29 Aralık 2009

[anadoluhaber:36943] Yılanbalıkları-1





Yılanbalığı denizlerin en gizemli, en anlaşılmaz canlılarından... İnsanoğlu, bu hayvanın nasıl ürediğini anlayabilmek için tam 2.000 yıl beklemek zorunda kaldı. 20. yüzyılın başlarına kadar tek bir biyolog bile bir yılanbalığı larvasını görebilmiş değildi. Herkes şu sorunun yanıtını arıyordu: "Avrupa'daki nehirlerde belli dönemlerde birdenbire ortaya çıkan bu balıklar nereden geliyor?" 

 

Yüzyıllarca cevapsız kalan soru: Nereden geliyorlar?

M.Ö. 3. yüzyılda yaşayan Aristo, "toprağın bağırsakları" dediği solucanlara benzeyen bu canlılarla ciddi ciddi ilgilenmişti. M.Ö. 1. yüzyılda bir başka Romalı düşünür ise, yılanbalıklarının kaya parçalına çarpan diğer balıkların derilerinden meydana geldiğini ileri sürülmüştü. Modern psikolojinin babası Sigmund Freud da bu hayvana ilgi duydu;19. yüzyılın sonlarına doğru çalışmalarında biyolojiye ağırlık verdiği dönemde, çağrıştırdığı cinsellik açısından yılanbalığını tanımaya çalışmış, ancak bu çabası sonuçsuz kalmıştı.

 Bu balığın nereden geldiğinin keşfi de tamamen rastlantı oldu…

1920 yılında Danimarkalı biyolog Johannes Schmidt. Atlantik Okyanusu'nda avlanırken, ağına takılan yılan balığı larvalarına rastladı. Bunları takip etti ve sununda 2000 yıllık bilmeceyi çözdü: Yılanbalığı larvaları Atlas Okyanusu’nda, Amerika’nın biraz açıklarında “Sargasso Denizi” denilen bölgede doğuyorlardı. Daha sonra uzun bir yolculuğa çıkıp Avrupa’ya kadar geliyorlar ve burada ulaştıkları tatlı sularda gelişip büyüdükten sonra yeniden denize dönüyorlardı.

 Sargasso Deniz’inden akıntılarla Akdeniz’e yolculuk

Yılanbalıklarının larvalarını Sargasso Denizi’nin derinliklerine bırakmaları nisan ayında başlıyor ve ekim ayına kadar sürüyor. "Leptosefal" adı verilen bu larvalar küçük bir dil balığı biçiminde ve cüsselerine oranla iri siyah gözlere sahipler... Bir süre suyun derinliklerinde kaldıktan sonra üste çıkıyorlar ve akıntılarla bir noktadan diğerine sürüklenmeye başlıyorlar. Atlas Okyanusu sularındaki yolculukları boyunca '"zooplankton” la besleniyorlar. Dokuz ayda tam 6.000 km. yol kat ettikten sonra Avrupa kıyılarına ve 7 km. den sonra da Akdeniz havzasına ulaşıyorlar. 

Her ortamda ayrı bir Metamorfoz ve Metamorfoz başlıyor

Ancak, buraya vardıklarında yolculuk sona ermiyor. Bir tatlı su balığının koşullarına uyum sağlamak ve kıyıdaki haliçleri daha kolay aşmak için yılanbalığı larvası metamorfoz geçirip, saydam ve minyatür yılanbalıklarına dönüşüyor. Gelişiminin bu ikinci aşamasında hayvan, nehirleri tırmanmaya başlıyor. Bazen kıyıdan 200 km. içerlere kadar sokuluyor. Daha fazla ilerleyemiyorlar, çünkü akarsular üzerinde insan eliyle gerçekleştirilen barajlar ve setlere takılıyorlar…

 Nehirde tekrar metamorfoz

Nehirlerin akıntısında sürüklenen yılanbalıkları, bu dönemde aynı zamanda büyümeye başlıyorlar. Yılda boyları yaklaşık 10 santim, kiloları da 20 gram artıyor. Bir süre sonra belli bir noktayı belirleyip oraya yerleşiyorlar. Burada bir ikinci metamorfoz geçiriyorlar ve halk arasında “sarı yılanbalığı” denilen 3. aşamaya ulaşıyorlar.

 Yetişkin Yılanbalıkları

Hayvan, cinsiyetini de bu metamorfoz aşamasında belirliyor. Yılanbalıkları özelikle bu dönemde çok saldırgan oluyorlar ve geceleri avlanmaya çıkıyorlar. Kızböceği, sinek ve hatta çamca balığı yiyerek besleniyorlar. Yaşamlarını bu döneminin uzunluğu cinse göre farklılıklar gösteriyor. Erkeklerde 5 ile 8 yıl sürerken, dişilerde ortalama 7 ile 12 yıl devam ediyor.

 Sargasso’ya geri dönüş metamorfozu

Bu uzun sürenin sonunda yılanbalıkları yeniden geldikleri yere görmek için yola koyuluyorlar. Amaçları, tamamen içgüdüsel bir biçimde Sargasso Denizi’ne ulaşmak ve orada çiftleşmek… Ne var ki, yoluculuğa başlamadan önce son bir metamorfoza daha uğruyor; açık ve tuzlu su için gerekli tüm silahlarla donatılıyor: Derisi kalınlaşıyor, derinliklerin karanlığında yolunu daha iyi görmesi için gözlerinin hacmi artıyor ve bir bilye büyüklüğüne ulaşıyor. Daha önce vücudunun üçte birini oluşturan yağ tabakasını eritmeye başlıyor. Başının ön tarafı daha sivri bir hal alıyor: böylece daha ince, aerodinamik bir yapı kazanıyor. Dönüş yolunda, kendisini tehlikeler beklediğini bildiği için yine içgüdüsel olarak balıkçıların tuzak kurduğu akıntılardan kaçınarak ne­hirleri iniyor. Kıyıdaki haliçleri aşıp, açık denize ulaşıyor.

 Yılanbalığının bilinmeyenleri devem ediyor

Peki bundan sonrası? Bilimadamları bundan sonrası için elle­rinde kesin bilgiler olmadığını açıkça itiraf ediyorlar. Gerçekten de hiçbir bilimadamı, geri dönüş yapan bir yılanbalığını bugüne ka­dar, Avrupa kıyısından başlayarak tüm Atlas Okyanusu boyunca izle­meyi başarmış değil... Üstelik bu hayvanların Sargasso Denizi'ne ulaştıktan sonraki yaşamları konu­sunda da bilgiler kopuk kopuk... Örneğin, bunların Sargasso Denizi'nde nasıl çiftleştikleri şu ana kadar görüntülenmiş değil... Bu konuda sadece bazı fikirler ortaya atılıyor. Ama bütün bunların bilimsel olarak kanıtlanması gerekiyor. Bilimadamları 120-200 gün sü­ren dönüş yolculuğu sırasında yılanbalıklarının çok derin sularda yüzdüklerini söylüyorlar. Bu ne­denle de çok ağır bir basınç altında kaldıklarını belirtiyorlar. Bu basın­ca karşı organizmaları harekete ge­çiyor ve üreme organlarını olgunlaştıran bir hormon salgılamaya başlıyor. Sargasso Denizi'nin 600 metreye varan derinliklerine ulaş­tıklarında çiftleşmek için ideal bir konuma geliyorlar. Dişilerde yu­murtalar toplam kilosunun yüzde 80'ine ulaşıyor. Başka bir deyişle 800 gram yumurta taşıyor.

 Sargasso Denizi’nde izi kaybolan Yılanbalıkları

Bilimadamları, yılanbalıklarının balayı gecesini ve yerini bugüne kadar tam olarak saptamış değiller. Çünkü, Sargasso Denizi Fransa kadar geniş bir alana yayılıyor ve bir düzineden fazla derin çukura sahip… Bu nedenle, bugüne kadar yılanbalıklarının nasıl çiftleştiklerini görüntüleyen tek bir kare bile çekilememiş… 

Yılanbalıklarının üremesi tüm sırrını koruyor

Yılanbalıklarının üreme sırları bu kadarla da sınırlı değil… Bugüne kadar üreme aşamasına gelmiş bir yılanbalığını yakalayan bir tek avcı bilinmiyor. Bir tek bilim adamı bile yılanbalığı yumurtasına eliyle dokunabilmiş değil… Kısacası yılanbalıklarının üremesi tüm sırrını koruyor. Bir başka çözülmeyen bilmece ise, bu balıkların neden çiftleşmek için onca yolu katedip Sargasso Denizi’nin derinliklerinin seçmeleri…

 Neden Pasifik? Neden Sargasso Denizi

Bu konuda en ciddi araştırmaları yapan Japonlar… Onlara göre, yılanbalıklarının atası olan “Anguilla celebesensis”, bundan büyük olasılıkla 57 milyon yıl önce, bugünkü Endonezya Adası’nın bulunduğu bölgede, okyanusun derin sularında yaşıyordu. Daha sonra, binlerce yıl süren bir dönem içinde kıtaların oluşup oturması ve büyük su akıntılarının yön değiştirmesi sonucu, yılanbalıkları dünyanın diğer okyanuslarına dağıldılar, ardından Kuzey Atlantik Okyanusu’ndaki Sargasso Denizi’ne ve Pasifik Okyanusu’na yerleştiler. Ancak, bu hayvanların büyümeleriyle üreme aşamasına ulaşmaları arasındaki süre uzun olduğundan kendilerine en uygun yaşam biçimini seçtiler ve okyanusu baştan başa aşıp kıtaların nehirlerine girdiler.

 Sargasso’dan Akdeniz'e 6000 km göç

Yılanbalıkları göç eden hayvanları sırasında oldukça üst sıralarda yer alıyorlar. Sargasso Denizi’nden çıkan bir yılanbalığı, Akdeniz havzasındaki nehirlere ulaşıncaya kadar yaklaşık 6000 km yapıyor. Asya ya da daha bilinen adıyla Japon yılanbalığı ise Asya kıyılarındaki derinliklere ulaşmak için 500 km aşmak zorunda kalıyor.

 

 

Çiftleştikten sonra ki bilmece

Yılanbalıklarını yaşamı ile ilgili son bir bilmece de, bu hayvanların yetişkinlerinin çiftleştikten sonra ne oldukları… Bu noktada da hipotezler çoğu zaman bilimsel gerçeklerden önde gidiyor. Bir grup bilim adamına göre, çiftleşen yılanbalıkları heyecan ve tutkularını yitirip intihar ediyorlar. Bu ikinci hipotez ise, onca yolun ve çiftleşmenin verdiği yorgunluk nedeniyle can verdikleri biçiminde… Ancak, bir göçebe hayatına sahip yılanbalıklarının neslinin tükenmesi diye bir şey sözkonusu değil… Çünkü, bir dişi yılanbalığı bir keresinde 800.000 ile 1.400.000 yumurtayı sulara bırakıyor. Bu rakam da bir hipotez…

 Sonuçsuz kalan son çalışmalar

Bilim adamları, Yılanbalığı gerçeğini kavramak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyorlar. 1974 yılında Japon bilim adamları yakaladıkları bir dişi yılanbalığını suni yolla döllemeyi denediler. laboratuarda gerçekleştirilen bu deneyde, dişi yılanbalığı yumurtlar yumurtlamaz öldü.. Karnı yarıldığında hayvanın dönüş yolculuğu sonunda hiç yiyeceği kalmadığı anlaşıldı. 1981 yılında, bu kez Alman okyanus bilimci Friedrich Wilheim Tesch ilginç bir deneyime girişti. Daha önce yakaladığı dört dişi yılanbalığını Sargasso Denizi'ne alıcılar bağlayarak bıraktı. Son sinyaller 700 metre de­rinlikten geldi ve daha sonra yılanbalıklarının izini kaybetti. Bunun üzerine bölgeye tam 21 dalış yaptı. 1.300 tane balık avladı, ama bun­lardan hiçbiri yılanbalığı değildi. 

Kısacası yılanbalığı gizemini ve efsane kimliğini hala koruyor...

Bu hayvan ile ilgili son çalışma­lar yine Alman bılimadamlarının imzasını taşıyor. Kiel Okyanus Bi­limleri Enstitüsü'nden Dietrich Schnack. Avrupa kıyısından dönüş yolculuğuna çıkan alıcı takılmış 4 yılanbalığını izledi. İki tanesinin izini yolculuğun ortasında kaybetti. Bir tanesi Sargasso Denizi'ne ulaş­tıktan 4 saat, diğeri ise 7 saat sonra öldü. Son yılanbalığı ölmeden önce 200 metre derinlikte ve 19 derece sıcaklıkta bulunuyordu.

Max Planck Enstitüsü'nün deniz bilimleri bölümünden Hans Fricke'nin ise şansı daha yaver gitmedi. Sargasso Denizi'ne 6 dalış yaptı ve bunlarda sadece bir yılanbalığı lar­vası, bir tane de yetişkin yılanbalığına rastladı. Bu kadar az belgeyle bir noktaya ulaşamayacağını anlayınca da görevi terketti. Kısacası yılanbalığı gizemini ve efsane kimlisini hala koruyor...

Ersin TURAN


Hazırlayanlar : Kerem, merakediyorum grubu üyeleri merakediyorumgrubu@gmail.com
Kaynak : Focus - Eylül 1998 Ersin Turan imzalı yazıdan alınmıştır. Paragraf başlıkları yazıya eklenmiştir.
Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin. 


Yazının alındığı dergiyi aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
 
Focus 1998 Eylül
 

--


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.