30 Haziran 2009

(anadoluhaber) TERTİP // ŞEBNEM ÖZBEK




 (W)SEBNEM ÖZBEK <sebnemenator@gmail.com>
30 Haziran 2009 17:40

 TERTİP



Genelkurmay Başkanı basın açıklaması yapıp "TSK'nın üzerinden elinizi çekin" dedikten kısa bir süre sonra TBMM'de; askerlerin sivilde yargılanması ile ilgili yasa çıkartıldı. Cambazlar ancak gergin ip üzerinde hareket edebilir. Dolayısı ile "Cambaza bak" oyunu için iplerin gergin olması gerekmektedir. Ergenekon ve sözde belge olayları ile gündem meşgul edilmeli ki; örneğin Ruhban okulunu açma çalışmaları, mayın tasarısının Cumhurbaşkanı tarafından normal süresi dahi beklemeden onaylanması, Yıldız Dağlarının denetiminin AB'ye devri gibi konular; milletin dikkatini çekmesin. Söz konusu gelişme sadece cambaza bak olayı ile açıklanamaz. Bu yasa; Başbakan Erdoğan ne kadar ekranlara çıkıp "Bizim ordumuza güvenimiz tam. Devlet organları arasında güven problemi yok" dese de siyasi erkin ordusuna ve onun adalet sistemine güven duymadığının kanıtıdır.

 

Peki özellikle darbe söylentilerinin, yaşamımızın bir parçası olduğu son birkaç yılı da göz önüne alırsak; siyasi erk bu güven probleminde haklı mıdır? Bu sorunun yanıtını sadece; 28 Şubat süreci ile AKP iktidarı dönemini karşılaştırdığınızda bile rahatlıkla verebilirsiniz. AKP iktidarı boyunca, 28 Şubat sürecini birkaç kere katlayacak olaylar yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyetinde, 28 Şubat süreci de dahil, ordunun üzerine hiç bu kadar gidilmemiş, halkın bu kuruma duyduğu güveninin zedelenmesi için hiç bu kadar çalışılmamış, ordu; darbe yapması için hiç bu kadar kışkırtılmamıştır. Demokrasi maskesi ile orduyu kışkırtma görevi edinen, köşelerinde akla mantığa sığmayan, ancak "Kaypak" kişiliklerini yansıtan yazılar yazanlar ve hatta ordunun sonuna kadar arkasında olan, gerçek TSK sevdalıları da, tüm bu gelişmeleri 28 Şubat süreciyle kıyaslayıp, ordunun nasıl olup da bu kadar sakin durduğuna şaşırmaktadır.

 

Ne yazık ki insanlar; çocukların gulyabani ile korkutulması gibi, darbe söylentileriyle korkutulduğu için, TSK'nın darbe yapmaya niyetinin olmadığını görmemektedir. Oysa Genelkurmay; tarihinin hiçbir döneminde bu kadar çok, demokrasiye, hukuk kurallarına, sosyal devlet ilkelerine atıfta bulunulan açıklamalar yapmamıştır. Bu da gösteriyor ki TSK; geçmişte yaptığı darbelerden ders almıştır. Asker bu darbelerin her seferinde sadece Türkiye'yi değil, gerçekte korumaya çalıştıkları Atatürk Türkiye'sini geriye götürdüğünü görmüştür. Neticede her darbe sonrası ülkemiz; Atatürk devrimlerinden uzaklaşmış, emperyalistlerin rahatlıkla at oynatabildiği bir ülke halini almıştır. En az bunun kadar vahim bir diğer konu ise; darbeye neden olan görüşlere hakim partilerin, darbe sonrasında takındıkları "Mazlum" maskeleri nedeniyle daha da güçlenerek iktidara gelmeleridir.

 

Askerin bu düşüncesinin farkında olan taraflar; kendilerine geniş oyun sahası bulmuş ve TSK'yı karalama kampanyasını cesaretle ve hiç çekinmeden devam ettirmiştir. Genelkurmay, yapılan bu çirkin saldırılar karşısında kendini korumaya çalıştığında ise; söz konusu kesimler tarafından siyasete karışmakla suçlanmış, askerin darbe yapmaya niyeti olmadığını, milli iradenin Atatürk Türkiye'sine sahip çıkması gerektiğini anlatmaya çalışmasının önü kesilmiştir. Tüm bu gelişmeler karşısında asker; darbe yapmama konusunda doğru kararı verip vermediğini test etmek istemiştir. Bu testi de Büyükanıt'ın e-muhtırası ile gerçekleştirmişlerdir. Muhtıra sonrası asker; AKP'nin aldığı yüzde 47 oy oranı karşısında, doğruluğu kanıtlandığı için darbe defterini kapatmıştır.

 

Eğer askerin darbe gibi bir niyeti olsaydı; siyasi erk ve yandaş medyanın, bugüne kadar ellerine verdiği bir çok kozu kullanırdı. Üstelik "Bindirilmiş kıtalar" diyerek küçümsenenlerin yapmış olduğu yürüyüşler de; kargaşa çıkartmak için uygun bir ortamdı.

 

Artık halkın bunu görmesi gerekmektedir. Ayrıca halk; bilerek çıkartılan darbe söylentileri ile yıpratılmak istenen kurumun; Türkiye'nin gözbebeği TSK olduğunu da görmelidir. Bundan 5-6 yıl önce anne babalar çocuklarının subay olmasını isterken, bugün ebeveynler çocuklarını harp okullarına gönderme konusunda iki kere düşünüyorsa; bu TSK'nın değil, onu yıpratmayı kendine görev edinen mütareke basınının ve kendi ordusuna güvenmeyen siyasilerin suçudur. Daha önce milleti ve devleti ile tüm Türkiye'nin arkasında olduğunu bilen TSK'nın; gerek irtica, gerekse PKK ile mücadelesinde kendine duyduğu güven ve azim aşındırılmaya çalışılmaktadır. Burada kendimize sormamız gereken soru şudur: Emperyalistler tarafından TSK mensuplarının, kendilerine verilen irtica ve terörle mücadele görevini; gözü kapalı yerine getirme konusunda tereddüde düşmesi ve ulusal bütünlüğümüzü koruma kararlılığı mı yok edilmeye çalışılmaktadır? Çünkü darbeye niyeti olmadığını, geçtiğimiz 8 yılda yapılan kışkırtmalara rağmen kışlasından çıkmayarak kanıtlayan TSK'yı yıpratma çalışmaları, bizi bu noktaya doğru götürmektedir.

 

Bu ülkede belli bir kesim intikam çığlıkları atarak Ergenekon davası ile darbe hayaletinin peşinde koşturulurken, emperyalist batı ve ABD; kendilerine ayak bağı olabilecek kadar güçlü Türk Ordusunun yönetim kadrosunu, istedikleri doğrultuda şekillendirmeye çalışmaktadır. Çünkü ABD ve AB biliyor ki, kendi besledikleri, büyütüp üstümüze saldıkları teröre; erini, teğmenini, albayını şehit veren Türk subaylarının, bir süredir yönetim kadrosunu oluşturmaya başladığı Genelkurmay; artık 12 Eylül döneminde her dediklerini yapan "Bizim çocuklar" olmaktan çıkmıştır. Bu yüzden ABD ve her ilerleme raporuna, "Ordunun hak ve ödevlerini törpüleyin" içerikli maddeler koyan AB; darbe hayaleti ile siyasileri ve halkı korkutup, ucuz insan gücü olarak gördükleri Türk askerini, Kore Savaşında olduğu gibi kullanmalarına izin vermeyecek, küresel planlarına çelme takacak kadroları; Ergenekon davası ile ayıklamak, ayıklayamadıklarını da; bu davayı kullanarak sindirip; kendileriyle uyumlu bir Genelkurmay kadrosu yaratmak istemektedir. Ne yazık ki siyasi erk; ABD ve AB'nin bu oyununa gelmiş ve gece yarısı yasası ile emperyalistlere istediklerini vermiştir. Bu durum Ergenekon savcısının ifade vermeye çağırdığı 8 Deniz Kuvvetleri albayının hepsinin; kurmay ve amiralliği bekliyor olmaları ile kanıtlanmıştır.

 

ŞEBNEM ÖZBEK

30.06.2009



--
http://www.sebnemozbek.net/

YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ...
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ...

ŞEBNEM...


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.