28 Eylül 2009

26 Eylül Dil Bayramı & Türkiye'yi Yerin Dibine Soktu

Kimden: İsmihan İsmihanlı

Türkiye'yi yerin dibine soktu!

‘Yurt dışında karalama’ bir AKP geleneği oldu
AKP’nin ‘yurt dışında Türkiye’yi karalama’ geleneğine, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da en üst perdeden katıldı. ABD’deki Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Yönetim Okulunda konferans veren Bağış, önce uzun uzun Avrupa Birliği’ni (AB) övdü, ardından da kendi ülkesi Türkiye’yi inanılmaz ifadelerle kötüledi.

Demokratik sorun yaşıyorlarmış!
İŞTE Bağış’tan inciler: AB, tarihin en önemli siyasi barış projelerinden biri... Avrupa’yı Avrupa yapan çeşitliliktir. Türkiye’de demokratik sorun yaşayan grup ve bireyler var. Çocuklarına istedikleri isimleri koyamadılar, istedikleri dili konuşamadılar, istedikleri kitapları okuyamadılar. ‘Eşit vatandaş’ hissettirecek yasal düzenlemelere gitmek gerekiyor.

AKP’LİLER BUNU HEP YAPIYOR
İktidarın etkili isimleri, özellikle yurt dışında Türkiye aleyhinde konuşmadan duramıyor...

Babacan tarihe geçmişti
Ülkesini Avrupa’ya şikayet eden ilk Dışişleri Bakanı olarak tarihe geçen Ali Babacan, AP’de ülkesini karalamış, Türkiye’de Müslüman çoğunluğun da ’dini özgürlük sorunu’yaşadığını iddia etmişti.

Fırat’ın Atatürk alerjisi!
Dengir Mir Mehmet Fırat, New York Times’a verdiği demeçte Atatürk devrimlerine dil uzatmıştı: Topluma travma yaşatıldı. Bir gecede kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri söylendi.

AB’ye övgü yağdırırken Türkiye’yi yerdi
Devlet Bakanı Egemen Bağış, Türkiye’de bazı grupların dillerini kullanamadığını, istediği kitapları okuyamadığını iddia etti

AKP’liler yurt dışında Türkiye’yi şikayet etme geleneğini devam ettiyor. Başbakan Yandımcısı Ali Babacan ve AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat‘ın ardından, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da benzer söylemlere imza attı. ABD’deki Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Yönetim Okulunda konferans veren Bağış, önce Avrupa birliğini övdü, ardından da Türkiye’yi yerin dibine soktu.
AB’nin, tarihin en önemli barış projelerinden biri olduğunu iddia eden Bağış “Ancak henüz tamamlanmayan bu sürec Türkiye’nin üyeliğiyle tamamlanacak” dedi. Ankara’nın AB üyeliğinin 1,5 milyarlık Müslüman dünyası tarafından yakından takip edildiğini öne süren Bağış şöyle devam etti:  AB başından beri siyasi barış projesi olarak tasarlandı. “Muhafazakar bir birlik” ya da “Hristiyan kulübü” olarak ortaya çıkmadı. Avrupa’yı bugünkü Avrupa yapan çeşitliliktir.

Vazgeçmeyiz kararlıyız
Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Bağış,  Fransa’nın başını çektiği bazı ülkelerin Türkiye’nin AB üyeliğine olumsuz bakışına dair bir soru üzerine, müzakerelerin, aralarında Fransa ve Almanya’nın da yer aldığı AB ülkelerinin oy birliğiyle aldığı kararla başladığını anımsatarak şöyle devam etti:  “Bu demektir ki katılım müzakerelerine devam etmek Türkiye’nin yasal hakkı. Evet, bazen problemler çıkarıp, bazı fasılları bloke etmeye çalışabilirler ama Türkiye’yi pes ettiremezler. Sizi temin ederim ki Türkiye’yi AB arzusundan vazgeçirmeye yönelik hem iç hem dışta önümüze konulan zorluklara rağmen pes etmeyeceğiz. Kararlıyız, arzuluyuz ve sabırlıyız”

Memnuniyetle açarız
Kıbrıs’a dair bir soru üzerine Bağış, “Eğer herhangi bir Avrupa ülkesi ya da ABD, Kıbrıslı Türklerle doğrudan ticarete başlarsa, biz de limanlarımızı ve havaalanlarımızı Rum gemi ve uçaklarına memnuniyetle açarız” dedi.
Demokratik açılım konusundaki bir soru üzerine de “Türkiye’de biliyoruz ki demokratik haklardan kaynaklanan sorunlar yaşayan bazı grup ya da bireyler var. Türkiye’de geçmişte maalesef çocuklarına istedikleri ismi koyamayan, kendi ailelerinde istedikleri dili konuşamayan, istedikleri kitapları okuyamayan insanlar oldu” diyen Bağış, ülkedeki herkesin, etnisitelerine, dinlerine ya da siyasi görüşlerine bakılmadan, kendilerini Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit birer vatandaşı olarak hissetmeleri ve Türkiye Cumhuriyetini kendi vatanları olarak görmelerini sağlayacak yasal düzenlemelere gitmeleri gerektiğini belirtti.

Dışarıda şikayet gelenek oldu

Müslümanların da sorunları var
Ali Babacan da Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttüğü dönemde Türkiye’yi AB’ye şikayet etmişti. Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi üyelerine hitaben yaptığı konuşmada “Türkiye’de Müslüman çoğunluğun sorunlar yaşadığını” iddia etmişti. Babacan şunları kaydetmişti: “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor. Türkiye’de son dönemde laiklik eksenli bir tartışma yaşanıyor. Bizim laiklik tanımımız çok açık: Din ve devlet işlerinin açık şekilde birbirinden ayrılması. Devletin de bireylerin dininin gereğini yerine getirmesine müdahale etmemesi. Burada farklı inançtakiler de dinsizler de bu özgürlük ortamından faydalanabilmeliler”

Devrimleri hedef aldı
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ise New York Times gazetesinden  Sabrine Travernise‘e yaptığı açıklamalarla tartışma yaratmıştı. Büyük Önder Atatürk‘ü ve devrimlerini eleştiren Fırat, devrimleri bir travma olarak nitelendirdi. Fırat özetle şunları kaydetmişti: “Her devrim gibi Atatürk devrimleri de toplumda bir travma yaratmıştır. Çünkü bir gece önce eski Türkçe yazı TBMM’de lağvedilerek Latin alfabesi getirilmiştir. Bu devrimdir. Toplumda okuma-yazma oranı sıfıra düşmüştür. Latin alfabesi, bilmeyenler için öyledir. Bu bir sosyal, tarihsel tespittir. Bunu değerlendirirken devrimin iyi veya kötü oluşu konusunda herhangi bir söylem yoktur orada... Türk toplumuna travma yaşatıldı. Bir gecede kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri söylendi. Dinsel yolları dağıtıldı”.





Devlet parasıyla umre caiz midir?

Devlet parasıyla umre caiz mi?
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği soru önergesinde, Erdoğan’ın ABD, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de Suudi Arabistan gezilerini Meclis gündemine taşıdı. Genç, “Abdullah Gül ve Bülent Arınç Suudi Arabistan’da umre de yapmışlardır. Devletin parasıyla umre yapmak etik midir, İslami kurallara uyar mı?” diye sordu. Genç, Meclis Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, Başbakan Erdoğan’ın Türk Hava Yolları’ndan aldığı büyük uçak ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de yine THY’den sağlanan bir uçakla Suudi Arabistan’a gittiğini kaydetti. Genç, soru önergesinde Başbakan Erdoğan’a şu soruları yöneltti:

Paralar hangi fasıldan?
“Bu uçakların gidiş-dönüş tüm giderleri kaç liradır ve THY’na kaç lira ödenmektedir? Bu paralar nereden ve hangi ödenek faslından ödenmektedir? Her iki seyahate kimler katılmıştır? Sizin ve Abdullah Bey’in aile efratları var mıdır? Varsa kimlerdir? Gazetelerin yazdığına göre Abdullah Gül ile Bülent Arınç umre de yapmışlardır. Devletin parasıyla umre yapmak etik midir, İslami kurallara uyar mı?“



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.