Her zaman dayanacak bir güç buldu
1997'de 28 Şubat sürecinin bir askeri darbeyle sonuçlanması için elinden gelen tüm çabayı harcayan, "Tanklar hipodromda resmi geçit yapılsın diye mi satın alınıyor zannediyorsunuz?" diyen Perinçek; böyle bir darbeyi, proleteryanın beklediği devrim olarak gösterecek kadar, kendisini kaybetti. Oysa aynı Perinçek, 12 Mart döneminde askeri bir cuntayla iktidarı ele geçirmek isteyen Doğan Avcıoğlu grubunu eleştirirken şöyle diyordu: "Bunlar sivil ve asker aydınların kuvvetine dayanarak iktidarı ele geçirmeyi tasarlıyorlardı. Bunlar emperyalizmle uzlaşmaya hazırlardı. Bu grubun önde gelen isimleri olan Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk ve Devrim dergisi yazar kadrosunu sayabilirim."
Semih Hiçyılmaz, 28 Mart 1998'de Evrensel gazetesinde Perinçek'in bu siyasi zikzaklarına şu çarpıcı yorumu getirmekteydi: "Perinçek'in farklı zamanlarda savundukları birbirinin tamamen zıttı olarak görünse bile, aslında bir bütünlüğe ve tutarlılığa sahip. O her zaman egemen güçler içerisinde dayanacak bir güç daha buldu ve bunun üzerinden politika yaptı. Bu çizginin gereği olarak da bazen İran Şahı Rıza Pehlevi'yi ve Marcos'u devrimci güçler içerisinde ilân etti, bazen de devletin bütünlüğü için sıkıyönetim komutanlarına ‘yardımcı' oldu. Dün Milli Selamet Partisi ile Milli Birlik Hükümeti kurmak için ittifak görüşmeleri yaptı, bugün şeriata karşı tankların yanında yeralıyor."
Perinçek'in bu tutarsız davranışlarının en çarpıcı örneklerinden biri, 1974'teki Kıbrıs Barış harekatını "işgal" olarak nitelendirdikten sonra, 2004'te bu kez "Kıbrıs elden gidiyor" mitingleri düzenlemesi ve Kızıl elma koalisyonunun içinde yer alması. 1974 affıyla serbest kalan Perinçek ekibinin, yeniden sahneye çıkışı, Türk ordusunun Kıbrıs'a çıkışını işgal olarak nitelendiren eylemlerle olmuştu. Birçok il ve ilçede barış harekatını kınayan salon toplantıları, korsan gösteriler, çeşitli bildiri ve afiş asma işleri yaptılar. Perinçek grubu, Kıbrıs Türklerinin direnişini yöneten Türk Mukavemet Teşkilatı'nı da hedef almıştı. Perinçek'e göre özel Harp Dairesinin Kıbrıs'taki özel şubesi olan bu teşkilat, Türkiye'deki tertip ve kışkırtmaların ocağıydı. Bu faaliyetler üzerine Aydınlık'ın çeşitli illerdeki büroları güvenlik güçlerince basılıp 50 kadar Aydınlıkçı tutuklanırken, Aydınlık'ın Ankara ve İstanbul'da dağıtımı yasaklandı. 2004'e geldiğimizde Perinçek ve arkadaşları bu sefer, "Kıbrıs Türk'tür Tük kalacaktır, Türkiye'nin savunması Kıbrıs'tan başlar" sloganlarıyla ortaya çıktı.
Göz boyamacı politikada zaman içinde epeyce ustalaşan Perinçek, 1991'de TRT'deki liderler açıkoturumunda "İllegalleşen devlet en büyük terörist haline gelmiştir. Kürt illeri can pazarına dönmüştür" şeklindeki konuşmasından dolayı aldığı kesinleşmiş 14 aylık hapis cezası sebebiyle 28 Eylül 1998 günü Haymana cezaevine konulmasını "Süper NATO örgütünün" bir tertibi olarak nitelendirirken, cambazlığın en ileri noktasına ulaştı. Perinçek, El Kaide'nin 11 Eylül saldırılarından sonra, süper terör örgütleri dönemine girildiğini belirten Mahir Kaynak'ın kızı Prof. ülke Arıboğan'dan ilham alarak NATO'nun başına süper kelimesini getirip yeni bir örgüt ihdas etti, ama bu teorisi onun kesinleşmiş hapis cezası sebebiyle cezaevinde olması gerekirken neden dışarıda olduğunu ve yıllarca ülkeyi karıştırmaya yönelik faaliyetlerini sürdürdüğünü izaha yetmiyordu. Yani bu mızrak, hayali ‘Süper NATO örgütü'nün çuvalına dahi sığmıyordu. Süper NATO senaryosu, yine onun bir göz boyamasıydı. Asıl cevap vermesi gereken konu, bunca yıldır neden içeride değildi. örneğin, 5 Eylül 1993 günü Sabah'ta Nuriye Akman'la yaptığı röportajda, "Ben ne zaman istersem o zaman hapse girerim." deme güç ve cesaretini nereden alıyordu?
TSK hakkındaki "U" dönüşleri
Perinçek'in belki de en çarpıcı "U" dönüşleri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkında oldu. 1970'lerde TSK için Aydınlık sayfalarında "faşist ordu" nitelemesi yapılıyordu. 1990'larda, PKK ile terör mücadelesinin en kritik ortamında, TSK'yı zaafa düşürecek her türlü yayını Perinçek'in 2000'e Doğru dergisinin sayfalarında görmek mümkündü. Perinçek, TSK'nın Kürt illerinde soykırım yaptığını öne sürmekteydi. Tıpkı 1980 öncesinde olduğu gibi, yine kontrgerilla dizileri ve infaz haberleri yayınlayarak, terör mücadelesindeki askerlerin motivasyonunu kırma çabasındaydı. Bunlarla yetinmedi, Bekaa Vadisi'ne iki defa gidip öcalan'la görüşmeler yaptı ve bunları dergisinde yayımladı. Nasıl ki 1980 öncesindeki yayınlarıyla Ordu'yu ve MİT'i hedef alıp, her iki kurumda oluşturduğu zaafiyetlerle Türkiye'nin 12 Eylül 1980'e gelmesine katkı sağladıysa, 1990'da da aynı taktiği uygulamaktaydı. Hedefi yine Türkiye'nin bir iç çatışma ve darbe ortamına sürüklenmesiydi.
Bu emellerine ulaşamayan Perinçek, 28 Şubat sürecinde ani "U" dönüşleri yapmaya başladı. Perinçek için TSK artık "Devrimci Ordu" idi ve Cumhuriyet devriminin mevzilerine girmişti. "Ordumuz tankları resmi geçit için almadı" diyen Perinçek'e göre artık Ordu Cumhuriyet rotasına ve başkanı olduğu İşçi Partisi'nin mevzisine girmişti. üstelik Türkiye'de Ordu eliyle, İşçi Partisi'nin programı uygulanacaktı. Şubat 1997'de, "Devrim kanunları uygulansın" afişleriyle arkadaşlarını sokağa çıkardı. Peki Perinçek geçmişte TSK için neler söylemişti? Perinçek'in, 1970'lerde "emperyalizmin silah depoları" ve "hakim sınıfların emrindeki bir kurum" olarak gördüğü Ordu'dan silah temin edebilmesi için Ordu'ya sızması gerekiyordu. Sızmanın bir diğer gerekçesini Gün Zileli şöyle belirtiyor: "İşçi köylü devrimi peşindeki bir hareket, Ordu'yu bölmek amacıyla Ordu içinde, özellikle genç subaylar arasında örgütlenebilir." Perinçek'in bu sızma faaliyetlerini nasıl yaptığı ve hangi subaylarla ilişki kurduğu, 12 Mart 1971 muhtırasından sonra ortaya çıktı. Perinçek'in ihtilalci örgütü ile ilişkisi tespit edilen subaylar, "Kara Kuvvetleri Devrimci Subaylar örgütü" ve "Şafak Subaylar grubu" davalarından yargılandı.
Perinçek'le ilişkilerinden dolayı yargılanan subayların bazıları 1997'lere kadar aktif görevlerini sürdürdü. Bunlardan biri, halen Hacıbektaş Belediye Başkanı olan emekli Tuğgeneral Ali Rıza Selmanpakoğlu, bir diğeri 28 Şubat döneminde Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı olarak görev yapan Kurmay Albay Hüsnü Dağ'dı. Perinçek, aradan geçen bunca zaman diliminde, Ordu'ya kanca atmayı hep sürdürdü. Nitekim, 24 Eylül 1998 tarihinde Ankara'da İşçi Partisi Genel Merkezine yapılan baskında içeriden Genelkurmay'a ait çok sayıda gizli dokümanın çıkması bunun kanıtıydı. Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın'ın odasından, özel Harp Daire Başkanlığı'nca tercümesi yapılan Propaganda ve Psikolojik Harp isimli kitap, Genelkurmay Başkanlığı özel Harekat İcra Komutanlığı'nın yayını olan İç Güvenlik Harekat Konsepti isimli kitabın fotokopisi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca hizmete özel kaşesi ile yayınlanan Türkiye'de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar kitabının fotokopisi çıktı. Perinçek, bu dokümanları nasıl temin ettiklerini anlatırken, "Herhangi bir konuda aydınlanmak istediğimiz zaman, yetkililer tarafından bize buradan okuyun diye bu dokümanlar verilir." diyor.
--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/
--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
To unsubscribe from this group, send email to anadoluhaber+unsubscribegooglegroups.com or reply to this email with the words "REMOVE ME" as the subject.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.