[anadoluhaber] Entelektüellerin cehaleti ve Halkı güdemeyiş öfkeleri

Entelektüellerin cehaleti ve Halkı güdemeyiş öfkeleri

Son günlerde entelegenyamızda Wikileas belgelerinin sarsıntıları arasında eş zamanlı olarak ortaya sürülmüş Nieztsche propagandası da aldı yürüdü. Felsefesinin kendisine bile zarından başka bir faydası dokunmamış ve felsefesine göre zaten ilk elenmesi gerekenlerden birinin kendi hastalıklı bedeni olduğunu hiç düşünmeden dilediği gibi özgür yaşadığını zannederken Frengiye esir düşmüştür. Özgür bir seks hayatı yaşamanın zevklerini görmüş ama tehlikelerini ve zararlarını hesap edemeyip yakalandığı frengi hastalığının beynine vurması ile çıldırıp acılar içinde kıvranarak ölmüş bir kişi yeniden meşhur edilmeye çalışılmaktadır. Peşine takılanlarında Nazi Almanya’sı gibi felaketlere sebep olacağı açıkken bazı gruplarda da hararetli tartışmalar başlamıştır. Ülkemizde neden halk hep yanlış kişileri seçmektedir.

O halde seçimler halka bırakılmamalıdır. Halk okumaz cahildir. Neyi niçin yaptığını bilemez onları siyasiler iki paket makarnayla kandırmaktadır. Bu bakış açısını savunanlardan bir manken galiba çobanın kıllı bacakları para kazandırmaz diye düşünmüş olmadı ki kendisini tipik bir aptal sarışın rolü oyuncusu Marilyn Monroe zannedip havalara girerek benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi diye sorabilmiştir. Kimsede a kızın senin oyun bile o ordumuzda şehit ve gazi olan çobanlar ile bir tutulduğuna göre sus ki işi tersinden alıp oyunu elinden almasınlar dememiştir. İşte bu tartışmalar arasında internet gruplarına pompalanan yeni bir üfleme konu gündeme gelmiş ve halkın oyu nasıl yok sayılır tartışması başlatılmıştır.

Bu tartışmalara müdahil olup bu durumu savunanların kendileri yönlendirildikleri durumu kendi düşünceleri sanmaktadırlar.  Acaba haklı olabilirler mi? Gelin birlikte baklalım.

Cahil toplumlar da çok güzel seçim yaparlar. Eşkıyalar çaldıkları malı paylaşmak için birini seçtiklerinde içlerinden en adil olanı seçerler ki kendilerine haksızlık yapılmasın.

Çok bilenlerin çok yanıldıkları da unutulmamalıdır.

Çünkü bildiklerinin hangi bilgi çöplüğünden toplandığı önemlidir. Bildiklerinin çokluğu değil.

Günümüzde bilgiler genellikle yönlendirici amaçlı sunulduğundan çok okuyanların beyinleri de böyle ortamlarda, mevcut yönlendirici bilgiler tarafından esir alınmış olur.

Pek çok şey okuyup da beyin programlama konusunda yeterli şeyler okumamış ve bu konuyu düşünmemiş insan topluluklarında okumamışların secimi okumuşlardan çok çok daha sağlıklı sonuçlar verir. Çünkü onların vicdani kanaatleri, işgal edilmiş ülkelerin başkentleri gibi duruma düşürülen beyin'in %100 etkisinin mahkumu değildir. Kalpleri duyguları hissiyatlarının tümü okuduklarının etkisi ile hipnoza uğramamıştır. Temel iç güdüleri doğru ve eğriyi aldatıcı görüntülere göre değil çok başka duyuları ile algıladıkları gerçeklikler arasında yaptıkları tercihlere göre göre seçim yaparak Beyin programlayıcı bilgi kaynaklarının hipnozundan korunmuştur. Bazı ülkelerin mahkemelerinde uygulanan halk jürisinin kanaatlerine başvurma yöntemi ve mahkemelerde her davada ayrı sıradan insanlardan seçilmiş bir grup halk jürisinin davayı baştan sona takip edip sonuçtaki kanaatlerini belirtmelerinin istenmesinin çok isabetli sonuçlar alınması sonucu sürdürüldüğü hatırda tutularak düşünülmelidir. Ülkemizde gerçek anlamda seçme ve seçilme hakkı ortaya çıkan 1950 yılından beri okumuş yazmışlar ya da entelektüel kabul edilenlerin seçimleri daima medyanın yönlendirmesi sonucu hipnoz altında ve yanlış tarafı seçme şeklinde olmuştur. Hâlbuki bidon kafalılar denilerek aşağılık kişilerce aşağılanmak istenen halkın aslında pek çoğu da aynı medyayı takip ettiği halde, entelektüeller kadar etkilenmeden tamamı işe yaramaz partiler arasındaki seçimlerde, içlerinden zararı en az ve yararı diğerlerinden fazla olacak partileri seçme başarısı gösterebilmişlerdir. Bizler farkında olmasak da bu durum dış dünyada halkımızı bilimsel yöntemlerle diledikleri gibi yönlendiremedikleri için hayretle karşılanmakta ve bunun nedenini araştıranlar çıkmaktadır.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyup düşününüz. Entelektüeller açısından neden hep seçilenler kötüdür ve ihtilalci paşalar, onları kolayca kışkırtanlar, bürokratlar haklıdır da neden hep çıkarcılar, sahtekârlar, alçaklar vatan hainleri seçilmişlerden çıkar diye düşünülmektedir. Ya da daha doğru bir soru ile gerçekten de bu durum böyle midir.

Çok okuyanlar siyasi açılardan neleri çok okurlar. Yazarları, gazeteleri, meşhur edilmiş bazı entelektüelleri değil mi?

O yazarları kim neye göre işe alır ve işe alınan gazete kimindir. Yaşaması için hangi ekonomik ve siyasi bağımlılıklar ile kimlere bağlıdır. O halde o okunanlar, o bağımlı oldukları yerlerin, halkı nasıl yönlendirmek istediklerine göre, o yönde düşünen kişilerden seçilmiş ve işe alınmışlardır. Bu durumda o yazarlar konularını anlatmakta ve fareli köyün çocuklarını efsunlamak ve peşlerine takıp gizli patronların esir pazarlarına götürüp hipnozlu köleler olarak teslim etmektedirler, Konularında efsunlu sözlerini içten yazdıkları içinde büyüleyici kavallarını çok iyi çalmakla ve topladıkları efsunlu fare pardon insan kadar maaş alıp meşhur olmaktadırlar. Zaten bu iş için istihdam edilmektedirler. İşlerinde başarılı oldukları kadar da ücret ve refahtan pay almaktadırlar. Peki onların yönlendirdiği gibi farklı farklı da olsa tümü dipsiz kile boş ambar misali lüzumsuz ve yönlendirici bilgiler ile beyinlerini dolduranlar, yedikleri bol yemek rüşvet vs ile göbeğini büyütmüş makam ve mevki sahipleri gibi o bilgileri ile kendilerini kutsayıp böbürlenerek halka tepeden bakmak yerinde hiç bir yararlı iş üretemeyip halkı boş lafları ile oyalamakta kullanılmaktadırlar.

Mesleğinde yetişen ve mesleki bilgileri önceleyen tüm meslek sahipleri saygın kişilerde toplum ortak kültürünü oluşturan bu yazar ve çizerlerin kalafat hanelerinde beyinlerini sürekli yeniden restore edip güncelleyerek mesleklerini bu kavalcıların hipnozlu musikilerinin ritimlerine ayarlayıp onlara göre salınarak yapmaktadırlar. İşte halkın tüm duyguları ile farklı ve kopuk bir okur yazarlar kültürü bu şekilde oluşmakta ve bunun böyle olmasını isteyen suyun başındaki güçlerin istediği gibi sürekli kendi içinde savaş halinde olan paranoyak yada şizofren kişiler gibi hastalıklı ama farkında bile olmadan sadece kendilerine benzemeyenleri suçlayan gruplar oluşmakta ve bu işin başındaki dünya egemenleri de yerine göre farklı grupları öne çıkarıp diğerlerinin burnunu sürterek egemenliklerini sürekli kılmaktadırlar.

Buraya kadar yazdıklarımdan kimse okumak kötüdür, okumamak sağlıklı düşünceyi korur gibi yanlış bir sonuç çıkarmaya çalıştığımı zannetmesin.

Anlatmak istediğim şey herkes kendi mesleğinin kitaplarını okurken ortak kültürü oluşturanın önemsiz olduğu zannına varmasın. Ortak kültürler binlerce yılın deneme yanılmaları sonucu keşfedilmiş ortak paydalardan oluşurlar. Daima ortak kültürü merkezde tutmak toplumların olmazsa olmazlarından birisidir. Mevcut entelektüellerimiz kendilerine verilen yönlendirici ve çoğu yalan, çarpıtılmış yada mahiyeti değiştirilmiş sarhoş edici bilgilerin mağdurudur. Düşünmek denilen şeyi unutmuşlar ve başkalarının üflediği efunların derinlerine dalıp kaybolmayı düşünmek zannetmektedirler.

Bu yüzden beyinlerinde yüklü ciltlerce kitapların evlerindeki kitaplıkların PC' lerin deki taşıyamayacakları kadar çok bilgilerden yüklendiklerinin sadece hamalı dırlar.

Düşünmek önündeki samanı yemek gibi elindeki gazete yada kitabı okuyup ezberlemek değildir. İlim (bilim değil) sahibi olup irfanını (anlayış kabiliyetini) geliştirmektir. Mütefekkir olmaktır.

İlmi adını hatırlayamadığım bir düşünür şöyle tarif etmiştir.

İlim insanların okuyup öğrenip unuttuktan sonra geride kalan şeydir. Okuması yazması yok diye basit zannettiğimiz bir çobanın tabiattaki neleri nasıl okuduğunu eğer ortak bir dil bularak anlattırsanız hayret ve dehşete kapılır cehaletimize şaşar kalırız. Çevremizdeki her şey ve her olay birer cilt kitap gibidir. Ama bizler doğuştan gelen çevreyi ve kainatı okumak yetenek ve bilgimizi kaybetmiş ve kaybettiğimiz daha nelerimiz olduğunun da farkında bile olmayan çok bilmiş ukalalar gibiyiz.

Hayda en önemli insani faaliyet düşünmek düşünmek düşünmektir. Bu konular ile ilgilenenler için Neden farklı düşünüyoruz başlıklı yazıma aşağıdaki kısa yoldan ulaşabilirsiniz.

 

http://www.yazarport.com/read.aspx?yazino=1158&baslik=neden-farkli-dusunuyoruz

 

Yönlendirici kitapların büyüsü ve komplolar başlıklı yazımın ilk sayfasının kısa yolu

 

http://www.fotowoo.net/toplum-ve-yasam/siyaset/ahmet-dogan-simsek-yazilari/399-ahmet-dogan-simsek-yazilari

 

Diğer yarısının yani ikinci sayfanın kısa yolu

 

http://www.fotowoo.net/toplum-ve-yasam/siyaset/ahmet-dogan-simsek-yazilari/400-ahmet-dogan-simsek-yazilari

 

Sözü özetleyecek olursak henüz hiç bir şey bilmediğimizi anlayabilecek kadar şey bilmiyoruz. Dünyadaki tüm kitapları okuyacak olsaydık sadece hiç bir şey bilmediğimizi anlayacak bir sonuca ulaşır ama yine hiç bir şey bilmeden yolumuza devam ederdik. Acaba nerede hata yaptıkta içlerinde bizlere kıyas ile pek çok şeyler bilen kendi halkımızı küçük görerek İblis gibi bir gurura kapıldık. Yoksa zaten hiç bir şey bilemeyişimizin sebebi aslında çok şey bildiğimiz zannı ile kapıldığımız gururumuz mu?

Selam ve Saygılarımla

Ahmet Doğan Şimşek

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.