Subject: [ATAM_IZINDEYIZ] ERGENEKON, HUMEYNİ, KENDİSİNİ ALTERNATİF GÖREN FETULLAH
Aşağıdaki İran Molla devriminin kronolojik gelişmesini tarafsız olması açısından özellikle BBC'den aldım... 2002 Kasımından bu yana Türkiye'deki gelişmeler ve sonuçlarının daha iyi algılanması bakımından İran örneğindeki birebir benzeşmelerin en eblehlerin bile dikkatlerinden kaçmayacağı ortada... Çoğulculuğa dayanması gereken "Demokrasi" kavramını araç gibi kullanarak 2 dönemdir hükümet kurma görevini üstlenen AKP ve onun eklemlenmiş olduğu ABD-AB ile Fetullah Gülen Cemaatinin Türkiye'ye biçtiği, aslolan gerçek kurucu milli iradenin dışındaki görevin ne olduğu asla anlaşılmaz, bilinmez değildir....
Ergenekon maskaralığıyla ABD-Gülen işbirliğinin içerideki uygulayıcısı olan AKP ve elemanlarının hedeflediği; içinde bir Kürt İslam federe devletini de barındıran Anadolu İslam devletidir... Bu amacı daha net anlaşılması için ABD vatandaşı ilkokul mezunu vaiz Fetullahın söylediklerine bakmak gerek... Kaynağı bilinmeyen(!) paralarla açtığı okullarına, dershanelerine aldığı çocuklar ve çıkar çevrelerinden kurduğu cemaat örgütüyle rejimi yıkma amacı nedeniyle yargılanan Fetullah dosyası AKP döneminde kapatıldı... Bunun nasıl olduğunu merak edenlere Fetullah'ın örgütüne, "TSK ve Yargıya sızılmasını, sızılamayacak yerlerde ise o makamlarda bulunanların zaaflarınden faydalanarak satın alınmalarını, satın alınamayanların da izlenerek-dinlenerek şantaj yapılmasına uygun bilgilerin toplanmasını" öğütlediğini hatırlatmak gerek....
Molla Devrimini herhangi bir islam ülkesinden değil de Paris'ten hazırlayan Humeyni gibi Fetullah da Türkiye'deki rejimi yıkma çalışmalarını kaçtığı ve sonrasında vatandaşlığına geçtiği ABD'den yürütmekte. Ve 2005 yılında verdiği röportajda kendisinin Humeyniye alterntif olduğunu ilan etmekte... İran'ın Molla rejmini başka ülkelere ihraç edememesi yüzünden zararlı bulan ve kendisini alternatif gören Fetullah açıklamalarında şöyle demekte:
"İran, rejim ihraç ederek çevreden destek bulmak istedi. Belki Taliban da aynı hülyalara kapıldı. Türk okullarını kapatırken, "Bu yol değil, Mesele bizim davrandığımız gibi halledilir" diyorlardı. Dar düşünceli, idareyle her meselenin halledileceğini zanneden, insanlığın probleminin ne olduğunu bilmeden ezbere konuşan kişiler bunlar. İran, bir yönüyle yeni bir şeyleri ifade ediyor ve bunları ihraç etmeye çalışıyordu. Çabaları karşılığını bulmadı denilemez. 1992 yılında Avustralya'ya gitmiştim, o sene İran'ın devlet olarak 100 tane doktora talebesi gönderdiğini duydum. Kendi parasıyla her yere bu kadar insan gönderdiyse bunu düşünmek lazım. Türkiye de aynı şeyleri yapabilir, kendi felsefesi ve kültürüyle yetiştirdiği insanları dünyanın değişik yerlerine göndererek kendisini ifade edebilirdi. Lobi yapılacaksa eğer, bu ülkenin çıkarlarına inanmış kendi insanını göndererek yapılabilirdi. Lobi yapanlar, sadece elçiler, konsoloslar ve ataşelerle yetinmediler.Cami kürsülerinden de söyledim: Bir müçtehit gibi kabul edilen Ayetullahlar, tevil ve yoruma açık, teferruat sayılabilecek meselelerde sun'i uçurumları bertaraf ederek, Sünni dünya ile yakınlaşma sağlayabilirlerdi. Bunlar aynı zamanda yersiz bir kısım münaferetleri bertaraf eder, o ülke ile daha iyi münasebetler geliştirilebilirdi. Devrim sonrasında Humeyni çok büyük bir kredi elde etmişti. Abartıldı belki de. Arapların çıkardığı "el-Müçtema" adlı dergide, doğum yılı münasebetiyle kaleme alınmış bir yazı okudum. Yazar, başlattığı bir hareketi başarıyla tamamlamış olması bakımından Humeyni'yi öyle bir yere koyuyordu ki, kendisine böyle bakılan bir insan o krediyle teferruata ait pek çok problemi çözebilirdi… Fakat yapılmadı"
Laik Türkiye Cumhuriyeti üniter yapısını ve rejmini yıkma eyleminde olan, Vatikanla arasından su sızmayan Fetullah'ın Molla devrimiyle ilgili açıklamaları bununla da sınırlı değil, ABD projesinin Ortadoğu'da kolaylıkla kabulünü sağlamakta İslamcı kimlikle de yönlendirilmesinde araç olan Fetullah örneğin şöyle diyor: "İslam adına hareket etmeleri kötü oldu. Hadiseler öyle sevimsizce cereyan etti ki, dünyanın dört bir yanında Müslümanlığa karşı bir nefret uyandı." diyerek İran'ı eleştiriyor... Çünkü Fetullah'ın kafasında Humeyni yerine geçecek olan molla kendisi. Bu ihtiraslı özlemini de en açık "Bütün devrimler gibi İran devrimi de ihraç edilmek istenmiştir. Dini yönü olduğundan dolayı da –Sünni olsalar bile- Türkiye'deki dindar bazı insanlardan sempatiyle bakanlar, İran'ın yabancı misyon şefleriyle irtibata geçenler ve oraya gidip okullarında eğitim görenler olmuştur. Yani bir nevi örnek oldu. Orijinal olmasının da bunda etkisi vardı. Daha evvel bu orijinaliteyi Vahhabiler değerlendiriyordu. Bu bakından tesiri olmadı denilemez, Mısır'a, Kanada'ya kadar sıçrayan tesirler vardı ve bu tesirler sertlikler ihtiva ediyordu. Devlet imkânlarını kullanarak Uzakdoğu'nun en ücra köşelerinde camiler, okullar, İslam merkezleri açtılar. Oysa, Türkiye'nin kendi müteşebbis insanları tarafından açılan ve bir alternatif olabilecek okullar, kültür lokalleri, Türkiye'nin içindeki bazı kimseler tarafından istenmedi. Keşke Türk devleti bunu görseydi. Niçin alternatif olarak o bölgelerde de siz olmuyorsunuz, olamıyorsunuz? Bunu anlamakta zorlanıyorum ben. Bazı kimseler demek ki hiç düşünmüyorlar, sadece bütün meselelerini düşmanlığa, kine, nefrete bina etmişler."
Fetullah'ın kendisini Humeyni'ye alternatif görerek rejimi yıkma çalışmalarının arkasında yatan amaç ise ABD'nin neredeyse 200 yıldır üzerinde çalıştığı Büyük Ortadoğu Projesi... AKP başkanı Erdoğan'ın şimdi "bilmiyordum" dediği halde 6.5 yıldır böbürlendiği BOP EŞ BAŞKANLIĞI, ABD-Fetullah işbirliğiyle Türkiye için hazırlanan karşı devrim hareketinin ekseninde duruyor... Bunu da görebilmek için yine Fettullah'ın BOP hakkındaki görüşleri elevermekte... ABD'li vaiz Fetullah bu konuda şöyle diyor: "BOP lazım mı, değil mi? Biz buna inanıyor muyuz? Eğer inanıyorsak Türkiye dünya muvazenesindeki yerinin paha biçilemez olduğunu Rusya'ya, Avrupa Birliği'ne ve Çin'e karşı da iyice ortaya koymalı. Büyük bir Ortadoğu olacaksa, bunun ancak Türkiye'nin ağırlığı ile olabileceği iyi anlatılmalı. BOP ciddi bir proje ise ve gerçekten demokrasi getirmek gibi bir hüsnüniyet taşıyorsa bile, Türkiye temkinli davranarak plana katılmaya bakmalı, kendi çıkarlarını gözetmeli, niyetleri, oyunun kurallarını ve detaylarını öğrenmeli; Ortadoğu'daki diğer ülkelere de bu mesele mal edilmeli. Şayet projeye tamamen kapanırsa oyun aleyhte neticelenir, çıkarlarımızı koruyamayız."
Sonuç olarak, "Ergenekon" adı verilerek başlatılan maskaralığın merkezinde oturan, her haliyle yabancı örgütler tarafından kullanıldığı ortada olan ve Fetullah cemaati içinde bu göreve getirilmiş psikopat Tuncay Güney iftiralarını sıralarken "Türkiye Cumhuriyetinden, rejiminden İNTİKAM aldığını" gözlerimizin içerisine baka baka, devletin resmi kanalı TRT'den bile tekrarlayarak açıklıyor...
İntikam almaya yönelik açılan bu dava nedeniyle tutuklananlar devlet eliyle resmen öldürülürken, başka zaman olsa meczup denerek geçilecek sahtekar bir ajan bozuntusunun iddiaları devlet ve yargı tarafından ciddiye alınarak düzmece terör örgütü suçlamasıyla insanların gözaltına alarak tutuklanması İrandaki devrim muhaliflerine karşı girişilen molla diktasıyla aynı yöntemlerle yürütülüyor...
Ergenekon adı altında yürütülen sindirme ve yok etme harekatı karşısında artık mesele, karşı devrimi kotarmakla görevlendirilmiş HARAMZADELERİN ipliğini pazara çıkartırken sadece akıl ve mantığın yeterli olmadığının bilincinde olarak daha kapsamlı, olağan dışı yöntemlerle hareket edilme noktasına gelmiştir...
Tıpkı Ergenekon Destanı'ndaki gibi Türkiye Cumhuriyeti'ni de HİLE ile yok etmeye uğraşanlara karşı gökyeleli bir bozkurt mu bulacağız yoksa demirden dağ gibi hileyle önümüze yığdıkları sözde cephaneliği eritecek miyiz?
Soru budur ve ivedilikle yanıtı bulunmalıdır...
Aksi halde ABD-İsrail ortaklığında 3. ayağı oluşturarak Ortadoğu'da istikrar ve barışın kurulmasını önleyen AKP-Fetullah zihniyeti, inanılmaz bir arsızlık, yüzsüzlükle kendi yapmaları gerekenler yerine bir yandan BOP'a eşbaşkanlık ederek, bir yandan İsrail'e yapılan hizmetleri sonucu verilen madalyalarını boyunlarına asmışken yine ABD eliyle yaratılmış HAMAS terör örgütüne destek vermek için ufacık Türk çocuklarını bile İsrail'e karşı öne sürüp, şimdilik okul önlerinde İntifada'ya çıkartarak, Filistin'de ölen bebelerin bedenleri üzerinden oy avcılığı yaparken, rüşvet ve sadakalarla satın alınan HARAMZADELERİN getireceği "demokrasi" değil parçalanma ve yok oluşun Türk Milleti'nin tarihsel (determinizm) belirlenimi olacaktır...
Melike FK
17.Ocak.2009
NASIL BAŞLADI İran'da devrim, yönetimde demokrasi çağrılarıyla başladı ve dünyanın ilk İslam devletinin kurulmasıyla sonuçlandı. İran toplumunu baştan sona değiştiren İran İslam Devrimi 20. yüzyılın en önemli dönüm noktalarından birisi oldu. |
Şah Rıza Pehlevi Devrim öncesinde İran'da Şah Rıza Pehlevi iktidardaydı. Ülke yönetimi, Şah'ın yakın akrabaları ve dostları arasında paylaşılmıştı. 1970'lerde İran'da zengin ve yoksul arasındaki uçurum büyüdü. Şah'ın ekonomi yönetimine olan güvensizlik ve otokratik yönetim biçimine duyulan öfke rejime karşı çıkışı ateşledi. |
Muhalefetin sesi Şah Rıza Pehlevi'ye karşı muhalefet, Paris'te yaşayan Şiî dinadamı Ayetullah Ruhullah Humeyni çevresinde toplandı. Sosyal ve ekonomik reform sözü veren Humeyni, pekçok İranlı'nın duygularına hitap eder şekilde geleneksel dinî değerlere dönüş kampanyası yürüttü. |
Fırtına şiddetleniyor 1970'lerin sonuna yaklaşıldığında, Şah Rıza Pehlevi'nin rejimine karşı tüm İran'da geniş kapsamlı şiddet eylemleri düzenlendi. İstikrarsızlık, pekçok genel grevi beraberinde getirdi. Ülkenin zaten sorunlu olan ekonomisi büyük darbe aldı |
Devrik lider Ocak 1979'da Şah Rıza Pehlevi "uzun bir istirahat" için Tahran'dan ayrıldı. Bir daha geri dönemedi... Ayetullah Humeyni taraftarları tüm ülkede Şah'ın heykellerini yıktı. |
Son çabalar Şah'ın kaçmadan önce yaptığı son iş ise, kendi yokluğunda ülkeyi yönetmesi için Başbakan Şahpur Bahtiyar'ı hükümdarlığın başına getirmek oldu. Başbakan Bahtiyar, Şah rejimine karşı her geçen gün artan muhalefeti ortadan kaldırmaya çalıştı; Ayetullah Humeyni'nin yeni hükümet kurmasına izin vermedi. |
Son çabalar 1 Şubat 1979'da Ayetullah Humeyni büyük sevgi gösterileri eşliğinde sürgünden döndü. Siyasî ve sosyal istikrarsızlık artmaya devam etti. Kent ve kasabalarda Humeyni taraftarlarıyla güvenlik güçleri ve Şah rejiminin destekçileri arasında sokak çatışmaları şiddetlendi. |
Devrim Ülkede askerî darbe yapılacağı söylentileri aldı yürüdü ve 11 Şubat'ta tanklar Tahran sokaklarında boy gösterdi. Ancak gün ilerledikçe, ordunun yönetime el koyma niyetinde olmadığı görüldü. Devrimciler Tahran'daki ana radyo istasyonunu ele geçirdi ve bir açıklama yaptılar: "Bu, devrimci İranlılar'ın sesidir!" |
Yeni bir dönem başlıyor Başbakan Bahtiyar istifa etti. İki ay sonra Ayetullah Humeyni, yapılan ulusal referandumda büyük bir zafer elde etti. Ve Humeyni İran İslâm Cumhuriyeti'ni kurdu ve ömür boyu ülkenin siyasî ve dinî lideri ilan edildi. |
"Dünyanın sana hürmet etmesini istiyorsan, kendi benliğine hürmet et... Milli benliğini bulamayan milletler, başka milletlerin avıdır!"
Mustafa Kemâl ATATÜRK
Mustafa Kemâl ATATÜRK
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.