İSLAM TARİHİ ... AMMAR (ra.)'ın BAŞINA GELENLER / Şiir / Kampanya


   İslam Tarihi        
 
   Gönülerleri Mail Grubumuz'da Hz. Adem (sav) ile başlayıp, Kur'an'ı Kerim'de adı geçen tüm peygamberlerin hayatlarını anlatarak devam ettiğimiz, İSLAM TARİHİ başlıklı bölümümüzde, Hz. Muhammed Mustafa (sav.) döneminde ilk yıllardayız. O dönemlerde ilk müslümanların çektiği çileleri ve sıkıntıları, gördüğü eziyetleri hatırlamak, örenmek ve Ammar (ra.)'ın yaşadıklarını okumak üzere 5 dakikamızı ayırmanız yeterli...
   Sitemize bağlanmak ve konuyu okumak için aşağıdaki linke tıklanmanız yeterli olacaktır...
 
 
   Ammar ailesi deyince ilk şehitlik, aynı zamanda işkencenin en acımasız boyutu akla geliyor. Nasıl mı?
   Baba; Yasir.
   Anne; Sümeyya.
   Oğul; Ammar.
   Muğire Oğulları tarafından bu aileye işkence çeşitlerinin en zoru olanı uygulanıyor ve bu işkence gösterisine bizatihi Ebu Cehil de iştirak ediyordu. Evvela Sümeyya’yı iki devenin arasına bağlıyorlar, ardından develer ters istikamete çekilerek gerdiriliyor, hemen yanı başında kocası Yasir de kırbaçlanma muamelesine tabii tutuluyordu. İşkenceler devam ederken, o sıra da Rasulüllah (s.a.v) yanlarından geçince göz göze geldiler ve dedi ki:
   — Sabredin Ey Yasir ailesi, Allah bizimledir.
   Yasir ailesinin son günüydü; inleyişler, yalvarışlar, feryatlar gökkubbeyi inletiyordu adeta. Develerin çekilmesini işaret eden Ebu Cehil mızrağı Sümeyya’nın göğsüne sapladı, orada ruhunu teslim ederek ilk şehitlik rütbesi şerefine mazhar oldu. Sümeyya, Cenneti Ala’ya kelebek misali göçtü. İlk şehit, ötelere ilk yürüyüş...
   Ardından gözlerinin önünde can verdiğini gören Yasir de şehitlik kervanına eklendi. İkinci şehit, ne mutlu... Şehitlik badesini kana kana içtiler, ikisi de en Yüce makam tarafından sevildi.
   Ammar, önce annesini, sonra babasının can verirken izlerken bir yandan da kendisine yapılan işkence devam ediyordu. Ammar’ın kafasını suya soktular, birinci ve ikinci daldırışlarda Kelime-i Tevhid'i tasdik etti, artık üçüncüye geldiğinde başı suya sokulduğunda takatının kalmadığını anlamıştı müşriklerin beklediği cevabı söylendi:
   — O peygamber değildir.
   Bu cevap karşısında Ebu Cehil’in gözlerinde zafer şimşeği çaktı ve;
   — Ha. Şöyle ol, baban ve annen gibi pisipisine ölmedin, dediler.
   Ammar’ın ikrarını yeterli bulmamış olsalar gerek ki O’na Lat ve Uzza tanrıdır lafını söylettirebildiler. Ammar bütün bu olanlardan sonra kalktı Habib-i Kibriya’nın huzuruna üzülerek çıktı ve dedi ki:
   — Ya Rasulullah! Bana zorla söylettiler, şimdi benim halim nice olur?
   Habib-i Kibriya:
   — Ya Ammar! takatının dayanamıyacak noktada iken, o sarf ettiğin sözleri ikrar ederken kalbinin durumu nasıldı?
   Ammar ağlayarak cevap verdi:
   — Ya Rasululah! Kalbim her an şeksiz şüphesiz seninleydi.
   Kâinat Efendisi:
   — Sana tekrar baskı yaparlarsa, zorlarlarsa istediklerini söyleyebilirsin, der.
   Ammar derin bir nefes aldı. Çünkü imanını kaybettiğinin endişesini taşıyordu, bu sefer gözlerine sevinç yaşları bürüdü ve o anda bu konu ile ilgi vahiyde indi:
   — Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır. Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür. 
İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Ve onlar gafillerin kendileridir. 
Hiç şüphesiz onlar ahirette ziyana uğrayanların ta kendileridir. ( Nahl 106–109)
 
   Böylece, bundan böyle hiç kimse Ammar dininden döndü ifadesini söyleme cesaretini kendinde bulamıyacaktı..
Bu yol çile üzerine kurulu, İslamiyet garip geldi garip gidecek hükmü Ammar ailesinin yaşadıklarını doğruluyor zaten.
 
   bir şiir ...                       

Adın Senin


Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm
Hangi ferman dokundu bakışlarına senin
Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm
Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin

Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var
Muhteris aynaların eskidiği yerdesin
Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var
Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin

Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında
Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum
Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde
Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum

Memnu bir zerrin kadar edalı ve soylusun
Gamzelerinde nazlı kıvılcımlar gizlenir
Bağbozumunda bile yediveren boylusun
Gün olur ki, kalbinde gözlerin filizlenir

Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde
Rüzgarın her busesi içimde kurşun olur
Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde
Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur

Ben bu yol ayrımında sensiz olsam ne çıkar
Kahra göçen kuşların kanatlarında kaldın
Ölümün gözyaşları bir gün hicranı yıkar
Tarihe bir sır gibi düşer senin de adın


Nurullah Genç

   sağlıcakla kalın...  

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

   bir kampanya...

BİLGİSAYAR KAMPANYASI

ÇOK CAZİP FİYATLARLA BİLGİSAYARINIZI YENİLEMEK İSTEZMİSİNİZ...


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
   Bu mektubu Gönülerleri Mail Grubu'na üye olduğunuz için aldınız.  http://groups.google.com.tr/group/gonulerleri   adresinden sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
   Mail almak istemezseniz abdulmevla1@hotmail.com adresine "mail almak istemiyorum" yazmanız yeterli olacaktır...
   Yakın tanıdığınız arkadaşlarınızın da Mail Grubumuza katılmalarını istiyorsanız, siteye üye vasfınızla girip " üye davet et" yetkinizi kullanabilirsiniz, yahut bize, "şu adresleri de mail grubumuza ekleyelim..." yazmanız yeterli olur.
   Ayrıca Mail Grubumuzdaki herbir kardeşimizin yazacağı yazılar, dilerlerse sitemizde yayınlanacaktır. Özetle kendinizi tanıtmanız ve yazınızın yayınlanmasını istediğinizi belirtmeniz yeterli olacaktır... Bu imkan sadece Mail Grubu üyelerimize verilmektedir...

-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.