T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) WG: IŞIK EVLERİNDEN YETİŞEN ASKER , SAHTE EVRAKLARI NASIL HAZIRLADI ? SAHTE EVRAKLAR NEDEN HEP TARAF GAZETESİNDE ÇIKIYOR ?


Selamlar,

Bu halklar, öyle yada böyle uyanip gercegi göreceklerdir. Bugün iran'daki Mola depotizmi  (ki bu yetkiyi Allah (c.c.) adina kullandiklarini iddia ediyorlar) bile catirdiyor.. Yalan dolanla, sahte belgelerle bu ülkenin ordusuna " kumpas " kurmak, yipratmak, yapilabilecek ihanetlerin en kötüsüdür..

Zannediliyorsa ki, arkadaki bu Sam amca destegi sonsuza dek sürecektir, yanildiklarini anladiklarinda, tecavüze ugramadik vatan insani kalmayacaktir.(Vatan diye biryer kalirsa tabii).IRAK örneginde oldugu gibi..

----- Forwarded Message ----
From: Naci Kaptan <cumhuriyetdede@gmail.com>
To: undisclosed-recipients@yahoo.com
Sent: Friday, June 19, 2009 5:17:02 PM
Subject: <>[DipDalgasi:9898]<> IŞIK EVLERİNDEN YETİŞEN ASKER , SAHTE EVRAKLARI NASIL HAZIRLADI ? SAHTE EVRAKLAR NEDEN HEP TARAF GAZETESİNDE ÇIKIYOR ?

 
 
 

BELLEK TAZELEMESİ ;

Naci Kaptan

 

IŞIK EVLERİNDEN YETİŞEN ASKER ,
SAHTE EVRAKLARI NASIL HAZIRLADI ?
SAHTE EVRAKLAR NEDEN HEP TARAF GAZETESİNDE ÇIKIYOR ?

 

ZAMAN VE TARAF GAZETELERININ KARARGAH EVİ DEDİKLERİ YERLER,
IŞIK EVLERİ ÇIKTI !!!

 

Işık evleri gerçeği ve Gülen'i 'paşa' sanan bazı rütbeliler!

Genelkurmay adına dün yapılan resmi açıklamayla öğrendik ki,
birileri Kayseri'de halkı Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler'e karşı kışkırtmaya çalışıyormuş.
 
Diyorlarmış ki, "Bu General bazı iş yerlerini ve semtleri kara listeye aldı, oraya askerlerin gitmesini yasakladı..."
Bu sözlerine kanıt olarak da yine bazı astsubaylar tarafından hazırlandığı iddia edilen sahte belgeleri gösteriyorlarmış.
Bu sahte bildirileri hazırladığı belirtilen üç astsubaydan biri olan Ali Balta, askeri savcıya verdiği ifadede çarpıcı itiraflarda bulunmuş.
 
Demiş ki:
 
"Denizli'de lisedeyken bir yıl kadar Işık Evleri'ne gitmiştim. Mezun olduktan sonra bir abimiz Kayseri'de Işık Evleri'nden kişilerin bize ulaşacağını söyledi. 2006'da Kayseri'deki birliğime katıldım. Birkaç gün sonra Tarık isimli şahısla tanıştım. Tarık daha sonra İsmail Dağ ve Orhan Güleç astsubaylarla yanıma geldi. Bize yardımcı olacağını söyledi. İsmail Dağ ve Orhan Güleç ile ev tuttuk. Daha sonra E.Ş. isimli biri 'ev abimiz' (şakirt) oldu.
 
Bize Fethullah Gülen'in kitaplarını getirdi. Daha sonra bu kişiler kendi hazırladıkları yazıları, karargâhtan gönderilmiş gibi göndermemizi istediler. Tehdit ettiler. Bize komutanlıkta görevli subay ve astsubaylarla ilgili sorular sordular. Bunları takip etmemizi ve kendisine bilgi vermemizi istediler. Kendilerinin bu listeleri 'rütbeli abilerden' (şakirtlerden) aldıklarını söylediler.
 
Eşcinsel olanların, erotik ürünlerle ilgilenenlerin, kadın düşkünlüğü olanların, piyango, loto oynayanların, borsayı takip edenlerin isimlerini vermemizi istediler."
 
Demek ki neymiş; Fethullah Gülen'e mürit yetiştirme amacıyla kurulan ve yıllardır devlet tarafından görmezden gelinen ışık evlerinde "eğitilen" çocuklar artık büyümüş ve iş hayatına atılmış...
 
Bunlardan bazıları da tıpkı Fethullah Hoca'nın dediği gibi "Devletin içindeki önemli yerlere, hatta askeriyeye" bile sızmış...
 
Kimileri astsubay olmuş, kimileri "üst rütbeli abi..."
 
Kendilerine ücretsiz ev, bedava yemek sağlamaya devam eden ışık evlerine olan borçlarını, bu evleri yöneten kişilerden gelen talimatları yerine getirerek ödüyorlarmış! *1*

BELLEK TAZELEMESİ;

Fethullah Gülen'in 25 yıl boyunca başyaverliği ve kuryeliğini yaptığını belirten Nurettin Veren,
''gizli bir örgüt'' olarak nitelendirdiği ''Fethullahçılar'' ın içyüzünü anlattı.

Veren, ''Biz 12 kişi hayır için yola çıktık ancak örgütlenmenin devleti içten ele geçirme planı
olduğunu anlayınca aforoz edildim.

Gülen beni öldürtmek istedi'' dedi.
Nurettin Veren devam ediyor;

''Biz 1970 yılında 12 insan yoksul öğrencilerin okutulması ve hayır
işleri için yemin ederek yola çıktık. Yıllar boyunca bu dava uğruna
hasır üzerinde oturdum. Küçük hayırlarla büyük finanslar elde ettik.
Kaydı olmayan yardımlar Fethullah'a teslim edildi. Büyük ekonomik güce
ulaşınca 1993'te harekete geçildi. Bir cami nasıl milletin parasıyla
yapıldıysa Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonu da aynen öyle
yapıldı. Ancak Zaman gazetesi 20 yıl boyunca banka reklamı almadı.
Çünkü Fethullah banka reklamı gibi, kola içmeyi, kot giymeyi de haram
kılmıştı. Sonradan Asya Finans'ı kurdum. Gazetesine banka reklamı
almayan Gülen daha sonra Bank Asya'yı kurdurdu.

Gülen Müslümanlara takıyye yapıyor.''

Türkiye'de dershaneye giden 4 çocuktan üçünün
tarikatın eline düştüğüne dikkat çekti. Veren, ailelere,
''Çocuklarınızı terörden kurtarmak isterken Fethullah örgütüne teslim ediyorsunuz.
Uyanın, gerçeği görün'' diye uyarıda bulundu.

Gülen'in bütün şirketlerinin adını kendisinin koyduğunu belirten
Veren, ''Ama bunun belgesini bulamazsınız.
Çünkü hiçbir illegal örgütün belgesi olmaz'' dedi.

Türbanı biz başlattık

Nurettin Veren, Türkiye'de önemli bir sorun haline gelen türbanın
Fethullah Gülen'in talimatıyla bir furyaya dönüştürüldüğünü ifade
ederken şöyle konuştu: ''Gülen'in talimatıyla birçok arkadaşımız 50
yaşına kadar evlenmedi.

1970'lerde ve 1980'lerde Türkiye'de türban diye bir sorun yoktu.
Bunu topluma biz enjekte ettik.
Gülen, evli müritlerin eşlerini burunlarından topuklarına kadar kapatmalarını istedi.
'Siz başlatın gerisi gelir' dedi. Kadınlarımız da siyah gözlükler ve eldivenler taktı.
Ben de eşimi öyle giydirdim.

Toplum kamplara bölündü. Sonra da bu örgütlenme fark edilince cemaate,
'Başı açık kadınlarla evlenin' dedi. Bu yüzden cemaat içindeki başı kapalı kadınlar dul kaldı!''

Gülen'in kendisini insanüstü, ileriyi gören, her şeyi önceden bilen bir canlı olarak tanıttığını belirten Veren,
''Kendisi 1941 doğumlu olmasına karşın Atatürk öldükten sonra,
1938'de doğduğunu söyler ve kurtarıcı olduğunu ima etmeye çalışırdı.
Ancak tasavvuf ve gönül adamı, bir Mevlana ve Yunus Emre gibi takdim edilen bir insanın bugün
Irak'ta 400 bin Müslümanın ölümüne yol açan Amerika'da ne işi var?

Siz hiç 137 dönümlük arazide 8 villa içinde 100 hizmetkârla yaşayan bir Yunus Emre gördünüz mü'' diye sordu.

Beni öldürtmek istedi

Gülen'in gerçek amacının kilit noktalarda kadrolaşarak devleti ele geçirmek olduğunu belirten Veren,
bu planı anladıktan sonra ikazlarda bulunduğunu, bu yüzden aforoz edildiğini anlattı.
Veren şöyle konuştu:

''1995'te fikren ve kalben koptuk. Hayır için yola çıkmıştık ama örgüt çatısı içinde kullanıldık.
Gördük ki çatal bıçak için kurulan bir fabrika, silah fabrikasına dönüşüyor.
Devleti içten ele geçirecek bir plan olduğunu sonradan anladık.
Tepki koyduk, ikaz edilince dış görevlere gönderildik.
ABD'de 30 gün birlikte kaldık. 50 kişinin önünde beni öldürtmeye kalktı.
Bu hücum ve cinnet karşısında canımı zor kurtardım.

Gülen,  'FBI ve CIA'yı arayın, bu adamı öldürtün' dedi.
Sonra Türk devletinin görevlendirdiği polise 'Silahını çek vur bunu' diye bağırdı.
İnsanlar itaat etmeyince şömine demiriyle üzerime hücum etti.
Sonra New York'ta gece yarısı sokağa atıldım.''

Gülen'in gerçek amacının dünyayı yönetmek olduğunu ve
''hastalık yalanıyla ABD'ye kaçtığını'' belirten
Veren, sözlerini ağlayarak ve Atatürk'e övgüler dizerek şöyle tamamladı:
'Gülen, Türkiye'deki örgütlenmesinin 2000 yılında kendini amorti ettiğini söyledi.

Yetiştirdiği vali, emniyet müdürü, kaymakam ve komutanlar var.
Cumhuriyet gazetesi, 'Tehlikenin farkında mısınız?' diyor.
Evet bu örgütlenme bir işgaldir, ihanet şebekesidir.
Yargıtay'a yönelik saldırıda birçok insan bir kare fotoğrafta göründü diye zanlı oldu.

Elimde yüzlerce fotoğraf ve belge var. Savcıları göreve çağırıyorum.
Kimse bir şey yapmıyorsa demek ki Fethullah'ın dokunulmazlığı var.'' *2*

11 Mart  2009 Kayseri / yer : 2. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı

 

Zaman, Bugün ve Taraf Gazeteleri ile Samanyolu Televizyonu 11 Mart 2009 tarihinden itibaren 2. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı, Kayseri Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler ve Hava Kuvvetleri Askeri savcıları aleyhine yayın yapmaya başladılar.

Zaman ve Taraf'ın Tümgeneral Ulugüler'e yönelttiği suçlama Kayseri'de çeşitli kişileri fişlediğine dair idi.

Bu konu ile ilgili yapılan araştırmada olayın bir başka yüzü ortaya çıktı. Fişleme yapma ihtimali olan ve "karargah evleri" örgütlenmesi içinde bulunduğu söylenen subayların evine yapılan baskında, Fethullah Gülen cemaatine mensup askerler yakalandı.
Baskın yapılan ev, Ergenekoncular'ın olduğu iddia edilen "karargah evi" değil, cemaatin dili ile "ışık evi"çıkmıştı.

11 Mart günü cemaatçi medya ve Taraf'ın Kayseri kampanyasını başlatan haber neydi? Bu subayların dışarı sızdırdığı hangi belge kampanyayı başlatmış ve bu olaylara neden olmuştu.

SAHTE BELGE HAZIRLIYORLARDI

Konu ile ilgili astsubaylar Ali Balta ve İsmail Dağ tutuklandı. Her iki subayda cemaatin isteği ile Ergenekon Operasyonu'nun yönlendirecek sahte belge hazırladıklarını sorgulamalarında itiraf ettiler. Ordu mensuplarının girip çıkmasına mahzur olan mekanların listesini, bu iki subay üzerinde oynayarak "fişleme listesi" haline getirmişti. Her iki subay bu suçu itiraf etti.

Çok ilginçtir; bu kampanyayı 11 Mart 2009 günü Taraf gazetesi başlattı. Yani cemaatin yandaş medyaya sunduğu belgelerin ilkini yayınlayan gazete Taraf Gazetesi'ydi
Peki hangi haber?

O haber "Dünyanın En Zengin Askeri Savcısı" başlığını taşıyor. Haberde karargah evleri operasyonunu yürüten Hava Hâkim Yüzbaşı Mehmet Çelik aleyhinde bir yolsuzluk imasında bulunuluyor. Bu haberin içeriği daha sonra mahkeme kararı ile yalanlandı
Bu haberi Taraf'ta yapan muhabir kim?
Mehmet Baransu.

Yani "İrticayla Mücadele Eylem Planı" haberini Taraf'ta yapan muhabir.
Yaptığı haberler yüzünden 22 kez hakkında dava açılan Baransu, mahkemede sıkıştığında "belgeleri-bilgileri polisten aldım" dedi.

Son dönemde mahkemedeki ifadesini unutturmak için "belgeleri üst düzey komutanlardan aldım" demesi dikkat çekiyor.
Sanki  kaynak şaşırtması yapıyor gibi.

Ordunun içinde bir cemaat hücresinden beslendiğine dair iddialar da var.
Bu sürpriz de değil...

Baransu cemaatin haftalık yayın organı Aksiyon'dan Taraf'a geçti.
Kısacası cemaat ile açık bir ilişkisi var.
Sonuçta ortaya hukuki zorluklar nedeniyle "iddia" olarak tanımlamak zorunda
olduğumuz bir durum ortaya çıkıyor.

BELGE ASLINDA NEYİ ÖNLEMEYİ AMAÇLIYOR

Şöyle ki...
Genelkurmay uzun süredir faaliyetlerini izlediği ve cumhuriyet ve demokrasiye tehdit olarak gördüğü; bürokrasi, yargı, emniyet içinde örgütlü olduğu bilinen ve son örnekte görüldüğü gibi ordu içinde faaliyete geçen cemaate karşı harekete geçecekti.
Bu hareket hukuk dışı bir hareket olmayacaktı. Yani "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" isimli sahte olduğu tahmin edilen belgede söz edildiği gibi komplolar yaşanmayacaktı. Cemaatin bünyesi ve devletin içindeki faaliyetleri deşifre edilerek sonlandırılacaktı.

İşte tam bu sırada cemaat tarafından "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli sahte bir belge yaratıldı. Bu belge önce Ergenekon Operasyonu adına yapılan baskınında eski askerin evinde "bulundu". Ardından da bu belge emniyet içinden basına servis edildi.

Peki bu belge ne işe yaradı?
Cemaat bu belge sayesinde kendisine yönelik hukuki bir hareketi engellemeyi amaçladı. Cemaat karşıtı atılacak soruşturmaların meşruiyetini ortadan kaldıran bir hukuksal ve kamusal yapı yarattı.

Yani...
Aslında Genelkurmay'ın her daim iç ve dış zararlı (örneğin 5. Kol) faaliyetlere yönelik  araştırmalarını durdurmak için böyle bir senaryoyu hareket geçirdi.

Mağdur rolünü oynamaya başladı.
Bu servisi elbette medyada ilk yayınlayan daha önce Kayseri örneğinde olduğu gibi Taraf'ın "cemaat temsilcisi" Mehmet Baransu olacaktı.

Tüm gelişmeler ışığında daha önce "Taraf'ın yayınladığı belgenin kaynağını
açıklıyoruz" başlıklı yazımızda yaptığı haberlerin kısa bir özetini sunduğumuz Mehmet Baransu'nun emniyetten sızan sansasyonel belgelerin Taraf'taki
kapısı olduğunu söyleyebiliyoruz.
Belgenin yaratılış hikayesi ve ortaya çıkışı böyle...

Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetlerinin ordu tarafından uzun yıllardır izlendiği bir gerçek. Ordunun değişik kademelerinde cemaatin devleti ele geçirme projesi olduğuna dair bir kanaatin mevcut olduğu bir sır değil.
Bunun somut nedenleri de var.

En bilineni Fethullah Gülen'in 1999 yılında ortaya çıkan ve devletin değişik kademelerini yavaş yavaş ele geçirme stratejisini anlattığı kasetleri hatirlardadir. *3*

 

GÖRÜNTÜLER

http://de.sevenload.com/videos/2y8ZBev-Nurettin-veren-fethullahn-gercek-yuezuenue-anlatyor-1

 
 
 
 
 
KAYNAKÇALAR
 

*1* Mustafa MUtlu 22.03.2009 / Vatan

*1* http://www.temizeller.org/?s=haberler&id=2225

*2* Barış Terkoğlu/ Odatv.com / 16 Haziran 2009

Naci Kaptan

 









--
Turkey değil Türkiye

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
=====================================================
Sen görevini yap, gerisini Tanrıya bırak.
Latin Atasözü
=====================================================
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.