12 Haziran 2009

KONUSACAK MI?

KONUȘACAK MI ?
Önce 'ebediyete kadar benimle gidecek' dedi.
Sonra 'mahremim' mi ne?
Recep Erdoğan ile Yașar Büyükanıt'ın Dolmabahçe'de neler
konuștuklarından sözediyorum.
Mahrem.. miș.
Ya da sır olarak kalacakmıș.
Tam da benim 'demokrasimiz öldü' açıklamamın ertesi günü.
Beni doğrulayıcı ve onları yargılayıcı türden.
Onların demokrasi anlayıșını ortaya koydu. 'Onların Demokrasisi'nin
bir yalan olduğunu kanıtladı. Onların halkı hiçe saydıklarını, halkı
temsil edemeyeceklerini gösterdi.
Büyükanıt bürokrattır, 'emir kulu' da denilebilir. Konușmak için
'emir' bekleyebilir.
Șimdi emekli olduğu için anılarında yazabilir.
Ancak Recep Erdoğan Büyükanıt'a ne demișse açıklamak zorundadır.
Konușulan konu ne sır ve ne de mahrem olarak değerlendirilemez. Asıl
açıklanmaması suçtur.
Bush'la konușulanlar sır, Berlusconi ile konușulanlar mahrem, Arap
șeyh ve emirleri ile konușulanlar gizli olmamalıdır, olamazlar.
Demokrasilerin en canalıcı özelliklerinin bașında, saydamlık gelir.
Yönetenler tanrı tarafından atanmadıkları için hiçbir sır, gizem,
mahrem ya da gizlilik içinde olamazlar.
Yönetenler, belli bir süre için yönetici olarak seçildikleri için ve
bu belli süre içinde ișlemleri ancak ve sadece 'vekaleten' yürütmek
durumunda olduklarından dolayı hiçbir eylem ve konuyu
kișiselleștiremezler.
Hiçbir konu ve konușma vekaleti verenlerden saklanamaz. Saydamlık
budur ve bașka bir tanımı da yoktur.
Hiçbir konu ve konușma 'babasının malı' ya da 'tanrının ona lütufu'
değildir.
Hiçbir konu ve konușmayı kendisini seçenlerden ya da seçmeyenlerden
gizleyemez.
Ne ki, bu benim 'sırım', bu benim 'mahremim' türü bir açıklama
karșısında yer yerinden oynamıyorsa bir bașka sorun var demektir.
Vekaleti veren halk, seçtiği 'vekili'ni seçim yılı, seçim mevsimi ya
da seçim günü gelsin hele bir diye bekliyorsa suçun büyüğü ondadır.
O bir seçmen olabilir ama yurttaș olamaz.
Seçtiği 'vekil'ine temsil yetkisi değil teslim yetkisi vermiș
demektir.
'Temsili Demokrasi' ile 'Teslimiyetçi Demokrasi' arasındaki ayırım
buradadır.
Daha doğrusu teslimiyetin olduğu yerde demokrasiden sözedilemez.
O nedenle Türkiye'de bugün demokrasinin olmadığını ileri sürmek bir
sav değil ama bir saptamadır.
O çok sözü edilen 'demokrasi' sözcüğü ise büyük bir yalan ve kocaman
bir aldatmacanın adıdır.
Açıklayacak mı açıklamayacak mı?
İște size demokrasinin mihenk tașı.
Açıklamayacağım, bu benim öte dünyaya götüreceğim bir sırdır dediği
sürece kendisini demokrat olarak tanımlamanın olanağı yoktur.
Artık yakasından mı olur paçasından mı bilinmez, 'açıklayacaksın'
denilmediği süre içinde de Türkiye'ye gerçek demokrasi gelmez.
Önce yaka-paçalı olarak gelen demokrasi yerleștiğinde ise hiçbir
vekil 'bu benimdir', bu benim 'mahremim'dir, bu benim 'sır'rımdır
demeyi aklından bile geçiremez.
Habip Hamza Erdem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.