Takvimdeki her yaprak, bir yerlerde öldüğümüz günü gösteriyor. Kıyımlarla dolu yüz yıllar. Öfkeliyiz. Hep öfkeliyiz diye "agresif" damgası yiyoruz sosyal hayatta. Çevremizde yaşanan haksızlıklar bir yana, ki onlar bile insanı yeterince agresif yapmaya yeter, sadece şu yakın zamanda yaşadığımız hadiseler, "normal" insan refleksinin ötesinde bir tavır sergilemeyi gerektirmiyorsa, bunda bir anormallik yok mudur ?
Takvimler her günü sırtımıza bir yük olarak bağlıyor. Geçtiğimiz her şehrin hikayesi altında eziliyor dayanıksız bacaklarımız. Ne çok acımız var bizim. Ne çok kıyıma uğradık yıllardır yeryüzünü her bir köşesinde
Bu gün de günlerden "Urumçi". Dün Başbağlar, önceki gün Srebrenizstka, bir başka gün Barın, yarın Halepçe, sonra Bağdat, sonra Şam, Çeçenistan, Gorajde, Kosova, Halep, Gazze, bir başkası, bir başkası sonraki gün yine bir katliamın yıldönümü…
Sonra da bu gün yapılan bir katliamın senei devriyesini hatırlayacağız !
Başsız, sahipsiz, devletsiz ne çok insanımız var bizim…
5 Temmuz Urumçi Katliamı.
Çin yıllardır ama kesintisiz yıllardır sistemli bir şekilde Uygur Türklerine katliam ve asimilasyon politikasını yürütmekte. Toplamda 60 altmış milyon Müslüman Uygur Türkü katledildi bu zamana kadar. Bu rakam son dönem bütün İslam coğrafyasında yapılan katliamların toplamından daha fazla. (İslam coğrafyasındaki her acı bizim acımız. Bu kıyaslamayı, işin vehametini göstermek için yapıyoruz.)
Urumçi katliamında 18 bin Uygur Türkü katledildi ve 12 bin insan da kaybedildi.
Sistemli Çin işkencesi. Kızlarımızı zorunlu işçilik adı altında Çin genel evlerine satan, yüz binlerce genci isimsiz hapishanelerde kaybeden, namaz kılmayı, oruç tutmayı en küçük ibadetleri yasaklayan ve tesbit ettiklerine en ağır zulmü yapan Çin devleti bu yaptıklarına karşılık hiç bir müeyyide görmüyor.
Çünkü, bu yeni dünyanın düzeni bu şekilde yürüyor. Birleşmiş milletlerin daimi üyesi Çin. Diğer daimi üyelerle karşılıklı paslaşarak kendi düzenlerini sürdürmekteler. Mesele aslında belirli güçler tarafından yürütülen “dünya düzeninin” işleyişi ve işletenlerinde. Filistin şu sıralar bombalar altında ve o özgür dünya buna sessiz, Irak, Afganistan, Patani, Çeçenistan, Suriye, Miyammar, Somali, Afrika…
Bakın her bir kıyım yapılan yerde, bu düzenin hakim güçlerinin bir planı, çıkarı, politikası var.
"Bütün mesele, kâfir düzen içinde Müslümana yer gösterme ile, Müslüman bir düzende kâfire yer gösterme davasıdır” (*)
Bir yanda ABD, diğer yanda İngiltere, öbür yanda Rusya, diğer yanda Fransa- Almanya, burada Doğu Türkistan da ise Çin.
Sen benim ayağıma basmadan yap katliamını ben senin, o zaman mesele yok. Aralarındaki çekişme sadece menfaat çakışması yaşandığında oluyor. Yoksa ortak düşmanları, yok edilip ezilmesi gerekenler hep Müslümanlar, mazlumlar.
Urumçi katliamı, zalim Çin devletinin ne ilk katliamı ne de son katliamı olacak. Aynı Filistin’de kıyım yapan İsrail çetesinin olmadığı gibi, Irak’da Afganistan’da ve sair tüm coğrafyada ABD’nin son katliamı olmadığı gibi. Kafkas coğrafyasında, Kırım’da Rusya’nın olmadığı gibi. Balkanlar’da Almanya’nın olmadığı gibi, Afrika’da Fransa’nın olmadığı gibi….
Müslümanlar olarak ancak biz bize yardım edebiliriz. Bütün tarih boyunca görüleceği gibi Batının , bize bir menfaat gözetmeden, göstereceği bir vicdanı, sağlayabileceği bir adaleti olmaz, olamaz. Onlardan da bir adalet beklentimiz yok zaten. Ama bizi bize bırakmazlar. Gücü ellerinde tutmak istiyorlar çünkü.
Genel anlamda problemin, güçlü bir İslam devletimizin olamayışından kaynaklandığını bilmemiz gerekiyor. Bizi birbirimizle çarpıştıran zihniyet başsız dağınık olmamızdan istifade istediği gibi zulmediyor bize.
" ...Şunu bilhassa göz önünde tutmak lâzımdır: Batı dünyası için aslolan, Hilâfetin tasfiyesi ve İslâm dünyası içinde İslâmî bir dirilişin engellenmesiydi..."(**)
Topraklarımızı paylaşmak, bize istedikleri şekilde yer gösterebilmek için hilafeti kaldırdılar, son İslam Devleti Osmanlı’yı yıktılar, kukla iktidarlar krallar koydular başımıza ve onların eliyle birliğimiz bozup bizi zihnen ifsad ettiler.
Zalim Çin devletinin zulmüne karşı, maddi manevi ne yapmamız gerekiyorsa yapmalıyız. Fakat en başta, dostlarımızı ve düşmanlarımızı, sadece katliam yıldönümlerinde hatırlamaktan vaz geçip hayatın her anında farkında olarak ve tavrımızı göstererek yaşamamız gerek.
Rabbimizden, bütün kafir ve zalim devletlerden ve onlara uşaklık yapan işbirlikçilerden, yaptıkları zulümlerin hesabını sorabilme şuuru ve gücünü vermesi duasıyla, Urumçi katliamının yıldönümünde şehitlerimize rahmet diliyorum.
Son söz,
"Biz kan'da ve kader'de ortağız. Bundan sonra da kararlarımızda ve siyasette ortak olmamız gerek."
(İsmail Haniyye-Hamas Lideri)
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.