7 Haziran 2009

Değişimlerin Temelinde Ne Var?

Çözümsüzlüğün boğduğu bir düzleme oturan bu sistem artık iflasını, değişime gebe oluşunu, istemlerin ve duruşların değişimiyle de kendini yenileme isteğini göstermiştir.


Artık sistem kendini amorti etme yolundadır.Yeni bir isim ve kimlikle yoluna devam edeceğe benziyor. Bazıları ( sistemin, kendini sahibi zanneden, eski sahipleri) hala kendilerini masallarla avutmaya devam ededursunlar, kendilerini sistemleştirenlerce ekarte edilmişlerdir.


Halkların özgürlük çığlıkları, demokratik talepleri sistemin açmazını oluşturmaktadır.Bu istemler o kadar güçlü ki sessiz devrim gerçekleştiren ve halkı öncelediğini söyleyen bir hükümeti bile zorlar haldedir.Hükümet, eskilerin kalıntılarının ayak bağları ile geleceğin özgürlükleri arasında, özgül ağırlık ayarlaması yapmakta zorlanmaktadır. Sistem ezme, sindirme, yok sayma, önemsememe, ötekileştirme, dönüştürme, düşündürmeme, değiştirme ve devirme üzerine kurulmuştur. Bunu asker dipçiğiyle halk üzerinde paranoyak bir baskı unsurlarıyla olması etkinin tepkiye dönüşüm hızını artırmıştır. Zorba bir sistemin zorlama düzeni iflasın eşiğindedir. Yenilenmeden de devletimizin rejimsel zararlarını, verdiği zararlarından bizleri koruyacak şey başkalarının bize yeni Milli Konseptler çizmesinden gelmemelidir.


İflasını görmeyen yerli rejim korumalı, dış güç destekli efendi köleler, şu oluşan değişime isyan etmektedirler. Kıskançlık hücrelerini tahripkar bir haldedir.


Sindirenlerin rejimi, sinenlerin sesini bir yere kadar kıssa da, artık seslerini yükseltmelerini engelleyemez hale gelmişlerdir. Bu yeni konjektüre de uygun bir hasıladır. Halk devletin baskı ve tehditlerine karşı her zaman bir çözüm yoluna gitmişse de, halkı “göbeğini kaşıyanlar” olarak gören güruh kendilerini küçük gördükleri halk kadar yenileyememişlerdir. Yobaz ve bağnaz dedikleri halk onlardan daha ilerici ve çağdaş bir düşünceye ve yapıya kavuştuğunu görememişlerdir.


İsyan eden ve sarayın kapısına dayanan, sosyal patlama karşısındaki halkla dalga geçen kralların yıkıldığına tarih şahadet etmişse, bugün de ülkemizde ki halkını sıkan rejimin de değişme, yıkılma, inkılap olma vakti gelmiştir. Bütün bunlar bizim isteğimizle de oluyor değildir. Dış güçlerin bize biçtikleri roller ve yeni oluşumlara gidilmesi sonucunda ki sonuçlardır. Bunlar bize, eskilerin suç saydıklarını kurtuluş haline dönüştürecek yapılanmalardır. Rejim artık laiklik ve irtica söylemlerini terk etmiştir. Bu ülkede zaten hiçbir zaman bu tehlikeler olmamıştı da. Ama birileri bunu böyle istemişlerdi. Şimdi ise neredeyse laik geçinmenin suç sayılması ihtimalleriyle kuşatıldık. Obama’yla gelen yeni dünya düzeni patronluğunda hedefler ve geleceğe ait gizli düşünceler değişti. Seküler elitizmin sorunsalı olmayanlar, halkın hayatının merkezindedir. Onların kabul etmedikleri şey, halkın içtenselleştirdikleridir. Problemleri yok sayma ve terörize etmek için yasaklama zihniyeti, gücünü aldıkları zihniyetlerce diskalifiye edilmiştir. Şimdi de aynı güç AB hak ve özgürlükler vererek, yasakladığı şeyleri iktidar ederek, başka bir amacı gerçekleştirmek üzeredir.


Bizi laik- anti laik, Kürt- Türk, Alevi- Sünni diye ayrıştıranlar, bizi çok sevmiyorlar. Sadece bizim ellerimizle kuracakları yeni rejimle emellerine kavuşmak istemektedirler. Bu nokta da; halktan gizlenen gerçeklerin varlığı gerçeği ortadır. Birileri, gizli anlaşmalarla, ülkemizi her zaman yönetmektedir. Yani ülkede hangi düşünce veya rejim oluşturulursa oluşturulsun, adamlar kendi çıkarlarını iyi koruyup kollayacak rejimleri oluşturabilmektedir. Terör; Türkiye Devletinin anayasal tanımlamasında ki, darbe yapısından kaynaklanmıştır. Darbeleri yapanlar, ona iç ve dıştan destek olanlar, terörü halka karşı kullananların hepsi aynı yerden idare edilmiştir. Yasalarımızı, yargılarımızı, isteklerimizi, ötekilerimizi berikilerimizi yeniden düşünmek ve yeni bir geleceği birileri bize uyarlamasındansa bizim kendimize saygımızı geliştirmekten geçtiğini görmemizden gelmektedir. Hoşgörü olmadan demokrasi olmaz.Tank kafalarda, sivillere hayat olmaz. Sivilleri yaşatmak için sivil olmayan unsurları da sivilleşen bir iradeye tam teslim etmek zorundayız.


Halkların özgürlük ve kardeşliklerini sağlayacak bir güç, milletin öz kültür ve geçmişinde saklıdır. BOP çerçevesinde ki görevimizin büyüklüğü bizi büyük yapmaktadır. Bize verilen rol büyük diye bizim büyük oluşumuz da tartışılırdır. Büyük bir milletin özüne yakışır bir dönüşüm için içinde bulunduğumuz sarmalı kırmamızın tek yolu gözükmektedir. Dost görünerek düşmanın içine sızmak ve imha olacakken, imha edebilmek.


Varlığımızın yegane temeli ecdadımızın genlerinde kodlanmıştır. Bize yapılan her türlü by pas yaşatmak amaçlı değil, ölmemizi geciktirmek niyetiyledir. Bizi diri tutuyorlar, avlanmak için kobay olarak kullanmak istiyorlar. Sesimize gelecek, izimizi sürecek ümmeti kendi mehdilerinin gelişine zemin hazırlamak için kurgularını devam ettirecekelerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.