11 Temmuz 2009

Dışişleri: Çin'in içişlerine karışmayız

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin, Çin'in toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve ülkede yaşayan tüm etnik ve milli grupların barış, huzur, uyum ve refah içinde yaşamalarına önem verdiğini belirterek, "Türkiye'nin, Çin'in içişlerine karışmak gibi bir niyeti yoktur, olmamıştır" açıklamasında bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, 5 Temmuz'dan bu yana acı olaylara sahne olan Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki durumun Türkiye'nin gündeminde en ön sırada yer almaya devam ettiği, Çin makamlarının alacakları sağduyulu ve hukuki önlemler neticesinde durumun normale dönmesinin beklendiği kaydedildi. Türkiye'nin Çin ile ilişkilerine çok önem verdiği ifade edilen açıklamada, Çin Halk Cumhuriyeti'nden de iki ülke arasında dostluk köprüsü oluşturan Uygurların barış, güven ve huzur içinde yaşamaları için gerekli ortamı sağlamasının beklendiği bildirildi. Açıklamada, "Bunun, uluslararası toplum ve Türkiye için haklı bir beklenti olduğunu düşünüyoruz. Konuyla ilgili olarak sürdürdüğümüz temaslar da buna yöneliktir" denildi.

ÇİN İLE GELİŞMEKTE OLAN İLİŞKİLER...

Açıklamada ayrıca, Çin ile gelişmekte olan ilişkilerin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kısa süre önce yaptığı Çin ziyaretinin kazandırdığı ivmeden de yararlanarak, her alanda ileriye götürülmesi için karşılıklı çabaların devam edeceği belirtildi.

DIŞİŞLERİ'NİN AÇIKLAMASI NE ANLAMA GELİYOR?

Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde 5 Temmuz'da olayların patlak vermesinden bu yana gerek Türk kamuoyu, gerekse Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Türkler ve diaspora Uygurları benzer bir beklenti içinde. Türkiye devletinin Davos'ta Gazze konusunda gösterdiği gibi kararşı bir tavır alması ve masaya yumruğunu vurması. Ancak böyle bir tavrın söz konusu olmayacağının şifreleri, gerek Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklamada, gerekse Başbakan Erdoğan'ın konuyla ilgili olarak İtalya dönüşünde söylediği sözlerde saklı.

TÜRK DIŞ POLİTİKASI DEĞİŞTİ

Türkiye yıllardır Türk dünyasının önderliği gibi bir misyonu hem kendisi benimsemiş, hem de Türkiye dışındaki milyonlarca Türk bu rolü Türkiye'ye biçmiştir. Ancak son yıllarda, 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası' diye formüle edilen bu dış politika resmen terk edilmiştir. Nitekim Azerbaycan'la yaşanan karşılıklı güvensilik sinyalleri veren gelişmeler bunun ilk örneklerinden biriydi. Türkiye'nin 'Bölgesel ve ulusal çıkarları' gerekçesi ile Ermenistan ile yakın ilişkiler kurma girişimi, Azerbaycan'ın Rusya ile karşılıklı enerji anlaşması yapması ile karşılık bulmuştu. Son olarak Çin'in Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan korkunç katliam karşısında Türk Dışişlerinin ve Türk hükümetinin izlediği politika, bahsettiğimiz 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası' politikasının artık sürdürülmediğinin en somut örneği oldu. Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamada "Çin ile gelişmekte olan ilişkilerin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kısa süre önce yaptığı Çin ziyaretinin kazandırdığı ivmeden de yararlanarak, her alanda ileriye götürülmesi için karşılıklı çabaların devam edeceği" vurgulanarak, dış politikada önceliklerin neler olduğu da açıkça belirtilmiş oldu.

RDOĞAN'DAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YORUMU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-8 Zirvesi için bulunduğu İtalya'dan dönüşünde konuya ilişkin soruları cevapladı. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasından haberdar olmadığını belirten Erdoğan, "Arkdaşlarımızın bizden habersiz böyle bir açıklama yapacaklarını sanmıyorum. Bizim bu konudaki görüşlerimiz bellidri" diyerek, Dışişleri Bakanlığı'nın "Çin'in içişlerine karışmayız" şeklindeki açıklamasının Başbakan Erdoğan'dan bağımsız olarka yapılmış bir açıklama olabileceği kuşkusunu da yarattı. Ancak yapılan açıklama Erdoğan'dan bağımsız olarak yapılsa da, Başbakan'ın hemen arından söylediği sözler de bu konudaki yaklaşımı ortaya koyutor. "Devletin yapacağı şeyle halkın yapacağı şeyler farklıdır. Biz Çin'le olan ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Ancak yapılan şey de soykırımdır. Yine de bu konuda devletin yapacağı şey farklıdır, vatandaşlarımızın yapacakları farklıdır. Biz Birleşmiş Milletler'de konunun gündeme getirilmesine çalışacağız.

Çin BM Gücenlik Konseyi'nin daimi üyesidir, biz ise geçici üyesiyiz. Çin'in bölgede yaptığı korkun katliamı engellemek uluslararası toplumun görevidir" diyerek, Türkiye'nin Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olaylar nedeniyle Çin'i doğrudan karşısına almayacağını ve konuyu uluslararası toplumun çözmesi için öncülük yapacağının altını çizmiş oldu. Gerek Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması, gerekse Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları gösteriyor ki, Türkiye'nin Türk Dünyası Coğrafyası'nda aktif rol üstlenmesini bekleyen çevreler, hala Türk dış politikasının "Adiyatik'ten Çin Sedi'ne Türk dünyası" perspektifi ile yönetilmediğini.

Bunun böyle olmadığını anlatmakta ve anlamakta fayda var.

analiz/haber 1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.