksek voltaj potansiyel fark'a denk düşer. Dikine manyetik saha (çekim sahası) parçacıkların çevrime girmesine sebeb olur. Böylece ivmelenmiş voltaj yeniden üretilir. Kiklotron'un üretimine 1929 yılında California Üniversitesi - Berkeley'de başlanmıştır.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...



--------
Salih MİRZABEYOĞLU: İNSAN
--------

SORUŞTURMA... SORUŞTURMA... SORUŞTURMA...
DTP Diyarbakır Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Av. Selahattin DEMİRTAŞ:


Sorun "Filistin Sorunu" Değil "İsrail Sorunu"

-İsrail'in Gazze'yi tekrardan işgal etme niyetinin olduğunu düşünmüyorum. 50 yıllık "İsrail Sorununun" (Filistin sorunu demek hele hele bugünlerde yanlış olabilir), İsrail lehine sonuçlandırma çabalarının en kanlı girişimlerinden biridir, bu son olay. Obama'nın 20 Ocak'ta Bush'tan başkanlığı devralmasından önce planlı bir katliam harekâtıdır. Bu saldırının Obama'yı zora sokma girişimi olarak adlandırılması tam bir manipülasyondur. Bu saldırı bizzat Obama politikasının ilk pratik uygulamasıdır. Saldırının katliama dönüştürülmesi de bilinçlidir. Bu şekilde bütün dünya halkları dumura uğratılarak, bir aşama sonrasında İsrail lehine bir çözüme razı olmaları sağlanacaktır. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı edeceklerdir. Ancak ille de tanımlamak gerekirse bu savaş iki uluslar arası güç arasında süren bir savaştır. Savaşın bir tarafı ABD'nin başını çektiği İsrail, İngiltere ve diğer AB ülkeleridir. Diğer tarafı ise emperyalizme karşı direnen ezilen halklar ve onun Orta Doğu'daki temsilcilerinden Filistin halkıdır. Bu savaş emperyalizm ile ezilen mazlum halklar savaşıdır. Elbette ki ezen taraf orantısız bir güce sahiptir ve gücünü kullanmaktan da çekinmemektedir.

Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...


Stratejist-Yazar Ferruh SEZGİN:
BM Siyonizmin Emrinde Bir Örgüttür
http://www.barandergisi.com/images/raporresim/ferruh_sezgin.jpg

-İsrail'in Gazze bölgesine karşı düzenlediği askeri operasyon, elbette ki, asimetrik savaş çerçevesinde kuvvetli tarafın zayıf tarafa karşı "orantısız güç" kullanmasından ibarettir.

-Hamas'ın "saldırgan" olarak gösterilmeye çalışılması, dünya kamuoyunda İsrail'i haklı göstermeye yönelik uluslararası çaplı bir psikolojik harp operasyonundan başka bir şey değildir.

-Birleşmiş Milletler, "dünyaya barış getirmeye çalışan bir örgüt" değil, "Beynelminel Siyonizm'in menfaatlerini tahakkuk ettirmek için faaliyet gösteren bir örgüt"tür.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...


İsrail Hükümetinin Siyasi Kumarı
Mustafa ÖZCAN


Birçok gözlemcinin de hemfikir olduğu gibi, Gazze saldırısının arkasında kapatılmamış hesaplar ve siyasi beklentiler yatıyor. İsrail Ordusu ve Olmert, güney Lübnan'da kaybettiğini Gazze'de kazanmak ve toparlamak istiyor. Orada aldıkları yenilgiyi burada kapatmaya çalışıyorlar. Olmert Lübnan hesabını Gazze üzerinden kapatmanın derdinde. Böylece tarih önünde Lübnan arını silmiş ve rövanşını almış olacak.Tzipi Livni, Gazze saldırısı ve deneyimiyle birlikte 'ben de varım ve her ne kadar ordu değil de istihbarat çıkışlı ve kökenli isem de zor günlerde göreve varım, hazırım ve erkekleri aratmam' mesajını verecek. Ehud Barak da 'kriz döneminde ülkeyi ben yönetebilirim, halkın aradığı adres benim' mesajını veriyor ve kendisine göre İsrail halkıyla güven koprüsü kuruyor. Tabii bunlar zehirli beklentiler. Lakin ya tersi olursa; bu durumda Dimyat'a pirince gidenler evdeki bulgurdan olacak ve Netanyahu'nun önünü açmış olacaklar. Zaman ve zayiat baskısı nedeniyle başarısız olurlarsa gelecek hükümeti Bibi/Netanyahu diğer sağ partilerle birlikte kurabilir. Durum, 1996 sonrasına benzer. Barak ve Tzibi Livni elenir ve İsrail de Gazze'de döktüğü kandan dolayı bölgeden siyasi olarak tecrid edilir ve Netayahu ile bu tecridi derinleşir. Tecrit de gelecek İsrail yönetimlerini ve politikalarını daha saldırgan yapabilir. Kesin olmasa da gelecek ufkunda böyle bir ihtimal varid gözüküyor.
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Hesaplar Bozulurken
Salih SEVİM


Oysa her şey, ne kadar güzel gidiyordu değil mi?
Bir yanda; liberal ekonominin kurallarının bir saat nizamında, tıkır, tıkır işlediği dünya hayâli…
Ve o hayâlin cezbesi içinde, o "ufka" ulaşabilmek için, "vatanı, bir çift kadın göğsüne değişirim" diyebilecek kadar, "gözü kara" bir liberal mecnûniyet…
Diğer yanda; bu ekonominin nimetlerinden istifade ederken, bu istifadenin "zekatı" kabilinden, "ne kokar, ne bulaşır" bir ılımlı-İslam anlayışının müntesipleri…
El ele vermişlerdi…
Efendileri, ABD-AB-İsrail troykasının velayeti altında kurulacak "Yeni Dünya Düzeni"nin, "ışıltılı" atmosferi içinde, uysal bir ülkenin, mutlu, mesut vatandaşları olarak, yaşayacaklardı…
Efendileri, bu ortamı sağlayabilmek için gece gündüz çalışıyordu… Ama kendileri de bir şeyler yapmalıydı…
O sebeble, liberal mecnûnlardan biri:
Efendileri Irak'ı işgal etmeye niyetlendiğinde, "Herkes pozisyonunu buna göre alsın! Zamanın ruhunu, tarihin ilerleyişini durduramazsınız" diyordu, yaşayan Hegel edasıyla…
Önde gelen, "Gül"eç yüzlü, ılımlı-İslâmcı, bir siyasetçiyse:
"Önümüzdeki birkaç yılda Ortadoğu'da sınırlar değişecek" diye beyanat veriyordu, efendilerinin "omuz başından" bakarcasına…
Efendilerinin, "Kasımpaşa" tebaasından, "Gül"eç yüzlünün kankası ise:
"Ben, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım" diyerek, hizmet yarışında "ben de varım" mesajını iletiyordu dünyaya…
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Terörist İsrail Devleti'nin Dostları
Yılmaz DİKBAŞ


1948'de Siyonistler, İngiltere'nin öncülüğünde ve ABD'nin büyük desteğiyle Filistin topraklarında İsrail devletini kurdular.Daha önce o topraklarda öyle bir devlet yoktu.
20. yüzyılın tartışmasız en büyük bilim adamı, Yahudi asıllı Albert Einstein, Siyonist liderleri 'terörist' olarak damgaladı.
23 Şubat 1996 tarihi, Türk Dış Politikası'nda bir dönüm noktası oldu. Türkiye ile İsrail arasında, "Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması" imzalandı.1
Bu anlaşmayı İsrail'de, dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Çevik Bir imzaladı.
Bu anlaşma, T.B.M.M' de konuşulmadı.
Bu anlaşma, T.B.M.M' de tartışılmadı.
Bu anlaşma, T.B.M.M' de oylanmadı.
Bu anlaşma, T.B.M.M' de onaylanmadı.
Adı "Askeri Eğitim İşbirliği" olan bu anlaşma, aslında çok geniş kapsamlıydı.
Birkaç soru önergesi veren olduysa da, milletvekilleri bu anlaşmanın içeriğini öğrenemediler.
Dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Taylan, yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"Bu anlaşma 'Gizli, gizlilik dereceli' bir Anlaşma olup, Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları, Gizli kalmasını gerektiren bir husustur."
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Filistinli Şehid Lider
Şeyh Ahmed Yasin -I-

Ali Haydar CAN


Şeyh Ahmed Yasin, şehadetinden kısa süre önce Filistinli müslümanların karşı karşıya kaldığı işgâle ve işgâlci düşmanın vahşî zulümlerine suskun kalması karşısında -Filistin gerçekten istiklâline kavuşuncaya kadar hepimizin omuzlarında ağır bir vebal olarak kalacak olan- şu bildiriyi yayınlamıştı:
[Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

A.GÜL: 'Biz Hamas'ı Uyarmıştık!'
Av. Güven YILMAZ


Gazze, bir haftadır Konya semalarında eğitim gören "dost ve müttefik" İsrail'in pilotları tarafından bombalanıyor… Arap liderleri ve TC Cumhurbaşkanı Gül, "biz böyle olacağını söylemiştik, Hamas'ı uyarmıştık" ifadeleriyle ne kadar da Bushlaşmış bir tavır sergilemekte… Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah da çıkmış, "Birileri çıkıp Hamas'ı kastederek, 'bu Filistin ulusal barışını doğmadan öldürmüştür' diyebiliyor ve 'biz kendi tesbitlerimiz çerçevesinde onları uyardık şimdi bu uyarılara kulak tıkayanlar kendi sorumluluklarını kendileri yüklensin' diyebiliyor. Bu tür sözlerin bir Arap'tan südur ettiğine inanabiliyor musunuz?" demiş ve arkasından halkı Müslüman olan devlet yöneticilerini bakın nasıl da suçlamış;
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

İBDA KAVGAM
KAVGAM İBDA
Sezai KIRLANGIÇ


Başa alınması gereken hakikat; kalem ve kılıç birlikteliğinin aynı EL'de terkibi bir manaya büründüğünde, 'İMAN VE AKSİYON'dan pay sahibi olunacağı gerçeğidir. 'Fikir emrinde kol', 'Fikirse Fikir Kavgaysa Kavga' gibi başlıklar, bu kalem ve kılıç terkibinin gerekliliğini işaretleyen bir başka hakikattir.
Kavga nedir? İki kişinin birbiriyle didişmesi de kavga, iki anlayışın birbirleriyle karşılaşması da kavga… İki zıt idrak cephesinin mensupları arasında gerçekleşen karşılıklı alış-verişler de kavga... Toprağın kendi içerisinde kavrularak yemişlere dönüşmesi, suların kendini sağa sola, dağa taşa vurarak temizlemesi de kavga. Kavga hareketlilik demek, hareket halinde olmak, yenilenmek, güncellenmek demek. Bu çerçevede Kavga; İBDA demek.
Neyin Kavgası manasında, hem cevabın hem sualin kendisi olarak İBDA KAVGAM-KAVGAM İBDA şeklinde zuhur ise kalem-kılıç terkibine yakın olanların anlayacağı muazzam bir ifade. Her varlık İBDA halinde ve yine her varlık İBDA'ya memur. Memuriyet ve mecburiyet bahsiyle alakalı beyinleri zonklatan idrak hali şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu? Ve M. Salih Mirzabeyoğlu'nun memuriyeti…
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Ayranı Yok İçmeye!..
Kâzım GÖKBAYRAK


Gelirler farklı olsa da geçim derdinde müştereklik var: 1,5 milyar maaş alan da geçinememekten şikâyetçi, 3 milyar maaş alan da geçinememekten şikâyetçi, 500 milyon alan haliyle şikâyetçi.
Geçinememenin sebebleri olarak pahalılığı en başta sayarken, ayağını yorganına göre uzatmamak, sosyal çevre baskısıyla harcama yapmak, kanaatsizlik, israf vb.lerini ilave edebiliriz. Geçim derdindeki temel sebebler sistemden kaynaklanıyor… Aslında ahlakî sebebler de sistemden kaynaklanıyor. Sistem kendi zenginlerini doğururken, sömürü düzenine karşı çıkanları ise illegal olarak değerlendirmektedir.
Terör tarifi de bu şekilde yapılmakta, zulüm düzenine ve sömürgeye karşı olanlar, egemen güçlerce "terörist, yasadışı" olarak damgalanmaktadır.
Guardian'dan Nir Rozan, İsrail'in Gazze'deki sömürgeci mantığını, "terör" tarifini kimlerin yaptığına dikkat çekerek şöyle eleştiriyor:
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...


'İsrail Hemen Etkisizleştirilmelidir!'
Yeni Devir Hukukçular Derneği Basın Bildirisi


İsrail hemen etkisizleştirilmelidir!
Çağrımız bu ülke siyasetçilerine, en başta da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'adır!
Sayın Başbakan, İsrail 'devlet'ini ilk önce tanıyan bir ülkenin başbakanıdır.
Bu, %90'ı Amerika ve İsrail düşmanı olan bir halka büyük ihanettir.
Sayın T. Erdoğan, %47'lik bir oy oranı ile iktidara gelen bir başbakan olarak halkının hislerine tercüman olup, "İsrail'i tanıyan ilk devlet" olma ayıbından kurtulmak zorundadır.
Bu ayıptan kurtulmak için ivedilikle yapması gereken şunlardır:
-Sayın Başbakan evvelâ, Amerikalılarca düzenlenen ve içeriğinde; "Türkiye'de Amerika'nın nam ve hesabına çalışacak politikacı tipi yetişmiştir. Dışarıdan herhangi bir müdahaleye gerek yoktur." yazan raporda belirtilen klâsik Amerikancı politikacı tipinden olmadığını ispatlamalıdır!
-Bu ülkeye ve bu bölgeye has ve hususi olan bir siyaseti yürütmekle mükellef olan Sayın Erdoğan, mükellefiyetinin tabiî tezahürü hâlinde İsrail uçaklarının Türk hava sahasına girmesini yasaklamalı, hava sahasının ihlâlini savaş sebebi sayacağını ilân etmelidir!
-İsrail ile imzalanan siyasî, iktisadî, askerî vb. mahiyetli olan bütün anlaşmalar istinasız feshedilmelidir!
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

"Tecrübe Edilmemiş Fikirler -II-
Şükrü SAK - BLOKNOT / Gündemdışı
"Söz" ve "hayat"ı birbirine bağlayan ebedi bağı dişleyen köpek sürüsüne karşılık...
"Söz" ve "hayat" arasındaki kopmaz bağ?..
"Yazmak" ve "yaşamak"?..
"Yazdığını yaşamak, yaşadığını yazmak"...
Böyle ifadelendiriliyor İbda Külliyatı'nda; "Hayat"la "söz-yazı" arasındaki "sahici insan" tavrı...
Bu hakikat temelinden uzaklaştıkça da;
Yazdığı ile yaşadığı farklı...
Yaşadığı yazdığına benzemez...
Yazdığı yaşadığına uymaz...
Yazıp-söylediği şeylerin "hacimsizi"...
Savunduğunu söyleyemez, yazdığını savunamaz, bunun kavgasını veremez...
Dün söylediğini bugün inkâr eder...
Hatta; "söyleyemeyeceği şeyler düşünür"...
Hiçbir "insanî" ve "ahlâkî" temeli bulunmayan, "mücerret" bir hakikat kaygısı taşımayan, bayağı ve pislik bir "yazar, çizer" bilmem ne sürüsü...
Bin bir tonda şahsiyetsizlik ve bayağılık örnekleri...
"Yazmak ve yaşamak"?..
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Orta Asya'daki ABD İşgal Üsleri
Tuncay AKSOY


Başta Anadolu olmak üzere ABD ve diğer emperyalist kuvvetlerin, bölgemizde yani Büyük Doğu coğrafyasında daha rahat hareket etmeleri için giriştiği hamlelerinde ve yahut daha da açar isek; katliam ve işkencelerini uygulamak için ikili anlaşmalar ya da NATO denilen yapılanma ile topraklarımıza kurduğu askerî üsler meselesi hala daha gündemde ki tazeliğini korumaktadır... Bununla birlikte ABD'nin ve diğer emperyalist güçlerin hedefinde yer alan bölge olması hasebiyle Asya'nın da hem stratejik hem de ekonomik sebeplerden ötürü emperyalistlerin kendi dünya düzenlerini kurmalarında işe yarayacak bir bölge statüsünde olduğu ve ekonomik seviyenin iyice düşerek ya da özellikle düşürülerek sömürüye hazırlandığı, sömürüldüğü bir zaman dilimindeyiz...
Büyük Doğu Asya'nın kalbi sayılan Türkistan ve Hazar çevresi üzerinde ve özellikle bu stratejik bölgeyi çevreleyen geniş alanda iki büyük güç, ABD ve Rusya Federasyonu'nun yakın ve ileri karakol noktaları kurma yarışı hız kesmeden sürüyor. ABD'nin Orta Asya'da varlığını sürdürdüğü 1990'lı yıllardan 2002 yılına kadar, Kırgızistan ve Özbekistan'da üsler edindiğini, Tacikistan'ın Amerikan uçaklarına hava alanlarını açtığını, Türkmenistan ve Kazakistan'ın da hava sahalarını ABD'ye açtıklarını görüyoruz...
Devamı BARAN Dergisi 104. Sayıda...

Son Dakika!
- Masum Yahudi Yoktur!
- "Burası Filistin Buradan Çıkış Yok!"
- AKP'de Yaprak Dökümü Devam Ediyor!


PANORAMA Türkiye:
- Yıldız TİLBE: "Allah'ım İsrail'in Belasını Ver!"
- Tuncay Özkan Konuştu 32. Gün Kapandı!
- Kriz İntiharları Devam Ediyor: "Batsın Bu Dünya!"
- AKP Uçkur Savaşı Veriyor
- İşte Dik Duruş: Moritanya'dan Yahudilere Rest!
- Tosuncuk Bir Baltaya Sap Olmasın Da Aç Mı Kalsın?
- Garibana İlaç Yok
- Sadaka Kültürü
- eylemler... eylemler... eylemler...

İmân ve İslâm:
- Yahudi'nin Anladığı Dil Hayber'dir!.. Yeniden Hayber! Yeniden Hayber!
- Hayber'in Fethi
- Yahudi Hakkındaki Âyetlerden Bazıları
- "Yahudileri Öldürünüz" Hadis-i Şerifi


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."

*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.