ABD askerleri, Ortadoğu’da PKK’lılar ile birlikte nöbet tutuyormuş, Fransız ve İngilizler de katılmış, Amerikan Kongresi’nde F-35 ambargosu çıkmış, Trump yaptırım peşindeymiş, Avrupa’da “Diktatör Erdoğan” kampanyası varmış,, Yunanistan Doğu Akdeniz’de bela arıyormuş falan… Geçiniz…
Tüm dünya Türkiye’ye karşı birleşmiş değil, bütün yaşadıklarımız küresel sistemin anahtarını perde arkasında tutan bir devlete patentli saldırı: İSRAİL!..
Donald Trump, Angela Merkel, Theresa May veya Emmanuel Macron, hepsi, devletlerini içten sarmış Siyonizmin sıradan maşa karakterleri, dünya bir Karagöz-Hacivat perdesi gibi karşımızda duruyor, gölge oyununun gerçek yazarı ise bize kendini İsrail devleti olarak gösteriyor…
Sinsi bir yapılanma…
15 Temmuz gecesi, FETÖ’nün 1 Dolar’lık askerlerini kullanarak bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı infaz ettirmeye çalışmış, kanlı planı için merkezi Washington’daki neo-con/Siyonist örgüt Demokrasileri Savunma Vakfı’nı (FDD) karargah olarak kullanmış, hatta, BAE ve Suudi parasını da bu iş için sifonlamış sinsi bir devletten söz ediyoruz.
Öyle sinsi bir yapılanma ki, mesela, Amerikalı vergi mükellefleri Batı Virginia Demokrat Senatörü Joe Manchin ile Oklahomalı Cumhuriyetçi Senatör James Lankford’u, birer “Amerikan senatörü” sanıyorlar, ama onlar, İsrail’in Amerikan Kongresi’ndeki adamları… 2017’de İsrail devletinin kuruluşunun yolunu açan Balfour Deklarasyonu’nun 100’ncü yılı nedeniyle Kongre’den özel “İsrail’e sadakat tasarıları” geçiren bu ikili, şimdi, F-35 savaşuçaklarının Türkiye’ye verilmemesi için kampanya yürütüyor, ne tesadüf!..
TL’ye de İsrail saldırdı!..
Niye sözü uzatıp “Türk ekonomisine yabancı saldırı” falan diyorsunuz, yaşanılanın tek kaynağı var, söyleyelim: İsrail ve küresel Siyonist finans lobisi…
Kaynak, İsrailli Siyonist analist/akademisyen Edy Cohen’in söyledikleri… Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik, "Dünya servetinin yarısı sadece Yahudi bir aileye ait ve bu ailenin İsrail'in en büyük destekçisi olduğunu bilmiyor musun? Türk Lirası daha kötü olacak” sözü ne anlatıyor?
Daha ağırını şu anda İran’a yapıyorlar, bilin.
1 milyon Müslüman’ın öldürüldüğü, 10 milyonunun da mülteci kılındığı Suriye Savaşı, döndü-dolaştı, İsrail’in İran’a karşı güvenlik sorununa kilitlendi, zavallı Suriyelilerden tek kelime söz eden var mı, dünyada? Veliaht prenslere Filistin’i peş-keş çektiren bir devletten konuşuyoruz, ötesi var mı?..
Gerçek düşmanı bilmek…
100 yıllık hesaplaşmadan söz ediyoruz, İsrail’in kuruluş belgesi 1917 Balfour Deklarasyonu ile başlayıp bugünlere varan sürecin geldiği nokta ortadadır. Üzerimize geçmişte İngiliz-Fransız’ı, maşaları olarak da Yunan’ı saldırtmışlardı, şimdi Amerika ile geliyorlar.
Çanakkale Harbi’nde Amerikan gemileri destek görevindeydi, İzmir’e Yunan çıkarken de oradaydılar, 7 Haziran 1922’de Samsun’u bombaladılar!.. Amiral gemisi Yunan, Georgi Averof ‘tu ve bombalayan ittifak donanmasında Amerikan, USS Sands, USS McFarland ve USS Sturtevant zırhlıları da vardı!.. Rum-Ermeni çetecileri korumak için yaptılar bunu…
Beka mücadelesinden söz ediyoruz, doğru…
O halde “gerçek düşmanı” iyi tanımlayacaksın, aksi halde sorun yaşarsın.
Kuracağı manda idaresiyle Anadolu’ya göz dikmiş Amerika’yı Yunan’ı denize dökünce durdurduk, İsmet İnönü, 12 Temmuz 1947’de imzaladığı ikili anlaşmayla bu topraklara girmesini sağladı, şimdi kurtulmaya çalışıyoruz.
Beka ve bağımsızlık için Suriye-İsrail sınırındaki Golan Cephesi’nde olmak zorundayız. Bekamıza dönük gerçek tehlike o sınırın arkasında..
Bu nedenle… Rusya ve İran’la sürdürdüğümüz mutabakat süreci tarihi önemdedir…
“Beka rotamız” bize İdlib’in güneyini gösteriyor…
yazının kaynağı
yazının kaynağı
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.