AFPAK: Üzerinde biraz düşünelim mi?
İsrail’in en büyük düşmanı hangi ülkedir? Bu soruya istisnasız hemen herkes ‘İran’ der. Der ama bu yanıt doğru olmayabilir. Çünkü İsrail için 1 numaralı risk ‘artık’ başka ülke. Pardon, iki ülke!
İsrail devletinin son zamanlarda hükümete giren en keskin isimlerinden biri-aslında her zaman aşırı sağ söylemlere ve uygulamala imza atan bakanları olmuştur Tel Aviv’in!-çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Avigdor Liebarman.
Lieberman bilindiği gibi oldukça sert ve rahatsız edici söylemlere sahip bir lider. Gazze dehşetinde ağzından “atom bombası” sözcüğü bile çıkmıştı anımsanacağı gibi.
Bakan Lieberman ilginç ve çok kısa bir söz sarf etti. Ne olduğunu zaten iyibilgi’nin “Dünyanın Haberi” bölümünden yansıttık. Ancak iş tırnak içi bir haberle geçiştirilemeyecek kadar önemli.
Lieberman cümleleri şöyle; “İnanın bana ABD İsrail’in tüm kararlarını kabul eder. Obama yönetimi ancak İsrail’in istemesi halinde Ortadoğu’da barış planı sunacaktır. İsrail için İran tehdit sıralamasında iki numaraya düştü.Artık İsrail için en büyük tehdit Afganistan ve Pakistan!”
Buraya hallice bir mim konulması gerekiyor. Bu arada belirtelim, Dışişledi Bakanı bu açıklamaları “Rus” Moskovskiy Komosolets’e yaptı.
Kısa metinde dikkat edilmesi gereken iki nokta bulunuyor. Birincisi, İran’ın 1 numaralı tehtid olmaktan çıkması. Neden çıkıyor?
Tahran İsrail’e yönelik bakışını mı değiştirdi? İsrail’in hep bahsettiği İran tehtidleri ne oldu? Nükleer silahlar ne oldu?
Ancak iki açıklaması bulunabilir. Ya İsrail sağ gösterip sol vuracak, İran tehtid değil deyip bir gece yarısı saldıracak. Veya, birisi ona “İran’ı bırak artık, meseleyi biz çözüyoruz” dedi.
Bu gizli özne ABD olabilir. İran’la yoğun yakınlaşma çabası içindeki Washington son zamanlarda bu ülkeden gelen “daha ılımlı” mesajları, zaten yapıldığı söylenen gizli görüşmelerle birleştirmiş, nihayetinde de İran’ın; Irak, Pakistan, Afganistan için stratejik önemine binean İsrail’i ikaz etmiş olabilir.
Tabii bu bir tür garanti anlamına da geliyor. İran sana saldıramaz biz ikaz ettik gibilerden! Ya da-buraya bir parantez açalım-Tahran meselesinde Rusya ile bir uzlaşı var.
Bu uzlaşı İran’ın Moskova tarafından kontrol edilmesini getiriyor ve Afganistan-Pakistan konusunda Rusya ile ABD arasında bir mutabakatın olduğunu gösteriyor. Ki buna yönelik açıklamalar Kremlin’den “lisan-ı münasiple” duyuruldu!
Devam edelim... İkinci konu ise Afganistan-Pakistan dosyası. Beyaz Saray için ülke içinde bir numaraları sorun ekonomik kriz ise ülke dışında bir numaralı sorun bu.
Her yerde bunu söylüyor ve önceliğinin bu olduğunu açıkça belirtiyor. Uluslararası camiaya da ağır baskı yapıyor. Nitekim Türkiye’den muharip asker istemesi de bunun bir sonucu.
İsrail bağlamında ise-spesifik olarak bu konuda-Lieberman’ın dediği çok doğru değil. ABD İsrail’in dediğini değil, İsrail ABD’nin dediğini yapıyor. “Ne istersek yaparlar”, Afganistan-Pakistan konusunda Tel Aviv’in yapacaklarının karşılığı!
Görüldüğü gibi, İran’ın uluslararası topluma ABD’nin istediği formda kazandırılmasını-şimdilik-sağlamasa da, ABD-Rusya-İran-İsrail dörtgeninde, Afganistan-Pakistan dosyasında “uzlaşı” hatta “ortaklık” kurulmuş oluyor!
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.