28 ŞUBAT ve 17 Aralık Ortak Karaktere Sahiptir..

Avukat Müşir Deliduman, Kazım Albayrak, Tayyar Tercan ve Yakup Köse'nin cezalarının 14 yıl sonra onanması ve zaman aşımından yararlandırılmamasının manidar olduğunu söyledi. Deliduman, 28 Şubat ve 17 Aralık yargılamaları arasındaki paralelliğe de dikkat çekti İBDA-C davasından bir süre tutuklu olarak cezaevinde kalan ve akabinde serbest kalan müvekkillerinizle ilgili hukuki süreç nasıl işliyor? Neden yargılanıyorlar?

Müvekkillerimiz Kazım Albayrak, Tayyar Tercan ve Yakup Köse, İBDA-C davasından yargılanıyorlar. Tutuklu bulundukları Bandırma Cezaevi'ne 5 Ocak 2010'de yapılan operasyon sırasında bu olaylar gelişti.
Şu anda müvekkilimiz ile birlikte 33 tutuklu operasyonda cezaevine malına zarar vermek suçundan eski TCK 304. maddesine istinaden yargılanarak 6 yıl 8 ay ve 11 yıl 6 yıl arası ay cezalar aldılar. Biz bu kararın hukuka uygun olmadığını söylüyoruz. Metris Cezaevindeki diğer İBDA-C tutuklularına başka cezalar verildi. Yargıtay cezayı onadı, ancak kararı yazılmadı. Ayrıca buna benzer Bayrampaşa Cezaevi'nde tutukluların aleyhine açılan dava ise Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ''zamanaşımı'' verilerek düştü.

SU BORUSU SİLAH SAYILDI

Köse'nin cezaevinde silah imal ettiği ileri sürülerek dava açıldı. Bunu nasıl açıklarsınız?

Yakup Köse ve Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde mahkum olan 33 kişi hakında silah imal etme suçundan aynı olayla ilgili bir dava daha açıldı. Bu dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Zamanaşımı ile düştü. Cezaevinde silah imal etmeleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Ne yazıkki bu seferde aynı eylemler, Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde suç olarak görülüp cezalar verildi.

EVDEKİ KUR'AN SUÇ MU?

Köse neden tutuklanmıştı?

Yakup Köse, Müslüman bir ailenin çocuğu. Evinde Kuranı Kerim olması olağan bir durum. Babası su tesisatçısıdır. Evine baskında su tesisatı malzemeleri silah diye tutanaklara geçti. Kuran ise örgütsel doküman olarak değerlendirildi ve İBDA-C üyesi olarak tutuklandı. Bu bakış açısıyla Türkiye'de evinde Kur'an bulunan 75 milyon İBDA-C üyesi diyebilirsiniz.

İTİBARSIZLAŞTIRMA ÇABASI

Davanın 17 Aralık'la bağlantılı olduğunu düşünüyor musunuz?

Müvekkillerimin sahip olduğu İBDA fikir hareketi bir medeniyet projesidir. Viyana'dan bu tarafı 'Doğu'' saymaktadır. Batı emperyalizme karşı ümmet bilinci ile İslami bir duruş sergileme iddiasını taşımaktadır. Bu duruşun mimari Necip Fazıl Kısakürek ve lideri Salih Mirzabeyoğlu'dur. Mirzabeyoğlu altmışa yakın eseri olan bir fikir adamıdır. Müvekkilerimiz ise Mirzabeyoğlu'nun gönüldaşlarıdır. Hiç bir şekilde terör faaliyetlerine katılmamışlar, kimseye zarar ve zulümleri yoktur. Bu dik duruş, Amerika ve İsraili rahatsız ettiği gibi yerli işbirlikçilerini de rahatsız etmektedir. Aynı ihanet çetesi Mavi Marmara'dan da rahatsız olmuştur. Çünkü, Mavi Marmara olayı İsrail'in gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle 17 Aralık ve 25 Aralık'ta yapay deliller ile hukuk görünümlü operasyonlar yapılmıştır. Kısacası her şeyin İsrail ve ABD güdümünde yapılmasını talep etmektedirler. 28 Şubat ve son 'İhanet operasyonu' bu minval ve ortak karaktere sahiptir.

BÜYÜK DOĞU HEDEF ALINDI

Bu yargılamaların özellikle müvekkillerinizi hedef aldığını mı düşünüyorsunuz?

Müvekkillerimiz Köse, Tercan ve Albayrak bir fikir beyan ediyorlar. Bunu da gizlemiyorlar. Bir duruş sergiliyorlar. Onun için böyle yapıyoruz diyorlar. Bandırma Asliye Ceza Mahkemesi tarafından mahkumiyet kararı verilen 33 kişinin 33 'ü de masumdur. Bu davalar sadece Yakup Köse'ye yönelik hareket değildir. Bir hareketi sindirme ve bir hareketin üzerinden nemalanma girişimidir. Bu hareket, Büyük Doğu mefkûresi olan batı emperyalizmine karşı ümmet bilinci ile İslami ve insani duruş sergileyen İBDA fikir hareketini itibarsızlaştırmak ve etkisizleştirmektir.

28 ŞUBAT YARGILAMASI VE 17 ARALIK KESİŞTİ

28 Şubat'taki yargılamalarla 17 Aralık'taki yargılamalar arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

O dönem kökleri dışarıda olan 28 Şubatçılar ve kökü dışarda olan 17 Aralık 'ihanet operasyonunu' yapanlar aynı zamanda İBDA-C davalarında kesişmişler ve ortak düşman ilan etmişlerdir. İBDA fikir hareketine bağlı olanlar dediler ki bizim söylediklerimiz yine gerçekleşti. Yakup Köse'nin düşünceleri bu noktadadır. O gün nasıl 28 Şubat'ın karşısındaysa Mirzabeyoğlu varsa bugün de 17 Aralık ihanet operasyonunun karşısındadır. ABD ve İsrail'i arkasına alıp Mavi Marmara'da 9 şehidin kanını gözardı edip zalim güçlerin yanında yer aldılar. 28 Şubat 'Militarist' yönü olan, 17 Aralık 'İhanet operasyonu' ise 'Juristokratik' yönü birbirileri ile paralel darbe teşebbüsü oluştur.

'Allahu ekber' bile suç sayıldı

'Eğer 'Adil yargılama' olsaydı beraat kararı çıkardı. Aksi halde ve en kötü ihtimal zamanaşımı ile dava düşmesi gerekir. Burada hiçbir husus sanıklar lehine yorumlanmamıştır.'

Ne tür suçlamalar yapıldı?

Tayyar Tercan bir günlük evliydi ve Ankara'da ikamet etmesine rağmen İstanbul'da meyhane bombalamış gösterdiler. Bandırma'da yargılamayı yapan hâkim ceza takdirinden lehe olan hiçbir durumu değerlendirmedi. Eğer 'Adil yargılama' olsaydı beraat kararı çıkardı. Aksi halde ve en kötü ihtimal zamanaşımı ile dava düşmesi gerekir. Burada hiçbir husus sanıklar lehine yorumlanmıştır. Ceza normal verilseydi zamanaşımı yine 7 yıl 6 ay olması gerekirdi. Oysa nitelikli duruma getirilerek olağanüstü zamanaşımı yorumu yapılmış ve 15 yıl gibi uzun bir süreye yargısal oyun ile getirilmiştir. Adil yargılama hakkı, özgürlük ve güvenlik hakları ihlal edilmiştir.

Aynı suçtan birden fazla yargılanmak AB normlarına uygun mu?

Tek bir eylemleri var, cezaevine zarar vermek. Bir mahkemede ceza alıyorlar diğerinde ceza düşüyor. Aynı fiilden iki kez yargılanıyorlar. Temyiz aşamasından ise Tebliğname hazırlayan savcı dikkat ve özen göstermeden sadece 3 sayfalık bir tebliğname ile cezaların onanmasını talep ediyor. Bunu neden yapıyor bu dosyanın dava zamanaşımı süresi 5 Ocak 2015 yılıdır. Sadece zamanaşımına girmemesi için olduğu düşüncesindeyiz. Bu AB normlarına uygun değildir. Savcının görevi dosyayı dikkatle okumak olmalıdır. Adil yargılama için deliler toplanmamış dosyada bulunan Jitem elemanı Okan İşgörür'ün ifadeleri değerlendirilmeden herkesi bir torbaya doldurup ceza verdiler. Diğer dosyalar ile bağlantıları araştırma hususları da dikkate alınmamıştır. Ceza, Yargıtay'da onandı, ancak karar yazılmadı. 17 Aralık'tan itibaren devletin içine çöreklenmiş çete temizlendi. Adil bir yargılama yapılırsa yargılananlar serbest kalacak.

yeni şafak

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.