Köle tacirlerinin seçkin köleleri (2.Bl.)
Bu başlıklı yazıma gelen yorum ve itirazlardan en uzunu olan değerli yazışma arkadaşım Levent beyin soruları haklı olarak diğer gruplarda paylaşılmayı hak ediyor diye düşünüyorum. Ancak tartışma konusu olmasın diye soyadını burada yazmıyorum. Değerli okuyucuların ve paylaşımcıların bu durumu anlayışla karşılayacaklarını umuyor ve yazıya geçiyorum. Burada bir not daha eklemem gerekiyor.Sayın Levent Beyin mana hocam diye hitap etmesi benim hoca oluşumdan değil değerli Levent beyin aramızdaki yaş farkını da gözeterek aldığı çok değerli terbiyesinin saygı ifadesi olarak kullandığı bir kelimedir. Kendisine bende saygı duyuyor ve teşekkür ediyorum.
Sayın Levent Bey
Cevapları satır aralarında kırmzı ile vermeye çalışacağım.
27 Nisan 2010 13:19 tarihinde Levent xxxxx yazdı:
Eyvallah Hocam
Bunca yıllık yaşantımda, aldığım eğitim ve edindiğim tecrübelere göre yazdıklarında haklılık payın çok fazla.Lakin yazında beyan ettiğin sorunların çözümü konusunu irdelediğimizde aramızda mutabakatsızlık oluyor. Demek ki sorunlara aynı pencereden bakıyor veya ikimizde aynı şekilde algılıyor ama çözümde anlaşamıyoruz.Elbette çözümü bulma ve uygulama konusunda iktidar sahibi olan biz değiliz ,o halde aramızdaki görüş ayrılığı, 2002 yılından buyana yürütme ve hatta -kuvvetler ayrılığı prensibine dolayısı ile Anayasaya aykırı olarak- yasama erkini elinde tutan AKP politikalarından kaynaklanıyor.
Ben sorunun kaynağında maalesef sizinle mutabık olamıyorum. Sorunun kaynağında sorunları çözülemez kılan bir Anayasa ve anayasal düzen vardır. Bu sürdükçe hiç bir iktidarın sorunları çözmesi ve demokrasi ve hukuk öncelikli bir düzen kurmasıda, düzenin ayrıcalıklı kıldıklarına rağmen adaleti ve soygun düzenini önleyebilmesi de imkânsızdır. Bu anayasanın mimarı Orhan Aldıkaçtının bir sözü vardır. Mealen bu anayasanın her maddesinin her paragrafına 12 Eylülün ruhu öyle mecz edilmiştir ki artık onu değişiklik yaparak çıkarmak mümkün değildir. Bu durumda seçimle gelen iktidarın daha parlamentoya girdiğinde sen iktidar değil sadece 12 Eylülün bir hizmetkârısın. Yapacağın hiç bir hareket bu gizli ve derin iktidarı sorgular veya ona aykırı olamaz prangası ile elleri ve ayakları bağlanarak işe başlamaktadır. Bu durumda seçimle gelen bir iktidarın yapacağı sadece bir tek şey vardır. Sisteme hizmet etmek her türlü soyguna ahlaksızlığa göz yummak ve kendi kesesinide doldurmakta sisteme karşı çıkmamak şartı ile serbest olduğunu ve zamanı değerlendirip kesesini doldurup def olup gitmesinden başka hiç ama hiçbir şeyi düzeltmesine izin verilmemektedir.
Bu artık azınlıklarımızı bile rahatsız eden durumu düzeltmenin ancak sistemin değiştirilmesi ile mümkün olacağının aksi halde sistemi bloke eden CHP ve Bürokrasinin ihtidara gelseler dahi bu durumu düzelmeyi asla yapmayacakları için Türkiyeiç savaşlarla yok olacağı zamana kadar bu durumun sürüp gideceği kesinleşmiş durumdadır. Diğer her söz ve fiil teferruat olup kansere karşı Gripin tedavisi şeklindedir.
Gerek bu yazınızda ve gerekse daha önce kaleme aldığınız yazılarınızda ileri sürdüğünüz sorunların çözümü yönünde hiçbir adım atılmadı. Bugün iktidarda olan AKP bu görevini 8 yıldır sürdürüyor olmasına karşın bütün yaptığı mazlum ve mağdur rolünü oynamaktan ibaret değil mi ?
Şİmdi buraya iktidar tarafından aynı konuda beyan edilmiş 2 görüş taşıyacağım
haydi gelde kafanda bu işi çöz,çözebilirsen.
Kürsü hakimleri ilk defa konuşabilmişvatandaş generallerin ve yüksak yargıçların Yunan tanrıları gibi tanrılar olmadığını anlamış ve düzeni deşifre etmiştir. Milletimiz için tüm problemlerin düğümlendiği ve çözüleceği konunun neresi olduğuna dair bundan daha büyük bir bilgi ve herkesin sadece insan olup kaprisleri ile hareket edebileceği ve asla kimsenin tanrı olmadığı gerçekliğini öğrenmişizdir.
Yukarıda sözünü ettiğim nedenler ile elleri ayakları bağlı olan iktidarın sadece ayakta kalabilmiş olması bile bir mucize iken buna rağmen çok şey başarılmıştır.
1 - Recep Tayyip Erdoğan konu hakkındaki görüşünü açıklamış ;
http://cep.sabah.com.tr/Gundem/2010/03/29/erdogandan_son_dakika_aciklamasi
"Tek tek oylama referandum mantığına aykırı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tek tek oylama referandum mantığına aykırı" dedi.
Bu sözün ifade ediliş tarzı tartışılabilinir. Ama gerçekte bundan ibarettir. Çünkü ortada çok uzun bir sürü madde ile ve paragraflarla dolu tartışılması yasaklanarak tümü bir defada onaylatılmış bir anayasa vardır. Bu anayasayı koruyup kollamakla görevli bir düzenin yanı sıra her türlü cinayeti işleyip dokunulmaz oldukları için savaş çıkarma ve halkı bir birine kırdırma yetkileri ile donatılmış Askeri ve yargı destekli arkasında legal hale getirilmiş olan bir sürü illegal örgütler çeteler vardır. Ve ülkemizdeki şimdiye kadar akıttıkları kanlar dışında ülkenin yarısını yakabilecek ve satabilecek imkânlara sahip bir dış destekleride olan yapı vardır. Bu yapı bir defada oylanmıştır. Şimdi her maddeyi ayrı ayrı oylatmak demek bu yapının bir oylamadaki provokasyon hareketlerini çok sayıda provokasyona açmak demektir. Bu yüzden aslında imkânsızlaştırmak ve yangınlar çıkarmak amaçlı biröneri olup mevcut olan her türlü ahlaksızlık ve cinayetler sistemini koruma amaçlı bir talep olarak iyi niyet gösterisi ile gizlenmiş korkunç bir tuzaktır.
Kısaca en iyi iyinin düşmanıdır. İdeal olan ile mümkün olan arasındaki fark mümkün olan lehine kullanılır.
(Hocam yazının tamamını taşımadım ama yukarıda link verdim )
2 - Gelelim Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e bakalım o demiş ;
Sadullah Ergin’den uzlaşma formülü
T24 - Adalet Bakanı Sadullah Ergin, anayasa oylamalarında, yürürlük maddesine, “Şu maddeler ayrı oylanır” diye bir hüküm koyulabileceğini ve böylece paketin bölünebileceğini ifade etti. Kanal 7’de Mehmet Hacet’in Başkent Kulisi adlı programa katılan Ergin, “Eğer CHP referanduma, ayrılarak sunulmasını istediği maddeleri Anayasa Mahkemesi’ne götürmezse, yürürlük maddesine ‘bu maddeler ayrı oylanır’ hükmü konulabilir” dedi.
**********************
Hocam ; "Şu maddeler ayrı oylanır " denebiliyor da "Maddeler ayrı oylanır" demek neden mantığa aykırı oluyor ?
Çünkü anlaşma demek mahkemeye gitmeden aramızda halledip anlaşalım demektir. Yani aramızda anlaşırsak mahkemeye gitmeyeceğiz anlaşmasıdır. Taraflardan biri sen bana şu şu tavizleri ver ve anlaşalım. Sonrada ben mahkemeye gidip daha fazlasını isterim demesi mantıksızdır. Madem mahkemeye gitmekte kararlısın o halde git. Bu kararına rağmen ve mahkemeye gitmemek için açılacak bir yolu ne demeye öneriyorsun demek ise gayet mantıklıdır. Mahkemeye gideceğimdiyen zaten anlaşma önerisinde bulunamaz. AKP kanadından gelen teklif CHP nin teklifinin cevabıdır. Buna rağmen bu teklifi ahlaksız teklif olarak takdim etmek ise utanç verici bir şirretlik örneğidir ve mantıksızdır.
Milletvekilleri TBMM de maddeleri hemde 2 tur halinde ayrı oyluyorlar da ,konu hakkında asıl söz sahibi olduğu beyan edilip görüşüne başvurulması çözüm olarak sunulan halkımız , neden ayrı-ayrı oylayamıyor ?
Çünkü onlar milletvekilileri ve komisyonlardaki süzgeçten geçen verileri detaylı olarak ele alıp oyluyorlar ki vekili oldukları halkın kazıklanmasını önlüyorlar. Halta zaten onları onun için vekil seçti.
Vekilleri tarafından yeteri kadar incelendiğine kanaat getiren halk da ret veya kabul ediyor. Aksi halde hiç bir davada avukata yani vekile gerek duyulmaz herkes kendisi kendi savunasını yapmakla zorunlu kalırdı.
Milli İradenin temsili ,
Milli İradeye saygı duyulması ,
Milli İradenin tecelli etmesi irdeleniyor.
Ne kadar güzel
Ne büyük bir demokrasi anlayışı
Milli İradenin bir konu hakkında eğiliminin belirlenmesi yolu ile çözüm bulunması ne kadar da uygun .
Peki ama gerçekten düşünülen bu mu ? Yoksa bir istismar mı söz konusu ?
Anketler yapılıyor ve görülüyor ki Referanduma sunulması planlanan konular hakkında Halkımızın % 40 üzerinde bir kısmının bilgisi ve dolayısı ile kanaati yok aslında ilgilenmiyor bile çünkü halkımızın gündemi çok başka.
(Halkımızın konu hakkında yeterince bilgilendirilmesi sonucunda eğilim belirlenmesi daha doğru bir yol değil mi)
Ülke yangın yeri ve halk can derdinde.(kuru soğan kaç lira Hocam) Her ailede birden fazla işsiz var insanlar yarınlarına umutlarını yitirmiş,Karınlarını doyurmak için gençler askere gitmeyi yeğler olmuş.
Halk neden bilgilendirilmiyor Hocam
Neden bilgilendirmek için çaba sarfetmek bir yana referandum için gerekli süre dahi yeterli olmadığı aşikar iken daha da kısaltılıyor.
Bu ne acele Hocam ?
Halkımız bu konularda 28 yıldır bilgilenmektedir. Okumakta yazmakta, başına gelen belaların bu anayasayı yapanlar ve koruyanlar yüzünden gelmekte olduğunu ve üstelik tüm olumsuzlukların yargısız infazların, doğruyu söyleyenlerin susturuluşlarının, tüm iç savaşların tüm PKK adı altında dökülen kanların. İrtica adı ile gizlenen yasalardan bağımsız çetelerin bu anayasal düzen ve koruyucuları tarafından korunduğunu bilmektedir. Bunca yıldır tecavüze uğrayan, kanı akan, oğulları şehit olan, halkın iki ay daha bilgilendirelim diye ortalığı karıştırp yeni belalar açılmaya çalışıldığını da biliyor halk. Sadece sonraya bırakılıp rafa kaldırılmasından korkuyor. Çünkü sistemin hilekâr ve sinsice kurulmuş tuzaklarını artık herkes çok yakından biliyor.
Ülkemizin Diğer Ülkeler ile Çeşitli Finans Kurumlarına borcu var.Borçlarımızı birtürlü ödeyemediğimiz gibi,gittikce daha da borçlnıyoruz üsetlik Cumhuriyet Kurulduğundan bu yana hertürlü fedakarlık ve çileye katlanarak elde ettiğimiz değerleri yok pahasına (Unakıtan'ın deyimi ile ) "Babalar gibi sattığımız" halde.
Daha öncede defalarca yazdığım gibi hekesişn yandaş ekonomistitleri vardır. Bunlar rakamları nasıl istiyorlarsa öyle yansıtırlar. DİE. (Devlet İstatistik Enstitüsü)ne girip araştırmalar yapabilirdim ama böyle bir yazışma için en azından bir tam günü biraz sonra unutulacak bir tartışma programı için harcayamayacağım. Ülkede pek çok odağın seçilmiş hükümet karşıtlığı yüzünden hükümet ağzı ile kuş tutsa alçak hükümet zavallı kuşu acımadan vahşice ıssırdı derler. Bu ortamda 2002 ye gidip sadece bakıp dönmek yeterlidir. İraçat üçe dörde katlanmıştır. Bu katlanışın başlangıoçta dış yatırımları olacaktır ve bunlar borç olarak görünecektir. Ama hiçte öyle değildir. Çünkü artık Türkiye IMF in iki dudağı arasında ipi hemen çekilip çökertilebilecek bir ülke olmaktan çıkmış ve ekonomik siyasi bir güç haline getirilmiştir. Bu Cumhuriyet tarihimizde bir iltir. Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olmuştur. Kapımızda alacaklılar değil bize para vermek için (Mesela alman bankalarının 90 milyar dolar önerisi gibi) sıraya girilmekte ve en düşük faizler ile yatırım kaynağı sağlanabilmektedir. Devlet borçlarını çok göstermeye çalışanların devletin özel sektöre gelen kredilerdeki verdiği güvenceyi de devlet borcu gibi gösterip gün ortasında karanlık yapma çabaları anlamsızdır. IMF in gönderilmesi kimsenin hafife alamayacağı kadar güçlenmiş olduğumuzun delilidir. Girmeye çalıştığımız AB ülkelerinin pek çok ülkesi iflas etmiştir. Türkiye enerji geçiş hattı olarak bağımlı olduğu ülkeleri kendisine bağımlı hale getirmektedir. Beyninizi propagandacıların eline teslim etmeyip kendi aklınızla düşündüğünüzde sözlerimin doğru olduğnu sizde fark edecek çok sayıda delil görebilirsiniz.
Faiz haramdır değil mi ,Faize üstelik tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır denmekte.Allah faiz batağına düşürmesin.Battıkca batar birtürlü çıkamazsın.
Hoca Buyur sana bir bilgi ;
Burada Faiz konusuna günah sevap açısından girmenizi ciddiyetle bağdaştıramadım. Bilindiği gibi günümüz gerçeği olan ve herhangi bir kişi ve ya hükümetin kaçınamayacağı konuları müslüman kimliği taşıyanları linç etmekte kullanmaya kalkışmayı etik de bulmuyorum ciddi de bulmuyorum.
http://www.itusozluk.com/goster.php/t%FCrkiye+nin+%F6dedi%F0i+faiz+miktar%FD
türkiye nin ödediği faiz miktarı
1. türkiye cumhuriyetinin ödediği yıllık borç faizi miktarı (dikkat ederseniz borcumuz değil sadece faizi) 2007 yılında toplam 53 milyar dolar olarak 2007 bütçesinde belirtilmiştir.
her hafta yaklaşık 1 milyar dolar,
her gün ise 145 milyon dolar,
her saat 6 milyon dolar,
her dakika 100.000 dolar ve
her saniye 1.680 dolar sadece borç faizi ödemekteyiz.
tüm bütçemizin yüzde 25'i sadece bu borçların (iç-dış) faizinin ödenmesine ayrılmış durumda. toplam vergi gelirlerinin % 33'ü faiz harcamalarına gitmekte. faiz harcamaları, yatırım harcamalarının 7 katına ulaşmış. faiz odemesi için ayrılan kaynak sosyal güvenlik, sağlık ve eğitime ayrılan kaynaktan daha yüksek.
burdan bakınca bitmişiz, kapatalım gidelim bu ülkeyi diyor insan kendi kendine... (ama nereye) çıkar yolu olan var mı??? batıyoruz değil battık!
ve işte bu gerçek tehlikenin farkında mısınız?
Bu şekilde iddialar kayıkçı kavgasından öteye gitmezler. Bunu söylemek için bunun ne kadarı devlete ne kadarı özel sektöre ait olduğundan başlatıp 2002 yılı ile gelir gider, ithalat ihrcat rakamları. Borçlarım milli hâsılaya oranları. Failerin o günün bütçesi ile ödenebilirlik durumu gelir ile gider arasındaki oranlar gibi günümüzle kıyaslamalarıda kapsayan tarafsız ekonomik yüzlerce ciddi verilere ve istatistiklere ihtiyaç vardır. Şimdi bende bunların tam zıddını ve verdiğiniz verilerin ne kadarının özel sektöre ait olduğu halde nasıl canbazlıklar ile hükümeti kötülemekte kullanıldığını. Kendi gözlemlerim olarakda afşin Elbistan termik santralına yıllarca alınan kredilerin ortada hiç bir şey yokken güya işi yapacak firmalar ve personel tarafından yağmalandığını falan söz edersem pisliğin boyumuzu ta o zamanlar kat kat aştığı için sistemin doğuyu satarak bu borçlardan kurtulma çareleri aradına kadar pekçok konudan geçip şimdi boynumuzdan aşağıya doğru alçalmakta olan lağım seviyesinin sayesinde hala lağım kokuyor olsada yinede boğulmayıp hava alıyor olabilmemizin harikalığını anlatabilirim.
Bu şu demek oluyor gelirimiz,giderimizi karşılamıyor ve hatta bütün varlıklarımızı sattığımız ,borsamızı ile büyük şirketlerimizin hemen hepsini yabancılara kaptırdığımız halde yine de aşırı borçlanıyoruz.
Oturup bu kadar borçları nasıl ödeyip refaha nasıl ulaşırız diye düşünmüyor
Daha ziyade popülist politikalar üreterek günümüzü gün ediyoruz.
Mirasyediden ne farkımız var ?
Hayır, öyle demek olmuyor. Koskoca bir sondaj kulesi Karadeniz de petrol arıyor. İkinciside yolda. Her tarafta kuyular açılmaya başladı. Yollar geleceğe hazırlanıyor. Sağlık hizmetlerinde kimse ölümcül ameliyatları için altı ay bir seneye gün atılmadan gidiyor ve ilacınıda alıyor. Bunlar 2002 ye kadar hayal edilmesi bile imkânsız şeylerdir. Bir milyar borç vermek için bizi dansöz yapıp oynatanların hepsi artık bir şekilde bize bağımı tabiri caizse gebe kalıyor. İhracat hedefi Turizm hedefi bir kaç yüz milyar doları bulmakta olduğu için ilk defa faizlerin yanı sıra önemli ölçüde anapara ödeniyor. IMF in borcu bir kalemde ödeyebileceğimiz düzeye indi ilikiler oraya ortak olduğumuz için vadesine uygun işleniyor ve IMF ortağı olarak başkalrına borç verirken pek çok ülkede müteahitlerimiz inşaatlar yapıyor. Türkiye Afrika dahil tüm dünyada bayrak gösteriyor. 2002 de varmı yokmu olduğu sadece gırtlağımızı sıkan alacaklıların tanıdığı Türkiyeden bahis ediyorum.
(Abdullah Gül'ün imzaladığını inkar ettiği şu sözleşme hani Irak'a operasyon yapmak,Ülke içinde PKK ya operasyon yapmak vs. için ABD den izin alacağımızı taahhüt ettiğimizin iddia edildiği büyük kıyamet koparan o anlaşma ,topu-topu kaç USD idi.
Yani o kadar paraya bile Egemenlik hakkımıza kısıtlamalar getirmeye yeltenebilmişler.
Etmeyin lütfen bu lisnla tartışmak bizlere yakışmıyor. Iraksınırını geçen uçağımız olursa karşımızda ABD hava kuvvetlerini bulacağımızın açıkça ilan edildiği sınırı geçmemizin yasaklandığı Saddam’ın kuzey Iraktaki durmuna düşürüldüğümüzü kendi topraklarımızda Jandarma komutanımızın helikopterinin ABD uçakları tarafından o bölgeden kovulduğu ve düşmanın aynı komutana Başkent Ankarada operasyon yapıp öldürebildiği günlerden geliyoruz. Şimdi bu hükümetin siyasi başarısı sayesinde hükümetimiz dilediği kadar sınırı ihlal edip PKK lı derin devlet yandaşlarına dokunmadan dağı taşı bedavaymış gibi çok pahalı bombalar ile bombalıyor ve borumuzu artırmak için elinden geleni yaparken Hava Kuvvetleri komutanımız karargaha bile gitmeyip golf oynayabiliyor..
IMF DEN borç almamışız da bu başarı imiş öyle mi ?
Hocam bu ne demek, yani bu demogoji değilse Nedir ?
Profesörler Yargılanamıyor muş Öyle mi ?
Sadece 1 örnek vereyim.
Prof.Haberal ,dünya çapında başarılar elde etmiş ,birçok hayat kurtarmış Bilim adamı
Bugün ne halde Hocam ?
Siz maalesef IMF'in postalanmasındaki önemi maalesef fark edemiyorsunuz.
Dört yıldızlı generaller tutuklu yargulanırken Başbakan Ecevit’e suikasttan sanık Haberal bir gün bile hapiste tutulamadı. Kemal Alemdaroğlu’na sesiz sedasız tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Yargılandıklarınıda göremiyoruz. Tabi özel görüntülü sistem kurulupda çetrefil sorular sorulmazsa sorgulanır gibi yapılıyor. Örnekleri çoğaltabilirim.
Giresun Üniv.Rektörü veya diğerlerini saymama gerek var mı ?
Hata yapanlar AKP Yanlısı kişilerse ,Yargılanmalarından geçtim haklarında soruşturma yapılması hatta ifadelerini alınması dahi AKP tarafından engellenmiyor mu ? İnkar etmeye tevessül ederseniz ,biraz daha araştırma yapmanızı önerir ,gerekirse Yargılanmaları gerektiği yönünde haklarında yargı kararı olanlardan başlar ,bu konuda size örnekler sunabilirim.
" Uykuda mısın Sevgili Yarim uyan ,uyan aç gözlerini...."
Van’daki Rektörün muhasebe müdürü hapiste omuzuna kadar gelen ranada kendişni astı. Büyükanıt ABD ye gittiğinde ABD rektörün tutuklanmasını kınadı ve sorgusu bitip kurtuldu. Bu işler türkü çığırmakla ortadan kaldırılamıyor değerli arkadaşım
Rahatsızlık verdiysek Af ola !
Saygı ile vesselam
Eyvallah !
Levo
Estafurullah biraz yorucu olsada beni rahatsız etmiyorsunuz. Haklı olarak kendi görüşlerinize göre sorguluyorsunuz. Bende vaktim oldukça görüşlerimi açıklama imkanı bulup yazılarımı diğer gruplar ilede paylaşabiliyorum. Bu yüzden af konusu olacak bir kusur göremiyorum. Bilakis yaygın muhalefet görüşlerine cevap verebilmem için bana fırsat verdiğiniz için size teşekkür borçluyum diye düşünüyorum.
Bizden de size
Saygı ve Selamlar.
A.D.Şimşek
2010/4/27 ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
Sayın Levent Bey
Az önce ülkemizin düzeninin bizleri içine düşürdüğü tenakuzlardan dolayı geri kalışımızın nedenlerini tartıştığımız bir arkadaşa yazdığım cevabı buraya almakla yetiniyorum
Sayın Xxx
Görüşlerinize aynen katılıyorum. Ancak bu durumun sürüp gitmesindeki problem kimin neyi nasıl algıladığı değildir. Bunlar genellikle demagoji ile esası karartan ve bizleri de bu lüzumsuz konulara çeken taktiklerdir.
Problem milletimizin her türlü gelişmede önünü tıkayan İhtilalcilerin kullanıldığı düşman lehine ve milletimizin gelişmesi aleyhine çok düşünülerek hazırlanmış ülkemizdeki sadece düşmana çalışan ihtilalcilerce dayatılan anayasal adı altındaki yapılardır. Bu yapıyı konuşamayalım tartışamayalım ve düşünemeyelim, problemin kaynağına inip düzeltemeyelim diye de devleti teslim alanların bizleri sürekli çıkardıkları krizleri konuşmak ve esasa girememek için başörtüsü vs ile yasaklar koyarak kuyruğumuzu yakıp kendi kuyruğumuzu yangından kurtarmak zorunda bırakacak şekilde halkımızı karşıt kamlaştırıp boş işlerde kendi içimizde savaştırmalarıdır. Bazıları yasaklar uygulanır ve itiraz kalmazsa bu işleri konuşabiliriz zannetmektedir. Şapka kanunu çıkarıldığında pek çok kişi idam edilerek uygulandı ve ülke yıllarca devlet gavur oldu olmadı diye tartışırken dışarıdaki İslam ülkelerinde de artık Türkiye’den umudunuzu kesin olar gavur oldu propagandası yapılarak din fanatizme doğru sürüklenip başlarına yine batılıların yandaşları geçirildi. Şapkayı konuşmaz olduk cinci hocaları çıkardılar, sonra şunu bunu abarttılar. En son FG yi abartarak çıkarıyorlar. Halbuki FG cilere bakıyorum en fazla bilim adamını onlar yetiştiriyorlar. Sonun başörtüsünü çıkardılar. Şapka gibi alırda bunuda konuşmazsak başka bir şey daha çıkaracaklar ve bizi kavga ettireceklerdir. Çünkü hangi konunun kavga çıkaracağı ve asla çözülemeyeceği düşmanların araştırmaları sonucu kendilerince de içerideki uzantılarınca da bilinmektedir. İşte derin devlet kaynaklı Sivas, Başbağlar, kahraman Maraş vs nin yanı sıra Danıştay, Aktütün, Dağlıca, 33 Er, mayınları kendimiz döşeyip asker sürüp patlatarak ortaya çıkardığımız kendi içimizdeki alçakların krizleri olayı vs.
Şunu iyi bilelim ki sırf ortalık sakinleşmesin diye özellikle bilinçli olarak askerler tuzaklara sürülüp öldürtülüp şehitler ölmez diye bağırtarak karmaşa çıkartıyorlar. Bu yüzden ülkemiz asıl konuların üzerine eğilemediği gibi öldürülen bilim adamlarımızı Tübitakçılarımızı. Düşen uçaklarımızı vs. de konuşamıyoruz ve kirli yapı devam ediyor. İcatlar keşifler yasaktır. Dikkat edin generaller tutuklu yargılanabiliyor ama üniversite hocaları tutuklanamıyor. Rektörün yargılanması Cumhuriyetin yargılanmasıdır deniliyor. Çünkü ilk okuldan başlayan kısırlaştırma üniversitede aradan kaçmış olanların pipisini kesiyor. İcat ve keşifler gasp edilip başka ülkelere gizlice satılıp yabancı icadı olarak dönüyor. Bu konu hükümetlerden değil esaret anayasaları ve kurulu düzenden köşe başlarını tutmuş olan Levantenlerden kaynaklanıyor. O halde halkı bir birine düşüren konuları kaşımayı ve yasaklar koymayı bırakarak ve koyanları anayasa değişikliği ile engelleyerek, asıl konulara odaklanabiliriz. Bunun başka bir çıkışı da yoktur. Bizler ne zenciyi beyaz nede beyazı zenci yapamayız. Herkesi olduğu gibi bırakıp sadece başkasına karışmayı yasaklayıp sonrada bilime yönelmek zorundayız. Bu mesele bu kadar basittir. Siyaset insanları kendileri olarak sevk ve idare sanatıdır. Ülkemizdeki düzen sömürge düzenidir. Ve bizleri sömürgeciler yönetiyor. Bu yüzden halkın seçtiklerinin derisini yüzüyorlar. Bize köpeğe hardal yedirme politikası uyguluyorlar. Yoksa içteki düşmanın bize uyguladıkları bu köpeğe hardal yedirme politikası ve bizde de bu popo varken düşmanda daima bir hardal bulup popomuza sokup bize de uzun yıllar kendi kıçımızı yalatarak yanmaktan kurtarmak için uğraştıracağından kuşku yoktur. O halde kıçımıza sokulan yasaklar hardalına karşı tam tersini yapıp yasakçılardan kurtularak bu politikayı tesirsiz bırakmadıkça asıl gelişme kalkınma ve bilimsel konulara yeterli ağırlığı sağlayamayız. Eğer popomuzu hardalcılardan kurtarırsak bu milletin hem AB ye kıçımızı bu hardal sokucu yasakçılardan kurtarmak için, tek siz tecavüz edin de bizi kurtarın diye yalvarmaya ihtiyacımız kalmaz hem de on yılda dünyanın pek çok süper gücünü geride bırakacağı kaynaklara ve elemanlara sahip olduğumuzu düşmanlarımız biliyor da bizim hardalcılarımız ya bilmiyor yada bilinçli olarak düşmanlık ediyorlar. Unutmayın ki bu düzen değişmedikçe hiçbir sorunumuzu konuşamayız. Bilimde atak yapamayız. Bu düzeni korumaya çalışanlarında görünmeye çalıştıklarının tam tersine bir yerde durduklarına ve milletimize ihanet de kullanıldıklarına da kuşku yoktur.
Selamlar
A.D.Şimşek
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.