TBMM yayınları kapsamında basılan "Alparslan Türkeş'in TBMM'deki Konuşmaları" adlı kitap, ABD'nin 1960'ta Kürtçe alfabe hazırladığını ve Güneydoğu'da denemek istediğini gün yüzüne çıkardı.
Alfabe TSK'dan döndü
1960'ta Ankara'da NATO Şube Müdürlüğü'nde Kurmay Albay olarak görev yapan Türkeş, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Cevdet Sunay'ın önderliğinde 'olmayan alfabeyi üretme' çabasını engelliyor.
Başbuğ: Dilimiz Türkçe
Genelkurmay Başkanı, Zafer Haftası mesajında "Türkiye'nin dili Türkçedir" diyerek önemli bir vurgu yapmıştı.
ABD'nin Kürtçe alfabe talebi TSK'dan dönmüş
İktidarın "milli"dediği Kürt açılımını ABD ilk olarak 1960'lı yıllarda dayatmak istemiş. Amerikalı bir heyet Kürtçe alfabe hazırlayıp Güneydoğu'da uygulamak için TSK'dan izin istemiş
Haber: Fahit ERBOZ
İktidarın sözde Kürt açılımı çalışmaları "Doğu ve Güneydoğu Anadolu" bölgesinden gelen şehit haberlerinin gölgesinde devam ederken, projenin ABD kaynaklı bir proje olduğu iddiaları daha da güçleniyor. İktidarın açılım adı altında tartışmaya açtığı "Kürtçe eğitim, ikinci resmi dil, yer adları, alfabe" gibi dayatmaların ABD tarafından ilk kez 1960 yılında dillendirildiği ortaya çıktı. TBMM'de "Devlet Adamları Yayın Serisi" kapsamında basılan "Alparslan Türkeş'in TBMM'deki Konuşmaları" adlı kitap, ABD'nin 1960'ta Kürtçe alfabe hazırladığını ve Güneydoğu'da denemek istediğini gün yüzüne çıkardı.
1992'de deşifre etti
Kitapta, Türkeş'in, 28 Ağustos 1992'de Şırnak ve Güneydoğu'da devam eden olaylarla ilgili olarak TBMM'de yapılan genel görüşmede, "ABD, hazırladığı Kürtçe alfabeyi Güneydoğu'da tecrübe etmek için 1960'ta Genelkurmay Başkanlığı'ndan izin istedi" dediği ve Genelkurmay'ın bu talebi reddettiğini açıkladığı yer aldı. MHP'nin Meclis Grubu Müdürü Hüseyin Hüsnü Uğur'un derlediği kitaba göre Türkeş, "Kürtçe alfabe" konusunda TBMM'de şöyle konuşmuş:
O zaman kurmay albaydım
1960 yılında Ankara'da NATO Şube Müdürlüğü'nde Kurmay Albay olarak görev yaptığım sırada, Genelkurmay Başkanlığı'na Amerikan yardım Kurulu'ndan bir heyet geliyor. Genelkurmay Başkanlığı'nın Eğitim Dairesi'nde, o sıralarda bir okuma - yazma şubesi vardı. O zamanlar bu okuma - yazma şubesinin görevi, askere gelen genç vatandaşlarımızdan okuma - yazma bilmeyenlere, hem vatan vazifesini yaptırmak, hem de o vazife esnasında onlara okuma - yazma öğreterek, terhis oldukları zaman, memleketlerine okur - yazar olarak gitmelerini sağlamaktı. Bunu planlar, bununla meşgul olurdu. O sıralarda bu şubenin müdürü, sonradan korgeneral rütbesine kadar çıkmış olan - bugün rahmetli oldu, Allah rahmet eylesin- Kurmay Albay Mithat Ceylan beydi, sonra Paşa oldu, Mithat Ceylan Paşa.
Böyle ilmi araştırma mı olur?
Bu okuma - yazma şubesine Amerikan yardım kuruluşundan 3 kişilik bir heyet geliyor. Diyorlar ki, "Biz, ilmi araştırma yapıyoruz. Doğu Anadolu'da da ilmi araştırma yapmak istiyoruz. Bunun için bir Kürtçe alfabe düzenlendi Amerika'da. Bu alfabeyi doğuya gidip orada tecrübe etmek istiyoruz. Bunun için Genelkurmay'ın bize yardımcı olmasını, müsaade etmesini rica ediyoruz" O sırada Genelkurmay ikinci başkanı, sonradan Cumhurbaşkanımız olan rahmetli Orgeneral Cevdet Sunay Paşa idi. Mesele ona intikal ediyor, tabii bu, genelkurmayda duyuluyor, hepimizde bir infiale, öfkeye de sebep oluyor, "Bu ne demekmiş, nasıl ilmi araştırmaymış bu, buna ne gerek varmış ?" gibilerden ve Genelkurmay başkanı'nın da tasvibiyle reddediliyor.
Amaçları çok başka
Şimdi bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 1960 yılında demek ki, "KÜRTÇE ALFABE" söz konusu değilmiş, yokmuş, ilmi araştırma yapacağız diye, dost, müttefik olduğumuz bir devletin askeri yardım kurulundan bir heyet geliyor, Genelkurmay başkanlığına müracaat ediyor. Yani meselelerin arkasında çeşitli devletlerin menfaatleri, hesapları vardır. Onların böyle hesapları ve menfaatleri olmayacak mı, olacak tabii. Bizi ilgilendiren asıl mesele, onların menfaatlerine, onların oyunlarına karşı gerekli tedbiri düşünmek, gerekli tedbiri alabilmektir.
Hedef ülkeyi zayıflatmak
Bölücülük meselesi arz ettiğim gibi siyasi sebebe dayanmaktadır. Hedef, Türkiye'yi zayıflatmak, Türkiye'yi yıkmaktır, Türk milletini imha etmektir. Son zamanlardaki gelişmeler, Sovyetler Birliği'nin dağılması, beş Türk cumhuriyetinin bağımsızlık ilan etmesi, balkanlarda bugün hala Osmanlı imparatorluğundan bu tarafa -oradan çekilmemize rağmen- 9 milyon Türk yaşıyor, bizim insanlarımız yaşıyor. Bu gelişmeler, bir çok devleti dış güçleri kaygılandırmaktadır.
Türkeş'in TBMM'deki konuşmalarını MHP'nin Meclis Grubu Müdürü Hüseyin Hüsnü Uğur derledi.
AKP'ye göre proje milli
Sözde Kürt sorunu açılımının dış kaynaklı olduğu iddiaları her geçen gün güçlenirken, iktidar üyeleri bu eleştirilere sert cevaplar vermişti
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN: 'Kürt açılımı ABD'nin projesidir diyenler' bunu ispat ederlerse herşeye varım. Ama edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar ağır konuşuyorum.
Tamamen iç meselemiz
Dışişleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU: Açılımlar konusunda Türkiye kendi içinde güçlü bir siyasi iradeye, gelişmekte olan güçlü bir toplumsal mutabakat zeminine ve görüş alışverişi zeminine sahiptir. Demokratik açılımlar konusu Türkiye'nin iç meselesidir.
Bunu kabul edemeyiz
AKP Grup Başkanvekili Bekir BozdaĞ: Bu proje milli bir projedir. Sayın bakan daha işin başında bunun bir devlet politikası olduğunu ifade etmiş, MGK'dan karar çıkmış. Bütün bunlara rağmen, Bahçeli'nin bunu bir ABD projesi olduğunu söylemesini kabul etmek mümkün değildir.
Geri zekalı işi
Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ: 'Bu bir ABD projesidir' diyenler hayal görüyor. ABD'de bu tip kuruluşlarda eline kalem alan bir şeyler yazar. 'ABD'de yazılmış Türkiye'de AKP uyguluyor'demek biraz geri zekalı işi. Irak'tan çekilme süreci, Kuzey Irak'ın geleceği, Türkiye'yi en iyi şekilde düşünmeleri için yeterli. Konjonktürü iyi götürüyoruz.
Başbuğ da Türkçe vurgusu yapmıştı
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da iktidarın açılım adı altında Kürtçe ile ilgili atmayı planladığı adımlara karşı olduklarını açıklamıştı. Orgeneral Başbuğ, Zafer Haftası dolayısıyla yayınladığı mesajında, TSK'nın üniter yapının korunması konusunda taraf olduğunu belirterek şunları kaydetmişti: Anayasa'nın değiştirilmesi teklif bile edilemez olan 3'üncü maddesinde ifade edildiği gibi "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir." Türk Silahlı Kuvvetleri, ATATÜRK tarafından bizlere emanet edilen ve Anayasa'nın 3'üncü maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında taraftır ve taraf olmaya da devam edecektir.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.