HULUSIUM

Türkiye’de ne çok element rezervi varmış da bizim haberimiz yok(muş). Bugün bir mail aldım. Mailde “Arge Mühendisleri Derneği” tarafından hazırlanmış bir sunum vardı. Sunum şu şekilde başlıyor. “Irak’ın işgalinden sonra acaba ABD nereye yönelecek?” Simgesi Hs olan Hulusium elementinin atam numarası 276, atom agırlıgı 190, 23. Dunyadaki en büyük rezerv de tabii ki Türkiye’de. Bu element 1803 yılında Walter Cleavant tarafından bulunmuş, en ağır yoğunluklu metal. Hulusium elementi.

Gelelim araştırmalara... Bundan bir iki yıl önce de Bor için, sonrasında da OsmiNyum için bir mail gelmişti. Bu maili de çok zor değil google da bir iki kelime yazarak araştırdım. Sonuç mu? Hemen paylaşayım.

Arge Mühendisleri Derneği. Türkiye’nin en büyük Arge şirketlerinden birinde çalışıyorum. Hiç duymadım. Google da böyle bir derneğin varlığına ilişkin pek bir veriye ulaşamadım. Ulaştığım iki veri de biri OsmiNyum elementi, biri de Hulusium elementi hakkındaki bu yazılardı.

Walter Cleavant: Aynı şekilde. Bir tek bu yazıda adı geçiyor. Kimya dünyası 1803 yılında bu elementi bulan adam ile ilgili pek bir bilgiye sahip değil sanırım. Google pek bir veri gösteremedi. Acaba bu şahıs gerçekten var mı?

Hulusium elementi. Element listesine ulaştım. Buyrun... Burada... wikipedia.org/wiki/Element.. HS elementi 108 atom numarası ile Hs sembolu ile Hassiyum elementi. Os elementi 76 atom numarası ile Osmiyum elementi OsmiNyum degil. İlginçtir ki, Arge Mühendisleri derneği OsmiNyum elementi için aynı sunumu hazırlamış sadece içindeki bir iki ufak kelimeyi değiştirmiş . Bakın. scribd.com/doc/8604445/Osminyum

Cahilliğimi bağışlayın. Kimya okumadım, lisede çok iyiydi kimyam ama bir kimyacı arkadaşım bana cevap verebilir mi? Farklı elementlere aynı simge verilmiş olabilir mi? Hulusium elementi ve Hassiyum elementi Hs sembolune sahip olabilir mi?

Türkiye’deki rezerv(leri) konusuna da gelin inanın. Hadi inandınız, değeri konusuna da gelin inanın. Hoş biz inanırız. Olayları aklımızda tutma süremiz maksimum 15 gün, inanmak sonuna kadar. Baksanıza mail hiç sorgulanmadan tüm mail adresleri ile birlikte iletiliyor sürekli.. Bu mail, hazırlayan Arge mühendisi arkadaşlarıımıza tekrar ulaştığında kahkahalarla gülüyorlardır eminim.

Müstahak bize... Alem FM de sabah ve akşam yayını yapan Nihat Sırdar der sürekli. “Müstahak bize”. Hatta Facebookta kurulmuş bir Müstahak partisi bile var...

Siz de müstahak olduğunu düşünüyorsanız, buyrun sizi de davet edelim.

Müstahak bize...

Aşağıda ki yazı da www.sosia.org isimli siteden buyrun okuyunuz!


Önce Bor, sonra Toryum, ardından Neptünyum ve Osmiyum derken sırada Hulusium varmış!

Bu kez biraz yüksekten atmış her kimse bu sunuyu hazırlayan!

Öncekilerde olduğu gibi Hulusium'da da dünyanın neredeyse tüm rezervi Türkiye'deymiş ve 28 trilyon dolarlık servet üzerinde oturmaktaymışız.

İçimden "yapma be Hulusi kardeş!" demek geçti!

Her ne kadar yaşamım boyunca ilk kez duymuş olsam da bu elementin adını kimyacı olmadığım için yanılabileceğimi düşünmedim değil!Küçük bir araştırma ile böyle bir elementin olmadığını anlayabildim.

Çok iyi biliyoruz ki; sanal ortam bilginin paylaşımını ve yayılımını inanılmaz ölçülerde hızlandırıyor. Ancak, bu hız ve yaygınlığın bilginin niteliği konusunda benzer olumluluğu yaratmadığı da bir başka gerçek. Herhangi bir yerde "fısıltı gazetesi" yoluyla oluşturulan uydurma içerikli sözde bilgi neredeyse uyduranı bile inandıracak düzeyde yaygınlaşıp, gündem oluşturabiliyor.

Her neyse! Hulusium sanal ve uydurma olsa da Bor varlığımız hiç de sanal ve gereçekdışı değildir.

Olmayan bir yana olandan yararlanım düzeyimiz nedir? Bugün için kazma kürekle çıkartılabilecek kadar kolay bir iş olan Bor madenciliğinde çıkarttığımız Bor'u yurtdışına 140 dolara satıyoruz. Yıllık dışsatım gelirimiz 500 milyon doları bile bulmuyor. Bor ürünü ve uç ürünlerine ödediğimiz dışalım bedelleri belirlense dışsatım gelirimizin çok üstünde çıkacaktır.

Varsayalım ki; Hulusium konusunda söylenenler doğrudur! Hemen yarın bu varlığın paraya dönüşmesi olası mıdır?

Bor örneği bunun hiç de olanaklı olmadığını anlatıyor bizlere! Bor'u ham haliyle satıp da para kazanmak olanağı yok. Mutlaka Bor ürünleri ve hatta uç ürünleri üretimine yönelmek gerekiyor. Bunun temel koşulu da akıldan yararlanmak ve bilimi öncelemek!

O halde soralım!

Kimya derslerinde öğrencilere ahiret sorularının yöneltildiği, Darwin'i anlatan öğretmenlerin kendilerine yer beğenmek zorunda kaldıkları bir ortamda Ar-Ge ve herhangi bir konuda insanlığa malolabilecek buluş yapma olasılığı yüksek olabilir mi?

Ortalama öğrenim süresi 4 yıl bile olmayan ülkemiz halkının gazete izlemini resimlerine bakmaya ve günlük konuşma dilini birkaç yüz sözcüğe indirgeyen geniş kesimlerini de bir yana bırakalım!

"Aydın" olduğu varsayılan ama zaman zaman eylem ve söylemleri ile "tanrı ulusumuzu aydınlardan korusun!" dedirtenlerin başat tartışma konularına göz atmak belki bir fikir verebilir.

Bugün için doğal kaynakları ve konumu bakımından önemli varsıllıkları olan ama toplumun dokusunu oluşturan insan kaynağı bakımından yerlerde sürünen ülkemizin ciddi TV kanallarındaki bir o kadar ciddi TV izlencelerinde "aydın" yaftalı cahil güruhunun tartıştığı bir konu ibretliktir. Daha birkaç saat önce izlemek zorunda kaldım bu izlencelerden birini.

"Baş örtmek özgürlük gereği midir?" diye tartışmaya çalışmaktaydı bu aydın yaftalılardan biri.

Bu yaygın budalalık da göstermekte ki; Türkiye toplumu değil aydını bile "aklı inancın, bilimi de dinin önüne geçirebilmiş" değildir.

Dolayısı ile Hulusium gibi uydurmalar bir yana Bor gerçeği apaçık önümüzde durmaktayken, Bor'dan sağlanan yarar (daha doğrusu zarar) ortadayken dünyanın bütün varsıllıkları topraklarımız altında yatıyor olsa bize bir yararı olabilir mi?

Akıl ve bilim hak ettiği saygıyı görmedikçe ve buna bağlı olarak yaşama egemen olmadıkça yazmak da çizmek de konuşmak da yarar sağlayabilir mi?

Ceyhun BALCI, 24.05.2009