14 Ocak 2009

(anadoluhaber) Ergenekon Destanı'nın işgali

Cihan Aktaş
 
Çarşamba, 14 Ocak 2009 10:53

 

Bir dut ağacının, bir çeşmenin altına, bir mezarlığa, bir vadiye, metruk bir kulübeye işaret ediliyor. Hani, sürüp giden faaliyetin arka planını bilmiyor olsanız, bir ören hatta bir define yeri kazılıyor sanırsınız. Ya da sanırsınız ki Ergenekon destanı veya efsanesi yeniden yaşanıyor da, kurtuluş için önde giden kahramanlar demirden dağı eriterek aşma çalışmalarına girişmişler. Davaları kutsal: Gaflet içindeki kitleleri ölümleri pahasına kurtaracaklar! İlk kroki cephaneye götürmüştü, yeni kroki de başka bir cephaneye götürdü.  Silahlar, silahlar... Lav silahları aşılmak istenen dağın bir yangınla eritilen madeni bölümünü çağrıştırıyor.  

Lise yıllarından kalma siyah kaplı hatıra defterimi açıyorum. O tam bir hatıra defteri artık. Mürekkep izleri solmaya yüz tutmuş, fotoğraflar çoğunlukla siyah beyaz, formalar gri-siyah, saçlar kısa, sloganlar bozkurtlu, şiirler kafiyeli... Atsız'ın, Gençosmanoğlu'nun, Arif Nihat'ın, Gökalp'ın şiirlerinden mısralarla, kıtalarla süslü, hatıra defterim.

Börteçene kurdun adı,

Ergenekon yurdun adı:

Dört yüz sene durdun, hadi,

Çık ey yüz bin mızrağımız!


Ateist solcu öğrencilerin dini yobazlıkla ve cehaletle, hatta emperyalizmle ilişkilendirerek hor gördüğü bir yatılı okulda, dindar ülkücülerin arasındaydım ve bizler MC hükümetlerine rağmen muhalif ve sesi bastırılan kesim olmayı sürdürüyorduk.

Yatılı okul arkadaşları...  Gruplar halinde girerdik sınıflara, gruplar halinde de çıkardık, sözlü, hatta nadiren de olsa fiili saldırılardan korunmak için. Hatıra defterlerimizi, albümlerimizi çalınıp parçalanmaktan korumak için yanımızda taşırdık. Kalorifersiz sobasız, herhangi bir ısıtma imkanı bulunmayan, her yanı fırtınaya kara yağmura açık yatakhanede, destanlar anlatarak, şarkılar söyleyerek, ranza üzerinde namaz kılarak ısınmaya çalışırdık. Kurtuluş destanları, kurtarış şarkıları... Isı yayan aydınlık bir feza sunuyordu, kurtuluş kelimesi. Sonraları sol örgütlerde de aynı kelimelerin benzeri bir etkiyi uyandırdığını gördüm. Türlü şekilde kurtuluş'lu örgüt isimleri... İnsan canına ve insanlık onuruna değer vermiyorsanız, akıttığınız kanların bedelinin masum insanlara ödettirilmesine seyirci kalıyorsanız, bir ülkenin çorak ülkeye dönüşmesi karşısında sunduğunuz tek çözüm silahlar ve komplolar olarak görünüyorsa, neyi, nasıl kurtarabilirsiniz...

Kurtuluş ya da kurtarış kelimelerinin sadece silahı ve ölümü hatırlattığı zihinlerde, efsaneler ancak kabuğuyla yer bulacaktır.  

Ergenekon destanı sağ kalabilmek için Börtü Çine isimli kurdun peşinden giderek, geldikleri yoldan başka bir geçiti bulunmayan dağlar arasındaki bir yerleşkede kendini gizleyen bir kavmin, Göktürklerin yeryüzüne açılma mücadelesini anlatıyordu. 400 sene kadar kalınan ve Ergenekon ismi verilen bu yerleşkeye sığamaz olan Göktürklerin ileri gelenleri, gün gelir göçetme kararı alırlar. Fakat ataların bu yerleşkeye geldiği yol bir türlü  bulunamaz, aradan yüzyıllar geçmiştir. Bir demirci dağda bir demir madeni bulunduğunu, dağın ateşe verilmesiyle yolun açılabileceğini söyler. Anlaşılan başka bir çare yoktur ve çıkış da zorunludur; böylelikle yetmiş büyük körükle dağ ateşe verilir. Dağ erir nihayet ve Göktürkler yeniden yollara düşerler.

Ergenekon Destanı, yurtları işgal edilmiş, nüfusunun önemli bır kısmı Tatarlar tarafından kılıçtan geçirilmiş olan bir kavmin kendini koruma ve geliştirme çabasını konu alıyor. Ergenekon çetesi ise bir ülkeyi dış dünyadan yalıtırken iç savaşlarla felakete sürüklemeye dönük planlarla projelerle konuşuluyor.

Kazma kürekli ekipler, Sincan Yenikent mezarlığı yakınında kazı, metruk bir evde bulunan silahlar, farklı kazı alanları... Börteçene'nin yerini dedektör köpekler almış... Bir arkeoloji kazısı yapılıyormuş gibi, haber başlıkları. Orası kazıldı, bir şey çıkmadı, şimdi krokide işaret edilen başka bir yer kazılıyor. Kazı alanları ören yerleri gibi koruma altında. Kazının hasılası ise sayısız türde ve çoklukta silah. Bir taraftan da tıbbi atık kamyonlarının geçişiyle ilgili müphem ifadeler dolaşıyor medyada, faili meçhuller bağlamında...

Anadolu büyük uygarlıkların mezarlığı ve Ankara çevresi de bu açıdan merkezi bir öneme sahip olagelmiş. Bu kazı faaliyetleri kadim uygarlıklara dönük titiz bir arkeolojik faaliyet için yürütülüyor olmalıydı asıl.

Kimlerin yakınları evinden çıktıktan sonra bir daha geri dönmedi ve geçen yıllar içinde mezarsız bir ölüye dönüştü... Otuz-otuz beş yıldır faili meçhullerin huzurunu kaçırdığı bir ülke Türkiye. Bir aydın öldürülüyor, insanlar sokaklara dökülüp "Şeriatçıları" protesto ediyorlardı. Bir gazeteci öldürülüyor, İran suçlanıyordu. Danıştay meczup ifadeli biri tarafından basılıyor, bu baskın başörtüsü yasağını meşrulaştıran öfkeli söylemin yakıtı oluyordu. Büyük suikastlerin ardından üç beş romantik tıfıl geceyarılarında evlerinden kaldırılıyor, neye uğradığını şaşırmış halleriyle, dergileriyle kitaplarıyla ekranlarda sergileniyordu.

Toplum 70'lerde olduğundan daha farklı bir şekilde kamplaşmaya itiliyordu. 28 Şubat'tan sonra başörtülüler terörist, katil, cani, dış güçlerin işbirlikçisi... gibi sözlerle fazlasıyla taciz edildiler. Dünyayı gazete manşetleri kanalıyla kavrayan sade vatandaşlar açısından da o başörtüler (türbanlar) masum olamazdı.

Soğuk günlerden geçiyoruz. Yatılı okul yıllarımın ısı ve aydınlık kaynağı Ergenekon destanı kanlı, dehşetli, sınırları muğlak bir örgüt tarafından işgal edildi. Börteçene'nin yerini dedektör köpekler aldı, kahramanların yerini ise türlü siyasal çizgiden derilmiş yaşlı/yenik ve fakat muhteris suretler.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.