4 Nisan 2009

(anadoluhaber) Bir kıyafet tartışmasına yorum

Bir kıyafet tartışmasına yorum

Ben 1938 de doğdum 40 lı yıllarda kadınların memur ve memur eşleri olarak pek azı dışında çoğu çarşaflı ve bir kısmı da baş örtülü idi. Eskişehir Bursa. Kütahya. Balıkesir., Denizli Afyon benim bildiğim yerler olarak yerli halk tamamen çarşaflı idi 1960 a kadar kız liseleri orta ve lise olarak çok yerde erkek liselerin den ayrı idi. Sonra birleştirilince kızların okula gönderilmesi de sayı olarak düştü. Yüksek okullara ise zaten çok düştü. Çarşaflı yerli halkın bu durumu İstanbul Ankara İzmir dışında bu şekilde iken azalarak 70 li yıllara kadar sürdü şimdi çok daha azaldı ama hala doğuda daha çok olmak üzere batıda da azaldı ama hala var. 90 lı ve 2000 li yıllara kadar doğuda değişik yerel kıyafetler geniş atkılar vs. olarak hala kapalı idi Kara deniz ve Erzurum bölgelerinin çarşafları da değişik Karadeniz de peştamal gibi farklı idi. Şimdi çarşaf yaşlılarda kaldı gençler başörtülü

 

1980 de K.Evren geldi..ondan sonra ortaya çıkmaya başladı.
şöyle açıklayayım

anneanne çarşafı atmış diyelim.kızı çağdaş giyimle yaşıyor,kızını da oyle yetiştiriyor.ama torun durduk yerde biryerlere takılıyor,ondan sonra da ben sıkmabas olacagım diyor..
anormallik burada

 

Demişsiniz. Ama bunda hem anormallik yok çünkü her şey aslına rücu eder.(aslına döner) Hem de böyle olmadı. Bu durum zaten böyle idi ve şimdiden çok daha kapalı idi. Ancak halk kızlarını açılacak korkusu ile okula göndermiyordu. Çoğunlukla halkın kadınları kızları pek ortalık da görünmüyordu. Komşuda komşuya gitmeyi gezmekten sayıyordu. Zamanla halk gelişti kızlarını da okutmak için yollar aramaya başladı. Kızlarda okumak istiyordu ve 1967 den itibaren kızlar hem gelenekten kendi çevrelerin, hem de laikçi tek tipçi faşist düzenekten kurtulmak için sisteme karşı okuma özgürlüğü savaşı vermeye başladılar. Bu savaşı hem ailelerine köylerine kasabalarına çevrelerine karşı hem de devleti ele geçirmiş kaba ve yobaz baskıcı rejime karşı aynı anda vermeye başladılar. Hem kendileri olarak kalmak istiyorlardı hem de okumak köylerindeki feodal yapının baskısından kurtulmak istiyorlardı.

Aslında onlar gelenekçiler ile devrimcilerin arasında sıkışıp kalmış sadece okumak isteyen tarafsız kişilerdi. Savaşan taraflar bir birleri ile savaşırken arada kalan onları kendilerine siper olarak kullanıyorlardı. İki aşırı ucun ortasında duruyorlardı. En mutedil ve aklı başında kesim onlardı dahi denilebilir. Arkalarından gelenekler  ve kendi toplumları yakalamış bırakmıyor. Önünden halkı ile savaşa girmiş sistem yolu kapamış onları itip okula sokmuyordu. En sonunda sistemi elinde tutan azınlık  halka karşı kesin zafer umudu ile 28 Şubatta topyekûn meydan muharebesine girdiler ve çok çetin bir savaş oldu. Ordu kendince düşman görüneni yendi. Bu göreceli zaferini NATO ordular birliği ve Haçlı dünyası adına,  Malazgirt meydan savaşının rövanşı sandı ve bin yılda bu sürecek dendi. Ama bu aslında bir Pirus zaferi idi pek çok devlet erkânı bu durumdan uyandı. Bu uyanışsa sisteminde çökmesi ve ordunun halkın daha güçlü seslendireceği demokrasi talebi karşısında ideolojik tutuculuğun bozgunu olacaktı. Çünkü varlığı ispatlanamamış, provokasyonlar ile var olduğu iddia edilen İrtica 1. tehdit denmiş ve tüm gücü ile ordu hem asli görevi olan işleri askıya almış hem de yasaları, yargıyı, hukuku kendi yazdıkları anayasanın Demokrasi ve hukuk devleti oluşunu sosyal gerçekleri halkın tüm taleplerini bir yana bırakıp tek tip insan yetiştirme ütopyasına dalmıştı. PKK yı ve Kürtçü politikaları geri plana itmekle büyük bir stratejik hata yapmıştı. Devletin ve ordunun bu yanlış cephede dost kuvvetlere taarruzu, Kürtlerle zaten din bağı dışındaki tüm bağların zayıfladığı dönemde PKK’nın ekmeğine yağ sürdü. Madem Devlet Müslüman değildi o halde ona itaat etmek için hiçbir sebep kalmamıştı. O halde itaat etmek de gerekmezdi.

Bu durumun bu raddeye gelebileceğini, Kürtleri dağda yürürken ayakları ile karda kart kurt diye sesler çıkardığı için Kürt denilen dağ Türkleri zanneden generaller bu vahim cehaletlerini az daha ülkeyi parçalanacak duruma düşürerek çok pahalıya ödeyeceklerdi. Bu arada Terör yeniden moral destek buldu ve kabardı. Ordu fiili mukavemeti üzerine saldırdığı irtica adını taktığı milli cepheden değil doğuda sınır ötesi doğu ve batıdan pek çok karmaşık destekli terörden gördü ve iki cephede birden yaralar aldı. Dökülen kanlar ile yapılan harcamaları sonunda yine ülkeye ve irtica bahanesi ile saldırdıkları millete ödettiler. Ama millet de odudsaki yanlışları bilenlerde bunu bir kenara yazdı.

Önce rejim diye sanal tehditler ile korkutulanlar aslında asıl bölünme tehdidinin irtica değil ırkçılık alanında yaşanacağını çok geç fark ettiler.

Hepimiz çok şey öğrendik ve eğitildik. Askerlerimiz, paşalarımız, devlet erkânımız, yargıçlarımız, halkımız, hepimiz. Bu fırtınada aynı gemide olduğumuzu fark ettik. Birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu fark ettik. Tehdit edenler kendilerini de tehdit ediliyor zannediyorlardı. Bu son seçimlerde halk ne oradan nede buradan tehditlere pabuç bırakmayacağını ve gerçek demokrasi istediğini hepimize kemali ile öğretti.

Demek ki demokrasi birilerinin hediyesi diye olmuyormuş onu hak etmek gerekiyormuş ve bu son seçimde halk ne paşa dinledi ne siyasetçi. Ne emir dinledi nede muhayyel öteki öcüsü ile korkutup ceketini aday gösterse seçilir zannedilen başbakan dinledi, artık açıkça rüştünü ispat etti.  

Taşlar yerine devlet erki tarafından ama milli irade eli ile oturtulmaya başlandı. Artık kimse kimseyi tehdit edemeyecektir. Çünkü halkımız demokrasi dışında bir şeye razı olmayacağını resmen ilan etmiştir.

O halde yeni duruma ne kadar çabuk alışırsak o kadar hızlı kalkınırız. Kalkındıkça da sorunlar zaten aynı oranda aşılmaya devam eder.

A.D.Şimşek


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.