29 Temmuz 2009

(anadoluhaber) Farklı siyasi tartışmalar

Bana gelen bir yazıdan bir kesit.
O nedenle 31 Mart Vakasından bu yana her kıpırdanışında başı ezilen irticacı Mustafa Kemal’i de Millî Şef İsmet paşa’yı da uygulamaları nedeni ile sevmemektedir. Bugün İsmet Paşa’yı “İslam düşmanlığı “ile suçlayanların bilinçaltında yatan O’nun irticaya geçit vermemesinden kaynaklanmaktadır.
Nitekim İsmet Paşa irtica’dan söz ederken: “-Ben en çok mürtecilere dikkat ederim. Onlar öldüklerinde cennete gideceklerini sanırlar ve olmadık mel’aneti işlerler. Çünkü ölümden korkmazlar. Ben bunların kokusunu iyi alırım” şeklinde beyanatta bulunmuştur. Ve hatta Saidi Nursiye Said-i Kürdi derdi ve onunla işbirliği yapanlara, onlara yakın olanlara hep kapısını kapatırdı.

Önce kısa bir analiz yapmak istiyorum.
En çok üzüldüğüm son bir asrı Osmanlının subay ve bürokrat olabilmiş ya da olmaları sağlanmış proleter (bedevi) cahil kişilerinin kullanıldığı düşman projelerini sürekli kılacak şekilde, içimizden bazılarının aynı cehalet delalet ve hıyanet içeren ama çoğu cehalet ve ezber kaynaklı boş sözleri sürekli tekrar ederek ülkemizi ve milletimizi bir tür sürekli de ja vu yaşayan ve her gün bir önceki günün aynısını çok az farkla tekrar eden bir kabusu yaşamaya hepimizi mahkum eden ezberlerin tekrarıdır. Uyutulmuş koskoca milletimiz ve İslam aleminin başını çektiği üçüncü dünya ile o üçüncü dünyanın sloganlardan oluşan ninnileri söylemekle görevlendirilmiş ağır hipnoz altındaki yabancı efendilerin görevlendirdiği korkak ve pısırık ninnicilerin derin uykuya dalmış halka rüyalarında devlerle savaşan kahramanlar olarak gösterildiği medyatik rüyalar alemi.

Gördüğünü okuduğunu artık anlama yeteneğini kaybetmiş başkalarının o sözlere yüklediği anlamları olduğu gibi kabul eden ve üzerinde düşünmekten ziyade önerilen slogan kalıbı olarak anlayan bir tür suni olarak üretilmiş insancıklar.

Ben şahsen bu durumu bazen dehşetle bazen de hikmetle izliyor çok ama çok üzülüyorum.

Önce bir insan kendisine benzemeyen kişiye neden kızıp öfkelenir. Genellikle ya onun ağır tahakkümü altında bir şeylere zorlandığı için, onun kendi amacına engel olma ihtimalinden. Ya da o kişi yada kişiler karşısında kendi meziyetlerinin hiçbir değeri olmayacağı için, içine düştüğü aşağılık kompleksinden ya da ona ait bir şeyi onun elinden almak gibi haksız nedenler ile. Mesela ilk cinayeti işleyen Kabilin kardeşi Habil’i öldürmesine kadar varan bu durum hala sürüp gitmektedir.

İşte batıya doğru sürekli ilerlemekte olan milletimizin batılılar tarafından bunlardan bazılarını içeren duyguları ve kendi kültür ve varlıklarını korumak iç güdüsü ile de Türklerin mutlaka durdurulması kaçınılmaz bir öncelik taşımaktadır. Ama bu nasıl mümkün olacaktır çünkü batılılar da Türkleri tıpkı İnönü’nün sözleri ile değerlendirip onlarla başa çıkılamayacağını ve başka yollar bulmaları gerektiğini düşüneceklerdir.

İnönü sizin naklettiğiniz cümlesinde ne demiştir.

Bugün İsmet Paşa’yı “İslam düşmanlığı “ile suçlayanların bilinçaltında yatan O’nun irticaya geçit vermemesinden kaynaklanmaktadır.
Nitekim İsmet Paşa irtica’dan söz ederken: “-Ben en çok mürtecilere dikkat ederim. Onlar öldüklerinde cennete gideceklerini sanırlar ve olmadık mel’aneti işlerler

Şimdi bu cümleyi bir İngiliz devlet adamı işgal ettikleri Türkiye de yönetime getirdikleri sömürge valisi hakkında kendi parlamentolarında söylese idi nasıl söylerdi diye aynı cümleye tekrar bakalım.

Bugün İsmet Paşa’yı “Türk düşmanlığı “ile suçlayanların bilinçaltında yatan O’nun Türkleri çok korktuğumuz Türk yapan karakterlerinin kaynağı olan dinlerini sürdürmelerine  geçit vermemesinden kaynaklanmaktadır.
Nitekim İsmet Paşa
Türkler’den söz ederken: -Ben en çok Çanakkalede ve tüm cephelerde bizlere kan kusturan dindar Türklere dikkat ederim. Onlar öldüklerinde cennete gideceklerini sanırlar ve olmadık Akıl almaz şecaat, cesareti, metanet ve akıl almaz mucizeler gösterirler.

Şeklinde söylerdi sanırım. Atatürk görevli bir Osmanlı Paşasıdır. TC devletini kurabilmek için işgalcilerin çok ağır ve kimliğimizi tarihten temelli silmeyi amaçlayan şartlarını olabildiğince hafifletebilmek için büyük bir gayret içindedir. Devrimler düşmanın dayattığı ve yapılmasını şart koştuğu şeylerdir. Bu şartları en sert şekilde uygulamak da çok hevesli olan Yerli Yahudi ileri gelenleri bazı azınlıklar ve bürokrasinin her alanında disiplinli bir örgütlenme içindeki mason kadrolar ile birlikte hareket etmektedir. İçerideki dost ve düşman belli değildir. Kendisinin sınırlı sayıda arkadaşları ve vatanı kurtarmak için ellerinden geleni yapmaya çalışan sayısı ve silahı hiç de büyük olmayan belli miktarda askerileri vardır. Zaferden den daha doğrusu bazı gizli anlaşmaların realize edilmesinden sonra Ankara hükümetinin kurucusu ve işbirlikçi destekçisi olan istilacılar amaçlarına ulaşmış ve geldikleri gibi gitmişlerdir. Artık Arkalarında Yunalıları uğruna kurban kestikleri bir grup kahraman ve onları bir birine düşürüp tasfiye etmek için önce devrimlere zorlayan ihanet kadroları vardır. Kendisine ya Türkler yeniden güçlenip eski hallerine dönerlerse diye soran birine İngiliz devlet adamlarından birinin verdiği cevap ilginçtir. Biz onları temelli iğdiş ettik artık eski Türklerin nesli devam edemez.

Peki ya irtica denilirse böyle bir şey hiç olmadı. 31 mart da dahil tüm irticai olaylar ve siyasi cinayetler. İrtica vardır diyebilmek ve milletimizi irtica ya karşı tedbir adı altında devletin tüm kritik noktalarından uzak tutarak üst makamları Kripto vatandaşların aldığı orta tabaka bürokrasiye ise irtica’ı sahiden var zannettirdikleri evham ve korkularla yönetilen kesimlerin yerleştirildiği millete devletin kapılarının sıkı sıkı kapatıldığı bir düzen kuruldu. Basın Sabataist Yahudilere önemli makamlar gayrimüslimlere ve ateistlere tahsis edildi. Sonra artık aslında yeni düzene takiye yapan ve ilk fırsatda anlaşmalar sona erince sahici bir TC. Kurup egemenliğin kayıtsız şartsız millete devredilmesini hayal eden bunu da Mason localarını kapatmaya kadar vardıracak haddi aşmaları ile artık tehlikeli olmaya başlayan Atatürk’e ihtiyaç kalmamıştı. Atatürkün bazılarını kerhen yapmak zorunda kaldığı için yapan ve ilk imkanda bundan rücu edeceği anlaşılan kişiliğinden kurtulup yerine bu işleri severek ve isteyerek, hatta içgüdülerindeki bazı aşağılık kompleksinden kaynaklanan kin ve öfke ile severek yapmaya çok hevesli olduğu yukarıdaki şu cümlesinden de anlaşılan, 

Ben en çok mürtecilere  (Müslümanlara demek istiyor)  dikkat ederim. Onlar öldüklerinde cennete gideceklerini sanırlar ve olmadık mel’aneti işlerler

kendisi korkak ve namert biri olduğu için olsa gerekki (Komutanlarına güvendiklerinde ben size ölmeyi emrediyorum dediğinde dahi itirazsız ölüme atılırlar sözünü)

Onlar öldüklerinde cennete gideceklerini sanırlar ve olmadık mel’aneti işlerler

Şeklinde söyleyerek duygularındaki milletimizin en değerli hasletlerine karşı nasıl bir haleti ruhiye içinde olduğunu göstermektedir.

Bizim halkımızın devlete karşı ayaklanmak geleneğinde olmadığından. Tüm irtica adı altında yapılanların tıpkı 6-7 eylül olaylarında olduğu gibi devlet içinden sonradan valiliğe kadar yükselecek bir özel harp ajanının Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atması sadece gazete haberi olarak kalıp devletin diplomatik girişimlerini gerektirirken nasıl oldu ise bir günde on binlerce çoğu militan büyük kitleler toplanıp Rumların dükkanlarını nasılda tek tek tanıyıp yağmalamışlardır. O işin içinde görev aldığı anlaşılan sonradan Orgeneralliğe kadar terfi edip Kuvvet komutanı olacak olan üsteğmen Sabri Yirmibeşoğlu’nun Orgeneral olarak ağzından kaçırdığı 6-7 eylül olayı çok başarılı bir özel harp harekatıdır sözleri ile dile getirilmiştir.

Bir de Apo Suriyeden kaçıp bazı ülkeleri dolaştıktan sonra İtalya ya gittiğinde ve İtalyanların ona sığınma hakkı tanımaya kalkışmaları ile Ankara da günlerce ayrı kalabalıkların sendikaların topladıkları çok büyük kalabalıkları her gün birkaç defa Kızılay tarafından Çankaya istikametine yürütülüşleri de dikkatimi çekmişti. Bu halkın yada sendikaların işi değildi. Bu kadar kalabalığı ancak devletin adamları toplardı. Daha sonra gazetelerde çıkan resimlerden fark ettik. Cumhuriyet mitinglerinde bazı gençlerin ayaklarındaki asker postallarının ve tıraş biçimlerinin pek de halktan olmadıklarını. Kısaca her kesimin fanatikleri vardır. Ama Müslümanlara mürteci denilmesi zaten çok ahlaksız bir davranışken birde onlar adına provokasyonlar yapıp onların üzerine atanların İnönü’nün İslam ve milli irade düşmanlığı ile onları destekleyen dış güçlerin iş birlikteliğinin içimizde devletin en kritik köşelerinde ne kadar güçlü bir işgal valiliği yapılanması kurduklarını.

Ben kendiliğinden devletten bağımsız sadece bir tek harekat gördüm ve duydum.

Bosna savaşında, daha doğrusu katliamında BM.kendileri korumak üzere güvence verdikleri Srebrenica ahalisinin tüm silahlarını topladıktan sonra Sırpların gelip on binlerce Bosnalıyı tam bir soykırıma tabi tutup katletmeleri sonucu halk sağı solu ortası ile hep birlikte büyük bir infiale kapıldı. Ankara da ABD elçiliği ve BM. Binaları taşlanıp tüm camları kırıldı. Polis korumakta güçlük çekti. Aynı olaylar İstanbul da da gerçekleşti.

Ve Türkiye Türklerindir diye adeta Türklerle alay eden başlıklı gazete başta olmak üzere tüm kartel medyası büyük irticai kalkışma başlığını attılar.

Türkiye de dini irtica yoktur. Türkiye de günümüzde en fanatik ve bağnaz irtica CHP ve CHP bürokrasisince temsil edilmektedir. Türkiye’deki rejimin de egemenliğin millet de olmasını hem de şimdi benim bile onaylamayacağım kayıtsız ve şartsız kaydı koyarak vurgulayan Atatürk ile kesinlikle hiç ama hiçbir alakası yoktur. Bu rejim müstemleke rejimidir ve kuralları başlangıçta İstanbul dan geldikleri gibi gidenler tarafından konulmuş ve sonrada milletin her uyanışında daha sıkı bağlamak için ABD,AB ve NATO tarafından dikte edilen ve bizim kontrolümüzde olmayan NATO orduları Türkiye karargahınca gerçekleştirilen ihtilaller ile sürekli güncellenmiş esaretimizin kurallarının yeniden belirlenmesi ile sürüp gitmekte olan bu rejibe birad bulmamız gerekirse inönist rejimin hala sürdürülme çabalarıdır.

Mahiyeti bilinmeyen ve araştırmacıların bulgularınında resmi tarihe girmesine asla izin verilmeyen kurmaca tarihin anlattıklarının ne kadarı sahih ve ne kadarı yalandır bilmiyoruz. Bu yüzden vuku bulan isyanların aslında yeni kurulan TC. devletine isyan mı yoksa yapılanın devleti ele geçiren düşman işbirlikçilerine karşı her şeyin işgalin yüzünü gizlemek için yapıldığını fark eden halkın bazı bölümlerinin istiklal savaşını sürdürme savaşımı olduğunu da ileride tarih doğru dürüst yazıldığında öğrenebileceğiz diye düşünüyorum.

Bu gün ülkemizde hala dipsiz kile boş anbar gibi bu konuşmaları yapıyorda başka dünya çapındaki çok önemli gelişmelere zaman ayıramıyorsak ve hepimiz boş ve yararsız tartışmalar ile boğuluyorsak, bu CHP nin cehalet savaşındaki hepimizin cahil bırakılmamızdaki zaferinin sonucudur. Bakın Cumhuriyet baş savcısı geçenlerde neden şikayet ediyor. Sürekli ekonomi konuşmak sureti ile Laiklik tartışmaları ikinci plana itiliyor. Buyur buradan yak derler Anadolu da bu tip bir çıkışa. Çünkü ekonomik gelişme laiklik kavgasından güç devşirmeye engeldir.

Boşuna mı CHP sürekli baraja hayır, köprüye hayır. Boğaz köprüsünden zenginlerin arabaları geçsin diye yapıyorlar. Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz diye kelimenin tam anlamı ile irticacı olduğunu modernlik iddiaları ile gizleyerek sürdürdü.

Bir bunların kafasına bakın ve birde Saidi Kürdi diye aşağıladıkları Bediüzzaman namıyla maruf Said-i Nusi (Nurs Bitlisin bir köyünün adıdır ve Nurs köylü Said anlamı taşımaktadır lakabın NBur ile alakası yoktur) İşte bu kişinin 1940 lı yıllarda söylediği sözlerin bugün birebir gerçek olduğudur. Beyin kontrol işleri ile uğraşan bir askeri birimin başında bulunan bir Rus generalince (İsmini hatırlayamadım) Biz devlet erkânımızı zihin kontrolüne karşı koruduk ama asla yönlendirmedik. Sözleri ile ve Yetsin’in bazı adaları Japonyaya vermesinin bir Rus Çin savaşına neden olacağı için Yeltsin’in zihnini ABD elçiliğinden ve uydu aracılığı ile yayın yapan bazı subluminal yayınlara karşı koruduk deyişinin. Ve W.Bush’un Tanrı bana hey Georg git ve bu işi bitir dedi, haçlı seferi başlamıştır sözlerinin. Irakta Saddam’ın dört yüz bin kişilik ordusunun nasıl olup da buharlaştığını ve bir kısmının secde ederek ABD’lilere nasıl olup da bu şekilde teslim olduğunu, Çok güvenilen Cumhuriyet muhafızlarının nasıl olup da tümünün şoka girip kıpırdayamaması ve ne yapacaklarını unutuvermesini. Karabağ da kendilerinden çok az sayıda ermeni saldırısı karşısında kaçan Azerilerin kafalarında sürekli kaçan kurtulur kaçan kurtulur diye sesler duyduklarını. Ve şu anda her nedense bir türlü TBMM de genel kurula indirilemeyen Hipermarketlerdeki Subluminal yayınlar ile insanın bilinç altına kulağı ve üst belleği atlayarak reklam yayınları ileterek insanları istemedikleri şeyleri almaya zorlayan teknolojinin yasaklanmasını öngören bir kanun taslağının orada hala beklediğini dikkate alarak tekrar Bediüzzaman Saidi Nursi denilen müteveffa zatın 1940lı yıllarda ikinci dünya savaşı sürerken yada bittiği yıllarda söylediği sözlerine geçiyorum.

 

Geleceğin asıl büyük savaşları tank top gibi silahlarla değil, Manyetizma, ispritizma, hipnotizma gibi çok farklı silahlarla yapılacaktır. Said-i Nursi

 

Sayın xxxxBey benim Atatürk ten bazı sözleri almamı kendimi kamufle etmem amacına yormuştu. Bu aslında insanların üzerinde psikolojik baskı olarak kullanılan bir yöntemdir. Umarım yukarıdaki alıntı ile CHP liler ile onların aşağılamaya çalıştıkça battıkları kişiler arasındaki farkı belirtmek amaçlı yaptığım alıntıyı da benim nurcu olduğum iddiasına çevirmez.

İşte bazen dediğim gibi benim, istisnasız her yerden bilgi kırıntılarını toplayıp değerlendirme özelliğim. İslam peygamberinin ilim müminin yitik malıdır nerede bulursa alsın sözündendir. Nasıl ki matematik herkesin ortak malı ise ilimde öyledir.
Doğru ve önemli sözlerin sahibi tüm insanlıktır.
Saygılarımla
A.Doğan. Simsek

 

Alıntı bir cümle yazarını bilmiyorum
"Seni diğerlerinden farksız yapmaya''bütün gücüyle çalışan bir dünyada
kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez"

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.