29 Ocak 2009

(anadoluhaber) Baran Dergisi 107. Sayı Çıktı!.. Tüm Bayilerde!

BARAN DERGİSİ

 

 

 

107. Sayı Çıktı!.. Tüm Bayilerde!

 

 


 

 

"bilemediler yalnız "mutlak hakim"e

 

baglılıgımızı

 

-yalnız ona kul ona egilecegimizi-

 

bilemediler oy

 

kadın, ihtiyar

 

genç, çocuk

 

her can bir siper olup

 

burç burç

 

direnecegimizi!.. "

 

 

 

 

BARAN'dan Kâim ve Dâim
-107-


Bush Olmadı
Obama (mı) Verelim

Obama'nın başkanlığa seçilmesinden sonra buradaki Amerikancıların çocuk heyecanıyla hadiseyi değerlendirmeleri görülmeye değer.

"Zihniyet devrimi" diyeninden tutun da "dünyaya değişim gelecek" diyenine kadar, adeta bir "Mesih karşılama töreni"ni andırıyor Obama'nın gelişi!

Obama bir çizginin temsilcisidir.

Ve bir çizgiye, politikaya karşılık olarak başkanlığa getirilmiştir.

Aslı itibariyle ne "zenci"dir, ne de "müslüman" dır.
"Zenciliği"yle Amerikan emperyalizminin ezdiği, sömürdüğü İslâm coğrafyası dışındaki "üçüncü dünya halkları"na mesaj verilmeye çalışılırken, "Müslümanlığı"yla da İslâm dünyasına…

Obama ile Amerika'da ve dünyada yeni bir süreç başladı deniliyor.

Bu sürecin adı konmadan, Obama'nın niçin dinî ritüelleri andırır şekilde karşılandığı anlaşılamaz.

Obama'yla başlayan sürecin adı, Amerika'yı dağılmaktan ve çökmekten kurtarma sürecidir.

Amerika'ya imân etmiş demokrasi dininin meczublarının, dinî ritüelleri andırır şekilde Obama vitrinini parlatmaya çalışmalarının sebebi budur.

Amerikan başkanını dünya ölçeğinde değerlendirdiğimizde, "zenci" ve "Müslüman" motifinin yukarıda izah ettiğimiz sebeblerden dolayı kullanıldığı anlaşılır.

Obama, 1990'larda başlayan Bush çizgisinin uyguladığı politikaların Amerika'yı dağılış ve çöküş aşamasına getirdiğinden dolayı, Amerikan derin devleti tarafından mevcut duruma uygun olarak çıkartılmıştır.

Nasıl ki 90'lardaki mevcut durum Bush çizgisini gerekli kıldığından dolayı Bush başkan yapıldıysa, bugün de aynı şey Obama için geçerlidir. ABD'nin çıkarı gereği 90'larda baba Bush'la başlayan çizgi oğul Bush'la devam ettirildi.

Çünkü Amerika'nın çıkarı Irak'ın, Afganistan'ın, Somali'nin işgalini gerektiriyordu.

Hafızalarımızı tazeleyelim… Oğul Bush Amerikan emperyalizmine ve Amerikan çıkarlarına o kadar uygundu ki, hile ve darbeyle başkan yapıldı. Florida'daki seçimleri hatırlayınız.

Bush çizgisiyle Sovyetlerin çöküşünden sonra 90'larda Amerikan çıkarları doğrultusunda başlayan politikaların neticesi Amerika açısından çözülüş, dağılış ve çöküş oldu.

Özellikle Irak Savaşı'nın en büyük neticesi, "Amerikan imparatorluğu"nun gerilemesi ve dünyadaki imajının bozulmasıdır.

Savaşı yürütmek için Amerika'nın dünya çapında harcadığı malî kaynak, yerine iade edilemediğinden dolayı da, küresel krizi tetiklemiştir.

Irak'ta ve Afganistan'da Amerika'nın yaşadığı askerî hezimet, "Amerikan imparatorluğu"nu kendi içinde dağılış aşamasına getirmiştir.

Yunanistan gibi dünya çapında mevcut rejimlere karşı gelişen halk hareketlerini de bir imparatorluğun çözülüş ve dağılış aşamasında yaşanan hadiseler olarak değerlendirmek gerekir.

İşte Bush çizgisiyle uygulanan Amerikan politikalarının getirdiği bu enkazın altından kalkmak niyetiyle Amerikan derin devleti, bu çizgiye karşı "karşıt bir çizgi"yi yönetime getirmiştir.

Cumhuriyetçilerle Guantanamo üssü kapatılamaz.
Cumhuriyetçilerle Irak'tan kaçılamaz.

Cumhuriyetçilerle İslâm coğrafyasına dost görünümünde tekrar gelinemez.

"İmparatorluğu" çöküşten kurtarmak için ise bu ve benzer birçok hamlenin yapılması gerekir. Bunu da ancak "karşıt" bir çizgi gerçekleştirebilir.

Obama bunun için başkanlığa getirilmiştir.

Ailesinde zenciden çok beyaz olan, Müslümanlardan ziyade Yahudilerle iç içe olan Obama, bir nevî "son umut"tur.

"Yeni Amerikan Rüyası" denilen Obama, işte bu "son umut" hissiyatından dolayı adeta "Mesih" gibi parlatılmaktadır.

Mc Cain'i seçimlerde aday gösterenler, bunu Obama seçilsin diye yaptılar. 75 yaşındaki "ihtiyar, tutucu, yobaz, ülkücü" Mc Cain, beklenildiği üzere "barışsever" genç Obama'ya mağlup oldu.

Dünya ölçeğinde uygulanan Amerikan politikalarındaki değişiklikler sadece ve sadece "Amerikan imparatorluğu"nu kurtarmaya yönelik olacaktır. Çünkü şu anki Amerikan çıkarı bunu gerektiriyor.

Dünyanın sorunu Obama veya Bush'la değil. Sorun "uluslararası sistem" denilen Hristiyan ahlâkı-Roma Nizamı ve Yunan Aklının oluşturduğu "şuur süzgeci"ne nisbetle şekillenen sömürü düzenidir. "Asıl" itibariyle de kötü olan bu düzen, onu etkisizleştirecek mukabil bir şuur süzgecine nisbetle şekillenecek "uluslar arası" bir sistemle karşı çıkılamadığından, ister Bush, ister Obama vitriniyle olsun; yaşamaya devam edecek.

Çöküşün eşiğine gelmiş sömürgeci uluslararası sistem, yeni bir "şuur süzgeci" kuşanılarak karşı çıkıldığında anti-Amerikancılık, anti-ABcilik yerli yerine oturacaktır. Aksi takdirde Hristiyan ahlâkı- Roma Nizamı ve Yunan Aklından oluşan "şuur süzgeci"yle Amerika'ya, AB'ye, topyekûn Batı'ya karşı çıkış, sadece karşı olunan düzeni yaşatacaktır.

Bugüne kadar olduğu gibi...

Dünya çapında Batı'nın kendi "şuur süzgeci"yle oluşturduğu bu sömürü düzenine alternatif olarak, bağlısı olduğumuz İBDA fikir ve aksiyon sistemini teklif ettiğimizi tekrardan hatırlatırız.

GENEL YAYIN

 

 

 

TELE-Röportaj:
Filistin Davasının Efsanevî Savaşçısı
Kumandan CARLOS:
Ebu NİDAL Hain Değildi

Baran: Selâmun Aleykum Kumandan Carlos.
Carlos: Ve Aleykûm selâm.

Baran: Nasılsınız?
Carlos: Elhamdulillah, iyiyim. Ya sizler nasılsınız?

Baran: Elhamdulillah bizler de iyiyiz. Sayın Gönüldaş, geçtiğimiz haftaki konuşmanızı, yayınladık ve web sitemizden de sesli olarak hâlen yayınlamaktayız. İstediğiniz gibi dergilerimizin eski sayıları da size ulaştırılacaktır.
Carlos: Teşekkürler. Konuşmamı kaydetmeye başladınız mı?

Baran: Evet.
Carlos: Beni Türkiye'den bir gazetenin Londra muhabiri aradı. Daha önce benimle ilgili manipülasyon bir haber yapan Faruk Zabcı aradı. Bana, Türk gazetelerinde, benimle ilgili bir haber çıktığını söyledi. Söylediğine göre, Türkiye'deki Ergenekon operasyonlarına kaynak teşkil eden Tuncay Güney isimli bir şahıs, "benim 1979 yılında İstanbul'a geldiğimi ve burada genç bir Türkle görüştüğümü ve bu gencin şimdilerde, bir İslâmcı örgütün lideri olarak cezaevinde bulunduğunu söyledi ve benim görüşümü almak istedi. Kendisiyle uzun bir süre konuştum. Ama şunu söyleyeyim, kendisi beni aradı. Sizin, daha önce yaptığınız gibi, bu gazeteciyi doğruyu yazıp, yazmadığını takip etmenizi ve gelişmeleri bana bildirmenizi istiyorum.

Baran: Tabii gönüldaş, istediğiniz malumatı size göndereceğiz.
Carlos: Bana, Şehid Ebu Nidal hakkında birkaç ay önce bir İngiliz gazetesinde (Independent) çıkan ve onun aslında bir Amerikan ajanı olduğunu iddia eden bir yorumdan bahsetmiş ve bu vesileyle görüşlerimi almak istemiştiniz.
Arz ediyorum:
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

Kumandan CARLOS ile yapılan görüşmelerin bir kısmı her hafta sitemizde vereceğimiz adreste yayınlanacaktır... Gerçekleştirdiğimiz son görüşmenin kaydını yarın
(30 Ocak 2009 Cuma) yayınlayacağız.

http://www.barandergisi.com/

 

 

 

Manipülatif Habercilik
Hürriyet'in Carlos Haberi
Vladimir Ilich Ramirez Sanchez, nam-ı diğer "Çakal Carlos" ve İslâm adıyla "Salim Muhammed." İddia etmemize gerek olmayan bir hakikat olarak İBDA'ya olan bağlılığı bütün dünyaca bilinen, her hafta K. Salih Mirzabeyoğlu ile Avukatları vesilesiyle selamlaşan, yıllardır Aylık ve BARAN dergilerine has yazılar kaleme alan dünya çapında bir eylem, aksiyon adamı. Alman Vikipedia sitesinin "dünyanın en büyük teröristi, kaldığı Fransız cezaevinde, 2003 yılında Müslüman olan (ki doğrusu 1975'dir) Carlos lakaplı Ilich Ramirez Sanchez, İBDA-C'nin o yıldan bu yana destekçisidir. Bu da, İBDA-C'nin en azından bir kısmının dünyadaki bütün anti-emperyalist ve militan oluşumlarla işbirliği içinde olduğunun dikkatlerden kaçmadığını gösteriyor." (http://www.im.nrw.de/sch/717.htm) şeklinde tanıttığı, K. Salih Mirzabeyoğlu'nun "ufuk açıcı" sıfatıyla vasıflandırdığı gönüldaş Kumandan Carlos, 26 Ocak 2009 tarihli Hürriyet, Star Tv ve Vatan gazetelerinde, Doğan Haber Ajansından Faruk Zabcı'nın bir haberiyle tekrar Türkiye gündemine fırıtna gibi girdi.


Daha doğrusu, BARAN dergimizde haftalık telefon görüşmeleri yayınlanan, esir edildiği Avrupa'nın en sıkı güvenlik tedbirlerinin alındığı, Paris yakınlarındaki Poissy cezaevinden, her hafta dergimize telefon ederek, yaşanan hadiselerle ilgili olarak açıkladığı görüşlerinin yayınlanmasıyla, zaten gündemde olan Gönüldaş Kumandan Carlos, bir kez daha manipülatif bir habere kurban edilmek istendi. Faruk Zabcı namlı şahıs, bundan 17 ay kadar önce, Gönüldaş Carlos'la ilgili bir manipülatif bir haber yapmış, haberdeki çarpıtmaları ve yalanları bizzat Carlos tarafından dergimize gönderilen açıklamayla açığa çıkmıştı.
Önce son haberindeki manipülatif bilgilerden başlayalım.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

 

 

 

BARAN 107'den Başlıklar

 

 

Sohbet-Konferans
Darbehan GÖKTÜRK
Takdim: Bu yazı 81. sayımızda yayınlanmıştı.
İsrail Terör Örgütü'nün Gazze'ye saldırısıyla bir kez daha insanımız anladı ki, "uluslar arası hukuk" sömürünün ve zulmün aracıdır.
Uluslar arası hukuk var mıdır yok mudur tartışmasının yaşandığı şu günlerde, bahsin önemine binaen bu yazıyı tekrar yayınlıyoruz…
Şimdi sizlere "düşmanınızın düşmanı" dostunuz mu olur, düşmanınız mı? diye sorsam, "Böyle de soru mu olur? 'Düşmanımızın düşmanı' tabiî ki dostumuzdur, bunu bacak kadar çocuk bile bilir" karşılığını vereceğinize şüphe yok.

Bilsin, zararı yok. Biz yine de bilgilerimizi şöyle bir tazeleyelim: İster şahıslar, ister devletler arasında bir güç mücadelesinden bahsediyor olalım, kural aynı: Düşmanımın düşmanı dostumdur. Üçüncü güç veya güçlerin ayrıca düşmanınız olup olmamasıyla değişmeyen bu kurala göre, bir güç mihrakını baş düşman olarak tespit ettiğiniz zaman, o baş düşmanın düşmanı konumundaki üçüncü güç veya güçler dostunuz oluyor. Baş düşmanın saldırısına maruz kaldığınız şartlarda, üçüncü güç veya güçlerin ayrıca düşman olup olmaması, hayati bir mesele değil. "Hayati bir mesele olmasa da, dilimiz alışmış, asla güç birliği yapmayız!" diye tutturup, çocuklar gibi ayak direrseniz, hakkınızda "Bunun maksadı üzüm yemek değil, bekçi dövmek" diye hüküm kesebilirler. Yalnız dikkat edin; ilkesiz fırsatçıların, liberal çapulcu işbirlikçilerin yüzünden, günlük dilde "gemisini yürüten kaptandır" sözü, nasıl ki "dümenini yürütemeyen aptaldır" anlamında kullanılan menfi bir deyim hâline gelmişse; "düşmanımın düşmanı dostumdur" sözünü de "herkesi salak yerine koy, kullan! Ahlâkî, hukukî, siyasî, hiçbir değeri takma. Dümenini yürütmek uğruna yemediğin tek bir halt kalmasın" şeklinde anlama eğilimi yaygındır. "Üzümünü yağmalayabildiğine göre, bağın sahibini ne sen sor, ne de sordur" sözü bunlardan çıkma.

Güç mücadelesinin belli bir ânında durumunuzu "Düşmanımın düşmanı dostumdur" sözüyle ifâde etmişseniz; bu sizin varlığınıza yönelik tehdit kaynaklarını bertaraf edilme aciliyeti bakımından kendi ölçülerinizle değerlendirmeden geçirip, bir "hayatî tehdit" tespiti yaptığınızı gösterir. Hayatî tehditin kaynağı olan gücün adı, baş düşmandır.

Baş/esas/stratejik düşman, onun diğer düşmanlarını şu veya bu derecede dost kabul etme zarureti bulunan düşmandır.

Baş/esas/stratejik düşmanın diğer güçlere yönelen tehdit o kadar hayatîdir ki, kendi aralarında ayrıca dost ya da düşman olsunlar olmasınlar, varlıklarına kastettiği o güçleri kendisine karşı adetâ birleştirir, güç birliği yapmaya sevk eder.

Baş düşman konumundaki "düşman"ın "düşmanları", genel bir kural olarak en azından söz konusu baş düşmanın yönelttiği hayatî tehlike tamamen bertaraf edilinceye kadar dost güçlerdir.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

"BOP Ölü Doğdu!"
Bâkî AYTEMİZ
BOP hakkında Fuller'le başlayıp Ahmet Davutoğlu ile devam eden itiraflar zincirine en son olarak da BOP Eşbaşkanı olan zat, RTE katıldı…
BOP Eşbaşkanı olan zatın itiraflarından önce BOP'un tarihçesine bir göz atmakta fayda var…
ABD'de "Neo-Con" adı verilen "Yeni Muhafazakâr"ların hazırladıkları "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi" (The Project for the New American Century-PNAC) en başta Başkan Yardımcısı Cheney olmak üzere, eski Savunma Bakanı Rumsfeld, P. Wolfowitz, W. Bennett, Z. Khalilzad, R. Perle, Holbrooke gibi Bush yönetiminin en önemli kişileri tarafından hazırlanmıştı.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

BATICI HAYAT TARZINA KARŞI OLMADAN AMERİKA'YA KARŞI OLUNUR MU?
Kâzım GÖKBAYRAK
Bir Batılı, "Batı hayat tarzının ulaştığı her yer Batı'dır" diyor.
Bizdeki batıcı rejimin eğitim tezgahından geçmiş yani batı kültürüyle beslenmiş ve bunu gönüllü benimsemiş bazı üst rütbeli general ve bürokratların, siyasetci ve prof.ların Amerikan karşıtlığı özde değil, sözdedir; ve ancak siyasi hesaplaşmalarda nefslerine dokunduğu kadardır.
Vatan, millet, bağımsızlık, kurtuluş ve sömürgeleşmeye karşı olma gibi temel kavramlar, bizdeki anlı şanlı generallerde, üst rütbeli siyasilerde ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nda en az bulunan şeydir.
Genelkurmay eski başkanı Yaşar Büyükanıt, vazife başında iken, "1919 şartlarındayız !" diye buyurmuş; fakat ondan sonra kurtuluşa dair, işgalcilere dair hiçbirşey yapılmamıştır. Neden?
Boğazına kadar Batıcı hayat tarzına batmış ve daha kötüsü bunu "aydınlanma" "ilericilik" ve "Kemalist devrimler" olarak görmüş olanların, antiemperyalist söylemleri ne kadar ciddi olur; veya topyekûn bir kurtuluşu hakikaten istiyorlar mı?
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...


Gül, Başbakan'ına ve Bu Ülke'nin Çoğunluğu'na "Irkçı Marjinaller" Dedi
Oğuz GÜRSES
Toplama kampı haline getirilmiş bir mekâna sıkıştırılmış ve her yönden kuşatılmış kahraman Gazze halkı işgalci ve soykırımcı Yahudi terör örgütüyle onların destekçisi teröristbaşı AB-D emperyalizmine karşı dişiyle tırnağıyla bir direniş destanı yazarken...
Bu ülkenin Müslüman halkı ne yapacaktı?
Soykırımcı işgalciye, teröristbaşı AB-D emperyalizmi gibi alkış mı tutacaktı?
Yoksa teröristbaşının bütün terör eylemlerini aklama/meşrulaştırma/kolaylaştırma birimi gibi çalışan BM (=Domuzlar Diktatoryası) gibi sessizce seyir mi edecekti?
Bu ülkenin halkının çoğunluğu İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırım'a karşı 1919 şartlarından beri ilk defa millî bir dava etrafında yeniden yekvücud oldu...
Çünkü Gazze dediğin, Filistin dediğin yer 90 yıl önce bizim vatanımızın bir parçası, bir vilayetiydi...
Oranın halkı ise kardeşlerimiz...
Biz o toprakları savunmak için 90 yıl önce binlerce evladımızı şehid vermiştik... Bundan önceki GKB'nın babasının kabri bile o topraklarda değil mi?..
Bugün kahraman Gazze halkının yaptığı gibi, toprağa düşen her şehit o toprakları daha çok vatan kılmıştı bize...
Filistinli oraya sıkıştı, biz buraya ve çepeçevre kuşatıldık terörist başı ABD emperyalizmi ve onların yerli işbirlikçileri tarafından...
Bize ayrı halklar olduğumuz öğretildi...
Birbirimizi sırtımızdan vurduğumuz... Birbirimize asla güvenmememiz gerektiği de...
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

İHH (İnsani Yardım Vakfı) Yönetim Kurulu Üyesi Osman ATALAY'ın Gazze İzlenimleri


Gazze'de
Hayata Dönüş
Osman ATALAY
Gazze'de ateşkes ile birlikte hayat normale dönmeye başladı. Gazze halkı uzun bir aradan sonra sokaklara çıkmaya başladı. İnsansız uçakların gece gündüz şehrin semalarında uçtuğu, F-16'ların bombalarının eksik olmadığı, elektrik ve suyun kesildiği 22 günün sonunda, Gazze halkı nefes almaya başladı.
Gazze'de karadan, denizden ve havadan süren bombardımanlar sonucunda resmi rakamlara göre 1300'ü aşkın insan hayatını kaybederken, yaklaşık 5 bin insan da yaralandı.
Ölen ve yaralananların çoğunluğunu çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Özellikle çatışmaların yoğun yaşandığı Cebaliye, Zeytin, Telilhava, Beytlahya mahallelerinde oturanlar, ateşkes ile birlikte evlerini görmeye gittiler. Ancak birçok aile evlerini yıkılmış bir halde buldu.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

Yahudi Rahatsız Oldu
BARAN
İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıdan sonra, dünya çapında gelişen İsrail ve Yahudi karşıtlığı en çok Türkiye'de kendini gösterdi. Buradaki eylemlerin en dikkat çekicisi ise İsrail'in İstanbul Başkonsolosluk kuşatma eylemiydi.
Kuşatmanın devam ettiği müddet içerisinde biz de dergimizde bu eylemin haberini teferruatıyla işledik. Meydana çıktı ki, bu eylemlerden yahudi oldukça rahatsız oldu. Rahatsızlığını da bir mektupla buradaki müttefiklerine bildirmiş. Bu vesileyle bir kez daha anlaşılıyor ki, Terör Örgütü İsrail ve yahudi tiynetli, sadece ve sadece kendisine tehdit oluşturabilecek ve korkuya sevkedecek girişimleri muhatap almaktadır.
Son tahlilde Terör Örgütü İsrail'in eylemlerine yön veren temel saik de bu korku unsurudur. Yahudilerin buradaki müttefiklerine gönderdikleri mektubu aynen yayınlıyoruz.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

PAMPERS
Hawari KAYSER
Bunca ciddiyetin içinde pampers? Destûr... Önce özellikle de anneler tarafından iyi tanınan pampers'ı biraz tanıyalım. Meşhur firma Procter&Gamble tarafından üretiliyor. 2008 brüt kârı 92 milyar, net kârı ise 17 milyar dolar olan P&G. Dünyanın 7. en büyük şirketi. Mum üreticisi William Procter ve sabun üreticisi James Gamble 1837'de birleşiyorlar ve P&G ortaya çıkıyor. Her ikisi de İrlanda göçmeni. Fluorid içeren ve Crest adıyla bilinen ilk diş macununu da P&G üretiyor. 1950'lerde tuvalet kâğıdının lideri oluyor. Deterjan 'Tide'ı 1946'da, şampuan Prell'i 1950'de piyasaya sürüyor. Ama 'devrim' pampers oluyor; 1961'de piyasaya sürülen pampers o zamanlar yaygın olmayan 'kullan at' kültürünü önce ABD'de sonra tüm dünyâda yaygınlaştıran P&G hayatımıza 'kullan at'ı böylece ve iyice yerleştiriyor. Bu P&G en istikrârlı tekel olarak biliniyor; yavaş yavaş bütün büyük ve ünlü markaları kendi bünyesine katmaya başlıyor: Folgers Coffee, Norwich Eaton Pharmaceuticals, Richardson-Vicks, Noxell, Shulton's Old Spice, Max Factor, Iams Company bunlar arasında en bilinenler. 1996'da Olestra'yı üretiyor. Patates ve cips kızartmak için ideal olduğu reklam ediliyor. Fakat o da ne? 'anal sızıntılar'a ve mide-barsak bozukluklarına yol açtığı tesbit edildiğinden şirketin başı devletle belâya giriyor.
2005 Ocak ayında P&G ünlü Gillette'i aldığını ilân ediyor. Burada kalmıyor ve Duracell, Braun ve Oral-B de ekürisi oluyor.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

Herkes Aynı Çuvala
Salih ERDAL
Son yapılan Ergenekon operasyonuyla bir kez daha görüldü ki aynı çuvala doldurulan ve tek bir örgütün üyesi olarak gösterilmeye çalışılan sanıklar arasında bir hiyerarşi olamadığı gibi her türden kişi mevcut. Katıksız islam düşmanlarından, karısı başörtülülere, gerçek vatanseverlerden ABD-İsrail dostlarına kadar çerçevede olmayan yok. Son dalgada gözaltına alınanlardan Kemal Gürüz bu duruma iyi bir örnek teşkil ediyor. Kemal Gürüz göz altına alınıp serbest bırakıldıktan sonraşunları söylüyor: "Amerikan emperyalizmi palavradır. Ben Amerikancıyım. Dünya barışını ancak Amerika sağlayabilir. Türkiye'nin batı ittifakının dışına çıkması felaket olur." Açıkça "benAmerikancıyım" diyen ve ABD emperyalizmini savunan bir kişinin ulusalcı olduğu söylenen bir örgütle ne ilişkisi olabilir. Sorunun cevabı belli. Operasyonu yürütenler bunu özellikle yapıyor. Antiemperyalist,vatansever kişiliklerin yanına bu tür İslami değerlere düşmanlıklarıyla öne çıkmış ve gerçekte ABD dostu olan kimseleri monte ederek topluma sanki 28 Şubat'la, milletin değerlerine saldıran kimselerle hesaplaşılıyor havası özellikle verilmeye çalışılıyor. Halbuki bu doğru değil ve dikkat edilirse İslami değerlere saldıran ABD dostları savcılıktan serbest bırakılıyor.

Ergenekon operasyonu ne 28 Şubat'a, ne darbelere, ne de faili meçhullere karşı yapılan bir operasyon değil. Öyle olsa idi bunun tezahürleri ortaya çıkardı. En başta 12 Eylül darbesini gerçekleştirenleri, 28 Şubat'ın baş güdücülerinden Çevik Bir'i, Meclis kürsüsünden "hepsinin listesi elimizde" diyerek Kürt iş adamlarının listesini sallayan Tansu Çiller'in, daha sonra katledilen bu Kürt iş adamlarının kanındaki sorumluluğu, Çiller ile birlikte infazcı olduğu herkesin dilinde dolaşan Mehmet Ağar'ı tutuklananların arasında görmemiz gerekirdi.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

BETATRON -4-
Bileşik Parçacıklar
Dr. Hakkı AÇIKALIN
Hadronlar (Boncuksu parçacıklar)
Hadronlar kuvvetli etkileşen bileşik parçacıklar olarak tanımlanmaktadırlar. Parçacık fiziğinde çekirdek kuvvetinden etkilenen atomaltı parçacıklara hadron adı verilir. Hadronlar temel (elemanter) parçacıklar olmayıp quark ve anti-quark olarak adlandırılan fermionlar ve gluon olarak adlandırılan bozonlardan oluşan bileşik parçacıklardır. Gluonlar (Tutkalsı parçacıklar) quarkları bir arada tutan kuvvetli etkileşimin taşıyıcısıdır.
Tüm atomaltı parçacıklar gibi hadronlar da Poincaré grubunun gösterimilerine karşılık gelen şu quantum sayılarını taşırlar: J PC(m), burada J spin, P parite, C C paritesi ve m kütledir. Hadronlar ayrıca izosipin (veya G parite), s-çeşni gibi çeşni quantum sayıları taşıyabilir. Hadronları iki sınıfa ayırmak mümkündür:
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

----------------
Salih MİRZABEYOĞLU:İNSAN
---------------


Röportaj:
Filistin Dayanışma Derneği Basın Sözcüsü
İbrahim BUAZZÎ:
"İsrail Büyük Bir
Mağlubiyet Yaşıyor!"

"Siyonizme karşı mücadele denilince doğal olarak akla Filistinliler gelir. Ama bundan daha önce Filistin davası Filistin direniş hareketlerinden de önce Osmanlı'nın davası, Osmanlı'nın çocuklarının ve varislerinin davasıdır. Niçin? Bu bir kavmiyetçilik değil. Çünkü Siyonistler Filistin'i ele geçirebilmek için önlerindeki en büyük engelin Osmanlı olduğunu ve Osmanlı duvarını yıkamadıktan sonra Filistin'i ele geçirip orada gayr-ı meşru bir Yahudi devleti kuramayacaklarını çok iyi bildikleri için önce Osmanlı engelini aradan kaldırmanın uluslararası ve bölgesel ihanet plânını icra ettiler. Bunun için de önlerinde bir çınar gibi, bir dağ gibi duran Sultan Abdulhamid engelini, yine emperyalizmin ve içimizdeki Siyonizm uşaklarının eliyle ortadan kaldırdılar.

**
Bugün meselâ Bolivya İsrail'le ilişkilerini kesti. Marksist Latin Amerika ülkesinden Hugo Chavez İsrail konsolosunu kovdu. Bakın İslâm ülkesi diye bildiğimiz Mısır, Ürdün, Türkiye, İsrail'le ilişkilerini birileri on, yirmi, elli yıldır sürdürürler ama Allah'a inanmayan Latin Amerika ülkeleri İsrail büyükelçisini kovar yada ilişkilerini keser. Bu "insanî" yöndür. Dolayısıyla onurlu, özgür, değerlerini yitirmemiş her insan Filistin davasında siyonizme karşı ayaktadır.

**
Resulullah'ın ve ashabının yolunda giden her bir müslümanın doğal olarak yolu Kudüs'ten geçer. Çünkü Resulullah'ın, Hulefa-i Raşidîn'in, İslâm ümmetinin önderlerinin yolu Kudüs'ten geçer. Yolu Kudüs'ten geçmeyen bir müslüman olamaz. Niye? Çünkü biz de onlara iktida ve ittiba ettiğimiz için bizim yolumuz da Kudüs'ten geçer. Dolayısıyla her müslüman Kudüs'ü kollamak ve korumak için hazır bir savaşçıdır.

**
Düşmanla anladığı dilden konuşmak en güzel cevaptır. En güzel çözüm yoludur. Ama –peşine hep ama demek durumunda kalıyoruz- zaman içerisinde Türkiyeli Müslümanları uyuttular ve uyuşturdular ki, emperyalist haçlı-siyonistlerin İslâm'a ve ümmete en küstahça en pervasızca saldırılar karşısında bile tepki vermeyen bir müslüman tipi ürettiler. Şimdi bir de bu gerçekliğin üzerine "reel politik" diye bir şey eklediler, "dünya gerçekleri" dediler. "Biz bu dünya gerçeklerini kabul etmek durumundayız" dediler. Ama sonuçta Allah öyle bir hâllerden hâller halketti ki, "reel politik"i zihinlerde ve vicdanlarda iflas ettirdi."
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

İstanbul'da Hakimler Var
BARAN
Danimarka'da yayınlanan bir gazetede peygamberimize hakaret edilmesi üzerine, 10.02.2006 tarihinde İstanbul Beyazıt Meydanında yaklaşık 10.000 kişinin katıldığı bir protesto gösterisi düzenlenmiş, bu protesto gösterisine İbdacılar da katılmış, gösterinin dağılması sırasında bir kısım İbdacı genç peygamberimize yönelik hakaretlerin protesto edilmesinden rahatsız olan polisler tarafından gözaltına alınmış, terörle mücadele şubesinde sorgulanmış, akabinde gösteriye katıldığı tesbit edilebilen birçok kişinin evi geceyarısı silahlı terörle mücadele polisleri tarafından basılmış, bu baskınlar sırasında bir gönüldaşımızın yeni doğum yapmış hanımı ve bebeğine silah doğrultulmuş, geceyarısı baskın yapılan bir başka evde o sırada eşi evde olmayan bir bayan gönüldaşımızın yüzüne kapı aralığından tükürülmüş fakat tüküren polisin dışkısı isabet etmeyip kapıya yapışmış, bu polisler hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunulmuş idi.
Hukuksuz bir şekilde yapılan gözaltı ve ev baskınlarından sonra soruşturma yapan terör suçlarına bakmakla görevli olan savcılık, terör kapsamında bir suç olmadığı gerekçesiyle dosyayı yetkisizlik kararı ile yetkili İstanbul cumhuriyet başsavcılığına göndermiş, yetkili savcılık da İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 2006/ 161 esas numaralı dosya ile yasadışı gösteri ve örgüt propagandası yapma suçlarından dava açmıştı. Yapılan yargılama sonucu İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesi yasadışı gösteri ve örgüt propagandası yapma suçunun oluşmadığı gerekçesi ile tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Sanıklar arasında genel yayın yönetmenimiz de bulunuyordu.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

Memur Olmak,
İslâm Düşmanı Olmayı mı Gerektirir?
Sezai KIRLANGIÇ
Ya da şöyle soralım; adam, özel veya resmî herhangi bir kurumda bir iş sahibi olduğunda, memuriyet edindiğinde, bir dinden başka bir dine geçmiş gibi niye davranır?
Hatta daha da ötesi, içinden çıktığı, bağlılık ilân ettiği ve kısmen de ibadet ve muamelatları ile hâlâ aynı dinin mensubu olduğunu gösterdiği bir millete, camiaya, topluluğa karşı zalimlerin kılıcını kuşanır, cellâtlığını yapar?
Müslümanlara karşı yasakçı, işkenceci, menfaatperest tavır niçin takınır?
Sorsanız memuriyet için rızk endişesi öne sürerken, Müslümanlara karşı İslâm düşmanlarının emirlerini tatbik etmesini ise 'kem küm' mazeretleri ile geçiştirir. Zalimin zulmüne ortak olmayı bırakınız, zalimin kendisi olmuş bu gibi zatlar, kendileri çevresinde yaygınlaştırılan endişeler, vehimler, mazeretler ve olur-olmazlı saçma sapan "bid'â" içerikli sapıklıklar ile yaşamlarını devam ettirir, vicdanlarını rahatlatırlar.
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

AKP Yozgat İl Başkanı'na
Yolsuzluk Suçlaması

Ferhat BALABAN - BARAN Haber/SORGUN
Gün geçmiyor ki AKP ve hempasından bir şenâat sudûr etmesin.
Din, iman, hak, hürriyet, eşitlik, refah vs. gibi içini dolduramadıkları kavramların istismarı ile iş başına gelen AKP şu an tam anlamıyla bitikleri oynuyor. Yolsuzluk, haksızlık, anında malı götürme, din istismarcılığı, uçkur düşkünlüğü, gariban düşmanlığı, İsrail ve Amerikan dostluğu gibi her türlü şeâmetin gırla gittiği AKP'de şu aralar yeni bir yolsuzluk haberi de AKP Yozgat İl Başkanı'ndan geldi. Sanki, "fırsatını bulan herkes malı götürüyor da, o götürenlerden bizim neyimiz eksik kardeşim" der gibi…
Hadise şöyle gerçekleşiyor; Yozgat'ta 22 Temmuz 2007 seçimlerin de milletvekili aday adayının partiye bağış (buda neyin nesi ise) adıyla yatırdığı paranın parti hesabına değil AKP İl Başkanı'nın hesabına yatırıldığı iddia edildi. İddianın sahibi AKP milletvekili aday adayı ve AKP'li yöneticiler.
Yozgat'ta yayın yapan İleri gazetesinin yaptığı araştırmalar ve iddiaların üzerine gitmesiyle ortaya çıkan sonuç gayet âşina olduğumuz bir Ali-Cengiz oyunundan ibaret…
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

PANORAMA Türkiye:
- Engin Çeber'i İşkence İle Katledenlerin Davası Başladı
- GAZİ Mahallesi Ayaktaydı: FİLİSTİN VATANDIR!
- AB Dışişleri Bakanları İBDA-C'yi Yine Terör Örgütleri
Listesine Koydu
- Deniz Feneri Yahudileri mi Finanse Ediyor?
- Ahmet ÜNLÜ Hoca: 'Katliamın Sorumlusu Erdoğan'
- ÇHD F Tipi Raporu
- Haber 7'nin İliksiz Yahudiseveri
- Erzurumlu Esnaflar İsrail Malı Satmıyor
- Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri: İSRAİL TOHUMUNU SAT-MA-YIZ!
- İzmir'de Erotik Film Gösteren Sinemalar Yanıyor!
- Adana'da Fettullahçılara Ait İki Araç Kundaklandı
- ABD Fettoş'un İpini Çekti Mi?
- Temiz Eller

İMAN - İSLÂM:
- Peygamber Başörtüsü İçin Yahudilerle Savaştı!
- Cihaddan Kaçmak ve İşbirlikçilik
- Kimlerle Arkadaşlık Yapılmaz?
- İmam-ı Rabbânî Hazretleri-IV

Kültür - Sanat:
Nasreddin Hoca Ve
Seyyid Mahmud Hayranî
Gülçin ŞENEL
Nasreddin Hoca ve Seyyid Mahmud Hayranî… Bu iki büyük İslâm velîsi ve "delisi"nin birbirleriyle olan alâkaları, bizim için hayret uyandırıcı bir bilgi olduğu için araştırma-yazma ihtiyacı duyduk. Bu alâkayı bilenlere de hatırlatma kabilinden olsun:
Malûm olduğu üzere, Seyyid Mahmud Hayranî Hazretleri Akşehirli bir velî. Tilki Günlüğü'nde bahsi şöyle geçiyor:
Devamı BARAN Dergisi 107. Sayıda...

- "GÖLGE"ye Övgü

 

 

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.