Zaten Arabuluculuk denilen şeyin aslında Hem İsrail'i hem'de ABD'yi bölgede meşrulaştırıcı ve Emperyalizmin katliamlarını unutturucu bir özelliği olması Türkiye'nin 'Milli Menfaat' kavramında açıklanan hem stratejik,hem coğrafi,hem'de Tarihi Misyon'una uygun değildir.Arabuluculuk, Emperyalizmin Türkiye'ye biçtiği roldür.
Sonrasında, Abdullah Gül’ün 6 Eylül 2008’deki ziyareti esnasında dillendirilen ve Türkiyenin Azerilerle,Ermenileri barıştırma arabuluculuğu hem Azerilerin hem de Ermenilerin bu arabuluculuk makamının yani Türkiyenin girişimlerine karşı isteksizlikleri hem yetkililerce hem de basın -yayın organlarınca dillendirilmişti.
Ve sonrasında ,yani geçtiğimiz günler içerisinde İran ile ABD arasında bir arabuluculuk yapmak için Türkiye Başbakanı tarafından direk dillendirilen ve kamuoyuna yansıtlan “İran’ın, Türkiye’den Washington-Tahran arasında arabuluculuk yapmasını istediğini” söylemesi ,acaba Türkiye ve Hükümetine ABD tarafından arabulucu olmak rolümü verildi ? sorularını sormamıza neden olmaktadır.
İranlıların bu süreçte ibreleri Irak ve Afganistan’a yöneliktir
ABD'nin 11 eylülden sonra,önce Afganistan ve sonrasında Irak'a girişinden sonra buralarda ki mevcut ve meşru olan iktidarları yönetimden uzaklaştırmasına en çok sevinen ülke İran olmuştur.Nitekim İran Afgan işgali esnasında İngiliz ve Amerikalı yetkililerle kapalı kapılar ardındaki görüşmelerinin sadece bir görüşme ile sınırlı kalmadığı ve İran'ın bizzat ABD'ye gönderdiği yetkililerce haritalar üzerinde vurulacak yerlerin işaretlenerek Abd'ye verildiği ve Afganistan'da Taliban yönetiminin devrilmesine yardımcı olmak ve El Kaide'yi bölgeden silmek için Amerikalılara bombalanacak yerleri harfiyen gösteren istihbarat bilgileri sağladığı geçtiğimiz günlerde ingiliz haber kanalı BBC'de yayınlanmştı.Ve Abd ile İranın bu görüşmelerinin sonrasında Amerikanın Afganistan stratejisi şekillenmiş ayrıca İran bir İslam devletine karşı emperyalizmin yanında yer alarak “Büyük Şeytan” olarak gördüğünü iddia ettiği Abd'yi coğrafyamıza yerleştiren Batı müttefiki devletler arasına girmişti.Dönemin cumhurbaşkanı Reformcu Hatemi'nin bu konuda ki açıklamaları ise İran'ın Afganistana bakış açısını gözler önüne sermesi açısından gayet mühimdir.
-Taliban düşmanımızdı,Amerika'da Talibanı düşman olarak görüyordu.Onların Talibanı devirmesi İranın çıkarınaydı.(1)
İRAN'ın Çıkarları ABD ile aynıdır.
Nitekim Şehit Irak devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in asılmasında ki rolü ve Fars milliyetçiliği ile karışmış Şia'nın Irak İşgalinin devam etmesi için elinden geleni yapması, İran için bölgede ki en iyi müttefiğinin Irak işgali ile İranla da komşu olan AMERİKA olduğu gerçeğini karşımıza çıkarmaktadır.Irak'ta ki Şia'nın etkiliyicisi konumunda ki İran,Irakta süren İstiklal savaşına karşı'da ırakta ki Şii direnişçilerini önemli ölçüde etkisizleştirerek işbirlikçi Irak Hükümeti ve başında ki Şii Nuri el-Maliki ile son derece yakınlaşmıştır.Çünkü İran için ABD işgalinin devamı bir nevi kendi çıkarlarının bölgede uygulanması için gereklidir.
Ve eski Cumhurbaşkanı Hatemi'nin Irak işgali ile ilgili açıklaması;
-Afganistan da yaptıklarımızı Irakta da yapalım dedik,Irak'ı çevreleyen 6 ülke ve Amerika ile diğer güvenlik konseyi ülkeleri ve mısır bir araya gelelim dedik....(1)
Dolaylı veyahut direkt yollardan ABD ile görüşen İran Devleti Afganistanı işgal etmesi için ABD 'ye haritalar ve vuracağı yerleri gösteren çok önemli istihbarat paylaşımlarını yapmış.Ve bu hadiseden 1 yıl sonra İran'nın düşmanı olarak gördüğü Irak Sünni Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in devrilmesi için Abd'ye işbirliği teklif edilmiş.
Öte yandan ABD nin İran açılımı şeklinde kamuoyuna lanse edilen bir süreç ve Abd'nin yeni yüzü Hilary Clinton'un Afganistan ile ilgili toplantıya da İran'ı çağırması sonrasında İran'dan gelen ,"Biz Afganistan oturumuna katılmayacağız demiyoruz. Ama istek gelirse, onu kesinlikle değerlendirmeye alacağız” şeklinde ki açıklama ise artık İran'a dair yeni ipuçlarınıda bize vermektedir.Nitekim Yeni İran ve yayılmacı politikalarına karşı darbe vuran bir açıklama da Fas'tan gelmiş Fas İran ile ilişkilerini durdurma kararı almıştır.Bütn bunlardan çıkaracağımız sonuç ise; İran'ın bölgesinde ki dümeni emperyalizm ile örtüşmekte olduğu gerçeğidir.
İran ve Abd İlişkileri Açısından, Türkiyenin Arabuluculuğu;
Başbakan'ın açıkladığı İran ve Tahran arasında arabuluculuk yapmak şeklinde ki teklif veya istek dünya basının da önemli bir yer edinerek yıllardır ABD ve İRAN ikilisinin sözlü atışmalarına şahit olan çevrelerde şaşkınlık yarattığı ve özellikle bu yakınlaşmanın gerçekleşmesinin yıllardır İran'ın söylemlerini dillendiren bazı anti-emperyalist'im diyen çevreleri de şaşırttığı bir gerçek.
Ancak bir gerçek daha var ki ,”İran-ABD arasındaki ilişki kanallarının hiç bir zaman tıkanıklık yaşamamış aksine ,İran ve ABD istedikleri zaman görüşmüşlerdir. Bu görüşme ABD’nin Afganistan ve Irak’a saldırısı sırasında ve sonrasında da olmuştur. Nitekim ABD-İran arasında Irak merkezli güvenlik toplantıları yapılmıştır. Ayrıca ABD’nin Tahran’da İsviçre Büyükelçiliği bünyesinde ABD Çıkarları Koruma Bürosu hep olmuştur. Bu nedenle görüşmeye karar verdikleri zaman üçüncü ülkeye ihtiyaç duymadan bunu yapabilirler.” (2)Nitekim Türkiye Başbakanının dillendirdiği bu arabuluculuk söylemi belki de İran ve ABD ile ilişkilerini daha da meşrulaştırıcı bir zemine çekme girişimlerinin yansımasıdır.Yani Dünya kamuoyuna bu hadiseyi reklam etme işi veya propoganda görevi Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir.Bu süreçte Türkiye’ye bir rol biçilmesi, İran’ın stratejik hatası ve ABD'nin yanlış bir başlangıcı olarak da yorumlanabilir.Çünkü Abd ve İran ikilisinin bu ilişkiyi açık etmeleri her iki ülke için de İslam dünyasında ki prestijlerinin altüst olması demektir.Bu durumda ABD ile İran arabuluculuğunun da bir fonksiyonunun kalmayacağı anlaşılmaktadır.
Zaten Arabuluculuk denilen şeyin aslında Hem İsrail'i hem'de ABD'yi bölgede meşrulaştırıcı ve Emperyalizmin katliamlarını unutturucu bir özelliği olması Türkiye'nin 'Milli Menfaat' kavramında açıklanan hem stratejik,hem coğrafi,hem'de Tarihi Misyon ruhuna zıd bir giişimdir..Arabuluculuk, Emperyalizmin Türkiye'ye biçtiği roldür.Bu rol hem coğrafyamızın hem de bütünü ile dünya antiemperyalistlerinin ihtiyaçlarına verilebilecek cevap değil, bilakis Türkiye'yi halklar nezdinde küçük düşürücü faaliyetler bütünün yansımasıdır da.Türkiye bugün bölgesinde rol değil başrol oynayabileceği Tarihi Misyon sahibi geçmişi olan bir ülke olarak ve koruyucu,kollayıcı özelliği ile İslam Dünyasında yeniden ön plana çıkmıştır.Bu ona havadan zembille inmiş bir imaj değil,bağlı olduğu medeniyette ki Tarihi izlerinin aradan geçen bir asırdan fazla zaman dilimine rağmen unutulmamasından kaynaklanıyor. Bu ayrılığa rağmen yeniden birleştirici ve toplayıcı olma vazivesi görmesine vesile oluyor.Yani bu görev bizim insanımızdan beklenmektedir,işbirlikçilerden değil. Arabuluculuk emperyalizmin Türkiyeye biçtiği roldür.
Dipnotlar:
1-
Konuyla ilgili video
Anadolu Haber Günlüğü
2- İran Neden Türkiye’nin Arabuluculuğunu İstemiyor? / Arif Keskin
Bu yazı Baran Dergisinde Yayınlanmıştır...
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.