Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başstratejisti Aleksander Dugin, önemli değerlendirmelerde bulundu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başstratejisti Aleksander Dugin, Ortadoğu’daki son gelişmeleri ve Türkiye’nin bölge politikalarındaki önemini değerlendirdi.
”TEK ODAK ERDOĞAN”
Ortadoğu halklarının kimlik bunalımı yaşadığını vurgulayan Dugin, Rusya, İran ve Türkiye’nin parçalanmaya engel olacak ittifakı kurduğuna dikkat çekti ve Kürtlere bir misyon yükleyebilecek tek odağın Erdoğan olduğunu söyledi.
”TÜRKİYE İŞGAL EDİLECEKTİ”
15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve Ankara-Moskova diyaloguna ilişkin de çarpıcı açıklamalarda bulunan Dugin, ”FETÖ amacına ulaşsaydı Türkiye işgal edilecekti.” dedi.
Çok yakın bir zamanda Erbil’e gerçekleştirdiğiniz ziyaretle başlayalım… Türkiye’de ‘manidar’ bulanlar oldu. Bu ziyareti, Rusya’nın Kuzey Irak’ın bağımsızlık referandumuna destek olarak ele alabilir miyiz?
Ben Ortadoğu jeopolitiğiyle ilgilenen biriyim. Bölgede barışa katkıda bulunan tüm aktörlerle görüşürüm. Eğer durumdan azade durursak, İsrail veya ABD’li güçler Kürtleri kullanacaklar.
İsrail ve ABD ‘Kürtleri’ nasıl kullanacak?
Onları manipüle ederek Suriye’yi, Türkiye’yi ve İran’ı yıkacaklar. Fakat aynı zamanda Kürtleri korkutmamamız gerekiyor. Onlara saygı duymalıyız ve Avrasya projesine dahil etmeliyiz. Kürt devleti kurulursa ABD’nin eline bırakılmamalı. Onlar bunu bölgeyi karıştırmak için istiyorlar.
Herhangi bir grubu ABD’nin eline teslim etmek daha fazla kana sebep olacaktır.
Kürtlerin Avrasyacı projenin bir parçası olacağına inanıyor musunuz?
Bölgedeki ABD etkisini kırmalıyız. Kürtler bizim tarafımızda olmalı. Mesela Barzani yönetimi Türkiye’ye karşı değil. Ankara için sorun terör grupları, yani PYD ve PKK. Özellikle bu dönemde ABD daha çok PYD’ye odaklandı. Suriye’nin kuzeyinde altı tane askeri üsleri var, Rusya’nın veya Türkiye’nin söz sahibi olmasını istemiyorlar.
Yani PYD, ABD için sadece basit bir araç?
Kürtler bölgede devlet sahibi olmak istiyor. ABD de bu isteği kendi çıkarları için kullanıyor. Bence Ankara’nın bölgedeki etkisi çok yüksek. Rusya bir başka güç odağı. İran’ı da katabiliriz. Dolayısıyla, Kürt faktörünü korkutmadan nasıl bir sonuç bulacağız buna odaklanmalıyız.
Fakat bir ‘bölücülük’ gerçeği de var?
Türkiye’yi anlıyorum. Bölgede PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin hareketlerinden endişe duyuyor. PYD Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ediyor. Kürtler kimliklerini bilmiyorlar. Türkiye onlara bir kimlik, görev sunabilir.
Ortadoğu’da bunu yapabilecek tek güç Cumhurbaşkanı Erdoğan. Fakat farklı ideolojilerin çatışması nedeniyle bu potansiyelini ortaya çıkaramıyor. Birlikte hareket etmeliyiz Rusya ve Türkiye Atlantikçilerin Ortadoğu’yu parçalamasına izin vermemeli.
Moskova ve Ankara için Irak ile Suriye’nin toprak bütünlüğü vazgeçilmez bir ilke. Fakat bu bağımsızlık talepleriyle çelişmiyor mu?
Haklısınız. Bu bir çelişki. Bu sorunu yaratan da terör örgütlerini kullanarak bölgeyi istikrarsızlaştırmayı hedefleyen ABD. Fakat kimse bu duruma bir anda gelmedi. Kürtlerin de kullanılmalarının bir arka planı var. Bağdat hükümeti onları yok saydı. Irak’ta ve Suriye’de DEAŞ eliyle katledildiler.
ABD de DEAŞ’ı destekleyerek buna izin verdi. Kürtlerin kucağına geleceğini biliyordu. Artık buradaki yönetimler kültürel, dini ve etnik kimliklere hiçbir şey vaat etmiyor. Dolayısıyla sorun aslında bu ülkelerdeki ulusal kimlik sorunu. Ben de Başkanınız Erdoğan’ın tezine katılıyorum.
Toprak bütünlüğünü savunmalıyız ama şöyle bir durumda bu teknik seviyede mümkün değil. Bütünlüğü sağlayacak bir umut ışığı vermeliyiz.
ABD Suriye’de PYD’yi kullanıyor dediniz. Moskova da PYD’ye olan ilgisini esirgemedi. Afrin’de hala Rus bayrakları dalgalanıyor. Rusya’nın bölgede PYD’ye yönelik stratejisi nedir? ABD’den farkınız nedir bu anlamda?
Rusya’nın pozisyonu Suriye’deki tüm grupları bir arada tutmak. Rusya’nın PYD’yi Türkiye’ye karşı kullanma niyeti ve amacı yok. Türk stratejisini anlıyoruz ama Kürtleri ABD’nin eline bırakamayız. ABD hem Türkiye’ye hem de Esad’a karşı PYD’yi kullanıyor. Türkmenler, Nusayriler, Kürtler ve Sünni Araplar bir araya gelmeli.
Söylendiği gibi, Kremlin Sünni Arapları toptan suçlamıyor, aşırıcılığa karşı çıkıyor. Öte yandan Suriyeli Kürtler arasında da birlik düşüncesi çok yaygın. Şam’da da ciddi bir Kürt nüfus var. Ayrımcı uygulamalara giderlerse, başkenttekilere ne olacağını düşünmekle yükümlüler.
Sizce İran’ın son dönem uygulamaları Moskova’nın planlarıyla çelişmiyor mu? Akdeniz’e ulaşan bir koridor oluşturmak ve bölgeyi Şiileştirmek istiyorlar. Hatta kısa süre önce Haşdi Şabi sınırı geçerek bölgeye girdi.
Bence Şiiler, Avrasyacılığın jeopolitik bir kolu. Şia sadece bir inancı temsil etmiyor. Biz, onları bir müttefik olarak görüyoruz. Vahabi ve selefilere karşı güçlü bir müttefik. Klasik Sünni İslamla vahabi-selefilik arasında büyük bir fark var. Çünkü bu aşırıcı düşünceler Şia’yı inkâr ediyor, tıpkı Sufi İslam gibi ona da karşı.
Şiiler sadece kendileri için değil Sünniler için de mücadele veriyorlar.
ŞİİLER VE SÜNNİLER ORTAKLIĞA MAHKUM
Şiilerin Sünnileri de savunduğu söylemek çok güç. Şiiler bölgede DEAŞ’tan alamadığı intikamı Sünniler üzerinden alıyor. Milislerin Sünni sivillere yönelik katliamları ortada.
Bence Sünni İslam’a odaklanmalıyız. Çünkü selefilik içine sızmaya çalışıyor. Arap milliyetçiliğini kullanıyorlar. Geleneksel Sünni İslam’ı değiştirerek selefiliği yerine ikame ediyorlar. ABD, Şia’yı sekter olarak gösteriyor. Bu doğru değil. Yüzyıllar boyunca Sünniler ve Şiiler barış içerisinde yaşadılar.
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkan güç de vahabilikti. İran ile Türkiye arasındaki rekabeti anlıyorum. Ama sorunlar Osmanlı’da yoktu. Rumi-Sufi geleneği düşünün. Bu gelenekte de Şiilerden esintiler var. Bölgede yeniden bir güç dengesi kurmalıyız. Eğer barış istiyorsak Şiiler ile Sünnilerin ortaklığına mahkumuz.
15 TEMMUZ’DA PKK VE DEAŞ İŞGALE GİRİŞECEKTİ
15 Temmuz’un ardından sizin veya Putin’in o günün akşam saatlerinde darbe haberini verdiğinize dair söylentiler çıktı. Moskova’nın Türkiye lehine bir rolü oldu mu o gün?
İlişkilerin tekrar gelişmesinin ardından bir şeyler gerçekleşeceğini anladık. Darbe girişiminin zamanlaması manidardı. Erdoğan gibi güçlü bir adam var karşınızda ve bunu yıkmaya çalışıyorsunuz, üstelik Rusya-Türkiye ilişkilerinin geliştiği bir dönemde. Bu son derece mantıklı küreselciler açısından.
Erbil’deyken çok ilginç bir şey öğrendim. O sırada PKK’nın hazırlıklarını tamamladığını söylediler. Önceden darbe haberini ABD’den almışlar ve Türkiye’de yönetimin değişmesiyle hemen ayaklanacakları bir senaryo geliştirmişler. Darbenin başarılı olduğunu ve Erdoğan’ın gittiğini düşünün. Darbe, PKK’nın da içerisinde bulunduğu bir ABD senaryosuydu.
Bunu kim söyledi? Hangi gruplardan bahsediyorsunuz?
Bilgi kaynağım jeopolitik manzaranın farkında biri. Darbe girişimi Türk devletini yıkmak istiyordu. Türkiye’nin bölünme projesinin bir ayağıydı. Tıpkı Irak’taki gibi. Belki ardından bir işgal gelecekti. Bir yanda DEAŞ diğer taraftan da PKK’nın saldırdığı parçalanmış bir Türkiye. Libya’ya Irak’a Afganistan’a bakın.
CIA İNTİKAM ALMAK İÇİN ÇALIŞACAKTIR
Yeni kitabınızda FETÖ’nün vadesinin dolduğunu ve CIA’in yeni bir örgütle saldıracağını söylüyorsunuz. Biraz bu tezinizi açar mısınız?
Bu saatten sonra küreselcilerin Türkiye hakkında olumlu bir senaryosunun olması mümkün değil. Erdoğan FETÖ’yü temizledikten sonra CIA yeni araç bulmak durumunda. İntikam isteyecektir.
ABD’de değişen yönetimin, yeni Başkan Trump’ın buna bakışı nasıl olur?
Trump Amerikası farklı bir konumda. Trump da izole edilmiş. O diğerleri gibi küreselci biri değil, Erdoğan’la düşmanları aynı. Bunun farkına Trump da varacaktır.
16 Nisan referandumunun ve çıkan Evet sonucunun sürece bir etkisi olur mu?
Atlantikçi yerleşikler ya da derin Amerika, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için çalışmaya devam edecek. Bundan sonra Erdoğan’a karşı DEAŞ ve PKK kartlarını kullanacaklar. Elbette Erdoğan referandumu kazandıktan sonra eli güçlendi. Bu Türkiye için bir şans. Sonuç Türkiye’nin yararına.
Küreselciler nasıl bir Türkiye istiyor? DEAŞ ile PKK gibi artık herkesin bildiği yöntemlerde kalırlar mı?
Atlantikçiler, yani küreselciler, Türkiye’deki siyasi ayrışmaları da kaşıyacaktır. Erdoğan’ın reformlarına karşı çıkanlara oynayacaklardır. Atlantikçi ağ, NATO üyesi bağımlı bir Türkiye istiyor. Bugün Erdoğan’lı Türkiye hiç olmadığı kadar özgür. Türk halkı artık yeni bir kimliğe sahip.
Temmuz kanlı darbe girişimi küresel planda da bir kırılma yarattı mı? Süreci nasıl okuyorsunuz?
Bundan sonra ABD ve küreselcilerin karşısında daha ciddi bir şekilde duracağız. Trump da bunun bir parçası. Realist politikaların değeri kavrandı. Bölgede ve dünyada yeni dengeler gözetilecektir. Mücadelede küreselcilere karşı olacaktır. Diyalog daha fazla olacak. Gerçeklik ve farklılık daha değerli artık.
Farklılıklara saygı duyan bir yaklaşım geliştirmeden yeni tabloda yer alamazsınız.
Türkiye’de çok üzücü bir suikast gerçekleşti. Rus elçi Andrey Karlov bir FETÖ militanı tarafından öldürüldü. FETÖ ile mücadelede Rusya ve Türkiye nasıl ortaklaşacak?
Öncelikle söylemek isterim ki Karlov suikastı büyük bir suçtu. Bu suç sadece bize değil, Türkiye-Rusya ilişkilerine karşı da işlendi. Eğer Karlov’un vefatının ardından Kremlin’den gelen tepkiye bakarsanız durumun farkında olduğumuzu görürsünüz. Ekonomik veya politik hiçbir önyargıya mahal vermeden, hedefin kim olduğunu anlayarak hareket ettik.
Hislerle değil jeopolitik ajandaya göre hareket ettik. Putin bunu jeopolitik bir cinayet olarak gördü. Diplomatik bir emir verdi ve denge gözetti. Üzücü bir olaydı ancak Erdoğan ve Rusya’yı hedef aldığını biliyorduk. Çünkü bu sefer Erdoğan ve Putin durumu anladı.
Rus uçağının düşürüldüğü zamanki hataya düşülmedi. Jeopolitik öncelikler daha önemliydi ve hislerin önüne geçmeliydi.
MEHMET HAKAN KEKEÇ / ŞERİF EGEMEN AHMET /STAR
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.