Aydın Cezaevi'nin yatak kapasitesi 620 civarındaymış.
Ama cezaevinde kalan hükümlü sayısı tam 1250 kişi...
Yani, daracık bir ranzada iki insan uyumak zorunda...
Tabii anlıyoruz, bu işte bir terslik var.
Hiç kimse, yasal olarak, "uyumak zorunda" bırakılamaz... Kabul ediyoruz!
Yani bu 1250 kişi uyumasa da, [ya da uyuyamasa da] hiç fark etmiyor...
Uyunarak ya da uyunamadan geçirilen her bir gece yine de cezaya
sayılıyor... Yani hükümlü olunan ceza miktarına mahsup ediliyor...
Bir başka deyişle, cezaevi müdüriyeti hükümlünün uyuyup, uyuyamamasını
ayrıca kayda geçmiyor: Cezaevleri genel yönetmeliğine göre, böyle bir
yükümlülüğü yok... Böyle bir salahiyeti yok.
Dün dündür... Bugün bu gün... Yarın da, bir başka gün... Ve bildik bir
türkünün dili ile;
- Ceza yata yata biter!..
Peki, 2010 yılının Türkiye'sinde kimler yatıyor cezaevlerinin o
daracık ranzalarında?
Kimler çile dolduruyor?
Kimler topluma olan borçlarını ödüyor?
Kimler, doldurdukları çile oranında toplumdan [manevi anlamda]
alacaklı hale geliyor?
Kimler, daha güzel, daha adil, daha insanca bir yaşam uğruna bu çileli
günleri, toplumun kendisine olan borcu olarak kişiliğinin aktifine
kaydediyor?.. Kimler?
Rayting denen tuzağa kaderlerini teslim ederek, niteliklerini cehalet
sarmalına kaptırmış Te-Ve kanallarını izliyorsunuz...
Bir yanda Garipoğlu mahdum bey/biraderimizin kan kokan maceraları;
diğer yanda, haysiyet cellâtlarının intihara sürüklediği albaylar,
yarbaylar... Öte yanda ise, özel yetkili savcılarının hazırladığı on/
binlerce sayfalık klasörlere karşı hukuk mücadelesi veren profesörler,
aydınlar, bilim adamları...
Birçok yolsuzluk dosyası, dokunulmazlık zırhına takılmış, TBMM
arşivlerinde yıllanmaya terk edilmiş olmasıyla, o daracık ranzalara
birer ikişer istif edilen bu insanlar arasındaki çelişki, toplumun
adalete olan inancını çürütmüyor mu?..
Halk vicdanı denen o soyut kavram, yüz yüze gelmiş olduğu bu somut
gerçeklikle arasında oluşan çelişkiyi nasıl çözümlüyor; nasıl
yorumluyor?..
Garipoğlu "haber"i adi bir suç dosyasıdır...
Ya ötekiler?..
Deniz Feneri nedir?
Sumen altına istif edilen ihale dosyalarının hikmeti nerededir?
Yolsuzluk dosyaları Meclis aritmetiği ile oynanarak yoluna
koyuluyorken... Bu milletin adalete olan güveni hangi yolun yolculuğunda
patinaj yapmaktadır?..
Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu bu karanlık tünelin kapı
aralığında şu ünlü sözü anımsamadan edemiyoruz:
- Hak yoktur, düzen vardır... O düzenin adı da hukuktur!..
Türkiye işte bu anlamda gerçek bir "Hukuk" Devleti'dir...
Bireysel hakların iğdiş edildiği... Yerleşik düzenin, devşirilmiş insan
kişilikleri ile sıvandığı, Tam Bağımlı, sanal "ılımlı" İslam
Cumhuriyeti... Her geçen gün biraz daha sertleşen, radikal, ılımlı,
yeşile boyalı bir vitrin...
Evet... 620 kişi kapasiteli cezaevi damı altında tam 1250 kişi
barınıyor...
Kâh ayakta uyuyor, kâh yatakta kestiriyor...
Bu memleket, böyle gözleri bağlı ve koşar adım, nereye gidiyor?..
Lütfen tıklayınız:
www.soruyusormak.com
www.dnm-ler.com
--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.