14 Ocak 2009

(anadoluhaber) Fwd: {Grup aLBaTros} İsrail Türkiye'ye Saldırırsa Ne Olur ? (Yusuf Sezgin) 27.07.2006

"   İsrail Lübnan'a saldıracak !  "
       Bir kaç ay önce böyle bir söz söyleseydik çoğu kişi güler geçerdi. hatta Lübnan'ın turistik yerlerindenki binlerce batı ülkesi yurttaşını örnek gösterip, "Bu kadar ABD'li, Avustralya'lı, Kanada'lı, Fransız vs.. varken yapamaz, yaparsa batıyı karşısına alır" denirdi ki, mantık olarak doğru da söylenebilirdi. Ama Ortadoğuda İsrail+ABD siyaset yörüngesindeki mantık normal mantık değil. yandaşlarının ki de normal mantık değil ki, İsrail, Lübnan'ı bombalarken yüzlerce vatandaşı orda olan Kanada'nın bir siyasetçisi israil'e arka çıkmış, sivilleri bombalamasını bile  "İsrail'in kendini savunma hakkı olarak değerlendirmişti.
      Bu tür ülkeler Nasrettin Hoca'nın kadılık mantığıyla davranıyor. (Nasrettin hocamızı, meseleleri daha net anlamamız için gözümüze dayadığı o çok güzel örneklerinde de olsa zalim batılılarla bir tutmak zorunda kaldığım için kusura bakmayınız) ;

 Nasrettin Hoca bir gün kadılık yapıyormuş. Komşularından biri koşarak salona gelmiş;

     - Aman hocam yetiş !.
     - Noldu be adam bu ne telaş ?
     - Sizin öküz, benim öküze boynuzu vurunca öldürdü?
     Nasrettin hoca şöyle bir sakalını sıvazlamış;
     -Hımm, hayvandır, hükmü yoktur, yapacak bir şey yok.
     Meğerse komşusu uyanık biriymiş, gülümsemiş;
     - Hay Allah, dilim sürçtü işte,bizim öküz sizin öküzü boynuzla öldürmüş.
     Nasrettin Hoca, kaşlarını çatmış, önündeki kitabı kenara alıp, başka bir kitaba uzanmış.
    - O zaman Kara kaplı kitaba bir bakalım, cezası neymiş
.

     Şu anda batılı ülkelerin iki yüzlülüğü aynen bu fıkradaki gibi. İsrail'in iki askeri kaçırılıyor, kaçırdığı iddia edilen ülkelere (veya örgütlere) farklı eleştiri, yorum yapıyorlar, israil yüzlerce sivili öldürüyor daha farklı. Bir ara bahsetmiştim, bu yapılanlar Suriye ve İran'a saldırı yolunun (Eski değişle  ordunun ilerleyeceği güzergahın) temizlenmesi operasyonudur. "İran'a saldıramaz." deniyor. Irak için de aynısı söyleniyordu, Irak ordusunun ne kadar methedildiğini henüz unutmadık. bu propagandalar, saldırılan ülkenin acziyetini perdelemek için uydurulan, yapılacak katliamları göz önünden uzak tutmak için göz boyamaya çalışılan şeylerdir. Lübnan'ın bile canı çıkmış, sadece kesilmedik şah damarı kalmış, hâlâ olayı katliam değil savaş gibi göstermeye çalışıyorlar. Bir kaç gün sonra  "Bu sistem iyiymiş, saldırı için kolay bahane deyip" "-Çuval olayının intikamını almak isteyen Türkler kuzey ıraktan (veya İncirlik üssünden) 3 ABD askerini kaçırdı." diye bir haber uydursalar biz ne yapacağız. ABD ve İsrail'e şimdi yeterince tepki koyamaz, uluslararası tepkinin de oluşması için önderlik yapmazsak ( ki, çoğu kişinin zor olduğunu düşündüğünü biliyorum ama ) sonrasında düşeceğimiz durumu kim haklı gösterebilecek, kim savunacak.

    Bu konuyla da ilgili, olayı daha güzel anlamaya yönelik bir fıkra var;

"SUÇ HEP O SARI ÖKÜZ''DE..." 
Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. 
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: 
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım." 
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. 

"AFERİN SİZİ KUTLARIZ!" 

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler: "Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim." 
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş. 

"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?" 

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahaleye ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. 
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş. 
Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.." .

   Biz ABD'yi dost bildiğimiz zaman mı kaybettik acaba. İngilizlerin eski bir bakanının sözü de gözümüzü açmadı, İngilizlerin düşman olarak tanımladığı bir ülkeden petrol alması eleştirilince, bakan şöyle cevap vermiş ; "İngilizlerin dostları değil, menfaatleri vardır. Şu anda en ucuz petrolü o ülkeden alabiliyoruz."  Bunu da bize (Osmanlı'ya) karşı kandırılan bir miktar hain Arap'ın suçunu tüm Araplara atarak, bizi aklı sıra batının menfaatlerine uşaklığa iteklemeye çalışanlar için anlattım. Arapların az bir kısmının hatası üzerine tümünü suçlamamızın sonuçları üzerine ek bir fıkra daha anlatayım ki, fıkraların ne kadar hayatın aynası olduğunu görünüz. Biz Arap'lara kızıp onlara yüz çevirdik, bizi kışkırtan ülkeler ise (ABD,Fransa, İngiltere vs..) o ülkelerle süper kârlı petrol anlaşmaları yaptı ya, bizim küsmemiz de şu fıkraya benziyor;

   Temel eskiden beri tanıştığı konuştuğu arkadaşı Dursun'a borç vermiş ama borcunu geri alamayınca mahkemelik olmuş. Mahkemeye çıkmışlar, hakim Dursun'a sormuş; 
     -Sen bu adamdan borç almışsın, geri ödememişsin. Ne diyorsun?
     Dursun, Temel'e şöyle bir bakmış;
     -Kime, bu adama mı? Hakim bey, ben bu adamı tanımıyorum.
     Temel küplere binmiş, kalkmış ayağa;
     -O beni tanımıyorsa, ben onu hiç tanımıyorum.

Bu konuya anket açmak lazım aslında

israil ne zaman katliama son verecek?
A- 700 sivil öldürdüğünde
B- 400 kadın, 500 çocuk öldürdüğünde
C- "Vadedilen topraklar" saçmalığının sınırlarına ulaştığında.
D- Haçlı seferleri sona erdiğinde
E- Amerika yahudi lobisinden kurtulduğunda

veya

ABD ve müttefikleri (İsrail, İngiltere vs...) önce hangi ülkeye saldırmak için bahane uyduracaklar?

A- iran'a
B- Suriye'ye
C- Türkiye'ye.
D- Endenozya'ya
E- Malezya'ya

 

   Bu anketler çoğalabilir, en iyisi ben sizi İbrahim KARAGÜL'ün okunması gerekli bir köşe yazısıyla başbaşa bırakayım, yazıyı okurken yukardaki fıkraları da lütfen düşünün;

Anadolu'ya Amerikan askeri mi yerleşecek!   İbrahim KARAGÜL

İsrail'in Lübnan saldırısını, ABD ve İsrail üst yönetimi birlikte planladı. 17-18 Haziran tarihlerinde ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, İsrail eski Başbakanı Benjamin Netanyahu, Bush'un akıl hocası Natan Şaransky arasında Colarado'da yapılan toplantıda bütün ayrıntılar netleştirildi: İsrail Gazze ve Lübnan'ı işgal edecek. Netanyahu, İsrail'e dönünce "eski başbakanlar" toplantısı yapıldı. Netanyahu, Ehud Olmert, Ehud Barak ve Şimon Peres gibi liderlerin katıldığı toplantıya bir Ariel Şaron katılamadı.

Yapılan hazırlık, Filistin ve Lübnan'daki direncin kırılması, sadece Hamas ve Hizbullah değil, İsrail otoritesine karşı direnecek hiçbir gücün bırakılmaması, ABD askerlerinin Lübnan işgaline iştirak etmesi ve Lübnan'a yerleşmesi, böylece Suriye yolunun açılmasıydı.Bahaneleri İsrail üretti. Hiç yoktan sivilleri öldürmeye başladı ve süreç başlatıldı. Amerikan güçleri Lübnan'a yöneldi. Çok yakında Suriye cephesi açılacak. Suriye ya çok kanlı bir cephe olacak ya da Büyük Ortadoğu Savaşı'nın ana merkezi.

S. Arabistan'ın, Mısır'ın, Ürdün'ün, Türkiye'nin Lübnan'a NATO gücüne onay vermeleri bu ülkelerin tuzağa düştüklerinin ya da ABD-İsrail planlarına iştirak ettiklerinin göstergesi. Afganistan ve Irak işgalinden sonra Lübnan'ın işgali de bölge ülkelerinin desteğiyle gerçekleşiyor. Lübnan'a gelecek NATO gücü, ateşkesi hedeflemeyecek. İsrail ve ABD için savaşacak. Kendilerine yönelecek direnişi kırma görevi üslenecek. Bu NATO gücü değil, Amerikan gücü olacak. Plana destek veren ülkelere şunu soralım: Tamam; NATO gücü gelsin ama içlerinde ABD askeri olmasın! ABD ve İngiltere bakalım bu planı kabul edecek mi? Bölge ülkeleri kabul edecek mi? Etmeyecekler! Çünkü amaç saldırıların durdurulması değil. Amaç, ABD-İngiliz emperyal gücünün Lübnan'a yerleşmesi. Bu yeni bir işgal. Bir ülkenin daha ABD-İngiliz-İsrail cephesine kurban edilmesi..

Uzun bir savaş olacak. ABD ön hazırlık olarak bir yandan İsrail'in ateş gücünü kullanırken diğer yandan Arap ülkelerini hizaya sokuyor, büyük istila harekatı için onlara talimatlar yağdırıyor. Hem İsrail saldırganlığına karşı seslerini kesmelerini istiyor hem de ABD ve İsrail'e yönelen kitlesel öfkeyi bastırmalarını. Bunun için en iyi çözümü buldular. Şii-Sünni ayırımı. Başarıyla uyguluyorlar. ABD ve İsrail bölgesel müttefikleriyle birlikte kitleleri büyük bir tuzağa sürüklüyor. Onlarca yıl sürecek bir hesaplaşmaya. Din adına, mehzep adına ABD/İngiliz çıkarları için on binlerce insanın hayatını söndürmeye...

Irak işgalinden bu yana, İsrail'i hazırlıyorlardı. Bölgenin en büyük ateş gücüne sahip ülkesine Suriye ve İran'a saldırı hazırlıkları kapsamında yığınak yapıyorlardı. ABD yapımı yüzlerce GBU-28 bunker buster bombaları, Hizbullah menzillerini vurmak için değil, doğrudan Suriye ve İran hedeflerini vurmak için verildi.Lübnan bombardımanı başladıktan sonra askeri mühimmat nakliyatı hızlandı. Şu anki silah yığınağı Lübnan için değil, Lübnan sınırlarının ötesine yapılacak saldırılar için. ABD Dışişleri Bakanı'na göre, Lübnan'a "uluslararası" Amerikan gücü yerleştirme planı 60 ile 90 gün içinde gerçekleştirilecek. Bu gücün amacı ateşkesi sağlamak olmayacakmış, Hizbullah'ı silahsızlandıracakmış! Lübnan işgalinin ilk aşaması bu. Neden bunu yapıyorlar? İsrail'e "dur" deseler duracak. Neden demiyorlar da böyle bir güç yerleştiriyorlar? Çünkü amaç savaşı yaymak!

Not edin: Bir süre sonra Suriye için de "uluslararası güç" isteyecekler. Suriye topraklarını parçalara ayırmak için önce krizler çıkartacaklar, bazı yerlerini bombalayacaklar. Ardından çatışmaların önüne geçmek için ABD askeri ya da ABD kontrolündeki birlikleri yerleştirecekler.

Şunu da not edin: Çok geçmeyecek, Türkiye'nin Güneydoğusu için de benzer senaryolar yüksek sesle dile getirilmeye başlanacak. Türkiye-Suriye sınırı boyunca ve İskenderun Körfezi'ne "çokuluslu güç" adı altında Amerikan askeri yerleştirmek isteyecekler.

Ahmet Şah Mesud suikastini kimse sorgulamadı. İki gün sonra 11 Eylül oldu ve Afganistan işgal edildi. Irak işgali öncesi İngiliz silah denetcisi David Kelly, öldürüldü, intihar dendi ve düzmece bir soruşturmayla dosya kapatıldı. Gerçekler gizlendi. Refik Hariri suikastine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Onun imar ettiği Beyrut'u şimdi yıkıyorlar. Sonuçlarını nasıl devşiriyorlar, görüyor musunuz? Kendi dostlarını, müttefiklerini kurban ederek hedeflerine ulaşıyorlar.

Her şey apaçık ortada. Bu, Lübnan'ın, Hizbullah'ın, Irak'ın ya da İran'ın meselesi değil. Bu Şii-Sünni savaşı değil. Bu; Irak'ın veya Lübnan'ın savaşı da değil. Öyle düşünmemizi istiyorlar. Bu; ABD Dışişleri Bakanı'nın söylediği gibi, "Yeni Ortadoğu" savaşı. Daha doğrusu Büyük Ortadoğu Savaşı. http://yenisafak.com.tr/arsiv/2006/temmuz/26/ikaragul.html

Son söz Fehmi KORU'dan olsun

"Bu projeye kim olumlu yaklaşırsa yaklaşsın, insan onurunu göz ardı ettiği, bir tür kölelik düzenini bölgeye zorla giydirmeyi amaçladığı için, insanlıktan nasibi olan herkesin isyan etmesi gerekir. Binlerce yılın hukukî ve medenî kazanımlarının bütününü yok edecek bir haksız düzene kapı aralanıyor çünkü.

Türkiye'nin böyle bir proje içerisinde yeri olamaz"

 
 
İsrail Türkiye'ye Saldırırsa Ne Olur ? (Yusuf Sezgin)    27.07.2006

     Ortadoğuda aynı film bir defa daha izleniyor. İsrail masum, sivil ayırmadan şehirleri bombalıyor. İnsanların üzerine bombalar boca ediyor ve bütün dünya bunu seyrediyor. Dil ucuyla kınamalar dışında ciddi bir tepki yok. Öyle anlaşılıyor ki İsrail-ABD ittifakı Lübnan'a yerleşecek, Suriye'yi doğudan ve güneyden kıskaca alarak demokratikleştirecek!.... Kan gölüne çevirecek, mevcut despotik yönetimi aratır zulümlere, iç çatışmalara maruz bırakacak. İsrail Ortadoğu'daki mevzilerini güçlendirerek, "vaat edilmiş topraklar"a bir adım daha yaklaşacak.

 

    İsrail az nüfusuna, ateş çemberi içinde olmasına bakmaksızın; ensesine bindiği ABD'nin desteğiyle (dini) hedefleri doğrultusunda; reelpolitiğin, mantığın rağmına dünyaya meydan okuyarak ilerlemeye devam ediyor.

        BOP`un hedefinin Yahudi-Avanjelik ittifakı doğrultusunda Türkiye`nin de bulunduğu 20 den fazla Müslüman ülkeyi yapılandırmak, sınırlarını yeniden çizmek olduğunu defalarca söylemiştik. Gündemdeki düşmanlar İran ve Suriye olduğu için diğerleri kurbanlık ineklerin sükûneti içindeler. Sıranın kendilerine gelmeyeceği, şartların değişebileceği temennisiyle pısırık ve tepkisiz davranmaya devam ediyorlar. Başta AB olmak üzere diğerküresel aktörler muhalefetlerini pastadan alacakları payın oranını artırmak için kullanıyorlar. Kurbanlardan yararlanma sevdasındalar. Irak'a, Afganistan'a ve Lübnan'a "insanlık dramı" olarak bakan ülke yok gibi. İslam ülkelerindeki Batı kuklası diktatörler vatandaşlarının gazını almakla meşguller. Batıyla bozuştuklarında Irak benzeri bir "Demokratikleştirme!"den endişeliler.

 

    RİCE açıkça "yeni bir Ortadoğu" konusundaki kararlılıklarını deklere etti. Yapılandırılacak Ortadoğu'da Körfezden Bangladeş'e kadar pek çok İslam ülkesi bulunuyor. Öyle anlaşılıyor ki bölgedeki bütün ülkeleri demokratikleştirecekler! yani IRAK'LAŞTIRACAKLAR.

 

Beklenenin aksine Suriye'den sonra sıradaki ülke İran değil Türkiye olabilir. Daha önceki bir yazımda[i] bahsettiğim gibi Türkiye'ye müdahale dostane! yöntemlerle olacaktır. Ben Batı'nın- ABD'nin Şiayla ve İran'la ciddi problemi olduğunu düşünmüyorum. Aksine Batı'nın İslam Dünyasında GÜÇLÜ BİR Şİİ DAMAR oluşturmaya çalıştığına inanıyorum. Gelişmeler bu tezi doğrular niteliktedir.

Hariri suikastı ABD-İsrail ittifakına Suriye üzerinde baskı kurma ve kendilerine direnebilecek Suriye Ordusunun Lübnan'dan çıkarılmasını sağladı. Hariri suikastı-Suriye ordusunun çıkarılması ve Lübnan'ın işgali birbiriyle bağlantılıdır.

Bazılarının komplo teorisi, hatta deli saçması gördüğü olay gerçekleşir İsrail Urfa'yı ve iki nehir arasını işgale yeltenirse ne yaparız?

 

    "Biz Irak'a ve Suriye'ye benzemeyiz güçlü ordumuz onların ağzının payını verir" diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hücrelerimize kadar girmiş İsrail'in bizi dostane! Yöntemlerle değil de silahla dize getirmeye çalışacağını varsayarsak; İsrail'le mücadele edecek durumda olmadığımız anlaşılacak, hatta Suriye'den daha dezavantajlı olduğumuz görülecektir. Maalesef İsrail tek kurşun atmadan, kısa sürede ordumuzu ve silahlı güçlerimizi bloke edecek imkânlara sahiptir.

 

    Günümüzde savaşlarda modern silahlar, elektronik cihazlar kullanılmaktadır. Biraz bilgisayardan anlayanlar bu cihazların yazılımlarla, programlarla çalıştıklarını bilirler. TSK'yı tanıyanlar da savaş aygıtlarımız, haberleşme sistemlerimizle İsrail'e ne kadar bağımlı olduğumuzu bilirler. İsrail'le olası bir savaşta Mehmetçiklerimize güvenimiz tamdır. Ne var ki İsrail'den aldığımız silahlara ve bu silahlar üzerindeki yazılım programlarına itimadımız yoktur. İsrail sahip olduğumuz elektronik cihazları çökertebilecek, uçaklarımızı kalkamaz hale getirebilecek kadar Türk Ordusu'nun içindedir. Savaş teknolojimiz bütünüyle İsrail'e teslimdir. Bu yönüyle İsrail karşısında bizim Suriye kadar bile şansımız yoktur.  İsrail'le askeri bağlantılarımızın ihtilaller sonrasında, özellikle 28 Şubat sürecinde yoğunlaşması ve savunma sanayiimizin İsrail'e endeksli olmasının, pek çok emekli askerin İsrailli firmalar adına iş takibi yapmasının ulusalcı! kesimlerce sorgulanmaması şayanı dikkattir.

 

    Sadece silahlı güçlerimizin değil sivil kurumlarımızın pek çoğunun yazılımları ve programları da; (kripto veya açık) Yahudi firmalarınca yapılmaktadır.MERNİS projesinden, başında Milli bulunan MİT in güvenlik ve personel yazılımlarına kadar pek çok işte İsrailli firmaların parmağı vardır. Yani İsrail ve Yahudi firmaları Türkiye'nin bütün kılcallarına nüfuz etmişlerdir.

 

    İsrail'e elektronik ve teknolojik bağımlılığımızı gösteren bir olay 2 yıl önce bir kış günü yaşandı. Karabük civarında bir F16 mız düşmüş, 3-4 gün sisten dolayı uçağa ve pilotuna ulaşılamamıştı. Uçakların yazılımını yapan İsrail firmasına ulaşılması sonucu onların verdiği kodla uçağın yeri tespit edilebilmişti. Düşmüş bir uçağın yer tespitinde bile muhtaç kaldığımız İsrail'le muhtemel bir savaşta nasıl mücadele edeceğimizi varın siz hesap edin.

 

    Türkiye'nin güneyinde aleyhimize bir yapı oluşmaktadır. Irak'a müdahaleden sonra hemen bütün Kürt guruplar ABD-İsrail ekseninin yerel müttefiki haline geldiler. Suriye'de de ilerleyen zamanda Irak tarzı ve Türkiye'nin aleyhine gelişmeler yaşanacaktır. Büyük projeler büyük zaman dilimlerinde gerçekleşir ancak ABD-İsrail BOP'ta hazım kapasitesinin ötesinde oldukça hızlı ilerlemektedirler. Yakın zamanda sıranın Türkiye'ye geleceği muhakkaktır.

    ABD-İsrail ittifakının Türkiye'ye silahlı bir saldırıda bulunacağına ihtimal vermiyorum. Bahsettiğim gibi bizi "daha teknik ve dostane!" yöntemlerle halledeceklerdir.

 

Farzı muhal İsrail Türkiye'ye saldırırsa ne olur?   Türk silahlı kuvvetlerinin elektronik altyapısı "Off" olur.

 

 
 

IMPORTANT: The contents of this email and any attachments are confidential. They are intended for the named recipient(s) only.
If you have received this email in error, please notify the system manager or the sender immediately and do not disclose the contents to anyone or make copies thereof.
*** eSafe scanned this email for viruses, vandals, and malicious content. ***






--

 ---------------------------------------------------------
"HAKİKATİN HATIRI ,DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR"
(HZ ALİ ra.)

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.