.:: KomploTeorileri] ::. Komplo Teorileri

KOMPLO TEORİSİ
 
Komplo teorisi, kamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır. Bazı kişiler komplo teorileri üreten kişileri paranoyak, ilgi çekmeye uğraşan ya da yanlış yönlendirmelerle toplumu yanıltarak bundan politik, ekonomik (ya da medyatik) çıkar sağlamaya çalışan kişiler olarak görür ve iddiaları gülünç ve önemsiz kabul ederler. Öte yandan bu tip iddialar popüler kültür alanında her zaman kendisine yer bulabilmiş, ilgi çekmeyi başarabilmiştir.

 

Bilim adamlarına göre komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen insanlardır. Öte yandan, İngiliz sosyolog Mark Fenster'a göre belgelendirilebilen pek çok komplo teorisinin fos çıkması, bunların hepten önemsiz olmaları anlamına gelmiyor. Fenster, bu teorilerin ortaya koyduğu gerçeğin, toplumda varolan sisteme karşı genel güvensizlik ve özellikle her şeyin yüzeyde şeffaf ve özgür gözüktüğü demokratik sistemlerde aslında alttan alta süregiden başka mekanizmaların varolduğuna dair inançtır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİLİŞİM DEVRİMİNİN KOMPLO TEORİLERİNE KATKISI
 
Tarım devrimine ardından da sanayi devrimine tanıklık eden insanlık tarihi, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de geçirdiği bilişim devrimiyle uzmanların "bilgi toplumu" olarak nitelendirdigi toplumsal dönüşüm sürecine geçişe sahne oldu. Bu yeniçağın en önemli getirilerinden biri, gelişen teknolojinin doğurduğu, tasidigi veri kapasitesi ve hızı inanilmaz derecede artmış bir iletişim ortamı yarattı. Bu yeni ortamda artık bireylerin istedikleri hatta kimi zaman da istemedikleri kadar çesit ve yoğunlukta bilgiye erişme olanakları, televizyon, internet ve cep telefonu gibi çesitli medyalar aracılığyla neredeyse sınırsız bir biçimde arttı. Artık dünyanın hemen herhangi bir yerinde olan bir olayı neredeyse anında haber alabiliyor, konu hakkında ayrıntılara ve yorumlara ulaşabiliyor, dilersek kendi görüş ve düşüncelerimizi yine aynı medyaları kullanarak anında başkalarina iletebiliyoruz.

 

Öte yandan paradoksal şekilde artan bilgi akışı insanları gelen bu bilgilerin doğruluğundan daha az emin olmaya yöneltiyor. Eskiden az ve öz şeklinde nitelendirebileceğimiz kadar bilgi edinebilen insanlar, ellerine geçen bilginin doğruluğunu akıl yolu haricinde sorgulamanın zorluğundan ve çogu zaman da buna gerek görmediklerinden, ellerine geçtiği haliyle benimseyip kabul ediyorlardi. Günümüzdeyse manipüle edilmiş bilgilerin de en az gerçek bilgiler kadar kolay olarak iletilebildigi bu dünyada, bilgi tüketicilerinin kaynağı belli olamayan bilgilerin doğruluğundan şüphe duymaları şaşırtıcı değil. Böyle bir ortamda bu şüpheciliği ilerletip, gerçekleşen irili ufakli her tür olayin aslinda dogru yansitilmadigi ve mutlaka arkasinda baska birseylerin oldugundan süphe edip komplo teorileri geliştirenlerin oranı son yıllarda bir hayli arttı. Özellikle internet ortamında aklınıza gelebilecek her türlü olayla ilgili komplo teorileri bol miktarda bulunmakta ama iddialarinin arkasında güçlü kanıtlar da bulunduğunu öne süren bu tip teorisyenler, çoğunluğu başta Amerika olmak üzere Batı dünyasında televizyon proğramlarına da çıkmakta, gazetelere demeçler vermekte hatta görüşleriyle ilgili kitaplar da yayınlamaktalar. Bu tip komplo teorilerine halk ilgisi de her zaman yüksek oranda olduğundan dolayı, bu görüşlere sahip insanlara medya desteği her zaman bulunmaktadır.

 

TERÖR VE KOMPLO TEORİLERİ
 
Günümüzde toplumsal güvensizliği yaratan en önemli unsurlardan biri de şüphesiz ki terörist eylemlerdir. Çok boyutlu komplo teorilerinin miladı olarak kabul edilen 1963 yılındaki Amerikan Başkanı John F. Kennedy suikastı ile üretimi ivmelenen komplo teorileri arasında dünya dışı varlıklar, dini teoriler, devlet sırları ve derin devlet gibi ana başlıkların arasında her zaman terörist eylemler de olagelmiştir ama özellikle 11 Eylül sonrasında terörün küresel bir önem kazanması ve en sonunda, bu tarihe kadar terörün sadece yerel olaylarla sınırlı kalacağını ve kendilerine bulaşmayacağını düşünen güçlü ülkelerin de terörden nasiplenebileceğinin anlaşılmasıyla, terör hakkındaki komplo teorileri Batı dünyasında da yaygınlık kazanmış ve geniş ilgi uyandırmaya başlamıştır.

 

11 EYLÜL SALDIRILARI İLE İLGİLİ KOMPLO TEORİLERİ
 
11 Eylül 2001 günü gerçekleşen ve 11 Eylül 2001 Saldırıları olarak adlandırılan olaylar ile ilgili çeşitli komplo teorileri bulunmaktadır. Kimi iddialara göre 11 Eylül olayları Amerikan hükümeti ve gizli servisleri tarafından Orta Doğu'ya ve Afganistan'a yönelik işgal faaliyetlerini meşrulaştırmak, ülke ve dünya kamuoyunun desteğini almak amacıyla düzenlenmiş senaryolardır. New York Times gazetesi tarafından yapılan bir ankete göre her 4 Amerikalı'dan 3'ü hükümetin 11 Eylül olayları ile ilgili doğruları söylemediğinden şüphelendiğini belirtmiştir

 

AMERİKAN HÜKÜMETİ TARAFINDAN YAPILAN RESMİ AÇIKLAMA
11 Eylül 2001 günü Usame Bin Ladin'e bağlı teröristlerce kaçırılan iki yolcu uçağı, New York'daki Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelere özenle hesaplanmış noktalardan çakılmışlardır. Meydana gelen patlamalar sonucu her iki kule de çökmüştür.
 
Üçüncü bir uçak Washington D.C.'deki Pentagon binasına çakılmıştır.

Dördüncü uçak yolcularla teröristler arasında gerçekleştiği iddia edilen mücadele sonucunda 150 mil ötede Pensilvanya kırsalında düşmüştür.

 

Olaylarda 2,974 sivil ABD vatandaşı ölmüştür. 24 kişi ise halen kayıp olarak listelenmektedir.

 

MEDYANIN VE AMERİKAN VE İNGİLİZ HÜKÜMETLERİNİN TEPKİSİ
 
Amerikan hükümeti 11 Eylül olaylarının bir komplo olduğunu ileri süren Loose Change isimli filmdeki iddiaları yalanlamış ve lanetlemiştir. Medyanın bu olayın üzerine giden görüntü ve programları kamuoyundan sakladığının iddia edilmesi gerçeklerin gizlendiği teorisini doğurmuştur.

 

Irak'ın işgalinde Amerika ile birlikte hareket eden Birleşik Krallık İşçi Partisi milletvekili ve kabineden sorumlu devlet bakanı Michael Meacher, 11 Eylül olaylarının gerçekliğini soruşturmaktadır . Meacher 2006 yılında Loose Change isimli filmin Avam Kamarası'nda izlenmesini önermiş, daha sonra bu fikrinden vazgeçmiştir. 11 Eylül olayları ile ilgili olarak şöyle demiştir: "Böylesine devasa öneme haiz bir olayın bu şekilde gizeme gömülmesine modern tarihte daha önce hiç rastlanmamıştır. Anahtar konumundaki bazı gerçekler mümkün ve anlaşılabilir bir temele dayandırarak açıklanamamış durumdadır."

 

Michael Meacher'in bu sözleri Claremont School of Theology'de saygın bir profesör ve filozof olan David Ray Griffin'in en çok satanlar listesindeki kitabı Yeni Pearl Harbor'a (The New Pearl Harbor) önsöz olmuştur. Kitaba bu ismin verilmesinin nedeni dönemin başkanı Roosevelt'in Amerika'yı İkinci Dünya Savaşı'na sokabilmek için Japonların Pearl Harbor'u bombalamalarına izin verdiği iddialarıdır.

 

Profesör Griffin'e ve bazı diğer komplo teorisyenlerine göre 11 Eylül Saldırıları, Northwood Operasyonu'nun bir kopyasıdır. Northwood Operasyonu, dönemin Amerikan başkanı Kennedy tarafından Küba lideri Fidel Castro'yu devirmek amacıyla hazırlanmış bir plandır. Bu plana göre Amerika'da terör saldırıları meydana getirilecek, saldırılar kominist Küba'nın üzerine atılacak ve Küba işgal edilecektir. Ancak bu plan hayata geçirilmemiştir.

 

KULELERİN YIKILMASI
 
Kulelerin yıkılış şeklinin planlanmış yıkımlar gibi olduğu öne sürülmüştür. Buna gerekçe olarak da, uçakların çarpması sonucu yana yatıp etrafındaki binaların üstüne düşmek yerine, bir yıkım firması tarafından kontrollü patlatma metodu ile yıkıma hazırlanmışcasına doğrudan kendi üzerlerine yıkılmaları örnek gösterilmiştir. Fiziksel olarak mümkün kabul edilse de komplo teorisyenleri bu konunun çeşitli şüpheleri üstüne çektiğini iddia etmektedirler. Ayrıca, binaların yıkılma hızının hemen hemen serbest düşme hızında oluşunun da şüpheleri arttırdığı söylenmektedir.

 

Kulelerin yıkılış şeklinin üzerine ciddi araştırma yapmış olan fizik Profesörü Stephen E. Jones toz kalıntıları`nda Termat(Alüminium ve Demir-Oxid ve Kükürt karışığı) kullanıldığını ispat etmiştir.

 

UÇAKLARIN GERÇEKLİĞİ
 
Video görüntüleri incelendiğinde, güneydeki kuleye çarpan uçağın camlarının görülmediği ve United Airlines logosunun olmadığı, bu uçağın ABD Ordusu'nda kullanılan Boeing 767 tipi yakıt ikmal uçağı olduğu öne sürülmüştür. Motorlarının ise Boeing 767 tipi yolcu uçağına ait olmadığı, sebep olarak da 767’lerin motor çapının 3 metre, görüntüdeki uçağın motorlarının ise daha küçük olduğu ileri sürülmüştür.

 

PENTAGON OLAYI
 
Vaşington, DC'da Pentagon binasında çarpan uçak sonucunda oluşan hasarın etkilediği alanın, bir uçağın çarpması sonucu oluşamayacak kadar küçük olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca Pentagon'a çarpan uçağın çarpma anını gösteren görüntülerinin bulunmaması binaya bir füze atıldığı konusunda teorilere neden olmuştur.

 

İSTİHBARAT AÇIKLARI
 
Aynı zamanda hazırlıklarının yıllar sürdüğü ve yüzlerce kişinin fiilen katkıda bulunduğu tahmin edilen böylesine geniş çaplı bir terör saldırısının dünyanın en büyük istihbarat ağına sahip Amerika Birleşik Devletleri tarafından istihbaratının yapılamaması ve saldırıların engellenememesi de şüpheleri arttırmıştır.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı "Komplo Teorileri" grubuna üye olduğunuz için aldınız: Google Grupları grubu.

Bu gruba posta göndermek için ,
e-KomploTeorileri@googlegroups.com
adresini kullanınız...

Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com/group/e-KomploTeorileri?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edebilirsiniz...
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.