Anadolu: Acil Eylem Planı!


İnsanı hesaba kat, toprağı hesaba kat, göğü hesaba kat, suyu hesaba kat!
Köy yok, köylü yok. On binden azsa yerleşim yok! Elini koymalı taşın altına, Anadolu.
Şehirde yaşamalı herkes; şehre güç katmalı, her nefes.
Anadolu kıtası hacmindeki şu uçsuz bucaksız toprak, yeni sahiplerini beklemeli. Tarım işçiliği revaç bulmalı.
Bir milyon yeni iş gücü, can katmalı Edirne’den Ardahan’a… Toprağın üretim hakkını elinde bulundurmalı, devlet.
Tarım işçiliği sektörü oluşmalı. Ekmeli, sürmeli, biçmeli, kaldırmalı. Bir milyon tarım işçisi, kavuşmalı sağlık karnesine.
Her sabah kamyonlarla, römorklerle tarlaya gelmeli işçiler. Maaşını almalı, asgari geçim endeksinden. Motive olmalı, tarlaya düşen paydan.
Üçte biri devletin olmalı, çıkan mahsulün. Üçte biri tarla sahibinin, üçte biri işçinin.
Yetmiş beş milyon insan, sekiz yüz on dört bin beş yüz yetmiş sekiz km toprak, bir o kadar gök yüzü, hesapsız akan su…!
Ekilmiyorsa toprak, çıkmıyorsa petrol; kötü giden bir şeyler var demektir. Buğdayını ithal ediyorsa ülke, pirincine milyar dolar veriyorsa…! Kavgasını vermeli Anadolu’nun.
Deniz ses vermeli! Hopa’dan İskenderun’a… “Yelkenler fora!” demeli. Deniz, sahibine kavuşmalı. Akıp giden suya ağ atmalı, iş kapısı olmalı milyonlara, Ege, Akdeniz, Marmara, Karadeniz.
……………………..
Madenler, can damarı Anadolu’nun. “Buradayım!” çığlığı duyulur, gün yüzüne çıkmaktır, muradı. Elinde varken ele güne muhtaç olan hovardaya hayretle bakar; bor, krom, alüminyum.
Mazereti kalmadı Anadolu’nun. ‘Dış güçler istemiyor, iç güçler mani oluyor. Derinlerde tuzak kuruluyor.’ bahane değil artık.
Muhafazakar ya baştaki! Sığınacak limanı kalmadı, ’cin şişeden çıktı.’
…………………….
“Benden sana zarar gelmez!” diyor, İran. “Boşuna saçıp savurma!”
Pentagon’un ölüm makinalarına niçin veriyorsun, sekiz buçuk milyar doları?
Hadi, Vaşington’a açmayacaksın savaş. NATO’nun ‘Benden!’ dediğine de kullanmayacaksın.
Peki, kime karşı bu silahlar?
Kasr-ı Şirin’den bu yana esenlik sınırı, komşu Tahran’a mı?
Acının başkenti Bağdat’a mı?
Evimiz Şam’a mı?
Sınırın öte yakası Atina’ya, Sofya’ya mı?
Tiflis’e mi, Erivan’a mı?
Yoksa Van’a, Tatvan’a mı(?)
Soruyor, cümle halk: Neyin bedeli silah?
Tezekle ısınan taşraya ver paranı. Dağıt, borcu gırtlağında esnafa. Memura ver, işçiye ver. Dolaşsın para, çarşı pazar.
İş olsun, aş olsun. Üretim olsun, kaynak olsun. Yüzü gülsün Anadolu’nun. Geleceği ipotek altına girmesin, doğan her çocuğun.
…………………….
Şefkat bir grubun üstünlük aracı ise, zulümdür onun adı.
‘Acıdım sana, konuş ana dilini. Kıyamam sana, giy istediğini(!)’ Aşikar bir şirktir, insanın insana ettiği. Erdemli insanlar buluşması, yok saymalı insanlık dışı yasağı.
Yaradan’ın emri ‘baş üstüne’. Yoksa gazabından kurtulamaz bütün bir halk. Tepetaklak indirir, sandığı üstüne.
Unuttu sanma, haklarını. Sağcının takiyyesi, mazluma mı?
Sesi çok çıkan görüyorsa itibar, öteleniyorsa ‘Bin Dört Yüz Elli Yıllık İhtar!’, reel politiğe kurban ediliyorsa Hakk’ın Sadası!
Yakındır, göz yumanın belası!
……………………
“Yaptıklarımı görmüyorsun. Burun kıvırıyorsun, duble yollara. Yüz bin derslik kazandırdım, bir uçtan bir uca!
Turizme açtım, Akdamar’ı. Asfalt döktüm Efes’e, Bergama’ya. Kanallar binlerce. Seyret keyfince.”
“Seni seçmişler, köle diye. Müfredata dokunmadın, sürece bıraktın Yüce Vahiy’i. Seni içten vuran bir bakana teslim ettin, koca sahili.
Gök Medrese, Çifte Minare… on yıldır harabe. Bir anda yapılır, çatılır; Akdamar’da kilise!
Kanallar, servet kaçkını Müdür’e teslim. Koltuğu ver, teslim al ruhunu, Amerikalı gezginin.”

“Acı konuştun!”
“İnsanı tanımaktır, medeniyet. Tanımlamak değil. Ona rol seçmek değil, kefen biçene mani olmaktır. İnsan bir değerdir ve insan bir imkandır.
Başına iş gelirse eski dostların ağlar. Güler geçer, topladığın ithal kabine(!)
Lakin niyetin bozuldu, kükremen meğer masalmış. Siyon protokolü, İncirlik’e haber salmış.”

Tarık Sezai KARATEPE

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.