Ordu ve Yargımızdaki masonların hakimiyeti yada çok etkili oluşları konularında bazı tartışmalar yaptığımız arkadaşlardan biri bir GKB’nın daha o makama seçilmeden önce Masonların Büyük Kulüp adlı mahfiline üye yapıldığına dair belgenin altındaki imzaya böyle biri olmaya bilir diye itiraz etti. Ancak Akbulut soyadını mührün altında kalan ak kısmını fark edemediği ve bulut diye araştırdığı anlaşılıyordu dolayısı ile kendiside bana cevabında aşağıdaki cümleyi yazdı.
Bence dogru ve egrısını birlikte alırsak bir sonuca varabiliriz Ahmet Bey. Dogrusu su: evet bu gizli sahipler onlar. Ve biz onlardan bu devleti almak için savas vermeyecek miyiz? Bu savası onlar da bize karsı verıyor unutmayalım. Iste bu yüzden arada bir böyle dezenformasyon da yayabiliyorlar! O yüzden dikkat dedim. Olabilir de olmayabilirde bu bakımdan ciddi sonuc almadan bu budur demek yanlıstır. Iste bu yüzden de dursunu bulamazsın demistim dogru da çıktı. Yani net bilgi almadan görmeden bilmeden her seye inanma sevgili agabeyim.
Selam
Değerli yazışma arkadaşımıza ülkemizi uzunca bir süredir yakından takip eden bir kişi olarak bazı gözlemlerimi aktarmak ve bu konuları herkesin dikkatine sunmak için içinden yaşadığım hatıralarımdan bir kısmını aktarmak istiyorum.
Bir belgenin sahteliği ve ya gerçekliği rahatça yer değiştirebilecek durumda olabilir ve o belgeyi ortaya koyanlar ile inkar edenler arasındaki güç dengelerinde galip gelenin tezi doğru olacak şekilde şekillenir. Bu yüzden hukuk düzeni ağır hasarlı bizim gibi ülkelerde insanlar el yordamı ile yürüyen görme özürlüler gibi kendi beyinlerinde her konuda pek çok yapbozları (puzleleri) defalarca yapıp bozarak gerçeğe yaklaşabilirler. Hemen sonuca varanlar genellikle kendilerini zeki sanman akıl açısından fazla gelişmemiş aceleci kişilerdir. Acele şeytandandır ve gerçekler ayrıntılarda gizlenmiştir. Bu yüzden genellikle yanılmaya mahkûmdurlar. Şimdi hatıralarım arasından anlatmak istediğim bir konuya geçelim.
Sene 1964 ihtilal dönemi etkileri geçmekte ve yeni anayasaya göre kurulan yeni partilerden Adalet partisi Em. Or General Gagıp Gümüşpala idaresinde emin adımlar ile ülkemizin makus kaderini değiştirmeye ve kurtarmaya doğru ilerlemektedir.İktidar Ortağıdır. Ama kabinede yer almaz. Genel başkan olarak partisini güçlendirir ve tek başına % 52 ile iktidara geleceği ve ihtilalcilerden hesap soracağı bir dahaki seçime hazırlanmaktadır. Adalet partisi genel başkanı emekli orgeneral Ragıp Gümüşpala oradan oraya koşturuyor ve gayet de enerjik ve sağlıklı görünüyordu ama birden bire durduk yerde ölüverdi!
Herkes yardımcısı Şinasi Osma ya da sonradan büyük reis olarak anılacak olan Sadettin Bilgiç’in genel başkan olarak seçileceğini bekliyordu. Ama Gümüşpalan’ın ölümünü ve ecelinin geldiğini bilenler. O sıralarda adı bile duyulmamış tanınmamış ve bilinmeyen demagog bir kişi olan ve çok iyi demagoji kabiliyeti olan AP genel idare kuruluna yerleştirilmiş genç inşaat mühendisi Siyonist şapkasını elinden hiç düşürmeyen ve belli mahfiller ile şapkası üzerinden anlaşan Mason Demirel’i hazırlamışlardı bile. Şinasi Osma yarışta şansı olmayacağını anlamış ya da ikna edilmiş olmalı ki ortadan çekildi. Vatanperver millet evlatları ise Sonradan takunyalı olarak anılacak Sadettin Bilgiç’in etrafında, boyalı Siyonist basında (o zamanlar Siyonizm falan bilinmiyordu) Demirel’in arkasında saf tutular.
Kongreden önce Sadettin Bilgiç bir konuşma yaparak Süleyman Beyi tanırım. Okuldan da arkadaşımdır. Kimi isterseniz onu seçersiniz ancak ben Süleyman beyin mason olduğuna dair bazı bilgiler aldım ve endişeliyim. Lütfen bu konuya dikkat ediniz dedi. Halk’ın çoğu gibi pek çok vatanperver aydınlarda, Osmanlıyı masonların satıp dağıttığını biliyordu ve TC.Devletinin de aynı akıbete uğramaması için Masonlara karşı çok dikkatli davranıyor ve masonların doğrudan Siyonistlerin hizmetinde bir kuruluş olduğunu biliyor ve ihtilalinde onlar hesabına yapıldığını da biliyorlardı. Demirel’in seçilmesi boyalı mason ve Siyonist basının gayretlerine ve ordudan tüme yakın milliyetçi vatanperver subayların kovulup uzaklaştırılmış olmasına ve tüm baskın propagandaya rağmen hala seçileceği riske girmişti.
Mason ve Siyonist basını onun mason olamayacağını babasının evinde sabaha kadar kuran okunduğunu yazıyor ve o gericidir diye sözde suçlar gibi destek sağlıyordu.
Milliyetçiler ise masonların böyle numaralar yapabildiklerini ve geçmişte mason şeyhülislam bile bulunduğunu söylüyorlardı. Sonunda Mason locaları üstadı muhteremi Enver Necdet Egeran, Demirel’in Mason localarında kaydı olmadığına dair sahte bir belge verdi ve Demirel’i sözüm ona bu sahtekarlıkla milleti kandırarak masonluktan akladı. Ama tereddütler hala devam ediyordu. Bir masonun sözüne inanılabilir mi idi. Hala seçilememe riski vardı.
İşte tam burada Atatürk’ün ölüvermesinden sonra İslam düşmanlığında zirve yapan ve Atatürk’ün kapattığı mason localarının yeniden açılmasını sağlayan İsmet İnönü devreye girdi.
Ve sert bir beyanat vererek bu partinin başına geçecek adan ileride başbakan olacaktır. Halbuki bu kişi gerici bir nurcudur. Bir nurcuyu nasıl seçebilirler. Bir nurcudan başbakan olur mu dedi. İnönü’nün ters köşe bu desteği bir anda Sadettin Bilgici siliverdi ve evinde sabaha kadar Kuran okunduğu için mason basını tarafından suçlanan ve İsmet İnönü gibi bir İslam düşmanı tarafından da nurcu olarak suçlanan Demirel demek ki doğru adamdı. Bu üçkağıtçılık tuttu ve millet oyunda yine kaybetti. Ve nurlu Süleyman elinde Siyonistlere has fotör şapka ve kasketten ayrı bir özellikteki şapkası ile seçildi ve rolünü 28 Şubat olayına 1997 ye kadar ustaca oynayarak ülkeyi çeteler ülkesine çevirip koyu bir CHP li olarak Sağın başına geçirildi ve ülkeyi yerinde saydırarak geri bırakıp bölgede İsrail için hamilik yaptı.
Bu işler sanıldığı gibi herkesin hemen gözlemleyip algılayabileceği kadar basit düz mantık ve derme çatma bilgiler ile anlaşılabilecek kadar basit değildir
A.D.Şimşek
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.