http://zamansizsaatler.net/forum/tavsiyelerimiz/olumle-bulusma/new/#new
Polat ölüm virajına girerken aynı anda başka bir araba daha girdi. O arabada kendilerine verilen mühleti tamamlayan iki kişi vardı. Fakat onlar sarhoş olduklarından, bulundukları yerin ve orada olacakların farkında değillerdi.
Mustafa Polat, ölüm virajınıa girdiğinin farkına vardığı için hafifçe frene basarak hızını azaltmaya hazırlanırken; karşıdan gelen arabanın farları gözünü kamaştırınca, gayr-i ihtiyari öne doğru eğilerek dikkatle baktığı anda onunla göz göze geldi.
"Vakit tamam" dedi sadece hissedilen bir sesle.
"Bu yaşta mı?"
"Bu iş yaşa bakmaz."
"Bari bu işleri biraz olsun yoluna koysaydım."
"Dünyanın işi hiç bir zaman yoluna girmez."
"Arkadaşlarımla helalleşip hanımımı görmem de mi mümkün değil?"
"Allah onlara senden daha yakın."
"Amenna."
"Allah yolunda daha yıllarca hizmet etmeyi ne kadar çok isterdim."
"Allah indinde en makbul hizmet, imanla kabre girmektir."
"O halde dur bir şehadet getireyim."
"Sen şimşeğin çaktığını, yıldırımın düştüğünü görmeden şehadet getirenlerden değilsin ki. Baksana aklın benimle konuşurken dilin durmadan şehadet getiriyor."
"Aklım, şuurum, dilim, bütün bedenim ve benliğimle birlikte bir defa daha söylemek istiyorum."
"Haydi o zaman sen söyle ben de tekrar edeyim."
"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulüllaaahhh!.."
Acı bir fren sesi, müthiş bir çarpışma ve bilinen son...
İslam YAŞAR/Muhabbet Fedaileri
Orjinal site linki...
http://www.hidayetkapisi.com/forum/index.php?topic=5561.new#new
Saad
Yüzü simsiyahtı. Ama kendisi boyamamıştı ki! Kaldı ki kalbi bembeyazdı. Buna rağmen onu basite alanlar vardı. Dedi ki:
– Ya Resûlallah yüzümün siyahlığı cennete girmeme mani midir?
– Asla!
– O halde beni niçin insanlar hor görüyorlar kimse bana niçin kızını vermiyor?
– Amir bin Veheb’in evine git ve “Resûlullah selamı var kerimeni bana nikahlamanı emretti” de.
Siyah yüzlü genç hemen adrestedir. Kızın yanında babaya selamı aynen tebliğ eder ve teklifi de açıkça anlatır.
Baba kızgın hemen reddeder. Ancak teklifi dinleyen kızcağız babasını ikaz eder:
– Babacığım vahiy gelir de sonra seni mahcup eder. Ne biliyorsun bu olayı Rabbimin emretmediğini? Efendimiz (sav)’in o emri tebliğ buyurmadığını? Hemen git Resûlullah’tan özür dile ve beni o gence nikâhla. Resûlullah’ın uygun bulduğunu ben de uygun bulurum.
Kızının ikazıyla mescide koşan baba özür diler:
– Söylediğinin doğru olup olmadığını bilmiyordum. Demek ki doğruymuş. Kızımı verdim. Şu anda nikahlısıdır.
Efendimizin gence emri:
– Git evini hazırla aile oturacak şekilde döşe.
– Benim ev döşeyecek tek dirhemim bile yok!..
– Öyle ise Ali’ye Osman’a Abdurrahman bin Avf’a git. Onlar sana ikişer yüz dirhem versinler.
Uçarcasına gider. Onların her biri emredilenden fazla yardımda bulunurlar ve sıra çarşının yolunu tutmaya gelmiştir. Bir ev hazırlamak için gerekli para elde mevcut. Hele zevcesi ümidinin de üstünde bir azizedir âdeta…
Çarşı yolunda hızla giderken kulağına bir ses gelir. Önce anlayamaz duraklar ve nefesi kesilircesine dinler. Evet evet yanlış anlamamıştır doğrudur. Ses herkese ilan etmektedir:
– Ey kendini ALLAH’a asker bilen Müslümanlar!
Derhal atınıza binin cihada yönelin. Ordu mescidin dışında beklemektedir. Siz böyle gün için varsınız dünyada! Düşman ani baskın yapacak!
Şimdi ne olacak?.. Cihada mı gitsin evlenmeye mi?.. Yönünü hemen değiştirir demirciler çarşısına gider. İlk işi bir kılıç sonra bir zırh daha sonra da bir at almak olur. Elindeki paranın hepsini de harcamıştır. Ama cihad için lazım olan silahını da tamamlamıştır…
Sıçradığı atının üzerinde kuş gibi uçar bekleyen orduya toz duman içinde karışır.
– Bu genç herhalde Bahreyn’den gelen biridir derler. Ancak onun siyahlığını fark eden Resûlullah Aleyhisselam:
– Sen Saad mısın? buyurur.
– Evet deyince de dua eder:
– Ceddine saadetler!..
Kumlu çöllerden geçilir tozlu yollardan gidilir ve nihayet düşmanla müthiş bir savaş başlar… Herkes cesaretle ileri atılır. Ama içlerinden biri herkesten de cesaretle atılır; saldırdığı tarafın adamlarını sağa sola püskürtür. Neden sonra meydan sakinleşir düşman kaçmış müşrikler yok olmuşlardır. Şehitler tespit edilirken bir ses:
– ALLAHü Ekber! Evlenmek üzere olan Saad da şehit!
Efendimiz onun cesedi başına gelir mahzun şekilde bakar:
– Seni Havz-ı Kevserimin başında bekleyeceğim!
Bir hayret nidası daha:
– ALLAHü Ekber!
Sonra döner oradakilere hitap eder:
– Kılıcını mızrağını ve atını alın kendisini gönüllü olarak isteyen kızcağıza verin. Babasına da deyin ki:
– Kızını vermekte tereddüt ettiğin siyah yüzlü gence ALLAHü Teâla cennet hurilerini lâyık gördü!
Ve hayret nidaları birbirini takip eder:
– ALLAHü Ekber! ALLAHü Ekber!..
ALLAHIN SELAMI VE RAHMETİ CÜMLEMİZİN ÜZERİNE OLSUN.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.