11 Ağustos 2009

░░▒▓█ anadoluhaber █▓▒░░ Gölgelerin gücü ve gölgedekiler

Sayın Panzehir

Bilindiği üzere NATO Sovyetlerin çöküşünden sonra varlığını sürdürebilmek için yeni düşman arayışına başlamış ve sonunda yeni düşman olarak İslam âlemini tanımlamıştır. Buna gerekçe olarak da ya bizde Gladio gibi yapılanmalarını kullanarak  Ergenekon tipi yapılanmaları kullanarak yaptığı irticai olaylar görünümlü aczimendilik gibi sun’i yapılanmaları ya da Sivas da çıkarılan sahte irtica olayı gibi devlet destekli işlenmiş provoke cinayetleri Türkiye içinde denemeleri ile elde ettikleri tecrübelerini kullanarak dünyanın her tarafında uygulamaya başlamıştır.

Afganistan’ı önce Taliban’a teslim edip sonra da kurtarmaya gitmek gibi, Türk filmlerinde eskiden sıkça gördüğümüz. Masum fakir kızın gönlünü alamayan zalim ağanın kızı kendi adamlarına eşkıyalar kaçırmış gibi gösterip kaçırtarak tecavüze uğrayacağı son anda gelip kurtarması ve sonrada kendine alıp kendi kullanmasının çeşitli versiyonlarını kullandığı olaylar oluşturup hem hedef ülkelerin hem de dünya ülkelerinin halklarını iknada kullanması gibi olaylar ile tehdidi gerçekmiş gibi gösterebilmiş ve NATO nun yeni düşman tanımlamasına İslam’ın alınmasını sağlamıştır.

 

Bilindiği gibi bizim ordularımızda NATO ya bağlı NATO ordularıdır. ABD politikaları sonucu her yönü ile ABD ve NATO ya fiziki bağımlılığının yanında personelinin milletimize ve halkımıza duygusal bağımlılığının fazla bir önemi yoktur.

Komutanlarının çoğu NATO sistemi dahilinde NATO programlarına uygun şekilde ABD tarafından eğitilmiş, ulaştırıldıkları kariyerler sayesinde de üst derecelere terfileri sağlanarak  halkımıza yabancılaşırken emperyal kültürle daha fazla yaklaşmaları sağlanmış ve bu sayede ülkemizde yaptırılan ihtilaller ile Emperyalist kültürün dikte ettiği milletimize yabancılaşmak dışında bir sonuca varması imkansız anayasalar dikte ettirilip uygulayacak azınlık kökenliler yada beyinleri milletimize düşmanlaştırılmış kişiler sistemi korumakla yükümlü kritik noktalara yerleştirilerek Irak da işgal yolu ile zorla yaptırılan her şey bizde kendi ordumuz kullanılarak yaptırılmış. Ve çeşitli bölücü amaçlı provokatif yasak kararları alınıp halkımız kültürünü korumak isteyenler ile emperyal kültürü doğulu kalarak kendi hödüklüklerini sürdürmek de kullanmak  isteyenler olmak üzere parçalanması sağlanmıştır. Ve asla hiç bitmeyecek iç çekişmelere sokulmamız bazı ek provokasyon hareketleri ile sağlanmıştır. Konulan tüm yasakların amacı da zaten bazıları yasak koyucuların işin farkına varacak zeka ve akıldan yoksunluklarından kaynaklansa da ülkemizdeki bazı gizli mahfillerde buluşan üst dereceli kişilerce bilinçli olarak uygulanmıştır.

Bu uygulamalardan çıkar sağlayan yada sadece basit kişiler oldukları için bu yasakların uygulanmasına taraftarlık ile kişilik buldukları zannına kapılan ayak takımı da internet yazışmaları dahil her alanda militan olarak kullanılmışlardır.

 

Her olayda sanıkların sabıka siciline bakılır. Ve maalesef NATO ya bağlı ve bağımlı durumda olan ordumuzun ve onlara yaptırılan ihtiller ile belirlenmiş yargı kadroları yüzünden yargımızın iç politikada terörle temas konusunda sabıka sicili olmadığını söylemek pek de mümkün değildir.

Ordumuzun komuta kademeleri çoğu NATO ve Gladio’su ve Gladio ile teması olmadığı söylenemeyecek özel harpten yetişme personelin pek çok gizli operasyona sadece emirleri yerine getirmek zorunda olduğu için katılmış olsalar bile, gerektiğinde bu operasyonlardan bazılarındaki eski görevinin açıklanması şantajı ile elleri bağlı olduğu söylenemeyecek kişilerdir. İçlerinde İsrail’in kuruluşunda çalışmış Yahudi kökenli Osmanlı subaylarının oğullarından tutun. Kudüste Ağlama duvarı önünde dua ederken resmi çekilmiş ama nedense buna karşılık Mescidi Aksayıda ziyaret ettiğine dair bir tek resmi bile ortaya çıkmamış İerica adı altında her türlü İslami faaliyete karşı olduğu ve kendisinin de Yahudi kökenli olduğu iddia edilen komutanlarda vardır. 28 Şubat İsrail ağırlıklı harekatının getirdiği milletimizin kahir ekseriyeti olan Müslümanları aşağılayan ve vatandaşlık haklarını hala kısıtlamaya çalışan generallerimiz olduğu da bilinmektedir. İtalyan P2 locasının muadili olduğu anlaşılan Büyük kulüp mason locasında Aydın doğanla birlikte oturan ve planlamaları uygulama imkanına sahip mevcut GKB’mız da dahil bir çok karanlık mahfillerin üyeleri de haklarındaki iddiaları yalanlamamışlardır. Ben işim gereği çeşitli tarihlerde doğu bölgelerini gezmiş ve her seviyede insanlar ile bazen aynı bazen yan masada masa da yemek yiyip konuşmalara kulak misafiri olmuş bir kişiyim. Basın dışı diğer kaynaklardan da aldığım bilgiler ve basına da yansıyan pek çok bilgi ile kendi yapbozumu (Fulü noktaları çok olmakla birlikte) az eksikle de olsa tamamladığımda PKK, Hizbullah ve diğer pek çok olayın bitirilemeyişinde hatta aksine desteklenişinde bazı bürokrat ve askerlerin dahli olduğunu ve ordunun bu askerleri korumak dan çok öte en zirveye taşıdığını müşahede ediyor üzülüyorum.

En tipik örnek Şemdinli savcısı Sarıkaya tarafından açılan davada sanıklara iyi çocuklardır diyerek koruma kalkanı oluşturmak isteyen zamanının KKK’ı GKB olabilmiş ve Hakkında soruşturma yapılmasını isteyen Savcı HSYK tarafından asla inanılmayacak kadar kabul edilmesi imkansız kamu vicdanını kan fışkırtacak kadar kanatan bir kararla hem işinden atmış hem de Avukatlık yapmasını dahi engelleyerek tüm hukukçulara Eğer hukuku adil bir şekilde uygulamaya kalkarsanız hepinizi yakarız diye nara atar gibi bir karara imza atmışlardır. Ve bu kişileri sorgulayabilecek bir makam İhtilalcilerin ortak hareket ettikleri ve ABD başkanının bizim çocuklar dediği kişilerce milletimize dikte edilen Anayasada konulmadığı için yoktur. Bazıları hala bu düzeni savunurken milli bir düzeni savunduğunu zannetmektedirler.

Ama aynı savcının açtığı davada kendisi işten atılmasına rağmen dava sürmüş ve askeri sabotajcılar 39.5 ar yıl hapse mahkum olmuşlar ve kendilerine bu görevi verenlerden kimse sorgulanamamıştır.

28 şubat ihanetinin Türkiye de kurulabilmiş en anti emperyalist ağırlıklı TC. Hükümetlerinden sahte olaylar ile düşüren alçakların içinde diğer ordu mensuplarımızı da aldatan  muhtemelen birden çok Siyonist generallerinde içinde bulunduğu (Çevik Bir gibi) sözde Türk generallerinin melanetleri sonucu başlatılan olaylar zinciri ve soygun furyasından, Şimdi mevcut olan kurulu hükümetin yolunu da kendilerini kullanan dış mahfillerin açtığını söyleyebileceğimizi müşahede ediyorum.

Tek fark bu hükümet tahminlerin veya öngörülenin üzerinde güçlü geldiğinden ön görülen programların aksadığını bu hükümete asıl düşmanlığında buradan kaynaklandığını söylemekte de sakınca görmüyorum

Bu mevcut milli irademiz ile sorunlu askeri zihniyet ülkemizde sürdüğü sürece elbette birileri de onlar ile milli egemenlik yanlısı hükümetleri kafa kafaya tokuşturup ülkemizi diledikleri gibi yöneteceklerinden de kuşku duymuyorum. Nitekim şimdiye kadar bu şekilde yönettiler. Bu yüzden Türkiye de son sözün mutlak sahibi olan askerler dışında Türkiye yi kimse kurtaramayacağı gibi kimsede satamaz. Bu durum elinde bu derece güç bulunan bir avuç generalin ülkemiz için ne kadar tehlikeli olabileceğini hele bu generallerin bazılarının milli irade ile gerçekten sorunlu kişilerden gelmiş olmasının da tesadüf olamayacağını artık çoğumuz fark edebiliyoruz.

Ancak ordumuzdaki dengelerinde artık işin farkına varılmaya başlaması ile milletimiz lehine değişmeye başladığını ve bu sayede ülkemizin dünya dengelerinde yeni bir

pozisyon yakalamaya başladığını da söylemek zorundayız.

Bu konuyu burada bırakıp mevcut hükümetin durdurulması için kurulan kumpasları. Yine Hudson olayında yalanlamaya kalkışanların yalanlandığı olaylarda eski AYM başkanı Gülay Tuğcunun Danıştay hâkimi gibi öldürülmesi ve bazı bombalamalar ile yeni bir ihtilalin konuşulmasını da ki bu bazı askerlerin vatana ve millete ihaneti anlamına da gelmektedir. Bir kenara bıraksak dahi şu gerçek vardır Türkiye ilk defa bu hükümet döneminde sorunlarını çözmeye başlamış ve bir süper güç olmak yönünde adımlar atılmıştır. En son Eskiden başbakan Menderesin hayatına mal olan girişimin yolu açılıp, Araka bahçelerimiz olan Arap dünyasının ardından Rus Başbakanı Putin ile yapılan anlaşmalar sayesinde batıdan daha bağımsız ve batının bize daha bağımlı olduğu bazı manevra alanları açılmıştır. Bana göre mevcut iktidarın diğer partiler gibi partizan ve kemikleşmiş bir tabanı yoktur.

Milli insiyatif son seçimlerde bunun böyle olduğu mesajını hem hükümete hem devlete hemde dünyaya vermiştir ve sürekli hissettirmektedir.

İlk defa dıştan çok iç kamuoyunun desteğine olmazsa olmaz bir şekilde bağımlı bir hükümete sahip olmuş durumdayız. Artık kimse Demirel’in yaptığı gibi tapulu malıma gecekondu yaptırmam ukalalığı yapamayacak halkımızı aşağılayamayacaktır.

Bu dış görüşmelerde hükümetin hayır deme ve millet beni anında siler deyip gelen baskıları savuşturma imkanına sahip olduğu yeni bir durum ortaya çıkarıp TC. Hükümetinin elini güçlendirmiştir. Yani artık hükümet milli bir hükümettir. Muhalefet partileri ise hala aynı yerlerde değişen dünyayı algılamaktan aciz bağırıp çağırmanın ne kadar büyük bir zaaf olduğunun bile farkında olmadan bazıları sadece bağırıp çağırmakla, bazıları ise nostaljinin hayalleri içinde millete karşı kurulmuş resmi ihanet kumpaslarının avukatlığını yapmaya çalışmakla battıkça batmaktadırlar. Alternatif parti kurma işi de Demirel’in muhterem kardeşliği Cindoruk’a kalmışsa. Hükümetten memnun olmayanların basit ve temelden yoksun istemezükçülük dışında daha iyisi nasıl olur diye düşünmeleri ve alternatifler göstermeleri gerekir ki muhalefet de  o kabiliyet den eser bile görünmemektedir.

Eski ayak oyunları ise artık bir işe yaramamaktadır. Çünkü devletin içinde de bazıları işin farkındadır ve bu hükümeti sabotajlara karşı koruyup kollamaktadır.

Tabi W. Bush doktrininin dünyayı yakacak büyük dünya savaşlarına sahne edeceği bazı dünya egemen güçlerince de görüldüğünden bu doktrine karşı dünyayı Türkiye ekseninde engeller çıkarmak ve doktrini akamete uğratmak için bazı olayları bizim hükümet ve yetkililerimize örtbas edilmesin diye bir kaç kaynaktan birden önceden haber verdikleri anlaşılmaktadır.

(Burada ben Türkiyenin gerçekten dünyanın merkezi haline geldiğini ve dünya dengelerinde bizim her hareketimizin önemlidalgalanmalar ve yeni dengelere yol açacağını düşünmekteyim)

Benim çok daha uzayabilecek yazımda anlatacaklarımın özetini zaten yurt dışında Profesör olarak öğretim üyeliği yapan ve eskiden Harp okullarımızda da hocalık yapmış olan Abudeyam (Yağmurun babası) Mahlas’ı kullanan bir arkadaşımız Merkava olayı üzerinden zaman zaman anlatmaktadır ve geçen gün kısaca özetlemiştir. Dünyanın geldiği günümüzdeki yer geçmişteki uygulamaların artık pek çok dünya egemenini de rahatsız ettiğini ve bazı batılılarında durumdan Siyonistleri sorumlu tuttuklarını da göstermeye başlamıştır. ABD belki bir süper güç olmayı sürdürebilecek ise bile ki bu günümüzdeki durumundan çok geride olacaktır.

Eski gücünü kaybedecektir. Ruslar ve Çinliler öne çıkarken ABD Rusya dengesinde şimdiye kadar olanın aksine Türkiye deki değişim yüzünden Rusya ABD dengesine dönüşecek ve denge Türkiye’nin eli ile korunacak, her an bozabilecek bir kılıç ağzında kurulmaya başlanmıştır. Şimdiye kadar Türklerin büyük devletler kurmaları Türküm doğruyum diye bağırdıkları için değil Manevi güçlerle mücehhez doğru ve adil insanlar oldukları için kurulabilmiştir. Kılıç zoru ile kurulanlar kısa ömürlerini tamamlayıp kurucuları ile birlikte yok olmuşlardır. Kalıcı ve büyük devletler herkese adil uygulamalar ile büyümüşlerdir. Büyük İskender de dünyayı yarısını işgal etmiştir. Ama büyük bir macera romanı gibidir. Ne günün primitif de olsa yasalar ile yönetilen demokrasi örneği olan Pagan Roma’sının ne Selçuklunun nede Osmanlının tarihi misyon mirasını bırakamamışlardır.

Büyük devletleri akıllı sakin ve basit sloganlar ile bağırıp çağırmayan, düşünen, düşünerek kavga etmeden konuşabilen ve bir birlerini imha etmek yerine ortak paydaları arayarak herkesin razı olacağı yapıları kurabilen toplumlar kurarlar. Ülkemiz şu anda bağırıp çağıran çığırtkanları Osmanlıyı dağıttıkları gibi TC.Devletini de dağıtıp tasfiye etmelerine fırsat vermeden kendilerini  tasfiye edip düşünenleri öne çıkarmaya başlamıştır. Mevcut hükümet de bir süre sonra nasılsa gidecektir.

Şimdi düşünülmesi gereken gardırobumuzdaki hangi eski kıyafeti giyeceğiz der gibi Cindoruk partisi denemeleri ile hala kafalarındaki Demirel şapkasını öne geçirip eski1930 model arabaları ile, bizlere artık batı da baca temizleyicilerinden başka kimsenin giymediği uzun silindir mandrake şapkası ve kuyruklu frak giydirip dünya balosu zannı ile götürecekleri kıyafetin serbest olduğu ağustos ayında güneşin altında verilen garten partiye frak giymiş kelaynak kuşları gibi gidersek ortada kalır ve alay konusu oluruz.

 

Geçmiş geçtiii gitti a caanım

Gelecekse henüz gelmedi

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Mevlana Celalettin-i Rumi (Bir zamanlar’daki anlamı ile Roma imparatorluğunun yeni sahipleri Selçuklu Türk milletinden Mevlana Celalettin mi demeliydim acaba)

 

Saygılarımla

A.D.Şimşek


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.