 Gunumuzun kimi ittihatcı siyasetcileri, gazetecileri, TV konusmacıları bir soylem tutturmuslar gidiyor. “Demokratik acılımlar bir takım yabancı guclerin dayatması ile oluyor, onların cıkarınadır” diyor.
Eksik olmakla birlikte cok dogru bir soz. Ve biriside cıkıp “Kardesim 1918'den buyana Turkiyede yapılan hersey birilerinin dayatmasıyla oluyor” demiyor. Ondan oncesi de var ama oraya girmeyelim. 1918 de I. Dunya Harbini kaybettikten sonra "super devlet" olan Ingilizlerin, 1946 dan sonra da Amerikanin dedikleri cizdikleri rotalarla olmustur ve hala da devam etmektedir… Buna guncel olan “Demokratik Acılım” programı dahildir. Biliyorum, realitenin bu kadar soguk ve cıplak olması hosumuza gitmiyor ama gercek bu. Ingiliz parmagı ile ilgili konuları baska yazılarda acmaya calısmıstım. Fakat ABD ne kadar derinden bizi yonlendirmistir, bugunlerde neler oluyor biraz da ona bakalım. *** 1945 de sona eren savastan sonra super guc olma konumunu eline geciren ABD nin global anlamdaki en onemli hedefi Sovyet tehdidi idi cunku Almanyanın dogusundakı tum dunya her an bir Sovyet isgaline maruz idi. Buna Turkiye, Yunanistan ve Iran dahildi. 1946 da Stalinin acıkca Turkiyeden toprak talebi karsısında caresiz kalan Inonu NATO ya girerek ona Stratejik Ortak olmus ve o gunden itibaren Soguk Savas’ın taraflarından biri olmustur. Jeopolitik konumu itibarıyla iki kutuptan birini secmek zorunda kalan Turkiye ister istemez NATO ve onun lideri olan ABD de yapilan ve topluma aciklanmayan planları uygulamak durumundaydı. Bu planların hem askeri (Kontrgerilla) hemde sivil (Gladio/Ergenekon) ayaklarından olustugunu “Ergenekonun Tarihi” baslıklı yazımda acmıstım. Bu planlara gostermelik cici demokratik devlet goruntusu verme cabası olan “Siyasi Kanat” yani cok partili hayat da dahildi. DP bu planlamanın sonucuydu. Ama DP ne yaptı? Fazla suratli giderek hazineyi tuketmesi sonucunda ABD den daha cok yardım istemis, alamayınca Sovyetlere kur yapmaya baslamıstı. Bu ABD nin cıkarına aykırıydı. Emir buyuk yerden olunca hemen icabına bakıldı ve bedava berber, hediye maydonoz gibi gerekcelerle idam edilerek, gelecekteki siyasilere ibret olması saglandı. “1968 donemi” dedigimiz sosyalist hareketlenmenin gencler arasında giderek yayılması uzerine 12 Mart 1971 muhtırası vasıtası ile tekrar “siyasi alan kısıtlaması” duzenlenmesi yapılarak sivillerin rolleri daraltılmıs, 12 Eylul 1980 darbesi ilede dıs isleri, yargı, egitim, kitlesel medya, ic isleri, gibi pek cok konuda sivil siyasetin rolu askerlerce ya paylasılmıs yada guduk bırakılmıstır. Fakat Soguk Savas’ın sonu pek uzak degildi. 1990 dan itibaren dagılan Sovyet Bloku ile birlikte NATO daki “Stratejik Ortaklık”larda dagılıyordu ve bu gercek 1946 dan buyana Turkiyedeki elitlesen tabaka ve onun isbirlikcilerine sok etkisi yapıyordu. Artık (2001 e kadar) Turkiye’ye Stratejik Ortak olmaktan ziyade ABD tarafından “Bolgesel Ortak”rolu bicilmisti. Yani Israilin bolgedeki partneri olan “Ortak”. *** 1979 da baslayan Irak-Iran Savası da bitmis, artık Saddam gereksiz ve sorunlu ilan edilmistir. Bolgesel Ortak olma fikrini cok seven Ozal, Ortadogu ve Kafkaslarda bir dizi dostluklar kurmaya baslamıstı… buna ic ve dıs Kurt’lerle dostluk dahildi. Heyhat, Turkiyede suregelen “yedi duvelle dusman olma”nın avantasında olan zihniyet Ozal’ ı tarihe gommus, sonraki sekiz sene boyunca kısmen ABD den direkt olarak yonlendirilmemistir. Fırsattan istifade vur patlasın cal oynasin ulkesine donen, bankaları bosaltılan, onbinlerce faili mechullerden tutun hukukun hice sayıldıgı “renegade” donemine giren Turkiye, 11 Eylul 2001 travması ile etrafında bir Dunya var oldugunun farkına varmak zorunda bırakılmıstır. 2001 deki ikiz kulelere yapılan saldırı, Turkiyeyi rolantiye bırakan Amerıkanın tekrar farklı hesaplara girmesini gerektirmisti. *** Afganistanın Sovyetlerle savası tecrubesinden ne cetin ceviz bir ortam oldugunu bilen Amerika, birkac planı birden uygulamaya koymustu. *** Birincisi; Afganistandaki Taliban yonetimini uzaklastırmak, Ikincisi; surekli yaramazlık yapan Saddam’ı bahane ederek petrol bolgesini cesitli onlemlerle guvene almak ve… Ucuncusu; El-Kayda ile Sovyet usulu savasmamakdı. *** Taliban’ı kısa vadede iktidardan uzaklastırmak neredeyse bir kac gun icinde halloldu. Fazla ayrıntı gerektirmeyen, bombayla hallolacak bir mevzuydu ve halloldu. Bunu biliyoruz. 11 Eylul ile hic alakasi olmayan Saddamında dahil oldugu planın ikinci ve ucuncu ayakları Global boyutta analizler, planlar iceriyordu ve yeni bir doneme girisi duzenliyordu. Soyleki; El-Kayda yı olusturan guclerin ABD ile dogrudan bir alıp veremedigi yoktu. Ama o gune kadar ABD, El-Kaydacıların ulkelerindeki diktatorleri desteklemis, nesiller boyu zulum gormelerine ve fakir kalmalarına sebep olmustu. Bu nefretle kavrulan cahil kitleler artık umut vaadedemeyen sosyalizmin alternatifi olacagını hissettigi Islamcı duzenine yonelmisti. Iste ABD bunu iyi analiz etmis ve kavramıstı. Saddam bahanesiyle hareket eden ABD bir tasla iki kus vurmayı hesabetmis ve Irak’a girerek hem petrol bolgesini guvenceye almıs, hemde bolge ulkelerindeki diktatorlerin arkasındaki destegi cekerek gorecelide olsa demokrasi havasını bolgeye tanıtmıstı. Bu plan sonucunda artık bolgede tansiyona sebep olan Israilin de dengelenerek saltanatı azaltılmaya baslamıs, boylelikle bolge halkındaki El-Kayda sevdası azalmıs, askeri veya sivil diktatorluk vesayet rejimlerindeki ulkeler degismeye baslamıs, etnik, sekteryen, politik farklılıklar daha toleranslı hale dogru yol almıslardır. Elbette Turkiyede bugunlerde bundan nasibini almaya baslamıstır. ***
Tekrar basa donersek, kimileri buna “bir takım yabancı guclerin dayatması” diyor. Valla istediginiz gibi yorumlayın. Ama bir gercek varki… …satranc tahtasındaki tasları daima bir “el” oynar. Bizi 1918 den itibaren bir nevi piyon haline getiren darbeci general Enver’e ve onun izinden yuruyen cagdas ittihatcılara tesekkuru borc biliriz. | 
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.