Bahtiyar Vahapzade ile son Röportaj

Türk dünyasının usta şairi Bahtiyar Vahapzade, önceki gün ebedi istirahatgâhına uğurlandı. Vefatından üç gün önce hasta yatağında verdiği röportajda gündemi değerlendirdi.

Türk okurunun şiirine aşina olduğu usta şair, birçok kez ziyaret ettiği Türkiye'nin hasretini duyduğunu ve bir kez daha gelmek istediğini söyledi. Türk ve Azeri edebiyatının ortak değerlere sahip olduğunu vurgulayan şair, Türkçenin yaşadığı yozlaşmadan da derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Vahapzade'nin en büyük umudu ise dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarıydı. Şair, bu okulların Türkçeyi bir dünya dili haline getireceğine inanıyordu. Bu okulların fikir mimarı Fethullah Gülen hakkında yazılıp çizilenlerin de kendisini çok üzüldüğünü söyledi. Türkiye'nin son zamanlarda, siyasi, sosyal ve uluslararası arenada adeta şaha kalktığını belirten büyük şair, güçlenen Türkiye ile hayalindeki dünyanın yeniden şekillendiğini anlattı. Rahatsızlığı sırasında Türk halkının kendisini yalnız bırakmamasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Bahtiyar Vahapzade, Erzurum'dan İstanbul'a kadar birçok dostunun aradığını söyledi. Son yıllarda Türkiye'nin gerçekleştirdiği atılımlardan güç aldığını belirten ünlü şair, "Eski ihtişamlı günlere doğru yol alındığını görüyor ve bundan gurur duyuyorum. Hayalimdeki dünya yeniden şekilleniyor. Erdoğan'ın Davos çıkışı bana gurur verdi. Türkiye benim hayalim. Kalbim. Nefesimin son anına kadar Türkiye'ye olan sevgimi kalbimde yaşatacağım." dedi.

Türkiye ile Azerbaycan halkları arasındaki kardeşliği 'tuzlu su'ya benzeten usta şair, "İçtikçe yanarsın, yandıkça da içersin. Türkiye güçlü olunca tesiri bize de yansır. Unutmamamız lazım, güçlü bir Azerbaycan Türkiye'ye, güçlü bir Türkiye de Azerbaycan'a her zaman destektir, dayanaktır." diye konuştu. Halklar arasında ortak değerlerin olduğunu hatırlatan Vahapzade, dil konusundaki hassasiyetini de şu sözlerle ifade etti: "Yunus Emre, Türkiye'nin olduğu kadar bizimdir. Fuzuli de o kadar Türkiye'nin. Ama günümüz İstanbul Türkçesi yabancı sözlerle dolu. Artık dil, 'pardon'lu ya da 'okey'li ayrık sözlerle kirlendi."

Medyanın dil gelişimi üzerindeki etkisine değinen şair, dizilerle beraber lisanın da geliştiğini ancak TV programlarının beraberinde getirdiği tahribatın önüne geçilmesi gerektiğini anlattı. Azerbaycan'da Türk dizilerine getirilen yasaklamayı eleştiren Vahapzade, "İki kardeş ülke arasında sadece bu konuda değil, hiçbir hususta yasak olmamalı." diye konuştu. Zaman Gazetesi'nin Azerbaycan'ın Latin alfabesine geçişi konusunda önemli katkı sağladığının altını çizen filozof şair, sözlerini söyle tamamladı: "Zaman tarafından çıkarılan ve Azerbaycan'da çocuklara yönelik yayın yapan tek çocuk gazetesi Tomurcuk, bugün 55 bin tiraja sahip. Ülke genelinde dağıtılan gazete, çocuklarımızın bu konudaki eksikliğini giderdi.

Son arzum Türkiye'yi görmek

"Türkiye'ye ilk defa 1961 yılında gemiyle gitmiştim. Para bozdurmak için girdiğim bankaya kimliğimi göstermem lazımdı. Sovyet pasaportunu uzattım. Paraları değiştirdi ve bir makbuz verdi. İlk kez Türkçe ve üzerinde de 'Bahtiyar Vahapzade' yazan bir makbuz görmüştüm. Onu hayatım boyunca muhafaza ettim. Şu andaki tek arzum, ölümden önce son bir kez daha Türkiye'yi görmek."

Tek hayalim 'Türk dünyası akademisi'

"Bütün kardeş ülkelerin istifade edeceği ve merkezi Türkiye'de olan bir 'Türk dünyası akademisi' kurulmalı. Benim hem Azerbaycan hem de Türkiye'deki yetkililerimize tavsiyem ve ricam budur. Merkezde, fen bilimlerinin yanı sıra tarihçi ve edebiyatçı da bulunmalıdır. Akademi, ortak bir terminoloji merkezi olmalıdır. Bu çok arzu ettiğim bir hayaldi, 50 yıllık mücadelemdi."

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.