3 Şubat 2011

[anadoluhaber] Petrol Vergisi

PETROL VERGİSİ

 

 

 

            Piyasa ekonomilerinin uygulandığı ülkelerde zenginlerden vergi alınmaz. Alınıyormuş gibi yapılır. Çünkü hükümet onların hükümetidir. Devlet onların devletidir. Kuralları onlar koyar. Denetimi onlar yapar. Halk da dört senede bir, demokrasi oyunu gereği sandığa gider, kendini yönetecekleri seçer.

 

            O zenginlerin değil de, öteki zenginlerin desteklediği bir parti iktidara gelir.

 

            Vergilerin alınması ve devletin harcamaları yapılabilmesi, dolaylı vergiler vasıtası ile yapılır.

 

            Dolaylı demek, dolanarak almak demektir.

 

            Devletin harcama yapabilmesi, vergi toplamasına bağlıdır. Pırlanta alandan vergi alınmaz. Isınmak, yükünü taşımak için arabasına yakıt koyandan alınır.

 

            Buraya kadar yazdıklarımız herkesin bilgisi dahilindedir.

 

            Halkımızın anlayamadığı, devlet vergi almazsa nasıl hizmet götürür diye akıl yürüterek, işin içinden çıkamadığı problem sıcak paradır.

 

            Ülkeye sıcak para gelir, faiz gelirini alır gider. Giren sıcak para ile günlük işler görülür. Gelen sıcak paranın sağladığı faiz geliri devletin bütçesinden ödenir.

 

            Bu faizleri ödemek için devlet vergi toplar. Sıcak para geldikçe, sıcak parayı getirip götürenlerin faiz gelirleri artar. Zenginlerin hükümeti de, bu faizi ödemek için dolaylı vergileri artırır.

 

            Zenginlerin faiz gelirleri artıkça, halktan alınan dolaylı vergiler de artar.

 

            Toplanan vergilerin %64.8 dolaylı vergilerdir.

 

            Zenginlerin iktidarında, emme basma tulumba zenginlerin kasasına para (gelir) pompalar.

 

            Peki, bunlar böyle de halkımız ne yapar? Zenginlerin televizyonlarını seyreder. Bu kanallar yayınlarında bu işleyişi karartmaya çalışır.

 

            Bu emme basma tulumbaya, çok yüksek bilim insanları piyasa ekonomisi ismini vermişlerdir.

 

            Devletin varlıkları çeşitli yollardan zenginlere devredilirken, arada devretme kurallarını belirleyenler de paylarını alır. Benim pay diyerek, söylediğime bakmayın.  Bu sistemin gereğidir. Aracı aracılık parasını alır. Kendi içinde bunu ahlaki olarak da değerlendirir.

 

            Eskiden KİT’ler varken, ahlaksızlığı bunlar üretiyor, diye devletçiliği ahlaksızlığın kaynağı gibi göstermişlerdi..

 

            Sıcak parayı neden konuşmazlar? Sıcak para şimdilik halkın canını bezdiriyor. Ta ki zenginlerin de canını sıkana kadar bu konu yok sayılır.

 

            Halkla adeta alay edercesine fiyatları iki kuruş indirilir. Enerji bakanı yetkisi olmadığını belirtir. Doğrudur. Çünkü devlet adına kararı verecek olanlar sıcak parayı getirip pazarlayanlardır.

 

            1 lt. benzinin yüzde 67,5’u vergi, yüzde 32,5’u benzinin gerçek fiyatıdır. Yani her ödediğimiz paranın 3 te ikisi vergi olarak devletin cebine girmektedir. Benzin ve motorinden alınan ÖTV ve KDV benzin istasyonlarında vatandaşın cebinden hortumlanmaktadır.

           

            En ilginci akaryakıtta eşi benzeri görülmemiş bir vergilendirme yapılıyor olmasıdır. Önce rafineri çıkış fiyatına ÖTV ekleniyor, daha sonra da ÖTV’li çıkış fiyatından yüzde 18 KDV alınıyor. Yani verginin de vergisi alınmış oluyor. Bu durumda dünyanın en pahalı benzinini kullanan devlet oluyoruz. Bu uygulamanın tek sorumlusu hükümettir.

 

            Akaryakıt fiyatlarındaki düşüş ancak vergi indirimi ile olur. Peki vergi oranları nasıl indirilebilir? TÜRKİYE’de akaryakıt fiyatlarında gerçek bir indirim yapılması isteniyorsa, bunun devletin topladığı vergiden fedakarlık yapılması ile mümkün olabilecektir. Bugün deniz taşıtlarındaki akaryakıttan ÖTV alınmıyor, ama kara taşıtlarında kullanılan akaryakıta yüksek vergi uygulanıyor. Halen kaçak akaryakıt ve 10 numaralı yağ satışı sorunu devam etmektedir. Devlet deniz taşıtlarında kullanılan akaryakıta bir miktar ÖTV koyarsa ve kaçak akaryakıt sorununu önlerse, hem fiyatlarda düşüş sağlanabilir, hem de bugünden fazla vergi toplayabilir. Kaçak akaryakıttan devletin vergi kaybının yılda 3-4 milyar dolar olduğu, bunun önlenmesi durumunda diğer dengelerle birlikte fiyat düşüşü olabilecektir. Vergi tahsilatının artabileceği de bilinmesi gereken bir gerçektir.

 

            AKP hiçbir zaman ERBAKAN hocanın çözüm ve önerilerini dikkate almadı. ABD’nin etkisi altında Dünya Bankası ve İMF’nin direktiflerine harfiyen uydu. Ekonomimizi dışa bağımlı kılan politikalar izledi. Uyguladığı batı yanlısı, İMF destekli politikalar ancak ekonomimizi tahrip etti. TÜRKİYE’yi borca esir etmiştir. Hükümet  8 yılı bulan icraatleri sırasında ekonomik ve stratejik  kurum ve kuruluşlarını yok pahasına yabancılar ağırlıklı olmak üzere sattı. Satılacak bir şey kalmayınca vergi ve zamlarla halka bu sorumsuz politikaların faturasını çıkarmaktadır. 

 

           AKP’nin 8 yıllık icraati incelendiğinde başarısız olduğu artık saklanamayacak bir gerçektir.

 

Selam, saygı ve dualarımla.

 

Yakup MUSA

 

06.01.2011

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.