[anadoluhaber] ASA-YI MUSA DERSLERİ ---54--03.05.2010---Acaba hiçbir cihet-i ihtimali[ihtimal yönü] ve imkânı var mı ki, bu âdi midenin hal diliyle bekà[ebedilik] duasını kabul edip nihayetsiz[sınırsız] mu'cizatlı[mucizeli] maddî taamlarla[gıdalarla yiyeceklerle] onu minnettar ederek, her vakit tesadüfsüz, kastî olarak[bilerek ve isteyerek] fiilen cevap veren bir Kadîr-i Rahîm2

54.ders.03.05.2010[pazartesi] Asa-yı Musa Birinci Kısım Meyve Risalesi  Sekizinci Meselenin Bir Hülâsası [9]      Acaba hiçbir cihet-i ihtimali[ihtimal yönü] ve imkânı var mı ki, bu âdi midenin hal diliyle bekà[ebedilik] duasını kabul edip nihayetsiz[sınırsız] mu'cizatlı[mucizeli] maddî taamlarla[gıdalarla yiyeceklerle] onu minnettar ederek, her vakit tesadüfsüz, kastî olarak[bilerek ve isteyerek] fiilen cevap veren bir Kadîr-i Rahîm2, bir Alîm-i Kerîm3, kâinatın en ehemmiyetli[önemli] neticesi ve arzın halifesi ve o Hâlıkın4 güzidesi ve perestişkârı[ibadet edicisi] olan nev-i insanın[indan nevinin] insaniyet mide-i kübrâsı[büyük midesi] ile küllî[umumi,kapsamlı] ve yüksek ve daima arzu ettiği ve ünsiyet[alıştığı] ettiği ve fıtraten[yaratılışı] istediği cismanî[madesel] lezzetleri, dâr-ı bekàda[ebedi hayt yurdu olan ahrette] verilmesine dair hadsiz umumî duaları kabul olmasın ve haşr-i cismânî[maddi olarakta diliş] ile fiilen cevap verilmesin, onu ebedî minnettar etmesin? Adeta sineğin sesini işitsin, gök gürültüsünü işitmesin! Ve âdi[basit] bir neferin kemâl-i ehemmiyetle techizatına[sonderece özenle donanamına] baksın; orduya hiç bakmasın, ehemmiyet vermesin! Bu yüz derece muhal[imkansız] ve bâtıldır[doğrudan uzaktır]. ·       Evet, 1  وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ اْلأَنْفُسُ وَتَلَذُّ اْلاَعْيُنُâyetinin sarahat-i kat'iyesiyle[apaçık manasıyla], insan, en ziyade ünsiyet[alıştığı] ettiği ve dünyada nümunesini[örneğini,emsalini] tatmış olduğu cismanî lezzetleri Cennete lâyık bir tarzda görecek, tadacak. Ve lisan, göz ve kulak gibi âzâların ettikleri hâlis[içten] şükürler ve hususî[özel] ibadetlerin mükâfatları, o uzuvlara[organlara] mahsus[has] cismânî[maddi] lezzetler ile verilecektir. Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyan, o derece cismanî lezzetleri sarih[açık] bir surette beyan eder ki, başka te'villerle[yorumlarla] mânâ-yı zâhirîyi[görünen anlamı] kabul etmemek imkân haricindedir.     İşte, iman-ı ahretin[öldükten sonra dirilmeye  imanın] meyveleri ve neticeleri gösteriyorlar ki, nasıl ki âzâ-yı insanîden[insani organlardan] midenin hakikati ve ihtiyacatı[ihtiyaçları], taamların[yiyeceklerin] vücuduna[varlığına] kat'î[kesin] delâlet[işaret] eder; öyle de, insanın hakikati ve kemâlâtı[mükemmelliklerinin esası] ve fıtrî[yaratılışı gereği] ihtiyacatı[ihtiyaçları] ve ebedî[sonsuz] arzuları[istekleri] ve iman-ı ahretin[ahrete imanın] mezkûr[bahsedilen] netice ve faidelerini isteyen hakikatleri ve istidatları[kabiliyetleri] daha kat'î[kesin] olarak ahrete[öteki dünyaya] ve Cennete ve cismanî[maddi] bâki[sonsuz] lezzetlere delâlet[işaret] ve tahakkuklarına[gerçekleşmesine] şehadet[işaret ettiği] ettiği gibi, bu kâinatın hakikat-i kemâlâtı[mükemmelliklerinin esası] ve mânidar[anlamlı] tekvînî âyâtı[kainattaki ayetleri] ve insaniyetin mezkûr[zikredilen] hakikatlerle alâkadar bütün hakikatleri, dâr-ı ahretin[öteki dünyanın] vücuduna[varlığına] ve tahakkukuna[gerçekleşmesine] ve haşrin[öldükten sonra dirilmenin] gelmesine ve Cennet ve Cehennemin açılmasına delâlet[işaret] ve şehadet[şahitlik] ettiklerini, Risale-i Nur eczaları ve bilhassa Onuncu ve Yirmi Sekizinci (iki makamı), Yirmi Dokuzuncu Sözler ve Dokuzuncu Şuâ ve Münacât risaleleri hüccetlerle[delillerle], parlak ve şüphe bırakmaz bir tarzda ispat etmişler. Onlara havale ederek bu uzun kıssayı kısa kesiyoruz.     Cehenneme dair beyanat-ı Kur'âniye[kur'an-ın açıklamaları] o kadar vâzıh[izahlı] ve zâhirdir[açıktır] ki, başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Yalnız bir iki zayıf şüpheyi izale edecek iki üç nükteyi[manayı], tafsilini[geniş açıklamasını] Risale-i Nur'a havale edip gayet kısa bir hülâsasını[özetini] beyan edeceğiz.   Devamedecek:65      1 -"Orada canların çekeceği, gözlerin zevk alacağı herşey vardır." Zuhruf Sûresi, 43:71.   2-Kadîr-i Rahîm: Çok merhametli olan ve her şeye gücü yeten, Allah. 3-Alîm-i Kerîm:her şeyi hakkıyla bilen,ilmi her şeyi kuşatan,sonsuz cömertlik ve ikram sahibi oaln Allah 4-Hâlık: Yoktan yaratan, her şeyi yoktan var eden, yaratıcı; Allah.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin