14 Nisan 2009

(anadoluhaber) Turkan Saylan'a kalkan eller.....



 Ergenekonun ilk iddianamesinde sanıklardan Asuman Özdemir, Türkan Saylan'ın ÇYDD eliyle özellikle Kürt kızlarına eğitim verip PKK ve DTP'ye kadro sağladığını söylüyor. Aynı zamanda Asuman Özdemir, bir ADD yöneticisi olarak, Zaman Gazetesi'ne verdiği bir röportajda aynı iddiaları dile getiriyordu. Ortaya çıkan başka bir raporda, MİT raporunda, Türkan Saylan'ın özellikle Kürt kızlarına eğitim verip ÇYDD eliyle misyonerlik yaptığını söylüyordu. Ergenekon'un 12.dalgası sayesinde öğrendik ki, Türkan Saylan yoksul kız çocuklarına eğitim fırsatı vererek anayasal düzeni değiştirme girişiminde bulunuyormuş.
 
Kız çocuklarına eğitim imkanı sağlamaya çalışan bütün "sorumluların" göz altına alınmış olmasından anlıyoruz ki, kız çocuklarını okutmak büyük bir suç! Ve suçlular bir gün mutlaka yaptıklarının bedelini ödeyecekti. Kız çocuklarını okutmanın cezası karşılıksız kalmayacaktı.
 
Ne kadar tehlikeli bir işmiş yoksul Kürt kızlarına okuma imkanı vermek. Şöyle bir arşivleri tarayın ve görün, bu kızlara okuma fırsatı sunduğu için Fetullahçı basın kinini ayrı kusuyor Türkan Saylan için, ulusalcı-milliyetçi kalemler farklı. Asuman Özdemir ve Zaman örneğinde olduğu gibi, normal koşullarda asla bir araya gelemeyecekler, sözkonusu iş Türkan Saylan'a çamur atmak olunca hemen bir araya geliyorlar.
 
Antidemokratik taleplerden yana olan, insan hakları, özgürlük gibi sözcüklerden nefret eden ulusalcı-milliyetçi odaklarla aynı şeyi söylemek insana zulüm gibi geliyor ama, doğruyu söylemekten de geri durmamak gerek:
 
Türkan Saylan'dan kız çocuklarına eğitim fırsatı verdiği için hesap soruluyor. Ergenekon Davası, bu haliyle, AKP'nin adaleti faşizmin bir silahı haline getirmekten başka bir anlama gelmiyor benim için.
 
O yüzden defalarca tekrarlıyorum:
 
Türkan Saylan'a kalkan eller.. 
 
 
 Saygılar..
 
RainBurg
 
 
 
 
 Ruşen Çakır'dan
 
"Evet bazıları her “laikçi”yi ulusalcı ve hatta darbeci olarak görüyor ve göstermek istiyor. Ama ÇYDD pratiği bize bunun şart olmadığını çok açık bir şekilde kanıtladı. Doğrudur, her ulusalcı, laiklik konularını öne çıkarıyor olabilir ancak ulusalcı akımın en belirgin rengi, birilerinin bize ısrarla göstermeye çalıştığı gibi “laikçilik” değil demokrasi karşıtlığı, yani otoriterlik ve hatta totaliterliktir. Halbuki Prof. Saylan bize ısrarla “12 Eylül’ü yaşamış kişiler olarak darbeleri savunmamız asla mümkün değil” diyor. Kaldı ki dava belgelerinden, bazı Ergenekon zanlılarının Prof. Saylan gibileri için “gardrop Atatürkçüsü” diye aşağıladıklarını da biliyoruz. Dün itibariyle Ergenekon soruşturmasının kapsama alanının “ulusalcılık”tan “laikçilik”e doğru belirgin bir şekilde kaydırmış olan savcılar bizi hiç tartışmasız bir şekilde Prof. Saylan ve ÇYDD’deki arkadaşlarının demokrasi dışı yollara tevessül etmiş olduklarını, hiç gecikmeden kanıtlamak zorundadırlar. Aksi takdirde ÇYDD’nin eğitim alanındaki faaliyetlerine gölge düşürülmek istendiği yolundaki iddiaları güçlendirmiş olurlar."http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=233129&Categoryid=4&wid=73
 
 
Taha Akyol'dan
 
Sayın Türkân Saylan’la fikri bir yakınlığım yok. Ama biliyoruz ki, darbeciliğe karşıdır. İzmir’deki cumhuriyet mitinginde bu yüzden onu konuşturmadılar!
Demek ki böyle bir darbeci çevre var!..
Ve demek ki, Türkân Hanım sadece ilgisiz değil, darbeciliğe karşı tavırlı bir kişidir. Dosyayı bilmiyorum ama böyle bir ismin evinin aranmasını yadırgadım. Çok şükür gözaltına bari alınmadı.
Milliyet‘in İcra Kurulu’ndan Tijen Mergen’i çok yakından tanırım, büyük saygım vardır. Siyasi tavrı olmayan bir hanımefendidir. “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasını yöneterek özellikle Doğu’da binlerce kız çocuğunu okula ve yurda kavuşturmuştur. ÇYDD ile ilişkisi de budur.
 
'Baba Beni Okula Gönder' kampanyasını rakamlar anlatıyor
 
 
Ergenekon'un 12. dalgasında gözaltına alınan Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Üyesi Tijen Mergen binlerce kız çocuğunun okula gitmesini sağlayan Milliyet Gazetesi'nin toplumsal duyarlılık projesi 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyasını yürütüyordu
 
 
TTB Başkanı Gürsoy: Hepimiz Türkan Saylanız
 
 -ONA YAPILAN MUAMELEYİ KENDİMİZE YAPILMIŞ SAYACAĞIZ-


TTB Başkanı Gürsoy, Türkan Saylan’ın temsil ettiği kimliğin kendilerinin hekim kimliğinin kutsalı olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Bütün bu değerleriyle birlikte eğer TTB’nin, hekim camiasının, 100 bin hekimin, bir kutsal değeri varsa Türkan Saylan bizim kutsalımızdır. Bunu açıkça ifade ediyorum. Türkan Saylan’ın temsil ettiği kimlik bizim hekim kimliğimizin kutsalıdır. Ve bugün hepimiz Türkan Saylanız. TTB olarak ve Türkiye’deki 100 bin hekim olarak bunu açıkça ifade ediyor ve umuyoruz ki yasal süreçler boyunca Türkan Saylan, bu hasta durumunda kimliği rencide edilmesin, kişiliği örselenmesin. Fiziksel koşullar bakımından hastalığı dikkate alınarak en iyi durumda en kısa sürede özgürlüğüne kavuşsun ve istirahate çekilebilsin. Bu olmadığı takdirde TTB’li tüm hekimler adına konuşuyorum. Ona yapılan muameleyi kendimize yapılmış adledeceğiz.”
 
 
Türkan Saylan'a kalkan eller...
 

İSMET BERKAN

Kimin aklına gelirdi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) ile ilgili olarak baskına uğrayacağı, derneğin Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerinin aranacağı, dernek yöneticilerinin gözaltına alınacağı ve hepsinden önemlisi, bu ülkenin yetiştirdiği nadir anıt insanlardan Türkan Saylan’ın evinin basılıp aranacağı?
Benim gelmezdi. Dün bir yaşıma daha girdim.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, belki kurulduğu günden beri hükümetlerin en sevdiği dernek hiç olmadı. O yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önceki hükümetler döneminde de, son yedi yıldır Ak Parti döneminde de, devletin müfettişleri sık sık gelip bu derneği denetledi, toplanan bağış paralarını yerinde kullanıp kullanmadığını titizlikle inceledi.
Belki bu anlamda, halktan bağış toplayıp iş yapan dernekler içinde devletin denetiminden en çok geçen dernek ÇYDD’dir.
Ve o ÇYDD dün Ergenekon savcılarının mahkemeden aldıkları izin çerçevesinde basıldı, burs verilen öğrencilerin listesi dahil derneğin bütün hafızasına el kondu. Savcıların hangi karinelerden hareketle ÇYDD’yi bastıklarını bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: ÇYDD’de suçla, suistimalle ilgili şeyler bulmak zordur.
Bu cümlenin yüz katı, bin katı kuvvette bir cümleyi de Türkan Saylan için söylemek isterim. Türkiye’de daha yaşarken heykelinin dikilmesini hak etmiş çok az sayıda insandan biridir bence Türkan Saylan.
Bırakın hayatının son 20 yılını adadığı kız çocuklarının okula gönderilmesi işini, sırf cüzam hastalığının bu topraklardan silinmesine yaptığı katkı nedeniyle Prof. Dr. Türkan Saylan’ın heykeli dikilmelidir; bir insanın, bir insan iradesinin neleri değiştirmeye kadir olduğunu herkese göstermek için.
O yüzden, dün Türkan Saylan’la ilgili yapılan açıklamalar içinde en çok Prof. Dr. Gencay Gürsoy’un bütün Türk hekimleri adına söylediği sözleri beğendim: “Bugün hepimiz Türkan Saylan’ız...”
Evet öyleyiz.
Kimsenin ama kimsenin gücü yetmez Türkan Saylan’a el uzatmaya, onu kirletmeye.
Tandoğan’daki mitingin aksine, İstanbul Çağlayan’da kürsüye çıkıp ‘Ne şeriat ne darbe’ diyen insandır o; o yüzden İzmir’de kürsüye bile çıkarılmayan insandır o.
Bugün onun adını darbecilerle, darbe teşvikçileriyle yan yana getirmek kadar büyük bir yanlış olamaz.

 
 
 
Genco Erkal: Bu çeki Türkan Saylan'a vereceğim
 
 
Aydın Doğan Ödülü'nün bu yılki sahibi, oyuncu, yönetmen, dramaturg, uyarlamacı olarak 50 yıldır tutarlı çizgisinden ödün vermeyen ünlü bir tiyatrocu oldu. Her yıl sanatın ve bilimin farklı alanındaki öncü bir isme verilen "2009 Aydın Doğan Ödülü" düzenlenen tören ile tiyatro sanatçısı Genco Erkal'a verildi
 
Tiyatro sanatçısı Genco Erkal, kendisini, bu ödüle layık gören Aydın Doğan Vakfı'na ve seçici kurula teşekkür etti.
Bu akşamki konuşmasında çocukluğundan, babasından, dostlarından, yazarlardan, izleyicilerden ve büyük ustalardan bahsetmeyi planladığını anlatan Erkal, "Ancak öyle bir karanlık dönem yaşıyoruz ki... Birden bire bakıyorsunuz politika hayatın içine bütün ağırlığıyla giriyor. Hiçbir şey politikadan bağımsız düşünülemez. Bu nedenle 50 yıldır politik tiyatro yapıyorum. Ergenekon'un bugünkü dalgası her şeyi değiştirdi. Yapmayı düşündüğüm konuşmanın hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü bu başka bir şey. Şu bir gerçek ki, bu insanlar bu ülkede muhalefet istemiyorlar. Kesinlikle muhalefet istemiyorlar. Hepimizi belli bir cemaatin neferi yapmadan da rahat etmeyecekler. Bizi de rahat bırakmayacaklar" dedi.
Törene Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Türkan Saylan'ı da davet ettiğini, ancak yaşananlardan çok derinden sarsılması ve hasta olması nedeniyle geceye katılamadığını anlatan Erkal, Saylan'ın aralarında olmasını çok istediğini belirtti.
Aydınlık geleceğe ulaşmada en büyük sorunun eğitim olduğunu dile getiren Erkal, "hiçbir şey eyleme geçen cehalet kadar korkutucu olamaz. Ama nasıl eğitim? İnsana kul olmayı öğreten bir eğitim değil, kendi kaderini kendi çizen, özgün bir insan olmayı gerektiğine inandığım bir eğitim. Bu nedenle bu değerli ödülün onurunu kendime ayırıp, parasal yanını eğitime bağışlayacağım. Bu çeki Türkan Saylan'a vereceğim. Onun bu parayı en iyi şekilde değerlendireceğine inancım sonsuz. Yarın sabah evinde ziyaret ederek, bu çeki kendisine ulaştıracağım" diye konuştu.
Erkal'a gece sonunda sanatçı arkadaşları Zuhal Olcay, Tilbe Saran ve Selim Atakan bir süpriz yaptı. Olcay ve Saran, Selim Atakan'ın piyanosu eşliğinde ssahneye ayrı ayrı çıkarak Erkal için mini bir konser verdi. 

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=931138&Date=14.04.2009&CategoryID=77
 
 
Gandhi ödüllü, adanmış bir hayat
 

Prof. Dr. Türkan Saylan, 1935 yılında İstanbul'da doğdu. Kandilli Kız Lisesi'nden sonra İstanbul Tıp Fakültesini kazandı. Bir yandan çocuk büyütürken tıp fakültesini bitirdi. Uzmanlığını deri ve zührevi hastalıklar alanında yaptı. Türkiye'de bu alanda ihtisas yapan yedinci kadındı.

1976’da lepra (cüzam) çalışmalarına başladı. İstanbul Lepra, Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi’nin kurulmasında öncülük etti. Türkiye’yi karış karış gezerek cüzam hastalarını tedavi etti, bilgilendirdi. Cüzamla mücadeleye başladığında Türkiye’de 10 bin cüzamlı kişi vardı. Şu an yılda sadece 5-10 yeni olgu görülüyor. Saylan ‘Biz büyük bir aileyiz’ dediği hastalarının sadece tedavisiyle kalmadı. Onlar için projeler üretti, çocuklarının okumasına önayak oldu. Cüzamla savaş konusunda kazandığı başarılar nedeniyle 1986’da Uluslararası Gandhi Ödülü’nü aldı. 2006’ye kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra danışmanıydı. Uluslararası Lepra Birliği ’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısı oldu.
Anadolu’yu gezerken karşılaştığı gerçeklere sırtını çeviremeyeceğini söyleyen Saylan, iki oğlunun yanı sıra binlerce çocuğun annesi olmayı tercih etti. 1989’da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) kurdu. 20 yıldır Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı’nın başkanlığını yaptı. Öğretim Üyeleri Derneği’nin kurucusuydu. 2001-2007 arasındaYÖK üyeliği yaptı. Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyeliklerinde bulundu. 2007’de Ankara Tandoğan ve İstanbul Çağlayan’daki Cumhuriyet mitinglerinin organizasyonunda rol aldı.
Saylan, hayatının büyük bir bölümünde kanserle mücadele etti, etmeye de devam ediyor. Bu yıl kazandığı Vehbi Koç Vakfı’nın 100 bin dolarlık Koç Ödülü’nü yine kız çocuklarının eğitimine bağışlayan Saylan, Radikal’e “En değerli şeyim saatim” demişti.

 

Ergenekon operasyonu adresini şaşırıp 'çağdaş eğitimi' vurdu

Ergenekon'un 12. dalgasında binlerce çocuğun eğitim görmesini sağlayan ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyasını yürüten Tijen Mergen ve Mehmet Haberal'ın da aralarında bulunduğu bazı rektörler gözaltına alındı

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=931125&Date=14.04.2009&CategoryID=77


 
 
 
 
 
Okay Gönensin
14.04.2009 [Tüm Yazıları]
Sulandırma dalgası
 

Saylan’a Genco ödülü

Ergenekon davasında pusula sorusu...

 

Yalçın DOĞAN  
İSTANBUL Cumhuriyet mitinginde Prof. Dr. Türkan Saylan kürsüde:

"Darbelere ve şeriata karşıyım."

 

Ertuğrul ÖZKÖK  
DÜN sabah Prof. Türkan Saylan’ın evinin arandığı haberini öğrendiğimde aklıma, iki yıl önce İzmir-İstanbul uçağında yaşanan konuşma geldi.

Konuşmayı Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’den dinlemiştim.
 
 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.