[anadoluhaber] Özkaynaklarımızın Yabancılara Satışı (Değişme/Düzeltme No. 1)

ÖZKAYNAKLARIMIZIN YABANCILARA SATIŞI
(DEĞİŞME/DÜZELTME NO. 1)

 

 

 

            TÜRKİYE’nin uluslar arası ilişkilerini derinden etkileyecek bu yeni sayfanın başlangıcı 05 NİSAN 1946 olarak başlamaktadır. 12 MART 1947 tarihli Truman Doktrini ve 04 TEMMUZ 1948 tarihli Marshal Planı, bu politika değişiminin sonraki adımlarını oluşturur. (Dikkat edelim, bütün bu adımlar Demokrat Pati (DP) döneminde değil, CHP iktidarı sırasında atılmaktadır.

 

            Önemli bir gelişme, 1948 yılında California Standard Oil Company temsilcisi Max Westen THORBURG başkanlığında ve ABD Araştırma Heyeti TÜRKİYE’ye gelerek devletin baştan ayağa bütün mekanizmasını; iktisadi, zirai, ticari durumunu araştırmış ve ulaştığı sonuçları bir rapor haline getirip ABD yetkililerine sunmuştur. Max Westen THORNBURG bununla da yetinmeyip Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’ye akıl vermiş ve “Yabancı Sermaye Kanunu” çıkarmasının menfaati icabı, devletçiliğe son verip “Serbest Girişim” (bu sonradan TÜRKİYE’nin başına bela olacaktır)’den yana olmanın beklenen ABD yardımının(!) ön şartı olduğunu bildirmiştir.

 

            Görülüyor ki daha İNÖNÜ’lü Milli Şef zamanlarında ülkemizde ABD işgali/çöreklenmesi başlamaktadır. CHP’nin İngiliz eksenli politikasının artık kalktığı, bundan sonra gelecek hükümetlerde ABD eksenli politikalar izlenmesinin yolu açılıyordu. Tabi ki bu politikalar sonucu; daima taviz verme, müstemleke devletlerini aratmayacak teslimiyetler yurt topraklarında cereyan edecektir.

 

            Gelinen bu noktada kaçınılmaz olarak CHP ile aynı çizgiden yürüyen DP’nin ilk yılları, ABD ile açık bir ittifakın ve hatta TÜRKİYE’yi “küçük Amerika”  yapma idealinin altın yılları olacaktır. Böylece TÜRKİYE’de başlayan ABD nüfusu hiç azalmadan, bilakis daha çoğalarak devam edecektir.

 

            1923-1924’lerde sömürgesizleşme davamız gereği demiryolları tramvaylar, şehir ışıkları, gaz, rıhtım, fenerler hepsi imtiyazlı yabancı şirketler elindeydi. ATATÜRK bunları satın alarak millileştirdi. Bu kadar hayati öneme haiz kuruluşlar; globalleşme, AB uyum kanunları safsataları gereği AKP tarafından yine yabancılara müstemleke ülkesi muamelesi görerek haraç mezat batılı Hıristiyanlara peşkeş çekilmiştir. İşte AKP’nin icraatı. Müspet, menfi yorumları sizlere bırakıyorum.

           

            Gene aynı yıllarda Anadolu yaylasında, rayları ANKARA’ya kadar döşenen demiryolları bizim değildi. Düyun-u Umumiye’den kurtulamamıştık. ATATÜRK’ün demiryolu yapma isteğine Meclis karşı çıkmış, imtiyazlı yabancı şirketler eliyle yapılması gerektiğinin fikir birliği içerisindeydiler. Halbuki Türk bağımsızlığının bize sağlayacağı ilk menfaat, imtiyazlı yabancı şirketlerin sömürüşünden yani yarı sömürgelik şartlarından kurtulmaktır. ATATÜRK bunu başarmış, “devletçilik ilkesi” gereği hayati öneme sahip önemli işletmeler/fabrikaları kısacık hayatında kurmuş ne yazık ki vefatından sonra batı işbirlikçisi hükümetler eliyle bu fabrikalar ya kapatılmış ya da şimdiki gibi AB, globalleşme yalanları/safsataları gereği yabancılara peşkeş çekilmiş, Millicilik politikasından uzaklaşılmıştır.

 

            TÜRKİYE’de bütün fabrikalar Cumhuriyet devrinde ATATÜRK’ün sağlığında ve ERBAKAN döneminde Milli Görüş hükümetlerince kurulmuştur.

 

 

Olaylara Kemalist olarak geçinenlerin neler yaptıklarına ya da neler yapmadıklarını bakmak istersek aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

 

            01 NİSAN 1939; ABD ile Ticari İmtiyaz Antlaşması ABD bu antlaşmayla “en çok imtiyaza sahip” ülke oluyor, bazı sanayi ürünleri için yüzde 12 ile yüzde 88 oranında gümrük indirimi sağlıyor.

 

            23 ŞUBAT 1945; ABD ile Karşılıklı Yardım Antlaşması… İkinci maddeye göre, TÜRKİYE Cumhuriyeti Hükümeti sağlamakla yükümlü olduğu hizmet, kolaylık ve bilgileri ABD’ye teslim edilecektir.

 

            27 ARALIK 1949; TÜRKİYE-ABD Eğitim Komisyonu Antlaşması, parası TÜRKİYE’den, harcaması ABD Büyükelçisi’nden.

 

            18 OCAK 1954; Petrol Kanunu, bunun sömürge yasası olduğunu sadece tek maddesi bile belgelemektedir. Yapılan sınırlama ile TÜRKİYE’de her şirket yılda en çok 10 sondaj yapabilir. Yani, yasa adeta “TÜRKİYE’de petrol aramak yasaktır” der. Petrol kanunu ancak müstemleke devletlerinde uygulanacak şartları içermektedir.

 

            25 EKİM 1959; Jüpiter Antlaşması ile ABD’nin nükleer başlıklı Jüpiter füzelerini TÜRKİYE’ye yerleştirmesi onaylanır. İşlem 1962’de tamamlanır. Yani vatan haini diye nitelendiren DP başlatır, vatanı kurtaran 27 MAYIS’çılar afiyetle bu işi başarıyla bitirirler.

 

            31 MAYIS 1968; ABD ile Borç Antlaşması yapılır, neticede TÜRKİYE’de bakırın fiili patronu ABD oluverir.

 

            29 KASIM 1982 ; Mutabakat Muhtırası, bu sayede ABD, BATMAN, MUŞ ve DİYARBAKIR’a çöreklenir.

 

            13 ARALIK 1995’de onaylanan, 01 OCAK 1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Antlaşması, buna göre TÜRKİYE, AB’nin izni olmadan herhangi bir ülke ile ticari antlaşma yapamaz, eli kolu bağlanır. (28 ŞUBAT’la birlikte İSRAİL’le imzalanan Stratejik Müttefiklik Antlaşması ile günümüzde bu bağımlılık iyice pekiştirilir.)

 

            Ayrıca 1945’den beri sayısız uluslar arası örgütlere (IMF, AET, OECD, AGİG gibi) katılımı; bunların tamamını ülkemizin menfaatlerine, ulusal birlik ve bütünlüğüne ve stratejik olarak tehlike oluşturması nedeniyle kesinlikle katılıyor değilim. Güzel ülkemizin bu kuruluşlarca sömürülmesine de kesinlikle karşıyım.

 

            TÜRKİYE’de esas sorun her şeye duyarlı ve hükmettiği söylenen “Ulus Devlet” duyarlılığı bu süreç içerisinde nerdedir? Ulus Devletten bir sürü taviz verilirken, ülkenin aleyhine ve halkımızdan fedakarlık yapması istenen tehlikeli kanunlar çıkartılırken Kemalist geçinenler ne yapmıştır?

 

            Mesela MGK; TBMM’nin ülkenin bütünlüğüne, ekonomik ve stratejik bir sürü tehlike içeren kanunları “Avrupa Uyum Yasaları” adı altında meclisi gece gündüz çalıştırarak sanki halkın, devletin lehineymiş gibi çıkarırken acaba Hükümeti uyarmış mı? Ne gibi tavır takınmıştır? Ulusculuk adına acaba hangi kanun/işlemi engellemiş, müdahalede bulunmuştur? Elbette ki hiçbir şey yapmamış, hiçbir girişimde bulunmamıştır.

 
            Bu sözde Kemalistlerin gücü ne yazık ki ancak kendi deyimlerine göre gerçek dincilere ve Kürtçülerden başka hiç kimseye geçmemiştir. Vatan toprakları, kuruluşları bir şekilde işbirlikçi hükümetlerce elden çıkartılırken seslerini çıkarmamışlardır.  

 

            Bu vatan hepimizin; kendilerinden dincilere ve Kürtçülere duyarlı oldukları kadar bu Avrupa Uyum Yasaları meclis gece gündüz çalıştırılarak çıkartırken onlardan kendilerine yakışır bir tutum izlemelerini beklerdik.

 

Selam, saygı ve dualarımla.

Yakup MUSA

 

20.04.2010

 

 

 

 

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.